Politika

Erdoğan: Orada olan CHP'li değil ha, BDP'li

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Hakkari mitingi için 147-150 oy aldığı şehirde dinleyenlerin CHP'lilerin olmadığını BDP'lilerin olduğunu belirtti.

24 Mayıs 2011 03:00

T24 - Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Hakkari mitingi için 147-150 oy aldığı şehirde dinleyenlerin CHP'lilerin olmadığını BDP'lilerin olduğunu belirtti. Erdoğan, MHP'de yaşanan "kaset krizi" hakkında da yorumlarda bulunurken, "Dikkat ederseniz bir kaset numarası çevirdiler. Bunlar benim işim değil. Bunlar CHP'nin, MHP'nin iç işidir. Eğer temizlenmek istiyorlarsa kendi problemlerini kendileri çözsün" dedi.


           
Partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde vatandaşlara hitap eden Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından yeni bir süreç başlattıklarını söyledi. ''Biz, inkar politikalarına, ret politikalarına, asimilasyona kesinkes son verdik'' diyen Başbakan Erdoğan, AKP'nin milletin kurduğu bir parti olduğunu vurguladı. 


Milletten aldıkları güç, irade ve yetkiyle, Türkiye'de demokrasiyi daha ileri standartlara ulaştırmanın mücadelesini verdiklerini belirten Erdoğan, milletten aldıkları hayır dualarıyla, yılmadan, yorulmadan, geri adım atmadan çetelerle mücadele ettiklerini dile getirdi.


Geçtiğimiz haftalarda, ortada komplo ve tezgah olduğunu, çirkin bir senaryonun uygulanmak istendiğini söylediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, birbiriyle uç gibi, birbirinin hasmı gibi görünen taraflar arasında irtibat olduğunu ifade ettiğini söyledi. Çetelerle terör örgütünün aynı hizaya geçtiğini ve muhalefet partilerini de yedeklerine alarak AKP'ye karşı açık bir saldırı başlattıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:


''İşte söylediklerim tek tek çıkıyor... Önce, dikkat ederseniz bir kaset numarası çevirdiler. Ben bunlara girecek değilim. Bunlar benim işim değil. Bunlar CHP'nin, MHP'nin kendi iç sorunlarıdır. Kendi sorunlarını kendileri çözsün. Eğer temizlenmek istiyorlarsa kendi problemlerini kendileri çözsün. 


Yeni bir adım... Silivri ile Kandil arasındaki irtibat, şu anda CHP-BDP muhabbetiyle artık tescillenmiş durumda. Senaryo tıkır tıkır işliyor, tezgah tıkır tıkır işliyor. Türkiye'nin demokrasi mücadelesi karşısında, bir kez daha çetelere can suyu verilmek isteniyor.


Biz, CHP'nin de MHP'nin de Sivas'ın ötesine geçmesini, buralara gelmesini, vatandaşla kucaklaşmasını her zaman istedik ve onları her zaman teşvik ettik. CHP Genel Başkanı'nın sonunda Van'da, Hakkari'de miting yapması elbette sevindiricidir. Ama dikkat edin Hakkari'de 147-150 tane oy alan CHP, son yaptığı mitingde BDP'lilere Yeni Başkan hitap etti. Orada olan CHP'li değil ha, BDP'li. Bütün hareketleriyle ortada zaten. Yani milleti nasıl aldatırız, çarşı, pazarda bugün burada oynanan oyunu, o gün Hakkari'de oynadılar. Benim vatandaşım orada kepenk kapatmadı, orada kepenk kapattırıldı. Tehditle kapattırıldı. Utanmadan, sıkılmadan, 'kendi takdirini kullandı' diyor. Yahu bir gün öncesinden vatandaşa tehditler gönderildi. 'Gidin ekmeğinizi alın. Yarın fırınlar kapalı olacak, dükkanlar kapalı olacak' diye. Bunların hepsini biliyoruz. Bütün evlere gereken talimatları verdiler, tehditler yapıldı. Niye? 'Yarın buraya Başbakan geliyor. Kimse buraya gelmeyecek' diye. Buna rağmen, oraya gelip yüreğini ortaya koyan vatandaşıma ben hitap ettim.

Image

Fitneci Bekir zihniyeti neyse, Mem u Zin kitabını yasaklayan zihniyet de odur

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Türkiye, 1940'lardan 2002 yılına kadar, AK Parti'ye kadar, Kürt kardeşlerime karşı inkar, ret ve asimilasyon politikası izlemiştir. Kürt kimliği, Kürt kültürü, Kürt dili yasaklanmış, yok sayılmış, inkar edilmiştir. Allah aşkına, Mem u Zin kitabından korkan, masum bir aşk hikayesinden tedirgin olan, bunu yasaklayan bir zihniyet, bu ülkeye hizmet üretebilir, bu milletin dertlerine çare olabilir mi? Ahmed Hani'nin eseri Mem u Zin, bir aşk hikayesi... Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kanber, Leyla ile Mecnun ne ise; şurada, Cizre'de yatan Mem u Zin de işte odur. Mem u Zin'i birbirine hasret koyan zihniyet, Fitneci Bekir zihniyeti neyse, Mem u Zin kitabını yasaklayan zihniyet de odur. İşte 1940'larda bakanlar kurulunun yasakladığı o kitabı, 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı bastı. Tek başına bu bile, Türkiye'nin hangi noktaya ulaştığının göstergesidir.
Cumhuriyet Halk Partisi, sadece 1940'larda değil, 2002 sonrasında da aynı şekilde inkar, ret ve asimilasyonu çok güçlü şekilde savunan bir parti olmuştur. Yeni CHP'nin Yeni Genel Başkanı, Meclis'te bir arkadaşı 'Dersim'de tabi ki analar ağlayacaktı' dediğinde, onu alkışlamış, ardından 'Gereğini yapsın' demiş, ardından da uyarıyı alınca susmuş, sesini çıkarmamış bir kişidir. Yeni CHP'nin Yeni Genel Başkanı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne karşı çıkmış, önünde durmuş, engel olmuş bir kişidir. Kardeşliğe karşıdır. Yeni CHP'nin Yeni Genel Başkanı, 'Nerede bu Ergenekon, gidip üye olacağım' diyecek kadar, çete sevdalısı olduğunu açık açık belirtmiştir. Bu Genel Başkan, çetelere avukatlığı bir adım daha öteye taşımış, CHP'nin çetelere kol kanat germesini sağlamıştır.''

Image

Bugün de siyaset, siyaset dışı mihraklar tarafından şekillendirilmek isteniyor


Başbakan Erdoğan, tüm baskılara rağmen, Şırnaklıların oyuna gelmediklerini ve miting meydanını gümbür gümbür doldurduklarını söyledi. ''Bu muhabbet nereden geliyor böyle?'' diye CHP ve BDP'ye soru soran Erdoğan, şöyle konuştu:


''Yahu bu ülkede Kürt meselesinin hiçbir zaman sahibi olmayan bu CHP ile Kürt meselesinden beslenen BDP, bugün kol kola girmiş durumda. Yıllarca Kürt kimliğini, Kürtçeyi inkar eden, yıllarca benim Kürt kardeşlerime zulmeden CHP ile güya Kürtlerin temsilcisi olduğunu iddia eden BDP, bugün işbirliği yapmış durumda. Yahu ne oldu size? Sizi bir araya getiren ne? Sizi buluşturan ne? Sizi işbirliği noktasına getiren ne?


Bunlar, çeteleri yeniden diriltmek için işbirliği yaptılar. Bunlar, çetelere yeniden can suyu vermek için işbirliği yaptılar. Bunlar, kan üzerinden, gözyaşı üzerinden işbirliği yaptılar. Bunlar, Türkiye'yi 2002 öncesine geri götürmek için işbirliği yaptılar. Çünkü 2002 öncesi karanlıktı. 2002 öncesinde çeteler cirit atıyordu. 2002 öncesinde çeteler ülkeye istedikleri gibi istikamet veriyordu. 2002 öncesinde ret vardı, inkar vardı, asimilasyon vardı. 2002 öncesinde, müdahaleler yoluyla, kışkırtmalar yoluyla siyaset şekillendiriliyor, milli irade üzerine ipotek konuluyordu. İşte bugün de aynı şey yapılmak isteniyor. Bugün de siyaset, siyaset dışı mihraklar tarafından şekillendirilmek isteniyor.