Gündem

Erdoğan'ın eski danışmanı: Mansur Yavaş üzerinde kurulan baskıları Erdoğan'a yaşatılanlara benzetiyorlar

23 Mart 2019 11:20

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını da yapan Karar yazarı Akif Beki, vatandaşın CHP'nin Ankara adayı Mansur Yavaş üzerinde baskı kurulduğunu düşündüğünü yazdı. Beki, bu baskının Erdoğan'a 1994'te yaşatılanlara benzediğini söyledi. 

Erdoğan hakkında 1994 yılında, kaçak evde oturduğu iddiaları kullanılmıştı. O dönem "İstanbul böyle bir adaya emanet edilemez" denilmiş, Erdoğan seçimden çekilmeye çağrılmıştı.

Beki'nin "Ankara değişim istiyor eyvallah da!" başlığıyla (23 Mart 2019) yayımlanan yazısı şöyle:

Tespit, Cumhur İttifakı adayı Mehmet Özhaseki'ye ait. Ankara'da büyük bir değişim arzusu gözlemlediğini Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök'e aktarmış.

Şu kadarını söyleyebilirim; üç gündür Ankara'dayım ve benim izlenimlerim de Özhaseki'nin saha gözlemlerini doğruluyor.

Sadece değişim talebi konusunda değil, şehrin yavanlaştığı hususunda da... Yani Ankara'nın eğlence hayatı bitmiş, ışıltısı solmuş, neşesini kaybetmiş sönük ve sıkıcı bir yere dönüştüğü konusunda da hemfikirim.

Sadece kasvetli ve boğucu havasıyla da sınırlı değil; Ankara'nın başkentler yarışında geri gittiği, yani güdük ve rüküş kaldığı saptamasını da sokakta teyit edebiliyorum.

Hatta korunacak, ihya ve abat edilecek tarihi mirasının Selçuklu ve Osmanlı'dan ibaret görülemeyeceğine de katılıyorum. Yaşatılması gereken Cumhuriyet hatıralarına da evsahipliği yaptığını inkar etmenin, o mirası yok saymanın Ankara'ya ciddi haksızlık olduğuna ne şüphe!

Kısacası Özhaseki, şaşırtmaya devam ediyor. Hatta son düzlükte vites büyüttüğünü bile düşünebiliriz.

Değişim, şehri ayağa kaldırma ve canlandırma vaatlerini normalde muhalefet adayının ağzından duymayı beklersiniz. Ama repliğini çalarak ona söyleyecek şey bırakmıyor, rakibini ters köşeye yatırıyor Özhaseki.

Belli ki sahayı doğru okuyor ve henüz kazanamadığı seçmen kitlesine hitap edecek, muhalif kesimlerde de hoşa gidecek gerçekçi mesajları öne çıkarıyor.

Fakat Mansur Yavaş'a meyletmiş CHP tandanslı seçmenin gönlünü fethetmeye, ayrıca iktidara sırt dönenleri yoldan geri çevirmeye yeter mi?

Klişe kaçacak gerçi biraz ama taksiciler üzerinden Ankaralıların nabzını ve tepkisini yokladım.

Bunları samimi özeleştiri gören de, nabza göre şerbet verip herkese mavi boncuk dağıtıyor diye bakan da, çeyrek yüzyıldır şehri yöneten Gökçek adına başarısızlık itirafı olarak alan da, geç kalmış şirinlikler ve kendini beğendirme jestleri gibi algılayan da var.

Yok, yok yani. Çıfıt çarşısı gibi karmakarışık kafalar...

En büyük handikapı şu; değişim rüzgarları estiği doğru, fakat değişik bir şey yapmak isteyen Ankaralılar neden yine aynı partiden farklı bir adayı denesin?  İsim değişikliği, değişim talebini karşılar mı ki aynı partiden bir başkasını seçmek kessin yenilik arayanları?

Buna inandırıcı bir cevap bulabilirse, Özhaseki'nin ikna şansı neden olmasın!

Bir açmaz da, Ankara'nın geri kalmışlığıyla ilgili tüm o eleştirilerin muhatabının Melih Gökçek olması. Eski başkan Yavaş mı ki o sorumlu tutulsun?

Yenilik ve değişim arzusunun dillendirilmesi bile Gökçek'i yıpratırken Yavaş'a yarıyor bu yüzden.

Uzun zamandır iktidardaki partinin adayı olarak seçime girmenin kaçınılmaz paradokslarından biri, Özhaseki'nin suçu değil.

Son bir zorluğuysa, Yavaş'ın önünü kesmeye dönük zorlamaların ters tepmesi...

1994'te, kaçak evde oturduğu iddiaları kullanılarak 'İstanbul böyle bir adaya emanet edilemez' diye Erdoğan'ın seçimden çekilmeye çağrıldığını hatırlatan dahi çıktı karşıma.

Yavaş üzerinde kurulan 'çekil, başkenti böyle birine teslim edemeyiz' baskılarını da aynen Erdoğan'a yaşatılanlara benzetiyorlar.

Haksızlığa ve saldırıya uğruyor algısının, CHP'den adaylığını sindirememiş seçmeni de savunmaya geçirdiği, Yavaş'ı sahiplenmeye ve etrafında birleşmeye ittiği analizi, yabana atılabilir mi?

Ama Erdoğan gibi ona da seçim kazandıracağı garanti mi, tarih bir kez daha tekerrür eder mi derseniz, cevabı sandıkta.