-ERDOĞAN: REKABETTE VASATA RAZI OLMADIK İSTANBUL (A.A) - 26.02.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de Ar-Ge'ye ayrılan payı, 2003'te yüzde 0,48 oranındayken, yoğun çalışmalar ve teşvikler neticesinde yüzde 0,85'e kadar yükselttiklerini belirterek, ''Elbette bu oranı yeterli görmüyoruz. Hedefimiz yüzde 2. Bu hedefe ulaşmak için yoğun bir gayretin içindeyiz, inşallah hep birlikte çalışarak bu hedefi de tutturacağız'' dedi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen 5746 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge merkezi kuran 87 firmaya belgeleri, Four Seasons Oteli'nde düzenlenen törenle verildi. Başbakan Erdoğan, törendeki konuşmasında, bugün ülkelerin uluslararası piyasalarda rekabet edebilme gücünün en önemli göstergesinin bilim, teknoloji ve Ar-Ge yatırımları olduğunu vurgulayarak, dünyada söz sahibi birçok firmanın, satış gelirlerinin yüzde 5 ile 15 arasında bir kısmını Ar-Ge harcamalarına ayırdıklarını söyledi. ABD'de Ar-Ge'ye ayrılan payın milli gelirin yüzde 2,67'si, Japonya'da yüzde 3,12'si, AB ülkelerinde ise ortalama yüzde 1,83'ü olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'de Ar-Ge'ye ayrılan pay 2003'te yüzde 0,48 oranındayken yoğun çalışmalar ve teşvikler neticesinde bunu yüzde 0,85'e kadar yükselttiklerini bildirdi. Başbakan Erdoğan, ''Elbette bu oranı yeterli görmüyoruz. Hedefimiz yüzde 2. Bu hedefe ulaşmak için yoğun bir gayretin içindeyiz, inşallah hep birlikte çalışarak bu hedefi de tutturacağız'' dedi. Erdoğan, 2008'de, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla çıkardıkları kanunla bu alanda 3 önemli araç geliştirdiklerini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Bu araçlar, teknogirişim sermayesi desteği, rekabet öncesi işbirliği programı ve bugün sertifika dağıtım törenlerini yaptığımız Ar-Ge merkezleri. Çıkardığımız bu kanunla, 50 ve üzerinde Ar-Ge personeli çalıştıran işletmelere Ar-Ge Merkezi belgesi veriyor, bu işletmelere önemli teşvik ve muafiyetler sağlıyoruz. Türkiye, firmaların araştırma, geliştirme ve inovasyon faaliyetleri açısından dünyanın en avantajlı ülkelerinden biri haline geldi. Bugüne kadar 87 işletmeye Ar-Ge Merkezi Belgesi verdik ve 87 şirkette çalışan sayısı da 13 bine ulaştı. Yine bu 87 işletmenin 3 yıl içinde yaptığı Ar-Ge harcaması ise 4,8 milyar lira oldu. Tabii, bir başka önemli gelişme de özel sektörün kamu kadar, hatta kamudan daha fazla Ar-Ge'ye ilgi göstermesi, yatırım yapması oldu. Özel sektörün, toplam Ar-Ge harcaması içerisindeki payı yüzde 50'nin üzerine çıktı. Bana göre bu dönemin en önemli sıçraması budur diyebilirim.'' -''REKABETTE VASATA RAZI OLMADIK VE OLAMAYIZ''- Başbakan Erdoğan, küreselleşmenin etkisiyle dünya üzerinde artık çok yoğun bir rekabet yaşandığını belirterek, ''Biz, Türkiye olarak, bu rekabet ortamında vasata asla razı olmadık ve olamayız'' dedi. Türkiye'nin nüfusu, coğrafi konumu, devraldığı tarihi mirasıyla hem bölgesinde hem dünya üzerinde çok farklı bir yerde durduğunu ve çok güçlü bir potansiyel barındırdığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''8 yıldır, her alanda gerçekleştirdiğimiz reformlar, attığımız adımlar, Türkiye'nin potansiyelini maksimum düzeyde harekete geçirme gayreti olmuştur. Bizim bugün ulaştığımız seviyeler, takdir edersiniz ki, 8 yıl önce adeta bir hayal gibi, ulaşılamaz hedefler gibi görülüyordu. Enflasyonu tek haneli oranlara çekeceğimizi, Avrupa ortalamasına yaklaşacağımızı söylediğimizde, buna inanmayanlar oldu. Yüzde 30'dan devraldığımız enflasyon, işte en son 2010 yılını yüzde 6,4 oranıyla kapattı. Faizleri aynı şekilde düşüreceğimizi söylediğimizde buna da inanmayanlar oldu. Çünkü o zaman devletin borçlanma faiz oranı yüzde 64. Şu anda geldiğimiz nokta ortada, yüzde 6,84. 15 bin kilometre bölünmüş yol yapma sözümüzü ifade ettiğimde başta ana muhalefetin lideri o zamanlar hayal olduğunu ifade ediyordu. Hayal dedikleri bu hedef, şu anda 13 bin 600 kilometreye ulaştı. Şimdi biz bin 400 kilometreyi süratle bitirip, 2023'ün hedefini 15 bin kilometre olarak koyuyoruz. Çünkü Türkiye'yi bölünmüş yol ağıyla öreceğiz. 500 bin konut inşa edeceğimizi söylediğimizde, 'Bu başbakan bayağı atıyor' diyorlardı. Şu anda 480 bin konutun inşası var, 350 bin konut sahiplerine teslim edildi. 12 Hazirana kadar 500 bin konutun inşası devam ediyor olacak. Bundan sonra yeni bir 500 bini planlıyoruz.'' -''HER GENCİN BİLEĞİNE ALTIN BİLEZİK TAKMAMIZ LAZIM'' On yıllarca önce tarım ürünü ihracatıyla övünen bir Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, şimdi bununla övünülemeyeceğini, artık sanayi ürünlerinin konuşulduğunu kaydetti. Erdoğan, Türkiye'nin bundan sonra bilişim teknolojisinin ürünlerini üretir ve dünyada rekabet eder hale gelmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ''Biz bu iddialı hedefler doğrultusunda Türkiye'nin eğitim altyapısını 8 yıldır yeniden şekillendiriyoruz. Onun için 160 yeni derslik, 80 yeni üniversite, daha yaygın ve kaliteli eğitimle, arkadan çok daha farklı bir neslin gelmesi için mücadele ediyoruz. İşte bu neslin gelişi, bizim bu heyecanımızın çok daha farklı bir şekilde gerçekleşmesine vesile olacaktır. Mesleki eğitim noktasında aynı şekilde yoğun bir çaba içerisindeyiz. Yüzde 30'larda olan meslek liselerini yüzde 60-70'e çıkarmak istiyoruz. Şu anda, düz lise ile meslek liselerinin yer değişmesi lazım. Bunu başarmamız gerekiyor. Her gencin bileğine altın bilezik takmamız lazım, bu meslek liseleri ile olur, düz liselerle olmaz. Bunu başardığımız anda, o zaman inanıyorum ki sizler de hazır yetişmiş elemanları bulacaksınız.'' Türkiye'ye 39 teknoparkın yeterli olmadığını, bu sayının artması gerektiğini ifade eden Erdoğan, ''Belki ileride fabrikaları da projelendirirken, içine bir tane meslek lisesi koyacaksınız. Böyle bir noktaya geleceğiz. Biz organize sanayi bölgelerini inşa ettiğimizde, onları inşa ettiğimizde, o fabrikalara hitap edecek stajyer öğrencilerle içli dışlı olabilecek bir yapıyı projelendireceğiz. O okuldaki öğrenci parttime size gelip stajını yaparken ücretli eleman olarak çalışacak. Bunu başaracağız. Bunu, Çin kısmen yapıyor ve bunu biz de yapmak durumundayız ve yapacağız'' diye konuştu. -''AR-GE VE İNOVASYONA DAHA FAZLA EĞİLMEK ZORUNDAYIZ''- Başbakan Erdoğan, bütün bunlarla birlikte, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına daha fazla eğilmek, bu alanda daha güçlü olmak zorunda olduklarını belirterek, şöyle konuştu: ''Bugün metal ihraç ederseniz 1 liraya, sandalye ihraç ederseniz 2 liraya, ergonomik bir sandalye ihraç ederseniz 5 liraya satarsınız. Olay bu. Yıllık 500 milyar dolar ihracata, tonu yüz dolar olan ürün ihraç ederek değil, kilosu bin dolar olan ürün ihraç ederek ulaşabiliriz. Şimdi bunu başaracağız. Mesela tüplü televizyon üretiminde Avrupa'nın en önde gelen ülkelerinden biriydik. Ancak LCD, LED ve plazma teknolojisine zamanında yatırım yapmadık ve bu alanda eski pozisyonumuzu kaybettik. Şimdi bu televizyonları üretiyoruz; ancak panelleri dışarıdan satın aldığımız için, çok düşük kar elde ediyoruz. Oysa bu alanda daha fazla Ar-Ge çalışması yapılsaydı, ortak hareket edilseydi, bugün bu yeni teknolojinin üretiminde de liderler arasında yer alabilirdik. İstediğim şudur: Dededen kalma yöntemlerle, taklitle, kopyalama ile varabileceğimiz yer bellidir. Biz, ekonomide, dış politikada Türkiye'yi güçlendirirken, dünyanın önde gelen ülkelerinden biri yapma hedefi için çalışırken, özel sektörümüzün de bu vizyonla hareket etmesini istiyor ve bunun altyapısını kuruyoruz.'' -''ASLA KÜÇÜK DÜŞÜNMEMELİYİZ''- Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 2008 sonunda başlayan küresel krizi en az etkiyle atlattığını ve kaydettiği yüksek büyüme oranlarıyla tüm dünyanın ilgi odağı haline geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Asla küçük düşünmemeliyiz. Büyük düşüneceğiz, biz büyük düşünüyoruz. Kendimize büyük hedefler belirliyoruz ve o hedeflere ulaşmak için hiç durmadan, duraksamadan, çalışıyoruz, çalışacağız. Özel sektörün bizimle aynı vizyonu taşıdığını, dünyayı çok yakından takip ettiğini, küreselleşme odaklı bu adımları attığını, rekabetin şartlarını yerine getirdiğini büyük bir heyecan içerisinde izliyoruz. Bu başarıları daha ileriye taşımak ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak için, özel sektörümüzü daha rekabetçi bir kimliğe büründürmek için biz yatırımlarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Bunun yolu da Ar-Ge, teknoloji, yenilik, markalaşma ve tasarım gibi alanlardan geçiyor. Hükümet olarak, özel sektörün bu alanlara daha fazla motive olmasını sağlayacak adımları atmaya devam edeceğiz.'' -''ÇANAK, ÇÖMLEK Mİ YOK YA....'' Erdoğan, törene biraz gecikmeli geldiği için konuklardan özür dileyerek, ama bir müjde ile geldiğini kaydetti. Bugün Marmaray'da incelemelerde bulunduğunu anımsatan Erdoğan, projenin 29 Ekim 2013 yılında açılacağını belirtti. Erdoğan, Marmaray'ın aslında 2010 yılında açılmasının planlandığını, ancak açılamadığını ifade ederek, şunları kaydetti: ''2010 yılında açamayışımızın nedeni, tünel çalışmalarındaki çanak, çömlek meselesi. Oralarda çalışmalar yapılırken yok şuradan çanak, şuradan çömlek çıktı. Bundan dolayı arkeolojik engeller, şunlar, bunlar... İnanır mısınız, 3-3,5 yıldır kurumlar ve yargı ile uğraşıyoruz. Müteahhit firmalardan biri de aramızda. 'Her şey insan ve Türkiye için' diyeceksin, ama devamlı gelip engel koyacaksın. Çanak çömlek mi yok ya... 3,5 yılın ülkeye neler kaybettirdiğini düşünün. Oradaki projenin maliyetinin nasıl artırdığını ve Boğaz köprülerinin üzerindeki zaman kaybını, akaryakıt kaybını hiçbiri bilmiyor, bunların hiçbiri bu hesapları yapmıyor. Sadece bir yerden bir şikayet mi geldi, vur baltayı kes, at. 3,5 yıl kaybettik.'' Başbakan Erdoğan, bugün ikinci tünel olan lastikli sistemin temelini attıklarını anımsatarak, tünelin Türk ve Kore ortaklığında yapılacağını söyledi. Tünelin bitimi konusunda 4,5 yıl üzerinden anlaşma yapıldığını belirten Erdoğan, ''Tekrar pazarlık yaptık ve 3,5 yılda bitirme sözü aldık. 3,5 yıl sonra inşallah Yenikapı'dan girilecek ve eski Varan otobüslerinin bulunduğu bölgeden çıkacak şekilde ikinci tüp geçitin temelini attık ve oradan da otomobiller geçecek. Bundan dolayı bir gecikme oldu. Onun için hakkınızı helal edin, af buyrun diyorum'' diye konuştu.