Gündem

Erdoğan: İdlib yavaş yavaş yok oluyor

03 Eylül 2019 21:16

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık İdlib yavaş yavaş yok oluyor. Halep nasıl yok olduysa, yerle yeksan olduysa aynı şekilde İdlib de böyle bir durumun içerisinde" dedi.


Baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Çekya Başbakanı Babis ortak basın toplantısı düzenledi.

Çekya Başbakanı Babis ve heyetini Türkiye’de misafir etmekten memnuniyet duyduğunu dile getiren Erdoğan, “Önce ikili ilişkilerimizi gözden geçirdik ve bütün bunlarla beraber askeri, siyasi, ticari, kültürel alanlarda neredeydik nereye geldik bunları görüştük ve bütün ilişkilerin bundan sonraki süreçte çok daha farklı bir konuma geleceğini tespit ettik. Türkiye olarak dostumuz ve müttefikimiz Çekya ile ilişkilerimizi her alanda geliştirme irademiz tamdır. Bugün ki görüşmelerde ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla ele aldık. Başbakan iken Şubat 2013’te Çek Cumhuriyetine yaptığımız ziyarette ikili ticaret hacmimiz için 5 milyar dolarlık bir hedef belirlemiştik. Bu hedefe ne yazık ki ulaşamadık. Bugün tekrar 5 milyar dolarlık hedefimizi teyit ettik. Buna ulaşmak ve bunu aşmak için görüşlerimizi ortaya koyduk. 2018 yılında gerçekleşen 3 milyar 650 milyon dolarlık ticaret hacmi bu hedefe adım adım yaklaştığımızı gösteriyor. Enerji, Çekya ile yatırım ilişkilerimizde lokomotif vazifesi ifa ediyor. Görüşmelerimizde iş birliğimizi nasıl daha da geliştirebileceğimizi ve yaşanan bazı sorunların aşılması için ne tür adımlar atabileceğimizi ayrıntılı bir şekilde ele aldık. Savunma Sanayii alanında iş birliğimizi ileri götürme alanında neler yapabileceğimizi görüştük. Beşeri münasebetlerimizi dostluk ilişkilerimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Türkiye’nin Çek halkının en çok tercih ettiği turizm destinasyonlarından biri olmasından da memnuniyet duyuyoruz. Öğrenci değişim programlarında da Çekya Türk öğrenciler için en çok tercih edilen ülkelerden biridir. Çek Cumhuriyetinde 3 ayrı şehitliğimiz var. 1. Dünya Savaşı’nın Galiçya cephesinde şehit düşen askerimiz Çek halkının ebedi misafiri olarak aramızdaki en özel bağı oluşturmaktadır. Çekya’nın 15 Temmuz hain darbe girişimi karşısında verdiği desteğe bir kez daha teşekkür ediyorum. FETÖ’cü alçakların gazi Meclisimizi bombalaması sırasında zarar gören Bohemya kristali avizeler Çek dostlarımız tarafından gönüllü olarak yenilenmiştir. Bu nazik ve anlamlı jest büyük bir dostluk örneği olarak hep hatırlanacaktır.
Ayrıca terörle mücadele, göç krizi ve orta doğu da yaşanan gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Ülkelerimiz NATO başta olmak üzere çok taraflı platformlarda da dayanışma içinde olmayı sürdürüyor. Çek Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği üyelik sürecimize verdiği destekten dolayı duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Bu destek ve dayanışmanın önümüzdeki dönemde güçlenerek devam etmesini diliyorum” diye konuştu.

“Milli bütçemize bir parasal destek sözü değil”

Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye vermiş olduğu bir takım sözlerin olduğunu belirten Erdoğan, “Bu sözler bizim milli bütçemize bir parasal destek sözü değil. Uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla bizimde uluslararası kuruluşlarımız olan Kızılay, AFAD bunlara verilecek destekle gerek bu çadırlardan tutunuz konteyner kentlere varıncaya kadar okuldu, sağlık hizmetleriydi buna benzer birçok konuda verilmesi gereken destekti. Bizim yaptığımız yatırım 40 milyar doları buldu. AB’nin ne yazık ki 3 milyar avroyu bulmadı. Hala yaptık yapıyoruz gibi birçok şeylerle bir oyalama taktiğidir gidiyor. Biz bu 4 milyon insana elimizden gelen desteği veriyoruz, vermeye devam edeceğiz” dedi.

“İdlib yavaş yavaş yok oluyor”

ABD ile devam eden güvenli bölge görüşmelerine değinen Erdoğan, “Bütün bunlarla beraber bir güvenli bölge teklifimiz var. Bu teklif Obama döneminde de masadaydı ve Trump döneminde bu güvenli bölgeyi teklif ettim. Avrupa’nın önemli ülkeleri başta Almanya, Fransa ile görüştüm. Suudi Arabistan ile görüştüm. Hepsi de bu çok güzel teklif, güzel bir anlayış. Yapılacak olan şey şu: biz bu güvenli bölgedeki şu an itibariyle yaklaşık bizim sınırlardan 30 kilometre derinlikte ve bütün sınırlarımız boyunca devam eden bir alan, buralarda konut yapacağız ve bu konutların 250-400 metrekare bahçesi olacak ve buralarda bu mülteciler kendileri ekip biçecek ve kendi kendilerine yetme imkanı bulacak. Çok güzel bir proje dediler ama uygulamaya gelince destek gelmedi. Şu anda kendileri güvenli bölgeyi dile getiriyorlar ama hadi deyince kimseyi biz karşımızda, ortada bulamıyoruz. Şu anda güvenli bölgenin adı kaldı. Bir taraftan da tehditler, tacizler malum güneyden zaman zaman yapılıyor. Son olarak İdlib’deki gelişmelerde malum rejimin siviller üzerinde yapmış olduğu bombardıman ama son iki gün içerisinde ABD’nin de buraya bombalama işlemleri içerisine girmiş olması ve 700 civarında insanın sivil olarak burada ölmüş olması, burada bu sivillerin dışında teröre bulaşmış militanlar da olabilir ama artık İdlib yavaş yavaş yok oluyor. Bütün bunların karşısında sessiz kalmak mümkün değil. Rusya ile görüşmelerimizi yapıyoruz. Rusya-Türkiye-İran görüşmemiz var. Tekrar bu görüşmeleri yapacağız, neler yapabiliriz bunların da neticesini göreceğiz. Cenevre’den önce bazı adımları atalım istiyoruz” dedi.

“Buradaki göç bizim sınırlarımızı zorlayacaktır”

“Bizim askeri noktada heyetlerimiz birbirleriyle görüşüyorlar. Türkiye ile Amerika arasında özellikle medya mensuplarının izah ettiği gibi bir durum değil” diyen Erdoğan, “Neymiş ABD askerleri gelmiş Türkiye’de Türk heyetiyle şunu yapmış, bunu yapmış vesaire. Bunlar bir defa Türkiye’nin ne kadar güçlü konumda olduğunu gösteriyor. Burada birileri bizim heyetlerimiz ile görüşme yapıyor. Bizim heyetlerimiz bir yerlere gitmiyor. Millet buraya geliyor ve bu masada Türkiye var. Bu masada görüşmeler yapılıyor. Bunun neticesinde bir karara varılır. BM Genel Kuruluna gittiğimizde bu görüşmemiz gerçekleşirse bu konu masamızdaki en önemli konulardan bir tanesidir. Bunu bir kenara koymamız mümkün değil. 16’sında yapacağımız bir toplantıda da karar çıkacak. Bu kararı da aynı şekilde ikili görüşmemize taşıyacağız. İdlib bizim meselemizdir. Buradaki göç bizim sınırlarımızı zorlayacaktır. Bunun dertlisi olan biziz, 910 km Suriye’ye sınırı olan biziz. Oradaki herhangi bir ateş bizi yakar. Bu ülkelerin yakından uzaktan bu işin alakası yok. Onların derdi farklı bizimki çok daha farklı. Elimizden geleni yapacağız. Mültecileri kapımızı kapamak suretiyle kovmak durumunda değiliz. Buralarda bir güvenli bölge ihdasına biz yardımcı olabilir, bunu başarabilirsek ne mutlu bize” açıklamasını yaptı.