07 Aralık 2019 14:49
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Halkbank'ın hesaplarına tedbir kararı koyduğu Şehir Üniversitesi'yle ilgili açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ismini anmadan "Zat" diyerek hitap ettiği yeni parti kurma hazırlığı içinde olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu ve Ali Babacan, Mehmet Şimşek ile Feridun Bilgin'i Halkbank'ı dolandırmaya çalışmakla suçladı.
Şehir Üniversitesi'nin "Halkbank’a borcunun 417 milyon lira civarında" olduğunu söyleyen Erdoğan, bankaya teminat verilmediğine dikkati çekerek, "Alavera dalavera yapıyorlar. 'Alacağımız öğrencilerin yapacakları ödemeye ipotek koyun' diyorlar. Yahu sen daha mevcut kotanı doldurmamışsın" diye konuştu.
Konuyla ilgili olarak selefi Abdullah Gül'ün kendisini arayarak, "Siz bu işi arzu ederseniz halledersiniz" dediğini aktaran Erdoğan, "Kendisine dedim ki; temenni ederdim ki siz benim yerimde olun. Biz geçmişte bankaların nasıl iflas ettiğini biliyoruz, hamdolsun bizim dönemimizde bankaların hiçbirisi kasaları boşaltmadı. Biz de kasayı boşaltamayız" ifadelerini kaydetti.
İstanbul'da AKP İl başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekillerine, "Bugün başka yarın bir başka olmamalıyız" diye seslendi. "Bunu yapanları gördük, görüyoruz. Kendi nefsinin peşine düşen sadece kendi ajandasına kariyerine odaklanan kişilerden dava adamı olmaz. Gurur abidesi olanlardan dava adamı olmaz" diyen Erdoğan, sözlerinin devamında, "Bulunduğu makamların gücüne güvenerek gönül kıran vatandaşa tepeden bakan kibir abidelerinin bu davada yeri olmaz. Bir kongre sürecine giriyoruz bu süreçte ilçelerde illerde bu hassasiyete çok çok önem vermemiz gerekiyor" sözlerini kaydetti.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çakanlar şöyle:
"Bugün başka yarın bir başka olmamalıyız. Bunu yapanları gördük, görüyoruz. Bu hassasiyeti hiçbir zaman unutmamak gerekir. Kendi nefsinin peşine düşen, sadece kendi ajandasına kariyerine odaklanan kişilerden dava adamı olmaz. Gurur abidesi olanlardan dava adamı olmaz. Bulunduğu makamların gücüne güvenerek gönül kıran, insanları rencide eden, vatandaşa tepeden bakan kibir abidelerinin bu davada yeri olmaz. Bir kongre sürecine giriyoruz bu süreçte ilçelerde illerde bu hassasiyete çok çok önem vermemiz gerekiyor. AK Pari'yi yöneten bizleri milletimiz nezdinde mahcup edecek hiçbir yanlışa göz yumamayız. Milleti karşısına alan bizi de karşısına alır. Unutmayın kibir en büyük isyandır. İnsan gönlü kıranın biz de partideki görevleriyle ilgili kalemini kırarız. Yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyenler, sadece varlık sebeplerini inkar etmekle kalmaz, aynı zamanda kendi hüsranlarını da hazırlarlar. Hiçbirimizin hesabi davranma, aklı ve vicdanı yerine nefsinin sesine kulak verme gibi bir lüksü yoktur."
"Tüm samimiyetleriyle bize kucak açan insanlar tarafından karşılanıyor, eğer kucaklanıyorsak işte bu hasbi yaklaşımımız sayesindedir. Tek tek her AK Partili kardeşimiz böyle hareket ettiği takdirde yumuşatamayacağımız kalp, ikna edemeyeceğimiz kimse kalmaz. Biz bunu siyasi bir hesap için değil geleneğimizin bir yeri olarak yerine getireceğiz. Bunu yaparken de hiç kimsenin gündemine takılmayacağız. Ülkemizde kimi konuların bilinçli bir şekilde gündemde öne çıkartıldığını görüyoruz. Önemli bir kısmı da milletimizi karamsarlığa yönelterek dolaylı yoldan bizi başarısız göstermeye yönelik bu çabalara karşı dikkatli olmalıyız. İstisnai hadiselerin sanki her gün her yerde yaşanıyor gibi gösterilmesinin iyi niyetli olmadığı bellidir. Türkiye'yi güvensiz bir ülke olduğu yönünde bu projeye hizmet eden bu tür kampanyalara bilerek veya bilmeyerek destek vermemeliyiz. Medya kuruluşlarımızı da dikkatli olmaya davet ediyorum."
"AK Parti'nin kendi gündemi vardır. Kendi icraat gündemimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Vaktimizi kendi çalışmalarımızı daha ileriye taşımak için çalışacağız. Medyanın ve muhalefetin kendi kısır gündemlerinin içine hapsetme tuzağına hiçbir şekilde düşmemeliyiz. Unutmayınız, AK Parti gündem takip etmez gündem belirler. Bu konuda en dikkatli olması gereken teşkilatlarımızın başında İstanbul geliyor. Zira İstanbul 81 vilayetimizin şu anda temsilcilerinin olduğu bir şehirdir. Her şehirden burada temsilciler var mı? Var. Dolayısıyla İstanbul'dan ses çıktığı zaman 81 vilayete bunun dalgalandığını görürüz. İstanbul'un nabzını iyi tutarsak Türkiye'yi de yakalamış oluruz. Partimize yönelik yalan yanlış iftiraların çoğunu etkisiz hale getirebiliriz. Milletimize hakikatleri anlatmalıyız."
"Son dönemde Akdeniz'de attığımız stratejik adımlar ülkemize karşı adeta bir öfke patlamasına yol açtı. En önemlisi, şu anda Barış Pınarı Harekâtı ile Suriye'de devam etmekte olduğu süreç Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemlidir. Dünyada hangi liderlerle görüştüysek hepsinin bize nasihatı çoğu zaman; 'Buradan ne zaman çıkacaksınız?' Söyledikleri bu. Biz de şunu diyoruz: Sizin orada ne işiniz var? Bizim 911 km sınırımız var. Sizin sınırınız var mı? Yok. Peki niye oradasınız? 32 bin TIR silahı siz kime gönderdiniz? Teröristlere Kim bu teröristler? Enteresan olan ne biliyor musunuz? Kürtler. Nasıl oluyor da bunlar Kürt oluyor? DEAŞ'a karşı en büyük mücadeleyi veren biziz. Elbab'da DEAŞ'ın 3 bini aşkın teröristini oradan çıkartan biziz. Dünyada DEAŞ'a karşı böyle bir mücadeleyi veren ikinci bir ülke yok. Bunun aksini iddia edebilir misiniz dedim?
Son dörtlü zirvede İngiltere Fransa, Almanya'da bunları konuştuk. Kendilerine açık açık söyledik. Siz niye oradasınız? Bize şunu söyleyemezsiniz: Siz oraları terk etmedikten sonra, Suriye halkı da teşekkür ederiz artık gidebilirsiniz demeden biz buradan çıkmayacağız. Çünkü biz Adana Mutabakatı ile oradayız. Çünkü biz Suriye halkının talebi üzerine oradayız. Söyleyecekleri hiçbir şey yok, söyleyemediler. Fransa'nın hali ortada. Her yer yanıyor, yıkılıyor. Niye? Zulüm ile abat olunmaz, onun için."
"Oyun bozuldu. İsimlerini vermeyeceğim. Hangi ülkelerin oyunlarının bozulduğunu siyasetçi kardeşlerim olarak sizler de bunları okuyarak zaten bileceksiniz. Bu oyunlar bozulurken bir tarafta da Yunanistan, Güney Kıbrıs, zaman zaman İsrail, bunlar da bir araya geliyor. Kusura bakmayın. Bir skandal hareket de yaptılar. Tuttular Libya'nın büyükelçisini Yunanistan deport etti. E ne oldu? Ne kazandın? Zaman zaman bu tür şeyleri biz de bu tür şeyler yapıyoruz. Bizim de büyükelçilerimizi deport edenler oluyor. Onlar edince biz de onlarınkini deport ediyoruz. Bu siyaset dilini bilmemek ve skandallar üzerine kurulmuş bir devlet yönetimi demektir."
"Biz Libya'daki kararlı duruşumuzu devam ettireceğiz. Şimdi Libra ile Türkiye arasında hamdolsun gayet ilginç ve güzel bir hat inşa edildi. Bu hat üzerinde ve çevresinde münasır ekonomik bölge olarak ifade ettiğimiz o bölgede bizim geçmişten bugüne garantör ülke olarak haklarımız var. Suriye'deki soydaşlarımızın hakları var. Biz boşuna iki tane sismik araştırma gemisi aldık ya? Bunlara boşuna para vermedik.
"Zaman zaman uçaklarımız oralarda. Biz bu araştırmaları yapmaya devam edeceğiz. Biz uluslararası hukuktan doğan haklarımız neyse bu haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Buna parlamentomuzun içinden bazen çatlak sesler çıkıyor, biz buna alışığız zaten. Çıkacak. Ama biz dik duracağız. Son dönemdeki gelişmeler tüm perdeleri kaldırdı. Pek çok ülke yıllardır içlerinde tuttukları kini tüm çıplaklığıyla ortaya döktü. Bu gelişmenin ülkemiz için hayırlı olduğuna inanıyorum. Karşılıklı rol yapmak yerine, gerçek düşüncelerimizi ve niyetlerimizi açıkça ortaya koymamız bir takım sorunların çözümlerini hızlandırdı. Bir takım telefon görüşmeleriyle artık tüm liderlerle daha açık yüreklilikle konuşuyoruz. Anlaştığımzı hususları hızla sonuca bağlıyor, anlaşamadığımız hususlarda da karşılıklı pozisyonlarımızı teyit ediyoruz. Bu tarzın dünya siyaseti açısından daha verimli ve doğru olduğuna inanıyoruz."
"Cumhur İttifakı'nı bölemeyecekler, parçalayamayacaklar, güçlenerek inşallah yarınlara yürüyecekler."
"Ceviz kabuğunda fırtına kopararak balyoz niyetine kullanma çabaları hep beyhudedir. Milletimiz bunların hiçbirine itibar etmez."
"Bu arada istemezdim ama son dönemlerde bilmiyorum telefonlarınıza da girdi mi malum İstanbul'da bir Şehir Üniversitesi meselesi ortaya çıkardılar. Bu Şehir Üniversitesi meselesinin özellikle bir siyasi ayağında bizim olduğumuzu, bir siyasi ayağında da malum zatın olduğu söyleniyor. Açık ve net söylemek durumundayım her şeyden önce Şehir Üniversitesi’nin tahsisini başbakanlığım döneminde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre malum zat başbakan olunca bu tahsisi Şehir Üniversitesi’ne mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Türkiye’de hiçbir üniversiteye tapu devri yoktur, olmamıştır. Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmıyor değil mi? Öksüz yetimin hakkının kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle özelleştirme yüksek kurulunun başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor. Peki bu nasıl doğruluk? Yanında kim var peki? Bir başka isim, Sayın Babacan. Bu işin altında onun da imzası var. Mehmet Şimşek, Feridun Bilgin var. Hani bunlar dürüsttü ya? Dürüstlüğü bunlar kimseye bırakmıyordu? Kimin ne olduğunu, yaptıklarıyla öğrenin diye anlatıyorum.
Bitmedi. Bunlar Halkbank'ı da dolandırmaya çalışıyorlar. Bunlar kredi talebinde bulunuyorlar. Halkbank bunlara ciddi bir kredi veriyor. Fakat ödeme planlarında maalesef bunlar Halkbank’a ödemelerini yapmıyorlar. Tabii bunlar ödemelerini yapmayınca Halkbank da bu defa kendilerini sürekli olarak uyarıyor. Şu anda Halkbank’a olan borçları aklımda kaldığı kadarıyla 417 milyon noktasında. Şimdi yapılandıralım diyorlar. Yapılandıralım derken bunu neyi, nasıl yapılandıracaksın? Neymiş? Yaptıkları kampanya şu: Spor kulüplerinin ki yapılandırılıyor da Şehir Üniversitesi’nin neden yapılandırılmıyor? Ya sen teminat bile vermedin. Futbol kulüplerinin bütün tribünlerindeki her şeyine el koyuyor banka. Senin neyine el koyacak? Yoksa Maltepe'de tekele ait olan yer yani zamanında benim tahsis ettiğim bu yeri bankaya teminat olarak göstermek suretiyle, bunu mu banka teminat olarak görecek? Bunu da geç, bir başka alavera dalavera daha yapıyorlar. Diyorlar ki; 'Alacağımız öğrencilerin yapacakları ödemeye ipotek koyun.' Yahu sen daha mevcut kotanı doldurmamışsın. Mevcut kotanı doldurmadan üstelik yeni alacağın öğrencilerle ilgili nasıl oluyor da teminat olarak veriyorsun? Tabii bizi halef selef olduğumuz cumhurbaşkanı aradı. 'Siz bu işi arzu ederseniz halledersiniz' dedi. Kendisine dedim ki 'Temenni ederdim ki siz benim yerimde olun. Biz geçmişte bankaların nasıl iflas ettiğini biliyoruz, hamdolsun bizim dönemimizde bankaların hiçbirisi kasaları boşaltmadı. Biz de kasayı boşaltamayız.'
İşin başından itibaren Ülker Guru’bu buraya ciddi destekler verdi. Daha sonra Ülker Grubu da buradan çekildi. Ülker Grubu bizim verdiğimiz desteklerle ilgili de, bizim bu noktadaki desteğimizi açık ve net söyledi. Şunu çok açık ne net söyleyeyim: Buranın hamisi Marmara Üniversitesi'dir. Marmara Üniversitesi, Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biridir. Şimdi de ne diyorlar biliyor musunuz? 'Marmara Üniversitesi borçları ödesin.' Tabii YÖK de diyor ki; 'Siz de mütevelliyi bırakın. Marmara Üniversitesi buraya yaptığı atamalarla burayı götürsün.' Yok, mütevelliyi de bırakmayız diyorlar. Kardeşlerim tezgâh başka. Biz ne öğrencilerin ne de akademisyenlerin düşmanlarıyız. Böyle bir şey söz konusu değil. Hiçbir vakıf üniversitesinin de bunların yaptığı uygulama gibi bir uygulama yok. Ne yazık ki böyle bir durumla burada karşı karşıyayız. Size gönderilen elektronik postada detaylarını göreceksiniz. Burada Halkbank'ın adeta dolandırılması söz konusudur.
Bizim burayı tahsis etmemiz bunlara ne denli önem verdiğimizin ifadesiydi. Eğer şahsım bu zata muhalif olsaydı veya oradaki öğrencilere benim bir muhalefetim olsaydı Tekel'in bu kadar değerli arazisini neden bunlara tahsis edeyim. Yeter ki bu tür üniversitelerimiz kurulsun. Burası tabii Marmara'ya nazır çok güzel bir yerde. Değeri itibariyle de 2,5 milyar.
Bilabedel bunu üniversitesine tapu devrini yapmak suretiyle veriyor. Vicdan ya böyle bir şey yapılabilir mi? Nasıl bir iş bu? Hani dürüsttünüz. Sizin dürüstlüğünüz buysa bu ülke batmış, yanmış. Bir de bir bakıyorsunuz o dediğim arkadaşların da imzası var. Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun biri başkan diğerleri de üye olmak kaydıyla bu adımı attılar. Allah bizleri aynı duruma düşürmesin. Bu propagandayı bunlar belli bir süre daha yapabilirler. Her konuda da iflasa gidiyorlar, gidecekler. Ama dün MKYK'da da bu konuları görüştük. Bu konuyla ilgili adımlarımızı kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Bir adım daha atıyoruz bu işin Danıştay'a müracaatını yapan kim? CHP'nin yanından ayrılmayan Mimar ve Mühendisler Odası. Hem bakıyor dava açıyor bakıyorsunuz CHP'liler bunlara ziyarette bulunuyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil."
© Tüm hakları saklıdır.