Politika

ERDOĞAN: TEHDİTLE OY ALMAK KOLAY KIZILCAHAMAM (A.A)

17 Ekim 2010 23:45

-ERDOĞAN: TEHDİTLE OY ALMAK KOLAY KIZILCAHAMAM (A.A) - 17.10.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer dürüstlerse, eğer samimi iseler silahlarını bıraksınlar öyle sandığa gitsinler, bakalım o zaman kaç oy alacaklar. Silahlarla tehdit ederek 'yakarız, yıkarız bu köyü ortadan kaldırırız' demek suretiyle, oy almak kolay. Bırak benim halkın, benim Kürt kardeşim de kendi iradesiyle oyunu kullansın bakalım o zaman kaç tane oy alacaksın. İşte onurlu oy, o oydur'' dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, partisinin 16. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de, Tayyip Erdoğan hangi hakka sahipse Kürt kökenli vatandaşın da aynı hakka sahip olduğunu belirterek, ''Ben Rizeliyim diye farklı bir şey talep etmiyorum ki benim böyle bir derdim yok ki. O da aynı hakka sahip. Parlamentomda şu anda Kürt kökenli 100'e yakın arkadaşım var. Sadece benim partimde 60'ı aşkın arkadaşım var ama bizim bir sorumuz bir problemimiz yok. Bu ülkenin yargısında Kürt kökenli vatandaşım var, en üst düzeyde yargıda var. Aynı şekilde bu ülkenin birçok kurumunda var, olmayan ne? Sıkıntı nerede? Akıl almaz şeyler gündeme getiriliyor'' diye konuştu. Bu tür durumlara karşı milletçe el ele, omuz omuza durmak gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Zira biz 780 bin kilometre karelik vatan topraklarında herhangi bir operasyona, herhangi bir ameliyata biz müsaade edemeyiz, tarihe bunun hesabını veremeyiz. Dün de söyledim bugün de söylüyorum değişik bir versiyonuyla, samimi iseler, dürüst iseler giderler Çanakkale Şehitliği'ne o şehitlikte olan başlık taşlarına bakarlar, orada Türk'ü de Kürt'ü de Laz'ı da Boşnak'ı da Arnavut'u da var. Hepsi gelmişler Çanakkale'ye bu vatanı korumak için birlikte kucak kucağa şehit olmuşlar. Size ne oluyor arkadaş, neyi paylaşamıyorsunuz da bu ülkede bizi birbirimize şüphe ile bakar hale getiriyorsunuz; buna hakkınız yok.  Ben Türk'ü ne kadar seviyorsam, Kürt kardeşimi de Boşnak'ı da Arnavut'u da Zaza'sını da Roman'ını da o kadar seviyorum, hiçbir ayrım yapmaksızın. Çünkü beni yaradan Allah onları yarattı. Ayırım yapamam, böyle bir hakkım yok. Böyle bir hakkım yok bunu düşünemem. Hizmet noktasında da öyle her alanda öyle ama birileri bunu zorla kaşımak suretiyle bu milletin evlatlarını birbirine yan bakar veya şüphe ile bakar hale getirdi. İnşallah er ya da geç bu da hallolacak. Biz samimiyiz ama onlar samimi değil. Onlar benim Kürt kökenli vatandaşımın temsilcisi de değil, öyle bir yetkileri de yok bunu bilin. Eğer dürüstlerse, eğer samimi iseler silahlarını bıraksınlar öyle sandığa gitsinler, bakalım o zaman kaç oy alacaklar. Silahlarla tehdit ederek 'yakarız, yıkarız bu köyü ortadan kaldırırız' demek suretiyle, oy almak kolay. Bırak benim halkın, benim Kürt kardeşim de kendi iradesiyle oyunu kullansın bakalım o zaman kaç tane oy alacaksın. İşte onurlu oy, o oydur, eğer alabiliyorsan ama şu anda aldığın oyun kıymeti harbiyesi yok, çünkü bu oy, şaibeli oy. Bunu çok iyi bilmemiz lazım.'' -''BU İKTİDAR, HİÇBİR ZAMAN ONLARA ŞIK VE ŞİRİN GÖRÜNMEYECEK''- Medyaya yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, ''Eğer biz, bir kısım görsel, bir kısım yazılı medya bizi tanıtacak diye bekliyorsak, hiç beklemeyin. Neden? Çünkü, onların bu ülkede alışkanlıkları var. Biz, o alışkanlıkları bozduk. Onların, beklentileri çok farklıydı bu ülkede. Biz, o beklentileri noktaladık. Çünkü, onlar siyasetçiyi tayin ederlerdi bu ülkede. Çünkü, onlar siyasetçiyi köşeye sıkıştırır, köşeye sıkıştırdıktan sonra da siyasetçi de 'Ne istiyorsun be adam?' ve ondan sonra da şunu, şunu, şunu ver derdi. Siyasetçi de onu, onu, onu verirdi ve işler yolunda o şekilde giderdi. Ama bu iktidar, bunu yapmadığı için hiçbir zaman onlara şık ve şirin görünmeyecek. Çünkü, biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmeyiz. İşte, onun içindir ki niyet okuyucuların, fırsatçıların, istismarcıların bizi anlatmasına, bizimle ilgili çok farklı ve gerçek dışı niyet ve hedefler uydurmasına karşı her türlü tedbiri alacak, gereken çalışmaları yapacağız'' diye konuştu. Bugüne kadar milletle doğrudan iletişim kurduklarını, bundan sonra da bu iletişim kanallarını çeşitlendireceklerini, güçlendireceklerini ve daha fazla kitleyi oluşturacaklarını dile getiren Erdoğan, ''Biz, sadece medya ile yetinemeyiz. Biz sadece afişlerle, broşürlerle, kitapçıklarla kalıplaşmış söz, ifade ve sloganlarla yetinemeyiz'' dedi. -''GİZLİ HEDEFLERLE HEP İTAM EDİLDİK''- Erdoğan, 8 yıldır yaptıklarından daha fazla şekilde gönül kazanmaya, yüreklere hitap etmeye devam edeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''8 yıl önce görevi devraldığımızda bizimle ilgili tereddütler gündeme taşındı. Gizli gündemler, gizli hedeflerle hep itham edildik. Her gün, bu ön yargıları kırdık, her gün tereddütleri giderdik, propagandaları boşa çıkardık. Zihinlerdeki soru işaretlerini tek tek ortadan kaldırdık. Derdimizin, idealimizin, hedefimizin Türkiye'yi büyütmek, Türkiye'nin saygılığını yüceltmek olduğunu her icraatımızda ortaya koyduk. Bize biçilen kaftanların, ufkumuza, ideallerimize dar geldiğinin, 73 milyonunun tamamını bir bütün ve kardeş olarak gördüğümüzün, her fırsatta altını çizdik.'' -''MESAJIMIZ VAR''- ''Benim, diğer siyasi partilerin liderleriyle işim yok. Yönetici kadromun, diğer siyasi partilerin yönetici kadrolarıyla işi yok ama oralara gönül veren kardeşlerimle bizim işimiz var'' diyen Erdoğan, şunları söyledi: ''Onlar hakaret edecekler, biz hakarete sabredeceğiz ama kardeşlerimize mesajımızı göndereceğiz. MHP'ye oy veren kardeşimize de CHP'ye oy veren kardeşimize de mesajımız var, BDP'ye oy veren kardeşimize de mesajımız var. Bizi, daha iyi daha yakından anlamalarını sağlamak için bu adımları atmaya devam edeceğiz.'' -''ÜLKENİN BİRLİĞİNE KASTEDENLER BUGÜN DE YARIN DA DUVARA ÇARPACAKLAR''- ''Bu ülke onurlu dış politikasıyla, dik duruşuyla, barış çağrılarıyla, hakkın yanında durmaya, hakkı söylemeye, mağdurların ve mazlumların sesi, nefesi, vicdanı, çığlığı olmaya, yer yüzünün umudu olmaya devam edecek'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kardeşliğimiz bizim en büyük zenginliğimiz, bizim mazimiz, bizim zenginliğimiz, bizi biz yapan harcımız. Bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine kastedenler tarih boyunca nasıl duvara çarptıysalar, bugün de yarın da duvara çarpacaklar. İstismarcılara rağmen, gençlerin kanından beslenen vampirlere, anaların gözyaşından, husumetten, kutuplaşmadan beslenen fırsatçılara rağmen bu ülkenin kardeşliğini yüceltmeye, bu ülkenin çimentosuna güç katmaya devam edeceğiz. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum, kalbimden, gönlümden, yüreğimden söylüyorum, Yunus'un diliyle söylüyorum: Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevgi için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.''