Politika

ERDOĞAN: HÜRRİYET VE İSTİKLAL SADECE SÖZLE SAĞLANAMAZ İSTANBUL (A.A)

13 Mart 2011 01:06

-ERDOĞAN: HÜRRİYET VE İSTİKLAL SADECE SÖZLE SAĞLANAMAZ İSTANBUL (A.A) - 12.03.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hürriyet ve istiklalin, sadece sözle, sloganla, heyecanlı nutuklar atarak, bağırarak, çağırarak sağlanamayacağını belirterek, ''Hürriyet ve istiklal, güçlü bir ekonomiyle, itibarlı bir dış politikayla, büyük hedeflerle, büyük vizyonla sağlanır'' dedi. Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonunda düzenlenen Erzurum'un 93. Kurtuluş Yıl Dönümü Şölenine katıldı. Boynunda, üzerinde ''Erzurum'' yazılı beyaz bir atkı bulunan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, İstanbul'da Erzurumlularla buluşmanın ve hasret gidermenin heyecanını yaşadığını, İstanbul'daki tüm Erzurumlulara, Erzurum'daki kardeşlerine, tüm Dadaşlara selam ve sevgilerini yolladığını söyledi. ''Japonya'da meydana gelen deprem ve tsunami felaketinde hayatını kaybedenlere Türkiye olarak bir kez daha baş sağlığı ve geçmiş olsun mesajlarımı iletiyorum'' diyen Erdoğan, Erzurum'un depremin ne olduğunu, Türkiye'nin depremin acısını bildiğini vurguladı. Bugün çok önemli iki yıldönümünün idrak edildiğini dile getiren Erdoğan, Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşunun 93'üncü yıl dönümü nedeniyle tüm Erzurumluları, tüm Dadaşları tebrik ettiğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, bugün aynı zamanda, İstiklal Marşının kabulünün 90'ıncı yıl dönümü olduğunu anımsatarak, bundan 90 yıl önce 12 Mart 1921'de İstiklal Marşının TBMM'de okunduğunu, ayakta dinlendiğini ve gözyaşları içinde, alkışlarla kabul edildiğini belirtti. Az önce Ümraniye Belediyesinin düzenlediği ''11 Farklı Beste ile İstiklal Marşı'' törenine katıldığını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Şunu söylemek istiyorum; İstiklal Marşı bizim yüreğimize nakşolunmuştur. İstiklal Marşı bizim zihnimize adeta kazınmıştır. İstiklal Marşı bizim tarihimizdir, bugünümüzdür, istikbalimizdir. Merhum Mehmet Akif, İstiklal Marşı'yla ilgili şunları söylemişti: 'İstiklal Marşı...O şiir bir daha yazılamaz... Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur'. Bu millete en büyük hediyeyi veren, İstiklal Marşının şairi, büyük mütefekkir Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle, minnetle yad ediyor, Allah ondan razı olsun, mekanı cennet olsun diyorum.'' Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere, tüm şehitleri, tüm gazileri rahmetle ve minnetle yad ettiğini kaydeden Erdoğan, kabulünün 90'ıncı yıl dönümünde İstiklal Marşının son kıtasını okudu. -''İSTİKLAL, BU MİLLETİN HAKKIDIR''- Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Evet sevgili kardeşlerim, hürriyet, bu ay yıldızlı bayrağın hakkıdır. İstiklal, bu milletin hakkıdır. Biz bu hakkı ebediyen koruyacak, bu hakka ebediyen halel getirmeyeceğiz ama şunu burada özellikle ifade etmek durumundayım. Hürriyet ve istiklal, sadece sözle, sloganla, heyecanlı nutuklar atarak, bağırarak, çağırarak sağlanamaz.  Hürriyet ve istiklal, güçlü bir ekonomiyle, itibarlı bir dış politikayla, büyük hedeflerle, büyük vizyonla sağlanır. Ekonomisi zayıf olan bağımsızlıktan bahsedemez. Ekonomisi zayıf olan uluslararası itibardan, güçten söz edemez. Ekonomisi zayıf olan demokrasiyi, insan haklarını ideal anlamda, ileri manada tesis edemez. İşte biz bu hissiyatla güçlü bir ekonomiyi, ileri demokrasiyi, itibarlı dış politikayı bir arada tesis ediyor, hürriyetimizi, istiklalimizi daha güçlü temeller üzerinde muhafaza ediyoruz.'' Birinci Dünya Savaşı'nda Erzurum'daki Üçüncü Ordunun bir harekat kararı aldığını ve orduların Sarıkamış'a doğru hareket ettiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ne yazık ki Allahuekber dağlarında, Oltu'da, Tortum'da, Narman'da, Pasinler'de, Horasan'da, Köprüköy'de binlerce askerimizi şehit verdik. Bizim askerlerimizin elleri, ayakları donmuştu, gözyaşları donmuştu, tüfekleri, tüfeklerindeki mermileri donmuştu. Erzurum ayazında adeta Mehmet'in hayalleri donmuştu. Ama düşman askeri tam donanımlı, tam teçhizatlı biçimde, en kalın elbiseler içinde, Sarıkamış'a kadar olan tren yolunu kullanarak Mehmet'in karşısına çıkmıştı.  Ben daha önce de birkaç vesileyle ifade ettim. Düşman askeri, çok uzak diyarlardan trenle Sarıkamış'a kadar gelirken, bizim askerlerimiz Haydarpaşa'dan trene biniyor, 3 gün 3 gece yolculuk yapıyor, Niğde'nin Ulukışla ilçesine kadar trenle gelebiliyordu. Oradan Erzurum 900 kilometre. Bizim askerlerimiz, Mehmetçiğimiz yaya olarak, 52 günde Erzurum'a ulaşabiliyordu. Ne ayağında postal kalıyor, ne üzerinde elbise kalıyordu. Savaşacak, vatanı savunacak mecali zor buluyordu. Biz bu acı hadiseden, bu acı hatıradan çok önemli bir şey öğrendik. Eğer yol yoksa zafer yoktur. Yol yoksa istiklal yoktur, bağımsızlık, hürriyet yoktur. Yol yoksa medeniyet de yoktur.'' -''İŞTE YOLU OLMAMANIN BİR ADI DA YOLSUZLUKTUR''- Başbakan Erdoğan, işte bu anlayışla kolları sıvadıklarını belirterek, 79 yılda Türkiye'de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmasına karşılık, kendilerinin 8 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını bildirdi. Erdoğan, ''Şimdi sizle bir hesap yapacağız. 8 yılda 13 bin 600 kilometre yol yapıldığına göre, AK Parti iktidarı olsaydı 80 yılda kaç kilometre yol yapardı? Söyleyeyim mi?, 1'e 10 yani ortalama 130 bin kilometre yol yapardık. Peki Türkiye'nin yol sorunu diye bir şey kalır mıydı? Ama bak şimdi konuşuyorlar'' dedi. ''3 Y'' dediklerini, bunların yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar olduğunu anlatan Erdoğan, ''İşte yolu olmamanın bir adı da yolsuzluktur. Öyle değil mi? İnşa ettik. Paran varsa yolu yaparsın. Paran yoksa adama sorarlar 'Nereye gitti bu para?' İşte bu para yolsuzluklara gitti. Yol-suz-dur'' şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan, Erzurum'un güzel bir atasözü olduğunu dile getirerek, ''Ne söylemiş Dadaşlar; 'Dağ ne kadar yüce olursa olsun yol onun üzerinden aşar' demişler. İşte o yüce dağların üzerinden yolları aşırdık, inşa ettik ve Erzurum'a ulaştık. İşte farkımız bu'' diye konuştu.