E-posta yoluyla İşçi Partisi'ne (İP) ulaştığı öne sürülen ve Erdoğan ile Talat arasında yapıldığı iddia edilen telefon konuşması kayıtlarının yayınlanmasının ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi'nde arama yapıldı. Çevik kuvvet ekiplerinin katıldığı aramalarda şimdiye kadar 2 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, 24 Nisan 2004'deki "Annan Planı" referandumundan hemen sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin KKTC Başbakanı şu an Cumhurbaşkanı olan Mehmet Ali Talat arasında geçtiğini iddia ettiği telefon konuşmasının kayıtlarını açıkladı.
Telefon kayıtlarında , Talat'ın "Şimdi benim bütün maksadım şu. Bir kere Denktaş'la bu yeni diplomatik atak sürecini sürdüremeyiz. O orada olduğu sürece, resmin ortasında, bence kimse rağbet etmez" sözüne Başbakan Erdoğan, "Mehmet Ali Bey ben size bir şey söyleyeyim mi? Artık o bitmiştir" yanıtını veriyor.
Erdoğan ile Talat arasında olduğu iddia edilen telefon konuşma kayıtlarından bazı bölümler:
"Devlet mevlet işini hiç dile getirmeyelim"
Recep Tayyip Erdoğan: Şimdi işte Aralık 2004'e kadar biraz sabırlı gitmemiz lazım.
Mehmet Ali Talat: Doğru, doğru..
Erdoğan: Yani o şeyi mesela, devlet mevlet işini hiç biz dile getirmeyeyelim. Başkaları getirsin dile…
Talat: Neyi, neyi, neyi ?
Erdoğan: Yani "İki devlet olarak tanımamız lazım", şudur budura bunu
Talat: Ha.. o çok zor, yani elde edilemeyecek şeyleri şimdi atmamak lazım
Erdoğan: Hiç dile getirmeye gerek yok
Talat: Evet, evet, evet
"Artık o bitmiştir"
Erdoğan: Şey noktasında da bence 1 numara ile fazla dalaşma.
Talat: Kiminle?
Erdoğan: Yani 1 numarayla, 1 numarayla.
Talat: Haa Yok Şimdi bakın
Erdoğan: İlkeyi, ilkeyi koyuyorsun ortaya ya bak şimdi bana sordular bu akşam, ben şunu söyledim
Talat: Dinledim, dinledim dinledim.
Erdoğan: Ha dinledin değil mi yani bir şeyi savundu.
Talat: Ama, ama Ama bakın şimdi size bir şey söyleyeyim
Erdoğan: Halk da yüzde 65 ile karşısına dikildi. Olay budur.
Talat: Şimdi benim bütün maksadım şu. Bir kere Denktaş'la bu yeni diplomatik atak sürecini sürdüremeyiz.
Erdoğan: Zaten o artık
Talat: Çünkü o insan orda o orda olduğu sürece, resmin ortasında, bence kimse bize rağbet etmez.
Erdoğan: Mehmet Ali Bey ben size bir şey söyleyeyim mi? Artık o bitmiştir.
Talat: İşte onu diyorum Bende onu söylüyorum.
Erdoğan: Yani onun Ama artık onun sizin söylemenize gerek yok artık. Yani şu anda o artık muhatap olmaktan bile çıkmıştır!
Talat: Eve.. Yani onu şey ..ııı.. kaale almayacağız Başka çaremiz yok.
Erdoğan: Tabi canım yaa.. Yani hayır yani, sizin onu şey yapmaya, söylemenize bile gerek kalmıyor artık. Dünyada o bütün itibar kaybına girdi. Nerede Burgenstock'da bir defa.. Bitti o.
Cevap Ergenekon savcılarından
Söz konusu telefon konuşması ve yayın organlarına yönelik yapılan baskınla ilgili partisinin İstanbul İl Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, iki gün Recep Tayyip Erdoğan'ı bu telefon konuşması ile ilgili olarak açıklamaya davet ettiklerini söyledi.
Bu güne kadar bu çağrılarına bir yanıt alamadıklarını ifade eden Gültekin, Erdoğan'dan cevap alamadıklarını ama Ergenekon savcılarından bir cevap aldıklarını belirterek, "Basın toplantımızın konusu olan telefon konuşmalarını yayınlayan Aydınlık Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal'ın Haber Müdür Yardımcısı Ufuk Akkaya'nın bugün sabah itibarıyla evleri ve işyerleri arandı. İşçi Partisi olarak Ulusal kanal ve Aydınlık'a yönelik baskıları kınıyoruz. İşçi Partisi, yasaların kendine tanıdığı haklar çerçevesinde Türkiye'mize ve Milletimize duyduğu sorumluluğun gereğini yapmaktadır" dedi.
Yüce Divanlık bir suç
Telefon konuşmasının KKTC varlığını sona erdirme kararının kanıtı bir belge olarak ellerine geçtiğini söyleyen Mehmet Bedri Gültekin, bunun Yüce Divan'lık bir suç olduğuna dikkat çekti ve "İşçi Partisi kendisine ulaşan KKTC'nin varlığına karşı kurulan bir 'kumpas'ın bilgisini gizleyemez. Asıl gizlediğin zaman suç işler. Gerek yedi yıllık iktidarı boyunca izlediği politika ile AKP, gerekse Talat yönetimi uygulamaları ile aslında KKTC'nin devlet olarak varlığına son verme kararlığında olduklarını tartışmaya yer bırakmayacak şekilde kanıtlamışlardır" dedi.
Gültekin, "Erdoğan ve Talat arasındaki telefon konuşmasında bu konu çok açık bir şekilde konuşulmakta, Erdoğan KKTC'den "Devlet mevlet işi" diyerek küçükseyerek bahsetmekte, Talat ise KKTC'nin devlet olarak tanınmasını "Elde edilemeyecek şeyler" olarak tanımlamaktadır. Erdoğan söz konusu telefon konuşmasında KKTC'nin bir devlet olarak tanınması yönündeki çabaların bir tarafa bırakılması için Talat'a taktik vermektedir. Kıbrıs Türkünün büyük acılar ve yüzlerce şehit vererek elde ettiği 'devlet', Tayyip Erdoğan için 'mevlet'tir" diye konuştu.
Denktaş'ı bitirme planları
Telefon konuşmasının bir bölümünde Tayyip Erdoğan, KKTC Başbakanı Talat'la zamanın KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı bitirme planı yaptığını ifade eden Gültekin, "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı, Türkiye'nin resmen tanıdığı bir başka devletin meşru Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak "bitirme" planları yapabilir mi? Bu konuşmaların üzerinden 5 yıl geçti. 10 Eylül 2009'da müzakerelerin ikinci turu başladı. Şimdi artık bu yılsonuna kadar Türkiye'nin hava ve deniz limanlarının Rum, uçak ve gemilerine açılması konuşuluyor. AKP iktidarının komşularımızla 'sıfır problem' adına KKTC'nin varlığına son verme kararlılığında olduğu kesindir. Bütün gelişmeler önümüzdeki günlerde, KKTC'nin tarihe havale edilmesi anlamına gelecek 'Kıbrıs açılımı' ile karşılaşacağımızı gösteriyor. Bu gerçekler milletimizden gizlenemez" dedi.
Mehmet Bedri Gültekin konuşmasının ardından slayt eşliğinde basın mensuplarına Başbakan Erdoğan ile Talat arasındaki telefon konuşmasını kayıtlarını dinletti.
Kayıtların e-posta yoluyla kendilerine gönderildiğini dile getiren Gültekin bir basın mensubunun, "Nasıl elde edildiği şeklindeki" bir soruya ise, "Hiçbir bilgim yok ama Türkiye'de telefon dinlemelerinin kimler tarafından yapıldığı biliniyor. İşçi Partisi'nin herhalde telefon dinleme cihazları, ekipleri yok. Kimse de böyle bir şeyi iddia edemez. Bunun mekanizmasının kimin elinde olduğu o yüz binlerce yurttaşımızın dinlenmesini mümkün kılan, aracın kadronun kimin tarafından istihdam edildiği herkesin malumudur. Bu kadar çok büyük bir dinleme mekanizması kurar ise birileri mutlaka dışarıya sızmalar kaçmalar olur. Tabiki bunu bir tahmin olarak söylüyorum" diye yanıtladı.