Gündem

Erdoğan: İsrail bölgede tehdit, atom bombası var

Erdoğan, ''Ben şu anda İsrail'i de bölgesi, çevresi için bir tehdit olarak görüyorum. Çünkü atom bombası var'' dedi.

05 Ekim 2011 03:00

T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ben şu anda İsrail'i de bölgesi, çevresi için bir tehdit olarak görüyorum. Çünkü atom bombası var'' dedi. Erdoğan, İsrail'in bölgede devlet terörü uyguladığını da söyledi.


Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığında Türk Dış Politikası konulu bir konferans verdi ve daha sonra katılımcıların sorularının yanıtladı.


Başbakan Erdoğan, İsrail'in Pretoria Büyüklelçi Yardımcısı Başkatip Ya'akov Finkelstein'in, ''Siz Gazze'deki tünellerden gıdaların geçtiğini söylediniz. Ancak oradan sadece gıda değil, silahlar, füzeler geçiyor. Bu füzelerle şehirlerimiz, çocuklarımız vuruluyor. Ayırca palmer raporunda kuşatma uygun görülüyor. Biz doğrudan diyalogdan yanayız. Ama siz İsrail Büyükelçinizi geri çektiniz. Doğrudan diyalog nasıl olacak?'' sorusuna şu yanıtı verdi:


''Bir defa şunu bilmenizi istiyoruz, bu tünellerden atom bombası geçmez, nükleer silah geçmez. Fosfor bombaları geçmez. İsrail, fosfor bombaları ile Gazze'yi bombalamıştır. Bu bir kitle imha silahıdır. Kitle imha silahı kullanmak suçtur. Buna herhalde 'evet' diyemezsiniz. O tünellerden geçse geçse kütük çaplı silahlar geçebilir, tüfek geçer, bunlar geçer ama oradan tank, top bunlar geçmez değil mi? Ama Gazze tanklarla toplarla kuşatılmıştır ve bir taraftan da fosfor bombaları atılmıştır. BM binalarını bile bombaladınız. İsrail bunu da yaptı. Ve hiç bir zaman bende atom bombası var diyemiyor. Sessiz kalıyor. Ama İran'da atom bombası var diye herkes İran'a saldırıyor. Bu nasıl adalet? Ben, şu anda İsrail'i de çevresi için, bölge için tehdit unsuru olarak görüyorum çünkü kendisinde atom bombası var. Bütün bunların yanında İsrail şu anda işgalci durumunda ve İsrail devlet terörü uygulamaktadır, bölgede...


Bu devlet terörü uygulaması yeni değildir ve ben soruyorum; madem Gazze'den Filistin'den roketler atılmış bunu ben Sayın Olmert'e de sordum, diğer İsrailliler'e de görüştüğümde sordum, dedim 'kaç tane İsrail'li öldü, söyler misiniz?' bize cevap veremediler. Ama biz 7'den 70'e onbinlerce Filistinli'nin, Gazzelinin o bölgede İsrail'in bu bombaları karşısında öldürüldüğünü çok iyi biliyoruz ve bunun acımasızca yapıldığının biliyoruz ve işte bölgede en önemli dostu Türkiye'ydi. Niye kaybetti bu yaklaşımları sebebiyle. Ve böylece zaten bölgede kendini yalnızlığa itmiş durumda. o toprakların, o arazilerin sahibi İsrail değildir, od arazilerin sahibi Filistinliler'dir. Siz şu anda Güney Afrika'da hür yaşıyorsunuz, rahat yaşıyorsunuz, huzurlu yaşıyorsunuz ama Filistinli kendi topraklarında bu huzuru bulamıyor. Bu huzur onlar için yok.''


Suriye'ye yaptırım paketi geliyor


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BM'de Suriye'deki rejime karşı çeşitli tedbirler getirilmesini öneren karar tasarısının kabul edilmemesine ilişkin, ''İşte dün BM Güvenlik Konseyi'nde bir oylama yapıldı. Bu oylama neticesinde, daimi üyelerin ikisinin veto etmesi neticesinde, uyarı niteliğindeki hazırlanan tasarı, ne yazık ki veto edildi. Tabii bunun veto edilmesi özellikle Türkiye gibi veyahut da AB ülkelerinin bir kısmı gibi veya tamamı gibi, bilemem kimler bu konuda adımlar atacaktır, yaptırımlarımızı engellemez. Biz şu anda bir yaptırım paketini ister istemez devreye sokacağız'' dedi.


Türkiye'nin duruşu ve siyasetinin, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeler için büyük önem kazandığının ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Ortak bir tarih ve kültürü paylaştığımız bu bölgelerdeki gelişmeleri biz de tüm dünya ile birlikte yakından takip ediyoruz. Nitekim gelişmeleri yerinde görmek için iki hafta önce bizzat Mısır, Tunus ve Libya'ya ziyaretler gerçekleştirdim'' dedi.


Erdoğan, ''Bizzat gördüm ki, bölgede gerçekleşen bu halk hareketleri sadece rejimleri değiştirmiyor. Ortadoğu'ya uzun yıllardır hakim olan baskıcı zihniyeti de sona erdiriyor. Gerçekten de yeni bir Ortadoğu'nun doğuşuna şahit oluyoruz. Bu dost ve kardeş ülkeler kendi geleceklerine hiç şüphesiz kendileri karar vereceklerdir. Bölgede halkın demokratik ve onurlu bir hayat özleminin önünde hiçbir güç duramayacaktır'' diye konuştu.


Suriye'deki gelişmeleri de özellikle yakından takip ettiklerini vurgulayan Erdoğan, Suriye liderliğinin tüm reform vaatlerine rağmen gereken adımları atmadığını ve halkın sesini halen baskı ve şiddetle susturmaya çalıştığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:


''Yönetimin halkın gözündeki meşruiyetini ve güvenini kaybetmekte olduğu bir aşamadayız.


Sayın Beşşar Esad'a bu hususları bizzat açıkça ifade ettim, birkaç kez ifade ettim. Keza, Tunus'tan Libya;ya, Mısır'dan Suriye'ye halkların meşru talep ve beklentilerinin en kuvvetli destekçisi olmaya devam edecek, rejimleri gerekli reformları bir an evvel gerçekleştirmeleri yönünde teşvik edeceğiz. 


Sevgili dostlar soruyorum. İnsanların acımasızca öldürüldüğü bir ülke özgür bir ülke, olabilir mi? O ülkede, demokrasiden bahsedilebilir mi? Bu denli otoriter, bu denli acımasız bir sistemin egemen olduğu bir ülke savunulabilir mi? Benim Sayın Beşşar Esad ile çok ciddi dostluklarım vardır. Ama bizim dostluklarımız işte dış siyasette ilkeler çerçevesindedir. Eğer bu ilkeler dışlanırsa, bu ilkeler yok farz edilirse, o zaman dostluğu biz kenara koyarız. Çünkü insanlar fanidir, ama ilkeler bakidir. Buradan hareket etmek durumundayız. 


İşte dün BM'de Güvenlik Konseyi'nde bir oylama yapıldı. Bu oylama neticesinde, daimi üyelerin ikisinin veto etmesi neticesinde, uyarı niteliğindeki hazırlanan tasarı, ne yazık ki veto edildi. Tabii bunun veto edilmesi özellikle Türkiye gibi veyahut da AB ülkelerinin bir kısmı gibi veya tamamı gibi, bilemem kimler bu konuda adımlar atacaktır, yaptırımlarımızı engellemez. Biz şu anda bir yaptırım paketinin ister istemez devreye sokacağız. Çünkü biz ne Avrupa ülkelerinden bazılarıyız ne şu anda Amerika'nın ne Çin'in ne Hindistan'ın durumundayız. Bizim aramızda 910 kilometre sınır var. Bu sınırdan öte akrabalık bağlarımız var. Bu akrabalık bağlarının bize yüklediği sorumluluk var. Bu noktada sessiz kalmamız mümkün değil. Ya burada hak ve özgürlükler noktasında egemen bir hayat olacak, demokrasi, halkın sesi, halkın iradesi hakim olacak ve yahut da burada yönetim halkın iradesi istikametinde gerçekleşecektir. 


Bize göre her ülke kendi öz dinamikleriyle, demokrasi ve hukuk devleti yolunda mesafe almalıdır. Bu anlamda bize düşen, kendi tecrübemizi, imkan ve kaynaklarımız ölçüsünde dost ve kardeşlerimize anlatmaktır. Bu istikamette bize elini uzatan herkesin elini tutmaya, yardım isteyene, yardım etmeye özenle devam edeceğiz. Bize göre her ülke mutlaka kendi öz dinamikleriyle demokrasi ve hukuk devleti olma yolunda mesafe almalıdır.''