T24 - Başbakan Tayyip Erdoğan, seçim kampanyasında dile getirdiği "Kürt meselesi yoktur, Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır" söylemini hükümet programında terk etti ve "Kürt meselesi için reform" sözü verdi. “Kürt meselesinde tarihi reformlara devam etmekte kararlı olduklarını” açıklayan Erdoğan, “asimilasyonu tamamen bitirme adımlarını sürdüreceklerini” vurgularken, Kürt sorununda yegâne çözüm yerinin TBMM olduğunun altını çizdi.
Başbakan Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda Türkiye'nin 61., AKP'nin de 4. hükümetinin programını okudu. Programda “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” başlığıyla özel bir yer verilen demokratik açılıma devam etmekte kararlı olduklarını vurgulayan Erdoğan, bu bölümde özetle şunları söyledi:
Her bireyin temel hak ve özgürlüğü
- TBMM'de 61. hükümetin programını sunuşunda, bütün etnik gruplara, müslim veya gayrimüslim, Sünni-Alevi, başörtülü-başı açık, yoksul-zengin, kadın-erkek, engelli,-engelsiz her görüşten vatandaşa aynı nazarla bakıyoruz, her bireyin temel hak ve özgürlüğünü en ileri düzeyde hayata geçireceği bir ortamı hedefliyoruz.
- Hükümet ve AK Parti grubu olarak tüm bu meselelere yönelik Meclisimizde oluşacak diyalog ve uzlaşma sürecine en güçlü şekilde destek olacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Ülkemizin geleceğini her türlü kısa vadeli menfaatin önünde tutarak, tüm bu alanlarda yapılması gerekenleri hep birlikte hayata geçirmek zorundayız.
Şiarımız herkes için daha fazla demokrasi
- Kürt meselesinin çözümü için önceki dönemlerimizde ileri adımlar attık. Olağanüstü halin kaldırılmasından, Kürtçenin serbestçe kullanımına ve öğrenimine, ekonomik kalkınmadan sosyal ve kültürel alandaki reformlara kadar çok geniş bir alanda tarihi reformlar gerçekleştirdik. Kardeşliğimizi daha da pekiştirecek bu reformlara kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
- Biz aynı tarihi, acıyı, sevinci paylaşan bir milletin çocuklarıyız. Bu nedenle, bu topraklarda ayrılıkçılığın tarihsel, sosyolojik ve kültürel hiçbir temeli, zemini yoktur. Bizim çözüm politikamızın temelinde insan vardır. Bu nedenle, cesaretle attığımız demokratikleşme adımları ülkenin bir bölgesine ya da bir toplumun bir kesimine değil tamamına yöneliktir. Şiarımız, herkes için daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve daha fazla özgürlüktür. Bu yüzden diyoruz ki biz hep birlikte Türkiyeyiz.
Güven veren adalet sistemi hedefimiz
- Hukuk sisteminde yer alan, güncelliğini kaybeden, evrensel ilkelerden kopuk ve toplumun taleplerini karşılamaktan uzak kalmış başta Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu olmak üzere temel kanunlar Meclisin iradesiyle yenilendi.
- Önümüzdeki dönemde güven veren bir adalet sistemine ulaşmak temel hedefimiz olacaktır. Bu süreçte, hazırlamış olduğumuz Yargı Reformu Stratejisi'ni bütün boyutlarıyla hayata geçireceğiz. 'Gecikmiş adalet, adalet değildir' anlayışıyla yargı süreçlerini daha hızlandıracağız
- İstinaf mahkemelerinin sayılarının 9'dan 15'e çıkarıldı bu mahkemelerin en kısa sürede faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmalar sürüyor.
- Halen ülkemizde her yüz bin kişiye düşün hakim sayısı 10'dur. Bu rakamı önümüzdeki dönemlerde AB ortalaması olan 20 seviyelerine yaklaştırmayı hedefliyoruz.
Suç örgütleriyle mücadelemiz sürecek
- Özellikle mafya, çeteler ve organize suç örgütleriyle başarılı mücadelemiz sürecek. Vatandaşlar için baskı ve tehdit oluşturabilecek bütün yapıların üzerine kararlı bir şekilde gidilecek.
- Bu dönemde milletimizin TBMM'den en önemli beklentisi yeni bir Anayasa yapılmasıdır. Hükümet ve AK Parti Grubu olarak bu konunda tam bir kararlılık içerisindeyiz. AK Parti olarak yeni Anayasanın mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz. Milletimiz ve Meclisimiz bunu yapacak olgunluğa ve birikime sahiptir.
Temel hedefimiz ileri demokrasi
- Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleştirilmesi, eksik demokrasiden ileri demokrasiye geçişin tam olarak sağlanması üçüncü dönemde de temel hedefimizdir.
-Türkiye'nin her alanda kat ettiği mesafe ve artan beklentiler yeni anayasayı ertelenemez hale getirmiştir. Toplumun yaklaşık 30 yıl önce bir müdahale ürünü olarak kendisine dayatılan bu Anayasayı hak etmediği açıktır.
- Seçim kampanyası sürecinde hemen tüm partiler yeni Anayasa taahhüdü ile milletimizin karşısına çıkmışlardır. Bu taahhüdün gereğini yapma noktasında toplumun Meclis çalışmalarını ve tüm siyasi aktörlerin gayretlerin yakından izlediğini biliyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönem yeni Anayasa dönemi olacaktır.
Baskıcı değil, özgürleştirici Anayasa
- Elbette yeni Anayasanın nasıl olacağına milletimiz karar verecektir. Biz bu Anayasanın dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, baskıcı değil özgürleştirici bir Anayasa olması gerektiğine inanıyoruz.
-Yeni Anayasanın bireyi ve onun haklarını esas alan; milli birliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyan; toplumsal çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul eden; tek sesliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını savunuyoruz. Ayrıca Anayasanın temel haklar kısmı düzenlenirken BM İnsan Hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi taraf olduğumuz uluslararası insan hakları belgeleri de esas alınmalıdır.''
Yıllardan beri demokrasi eksikliği ile büyüyen, dil, din, mezhep, etnik köken gibi konularda çok boyutlu ve kalıcı çözüm arayışlarımız önümüzdeki dönemde de sürecektir.
Denizi geçtik derede boğulmayacağız. Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi daha köklü bir şekilde yerleştirmek ve kardeşliğimizi yüceltmek için Mili Birlik ve Kardeşlik Projemizin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Asimilasyon politikalarını bitirmekte kararlıyız
Bizler ortak bir tarihi ve medeniyeti paylaşan, ortak geleceğimizi birlikte inşa eden tek bir milletiz. Geçmişte tüm insanlığa örnek olacak birlikte yaşama tecrübesi göstermiş bir ecdadın mirasçılarıyız. Ortak değerlerimizi hiç bir şekilde gözardı etmeden, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek ve çatışma konusu olmaktan çıkarmak hepimizin müşterek sorumluluğu. Her kimliğin kendisini rahatça ifade edebildiği ve geliştirdiği bir ortamda, ayrıştırıcı kimlik siyaseti yapmadan, kimliklere saygı duyan birlikteliği esas alıyoruz. İktidarlarımız döneminde ret ve inkar politikalarını sona erdirdik. Asimilasyon politikalarını tamamen bitirme yönünde adımlar attık. Bunları devam ettirmeye kararlıyız.
Hiçbir insanımızın kendisini dışlanmış veya ikinci sınıf hissetmediği, kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde birliğimizi ve bütünlüğümüzü pekiştiriyoruz. Toplumsal kesimlerin tümünün katılımıyla yürüyen tartışmalar, akademik incelemeler, siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının önerileri, yaşanan sorunlara çok daha derinlemesine yaklaşma imkanı sağlıyor. Yeni Anayasa başta olmak üzere, Meclisimizin milli iradeyi esas alan çalışmaları ile bu birikim, somut gelişmeler ile meyvelerini verecektir.''