Bolu'daki konuşmasında ekonomik krize değinen Başbakan, "Efendim, bak şu kadar tekstil fabrikası kapanmış, şu olmuş, bu olmuş. Anlattıkları gibi de bir şey yok ortada. Bunu da söyleyeyim. Yani işini bilmeyen başarısız varsa, kapanmış da olabilir" dedi.
Erdoğan, Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yatırımları 6.5 yıla sığdırdıklarını belirterek, "Siz bizden dik durmamızı istediniz. Biz de başımızı öne eğmedik. Bu ülkenin, bu milletin başını öne eğmedik, eğdirmedik. Yurt içinde, yurt dışında vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın, kardeşlerimizin başını öne eğdirmedik. Türkiye'nin itibarını büyüttük. Saygınlığını artırdık. Ekonomisini, demokrasisini daha iyi noktalara taşıdık. Haksızlık karşısında susmadık. Zalimlerin karşısında sessiz kalmadık, mazlumun yanında, haklının yanında onurumuzla, şerefimizle dimdik durduk" dedi.
Futbol takımı mağlup olmak için çıkar mı?
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"CHP'nin tapusu Baykal'ın elinde. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AKP'nin tapusu milletimin elindedir. Farkımız bu. Onun için 6.5 yıl boyunca Türkiye'yi dünya devleti, devi haline getirmek için canla başla, gece gündüz çalıştık. Ne diyor muhalefet. Allah aşkına, dillerini görüyorsunuz. Hakaretten başka bir şey var mı? Çamur, iftira siyasetinden başka bir şey var mı? Sayın Baykal çıkıyor diyor ki 'Eğer AKP yüzde 52'nin altında kalırsa, başarısızdır.'
Şimdi bir futbol takımı maça çıkarken mağlup olmak için çıkar mı? Galip gelmek için çıkar. Ama zaten Sayın Baykal mağlup olmayı kabul etmiş de şimdi kaç gol yiyeceğini konuşuyor. Yani üç mü, dört mü, beş mi yiyeceğim. 'Ne kadar az gol yersem, o kadar lehime' diyor. Böyle bir siyaset, anlayış olur mu? Ben de diyorum ki böyle muhalefete can kurban. Yeter ki böyle rakiplerimiz olsun. Onun için durmak yok, yola devam. Biz milletimize hizmette Aşık Veysel'in diliyle, uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gece gündüz. Gideceğiz gündüz gece, hiç endişeniz olmasın. Çünkü o ileri devletleri, Atatürk'ün ifadesiyle muasır medeniyetler seviyesinin üstüne inşallah biz çıkacağız. Bu hedefi yakalayacağız. Çünkü bu milletin önünde evvel Allah bu dağlar dayanmaz. Bu dağları nasıl delip geçiyorsak, bu yarışta da evvel Allah bunları geçeceğiz. Nasıl oldu bu? Biz Ferhat'ız, milletim de Şirin. Biz milletime ulaşacağız. Nasıl Bolu Dağı'nı deldiysek, nasıl Ulukışla'nın virajlarını o dağları delerek geçtiysek, nasıl İstanbul'un yedi tepesini delip geçtiysek, delip geçeceğiz. Çünkü bize bu yakışır. Olmaz diye bir şey yok."
Hepsi tünelin içinde kaldı
Erdoğan, geçmişte Bolu Dağı tüneline patates koymayı ya da doğalgaz pompalamayı konuşanların olduğunu kaydederek, "Biz dedik ki 'Kardeşim, burası ne için yapıldı, virajlardan o trafik cinayetlerinden kurtaralım.' Süratle burayı açtık mı, yaptık mı? İş bilenin, kılıç kuşananın. Sene 1993, Bolu Dağı tüneli başladı, böyle kaldı. Bırakıp kaçtılar. Ne hükümetler gitti, hepsi o tünelin içinde kaldı. Siyasiler oraya girdiler, orada kaldılar, çıkamadılar. Ama biz 3 bin 100 metrelik tüneli girdik ve çıktık. Olay bu" dedi.
Erdoğan, AB katılım müzakerelerini eğilmeden, bükülmeden sürdürdüklerini belirterek, Kıbrıs'a hak ettiği itibarın da kazandırıldığını vurguladı. Erdoğan, "Ama biz yeter diyemeyiz, tamam diyemeyiz. Yorgunluktan, bıkkınlıktan, rehavetten asla söz edemeyiz" diye konuştu.
Elindeki karneyi alandakilere gösteren Erdoğan, 30 yaşında olanların karneyle alınan mazotu, şekeri hatırlayamayacaklarını anlattı. 30 yaşındaki seçmenin büyük bir kısmını oluşturduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Onlar o dönemi yaşamadılar. Ama biz yaşadık biliyoruz. Bunlarla çile gelir çile. Bunların belediyeciliği çöptür, çamurdur, çukurdur" dedi.
Burası gukuk devleti değil
Kocaeli'nde Yuvacık Barajı'nın 4.5 milyar dolara mal olduğunu ifade eden Erdoğan, iki kat büyüklükteki barajı Ankara Büyükşehir Belediyesinin Yuvacık'tan yüz kat daha ucuza mal ettiğini ve iki kat daha fazla su rezervi bulunduğunu anlattı. Yuvacık'la ilgili suistimaller bulunduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda böyle birini CHP kalktı, yine büyükşehir belediye başkan adayı yaptı. Ondan sonra sıkılmadan meydanlara çıkıyor, kırtasiyeciden bir kırmızı dosya almış eline, onunla dolaşıp duruyor. Sayın Baykal, dosyanın içinde neler var, onu anlat. Dün Çağlayan'da konuşuyor. Dernekler varmış, organizeymiş, şuymuş, buymuş... Sayın Baykal, geç onu geç. Bu ülke hukuk devleti, burası gukuk devleti değil, hukuk devleti. Elinde güvendiğin, inandığın dosya varsa savcıya git. Niye gitmiyorsun savcıya? Git savcıya, niye gitmiyorsun? Kardeşim bunlar palavracı. Hani Nasrettin Hoca'nın bir olayı var ya. Nasrettin Hoca'ya bir palavracı gelmiş, demiş ki 40, 50, 60 arşın atlarım. Nasrettin Hoca demiş ki 'atla da görelim.' Öyle deyince palavracı, 'Halep'teyken atlıyorum' demiş. Nasrettin Hoca boş durur mu, 'Oğlum' demiş, 'Halep oradaysa arşın burada. Atla da görelim.' Şimdi ben de diyorum ki 'Sayın Baykal, Halep oradaysa arşın Türkiye'nin hukuk devleti. Buyrun. göster, müracaatını yap.
Ben inanıyorum ki benim milletim bu dosyalara da prim vermeyecek, bunların iftira at tutmazsa iz bırakır mantığını bu seçimlerde çökertecek. Eğer bunların dedikleri olsaydı, biz MHP'den devraldığımız 23.5 milyar dolarlık IMF borcunu 8 milyar dolara düşürebilir miydik? Ben, 'IMF'den 30 milyar dolar alındı' diyordum. Sayın Bahçeli rahatsız olmuş. 'Biz 30 almadık, 28.5 aldık' diyor. Kabul ettim. Ama bize 23.5 dolar borçla devrettin. Şimdi biz nereye indirdik, 7.8 milyar dolara. Sayın Bahçeli, 16 tane banka, döneminde kapandı, Başbakan Yardımcısıydın. Bunun bedeli neydi? 40 milyar dolar. Kim ödedi? Benim çiftçim, köylüm, memurum, işçim ödedi. Konuş, bunları konuş. Konuşamazlar. Bu dönemde var mı bir tane kapatılan banka. Bakkal dükkanı açar gibi banka açtırmadık. Varsa paran gelirsin, açarsın kardeşim. Paran yoksa kusura bakma, banka açamazsın."
Yani işini bilmeyen başarısız varsa...
Erdoğan, dünyada küresel bir finansal kriz yaşandığını da belirterek, krizin Türkiye'den kaynaklanmadığını söyledi. ABD'de işsizlik ortalamasının yüzde 8,1, İspanya'da yüzde 15, Avrupa ortalamasının yüzde 5'in üzerinde olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz yüzde 10,3 ile almıştık, şu anda yüzde 13 küsür, buradayız. Niye bu kadar rahatsız oluyorsun. Çalışacağız, gayret edeceğiz. Allah'ın izniyle bunu tekrar geriye indireceğiz. Bu bir kriz dönemi ve bizden kaynaklanan değil, Amerika'dan kaynaklanan küresel bir kriz. Bu dalgaya rağmen evelallah biz sarsılmadık, ayakta duruyoruz. Benim 'teğet geçiyor' ifademden rahatsız oluyorlar. Aynısını söylüyorum. Evet teğet geçecek. En az zararla bunu biz atlatacağız.
Efendim, bak şu kadar tekstil fabrikası kapanmış, şu olmuş, bu olmuş. Anlattıkları gibi de bir şey yok ortada. Bunu da söyleyeyim. Yani işini bilmeyen başarısız varsa, kapanmış da olabilir. Yani bizden önceki iktidar döneminde yüzlerce, binlerce, on binlerce esnaf kapattı. 400 bini aşkın esnaf kepenk indirdi. O dönemde. Böyle gittik biz seçimlere. 5 yıllığına onlara milletim vekalet verdi; DSP, MHP, ANAP 3,5 yıl dayandı. Niye? Bu beceriksizlik dayanamadı, tahammül edemedi, götüremedi işi."