Politika

Erdoğan: Milli irade üzerinde hiçbir engeli asla ve asla kabul etmiyoruz

Erdoğan, tutuklu milletvekili krizi üzerine "milli irade üzerinde hiçbir engeli, hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi asla ve asla kabul etmiyoruz, tasvip etmiyoruz" dedi.

25 Haziran 2011 03:00

T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tutuklu milletvekili krizi üzerine "milli irade üzerinde hiçbir engeli, hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi asla ve asla kabul etmiyoruz, tasvip etmiyoruz" dedi. Erdoğan, yaşanan tartışmalara yeni anayasayla çözüm üretmenin mümkün olduğunu belirterek, "kaportası yamulmuş,  motoru sürekli tekleyen, elektrik aksamı güven vermeyen bu arabayı bırakalım ve  sıfır kilometre yepyeni bir araçla yolumuza devam edelim" dedi.





Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 18’inci Olağan Genel Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantı başlangıcında Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun seçimlerden sonra ilk kez biraraya gelmeleri toplantının ayrı bir özelliği oldu.

TİM Dış Ticaret Kompleksi konferans salonunda düzenlenen Genel Kurul’a, kısıtlı sayıda basın mensubu alındı. Görüntülü olarak sadece bir ajansın kamerelarının içeri girmesine izin verildi. Genel Kurul’un yapıldığı binaya ilk olarak Kemal Kılıçdaroğlu, ardından Başbakan Erdoğan geldi. Burada karşılaşan liderler selamlaşarak, tokalaştı.



"Tekleyen arabayı bırakalım"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dün, bizim tek başımıza yürütmek zorunda kaldığımız reformlara karşı çıkanların, bugün işin ucu kendilerine dokununca hukuku ve demokrasiyi hatırlamaları manidardır'' dedi. 


Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin 18. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 12 Haziran seçimleriyle başlayan yeni sürecin, hukukun üstünlüğünün çok daha fazla güç kazanacağı bir süreç olacağına inandığını belirtti. 


Bu sürecin aynı şekilde, demokrasinin standartlarının daha ileri seviyelere ulaşacağı bir süreç olacağını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: 


''Bugünlerde yaşanan tartışmalar da bir kez daha göstermiştir ki Türkiye, yeni bir anayasaya, yasaların da çok ciddi bir reforma artık her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Açıkçası, geçtiğimiz 8,5 yıl, bu noktada AK Parti'nin adeta tek başına mücadele verdiği bir süreç oldu. Her reformda, her düzenlemede, her değişiklikte engellerle, engellemelerle, akıl almaz ithamlarla karşılaştık. Dün, bizim tek başımıza yürütmek zorunda kaldığımız reformlara karşı çıkanların, bugün işin ucu kendilerine dokununca hukuku ve demokrasiyi hatırlamaları manidardır. Buradan, güncel birkaç hususa ilişkin değerlendirmelerimi de sizlerle paylaşmak isterim. Bir kere, milli irade üzerinde hiçbir engeli, hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi asla ve asla kabul etmiyoruz, tasvip etmiyoruz. Türkiye, bir hukuk devletidir. Anayasa'ya özellikle yapılması gereken değişiklikler noktasında 26 maddelik çalışmamızı biliyorsunuz ve bu çalışmada nasıl yalnız kaldığımız milletimizin bilgisi dahilindedir. Yasalara yönelik eleştirilerimiz var. Eleştirilerimizin olması, bunlara uymayacağımız, bunları yok sayacağımız, bunları çiğneyeceğimiz anlamına gelmiyor ve gelemez. Bu eleştirilerimizi konuşuruz, paylaşırız, istişaremizi yaparız ve hep birlikte gereken değişiklikleri de gerçekleştiririz.''


Yeni bir anayasa hazırlandığı zaman içine düşülen tartışmalar ve pek çok sorunun ortadan kalkacağını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:


''Aksi takdirde yıllarımız yine tek tek sorunlar ve sıkıntılar içinde formül bulma arayışlarıyla geçip gidecek. Biz diyoruz ki kaportası yamulmuş, motoru sürekli tekleyen, elektrik aksamı güven vermeyen bu arabayı bırakalım ve sıfır kilometre yepyeni bir araçla yolumuza devam edelim. Mevcut yapı içinde bile 8,5 yılda buralara gelebilen bir Türkiye'nin, kendi ihtiyaçlarımıza göre yeni baştan oluşturacağımız bir anayasa ile nasıl bir atılım göstereceğinin takdirini sizlere bırakıyorum.''




Erdoğan: Millete sendromlar yakıştırmak talihsizliktir


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2023 hedeflerine, 12 yılda Türkiye'nin her alandaki standartlarını çok daha yükseğe çekerek ulaşacaklarını ifade ederek, ''Bizim derdimiz, hedefimiz, tek başına ihracatı 500 milyar dolar rakamına ulaştırmak değil. Bizim meselemiz, Türkiye'yi bölgesinin en güçlü, modern, istikrarlı bir ülkesi haline getirmek, demokratik standartları çok daha ileri seviyelere ulaştırmak ve buna paralel olarak da ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmektir. Türkiye, şu anda sağlam zeminde yürüyor'' dedi.


Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) 18. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ihracatının Cumhuriyet'in kurulduğu 1923 yılında 51 milyon dolar olarak kayıtlara geçtiğini,ancak on yıllar boyunca Türkiye'nin dış ticareti ve ihracatında ciddi bir artış kaydedilemediğini belirtti.


Küresel kriz nedeniyle tüm dünyada dış ticaretteki daralmanın Türkiye'yi de etkilediğini ve 2009'da 102 milyar dolar, 2010'da da 114 milyar dolar ihracat gerçekleştirildiğini dile getiren Erdoğan, ''Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin aylık rakamlarına baktığımızda, bu yılın sadece Ocak-Mayıs döneminde ihracatımızın 54 milyar dolara ulaştığını görüyoruz. Bu ay itibarıyla şu anda dün 9,5 milyar dolar gibi bir rakamı yakaladık. Bu rakam sıçramanın güzel bir şekilde devam ettiğini gösteriyor'' şeklinde konuştu.



''Cesur demokratik reformalar"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2002 seçimlerinin ardından ekonomideki hızlı büyümenin, ihracattaki hızlı artışın, hiç tartışmasız Türkiye'nin elde ettiği güven ve istikrar ortamının gerçekleştirdiği cesur demokratik reformların bir neticesi olduğunu kaydederek, ''Eğer bugün dünya sessiz bir devrim olarak Türkiye'nin bu sürecini değerlendiriyorsa, bunun arkasında yatan gerçek budur'' dedi. 


Bugün artık, demokrasi ile ekonomik büyümenin paralelliği, at başı gitmesinin hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak derecede teyit edildiğini belirten Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçimleriyle birlikte başlayan yeni sürecin bu anlamda çok büyük önem arz ettiğini vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti:


''Güven ve istikrar devam ettiği sürece aktif, barışçıl dış politika sürdüğü, demokratikleşme reformları yapıldığı müddetçe hiç kuşkunuz olmasın 2023 hedefleri de kendiliğinden zaten hiç endişeniz olmasın gerçekleşecektir. Bazıları diyor, 'Son gelişmelerle ekonomik kriz olur mu?' Arkadaşlar, geçin bu işleri... Türkiye, şu anda sağlam zeminde yürüyor. Kriz yaratmak isteyenler zaten yıllardır bu işin aktörlüğünü yapıyorlar ama ülkem rahatsız ve bunları da rahatlıkla aşabilecek kabiliyettedir. Yeter ki samimiyetimizi gösterelim.''



''Dünün parametreleri dünde kalmıştır''

Erdoğan, dünün parametrelerinin artık dünde kaldığını, dünün tartışmalarına milletin artık son noktayı koyduğunu belirterek, ''Dünün siyasi polemikleri, altını çizerek tekrar ifade ediyorum, dünün siyaset kültürü de millet tarafından açık ve net bir biçimde reddedilmiştir. Sandıkta verilen mesaja kulak tıkamak, dünün siyaset kültürüdür. Bugünün siyaset kültüründe ise sandıkta verilen mesajı en iyi şekilde okumak ve gereğini yapmak vardır'' dedi.



''Millete sendromlar yakıştırmak talihsizliktir''


AKP, 2023 vizyonuyla yeni bir siyasi kültürü özümsemeye çalışırken, muhalefetin de artık böyle bir vizyona sahip olmasını, yeni siyasi kültüre ayak uydurmasını beklediklerini belirten Erdoğan, ''Zira her zaman ifade ediyorum; muhalefet, demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Muhalefet, demokraside en az iktidar kadar önemlidir. Kaliteli, seviyeli, yapıcı, ufku olan bir muhalefet, hem Türkiye için, hem iktidar için yol gösterici olacak, demokrasiye ve Türkiye'ye eşsiz katkılar sağlayacaktır'' diye konuştu.


Erdoğan, bugünün sandık sonuçlarını 1946 ya da 1950 refleksiyle okumanın acı verici olduğunu ifade ederek, Türkiye bu kadar değişmişken, bu kadar ilerlemişken, demokratik standartlar bu nokta ve hedeflere ulaşmışken, hala milleti suçlamanın, milletin zihniyle, beyniyle, tercihleriyle uğraşmanın, millete birtakım sendromlar yakıştırmanın, talihsizlik olduğunu vurguladı.



''Gurur ve kibirden özenle sakınıyoruz''


Erdoğan, üçüncü kez ve üst üste seçim kazanan, iki kez yerel seçim kazanan, iki kez referandumda halkıyla buluşan ve ondan da başarıyla çıkan bir siyasi parti olarak gurur ve kibirden özenle sakındıklarını, tevazuya her zamankinden fazla dikkat ettiklerini ve etmek zorunda olduklarını belirterek, milletin, üçüncü kez ve önceki ikisinden çok fazla bir oy oranıyla kendilerine emaneti yüklediğini, bunun sorumluluklarını artırdığını, bunun kendilerini asla rehavete sürükleyemeyeceğini söyledi.


Başbakan Erdoğan, önümüzdeki yeni sürecin, polemiklerle, hakaret ve iftiralarla, şiddetle değil, uzlaşmayla, istişareyle, yapıcı eleştirilerle, tamamen demokratik bir kültür ve olgunlukla ilerlemesinin en büyük temennileri olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, konuşmasını yaptıktan sonra kürsüden inerek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanına geldi. Kılıçdaroğlu ile el sıkışan Erdoğan, daha sonra salondan ayrıldı.



Kılıçdaroğlu: Evrensel hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağız



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye tarihinde ilk kez sorunlu bir meclisin açılacağını belirterek, ''Sorunları olan bir meclis açılıyor. Dönüp bakmamız lazım. Bu sorunları yaratan kim. Anamuhalefet partisi mi yoksa iktidar mı? Peki bu sorunlar bilinmiyor muydu? Biliniyordu. Peki bu sorunların çözülmesi için neden çaba sarf edilmedi? Demokrasi açığımız büyüyor arkadaşlar'' dedi.


Dış Ticaret Kompleksinde gerçekleştirilen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 18. Olağan Genel Kurulu'nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra konuşma yapan Kılıçdaroğlu, üreten Türkiye'nin güçlü olduğunu, tüketen Türkiye'nin güçlü olamayacağını, toplantıda kimsenin ithalattan bahsetmediğini kaydederek, ''Kimse ithalattan bahsetmedi. Burası biliyorum İhracatçılar Meclisi. İthalatımızın yapısını sorgulamak gerekmez mi? Niye üretemiyoruz. Niye sıcak paraya teslim olan bir ülke. Yine düşlediğimiz Türkiye'de sıcak paraya teslim olan değil, üreten bir Türkiye istiyoruz. Eğer bir ülkede vatandaşın borcu gelirinden hızlı artıyorsa, oturup düşünmemiz lazım'' diye konuştu.
 


''Sorunlu bir meclis"


''Türkiye tarihinde ilk kez sorunlu bir meclis açılıyor'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:


''Yasama, yargı, yürütme denilen 3 kurum var. Çağdaş demokrasilerde 4. kurum da medyadır. Kim bana söyleyebilir Türkiye'de medyanın üstünde baskı yoktur. Hiç kimse söyleyemez. Medyada baskı varsa, halkın sağlıklı bilgi alma hakkı yoktur. İki yasama yargı yürütme. Yargının bağımsız olduğunu kim söyleyebilir. Bana bir Allahın kulu çıkıp desin ki (Türkiye'de yargı bağımsızdır).''


Herkesin seçme ve seçilme hakkı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:


''Seçme seçilme hakkı vardır her yurttaşın. Seçme seçilme özgürlüğü vardır. Cumhuriyet başsavcılığına başvurup (aday olmak istiyorum aday olmama da engel bir şey var mıdır yok mudur) dediniz ve kağıdınızı aldınız. İstediğiniz partiden aday oluyorsunuz. YSK bakıyor belgelere, (senin aday olmanda bir engel yok) diyor. Kararını alıyor ve Resmi Gazete'de yayınlanıyor. Halkın iradesini biliyoruz. Halk seni milletvekili seçiyor. YSK onaylıyor adını milletvekili diye yazıyor. Resmi Gazete'de yayınlanıyor. Ayrıca YSK TBMM'ye de yazını gönderiyor. Siz tutuklusunuz mahkum değil. Hakkınızda verilmiş bir hüküm yok. Sadece tutuklusunuz. Neden tutuklusunuz o da meçhul. Ama tutuklusunuz. Şimdi bu kişinin parlamentoda gelip yemin etmesi lazım. (Efendim sen kusura bakma TBMM'ye gidip yemin edemezsin...) Niçin, (deliller toplanmadı) 3 yıldır deliller toplanmadı. Onun günahı ne? Kim delilleri toplamadı. İktidar ne güne duruyor. Ve daha büyük bir facia deliller toplanmadı ama seni yargılıyorum. Peki yarın bir delil çıkar da, beraat ederse ne olacak. Hiç dünyada böyle bir yargı sistemi gördünüz mü? Hukukun üstünlüğü diyoruz. Efendim kanunlar böyle. Hukuk devletinde, özel yetkili mahkeme olmaz. Ne demek özel yetkili mahkeme. Geldiğimiz nokta şudur, herhangi bir milletvekili bugün öğleden sonra terörle mücadele ekipleri tarafından gözaltına alınabilir. Öğleden sonra yargılanabilir, akşama da doğru da hapse atılabilir. Yeniden ifadenizin alınması için de aradan belli bir süre geçmesi gerekir. Böyle bir şey olabilir mi? Demokrasinin kalitesi bu mu? Siz Cumhuriyet tarihinde olmayan şeyleri yapıyorsunuz.''


''Evrensel hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağız"

Türkiye'de yazılmamış kitapların toplatıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Bütün Cumhuriyet tarihi boyunca söylüyorum, yazılmamış kitap dolayısıyla tutuklama, hapse atılma hangi iktidar döneminde yaşandı. Bunun adı ileri demokrasi. Hangi ileri demokrasi. Anayasa değişikliği eyvallah. Anayasa değişikliği yapalım. Referandumdan hemen sonra söyledim. Parlamentoda ekip oluşsun, anayasa değişikliği için yol alalım. İktidar kanadı Sayın Erdoğan bizim gündemimizde anayasa değişikliği yok. Şimdi anayasa yapalım eyvallah. Şuradan söylüyorum. Anayasa değişikliği konusunda en net, görüşlerini kamuoyuyla paylaşan tek parti CHP'dir. Hiç başka parti yoktur. Bizim görüşlerimiz belli. Evrensel hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. Evrensel hukuk, Yargı bağımsız olacak, yasama organı bağımsız olacak. Yürütme organı da kendi işini yapacak'' dedi.


Kılıçdaroğlu, ''Siz hiç yasama organını, yürütme organının eline veren bir ülke duydunuz mu? Ben söyleyeyim Türkiye Cumhuriyeti. Parlamentonun toplanacağı günü bile, Sayın Erdoğan Avrupa'dan açıkladı. Bir Meclis Başkanı çıkıp, 'bir dakika Sayın Başbakan bu benim görevimdir', diyemedi. Biz böyle bir yasama organı istemiyoruz. Yasama organı halkın çıkarlarını savunmalı, halk için çalışmalı'' diye konuştu.



''Karşıt düşüncelere tahammülümüz olmalı"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, konuşmasını yapıp salondan ayrılmasından sonra kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, demokrasiden, özgürlükten, hukukun üstünlüğünden söz edildiğini belirterek, şunları söyledi:


''Karşıt düşünceleri dinlemeyip kendi kendinize propaganda yapıp sonra meydanı bırakıp gidiyorsak bu olmaz. Önce bir doğrunun altını çizmemiz lazım. Muhalefet önemli. Her ülkede iktidar olur ama sadece demokrasilerde muhalefet olur. O nedenle demokrasi söylemimizin inandırıcı olması için eylemlerimizle söylemlerimizin tutarlı olması lazım. Konuşacağım ama konuştuğumun gereğini yapmayacağım. Kusura bakmasınlar birbirimizi kandırmayalım.''


Kılıçdaroğlu, ''Halkın iradesine o kadar vurgu yaptınız. Bunları kim seçti yurt dışından gelenler mi seçti? Fransızlar, İngilizler mi seçti? Bu ülkenin insanları seçti. Bu ülkenin insanlarının seçtiği insanların iradesine darbe koyuyorsunuz. Sonra demokrasiden, hukukun üstünlüğünden bahsedeceksiniz. Birbirimizi kandırmayalım'' dedi.



''İş adamları hükümeti eleştiremiyor"

Türkiye'nin demokrasi kalitesinde ciddi sorunlar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, demokrasi kalitesinin sadece siyasi kurum için değil herkes için geçerli olduğunu belirterek, ''Siz de sağlıklı çalışan bir hukuk sistemi içinde görev yapmak istersiniz. Demokrasi kalitesinin zaaf içerdiği bir ortamda üretim de, ihracat da olmaz. Sanayici de rahat çalışamaz'' diye konuştu. 


''Efendim baskı yokmuş. Efendim onu benim külahıma anlatın. Kusura bakmasınlar'' diyen Kılıçdaroğlu, iş adamlarının hükümeti eleştiremediğini savunarak, sözlerine şöyle devam etti: ''Buyursun eleştirsin bakalım. Başına ne gelecek göreceğiz. Böyle demokrasi mi olur? Bir iş adamı sadece özel bir sohbette demiş ki, 'CHP birinci parti olabilir. O kadar. Onu da söyleyip söylemediğini bilemiyoruz. Vay sen misin onu söyleyen. Bir partinin birinci olacağını düşünmek, ne zamandan beri bu ülkede suç oldu? 'Tarafsız olan bertaraf olur'. Hangi demokraside, hangi hukukun üstünlüğüne inanmış toplumda böyle bir söylem vardır? Sonra da diyeceksiniz ki biz demokrasi, hukuk istedik, olmuyor. Siz getirdiniz de biz karşı mı çıktık. Yargıda ciddi sorunlarımız var. Hukuk fakültelerinden başlayan sorunlarımız var. Bunları aşmak zorundayız.''