Ekonomi

ERDOĞAN: EN FAZLA DESTEĞİ ALMANYA GÖSTERMELİ HANNOVER (A.A)

28 Şubat 2011 19:42

-ERDOĞAN: EN FAZLA DESTEĞİ ALMANYA GÖSTERMELİ HANNOVER (A.A) - 28.02.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği içinde, Türkiye'nin üyeliğini en fazla desteklemesi gereken ülke olarak Almanya'yı gördüğünü belirterek, ''Almanya'dan böyle bir yaklaşım bekliyoruz. Biz, Almanya'nın ülkemizle sahip olduğu geleneksel dostluğu bu alanda da çok belirgin bir şekilde göstermesini istiyoruz'' dedi. Erdoğan, Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odasınca düzenlenen Türk-Alman Ekonomi Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Aşağı Saksonya Eyaleti Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Aygül Özkan'ın toplantıda bulunmasının kendisi için anlamlı olduğunu ifade etti. Erdoğan, ''Özellikle Almanya'da yaşayan Türkler açısından bir bakanın burada olmuş olması hem de hanım bir Bakanının burada olmuş olması ayrıca bir iftihar vesilesidir. Kendisine görevinde başarılar temenni ediyorum'' dedi. Tercüme salondakilere geç geldiği için konuşmasının kısa bir zaman geçtikten sonra alkış alması üzerine Başbakan Erdoğan, ''Uydudan dolaşıp geldiği için tabi gecikmeli geliyor'' diyerek espri yaptı. Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Avrupa Birliği için önemine değindi. Türkiye'nin AB'ye üyeliği için önemli faktörlerden birinin Türkiye'nin hızla büyüyen ekonomik gücü olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: ''2008 sonunda başlayan küresel krizi, dünya üzerinde en az etkiyle atlatan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye, gerek son 8 yıldır yaptığı köklü reformlarla, gerek aldığı tedbirlerle krize karşı direnç sergilerken, 2009 sonundan itibaren de yüksek büyüme sürecine girdi. Henüz resmi rakamlar açıklanmamasına rağmen, 2010 yılında Türk ekonomisinin yüzde 7-8 civarında büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız, kriz öncesi rakamlara yaklaşarak 730 milyar dolar civarında gerçekleşecek. Büyüme oranlarının yanı sıra, kamu borçlarının GSMH'ya oranı açısından da Türkiye pek çok AB üyesi ülkeden daha iyi bir performans sergiliyor. AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranı, 2002 yılında yüzde 74 seviyesinde iken, biz bunu 2009 sonunda yüzde 45,5'e kadar çektik. 2010 sonu için de tahminimiz yüzde 42 olduğu yönünde. Bu oranlar, Avrupa'daki birçok ülkeden çok daha iyi durumda olduğumuzu gösteriyor.'' Borç oranlarının yanı sıra, bütçe açıklarında da yükümlü olunmadığı halde Maastricht kriterlerini yakalamış duruma gelindiğini kaydeden Erdoğan, enflasyon oranının düşme eğilimini sürdürdüğünü, uzun yıllar kronik ve yüksek enflasyonla mücadele eden Türkiye'nin, AK Parti iktidarı döneminde enflasyonla mücadelede başarı sağladığını ve 2010 sonunda enflasyon yüzde 6,4 oranında gerçekleşerek Avrupa ortalamalarına çok yaklaştığını bildirdi. -''AB, TÜRKİYE'NİN EKONOMİDEKİ GÜCÜNÜ GÖRMELİ''- Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıl dönümünün kutlanacağı 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflediklerini belirten Erdoğan, son 8 yılda iki kat artan milli gelirin, 12 yılda da 2 kat artarak 2 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ettiklerini ifade etti. Hükümet olarak görevlerinin özel sektörün daha fazla üretmesini ve küresel rekabet gücünü artırmasını sağlayacak uygun şartların temin edilmesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, son yıllarda bu yönde adımlar attıklarını ve çalışmaların sonuçlarını da almaya başladıklarını söyledi. Küresel mali kriz nedeniyle birçok ülkede yaşanan ciddi daralmaya rağmen Türkiye'ye son 4 yılda 57 milyar dolara yakın doğrudan uluslararası yatırım girişi gerçekleştiğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti: ''Özellikle Alman dostlarımızı Türkiye'de daha çok yatırım yapmaya davet ediyorum. Yani Türkiye, bölgede sadece demokrasisiyle, insan haklarına saygılı, özgürlükçü yapısıyla değil, istikrarlı şekilde büyüyen ekonomisiyle de artık çok farklı bir yerde duruyor. Küresel kriz nedeniyle zor günler yaşayan Avrupa'nın, Türkiye'nin ekonomideki bu gücünü de görmesini ve Türkiye'nin katılım müzakerelerini bir de bu açıdan değerlendirmesini temenni ediyoruz. Şunu açık açık ifade etmek durumundayım; Avrupa Birliği içinde, Türkiye'nin üyeliğini en fazla desteklemesi gereken ülke olarak biz Almanya'yı görüyoruz. Almanya'dan böyle bir yaklaşım bekliyoruz. Biz, Almanya'nın ülkemizle sahip olduğu geleneksel dostluğu bu alanda da çok belirgin bir şekilde göstermesini istiyoruz. Birliğin kilit ülkelerinden biri olan Almanya'nın bu alanda sergileyeceği kararlı tutum, diğer üye ülkelere de örnek teşkil edecektir. En önemlisi, Türkiye'nin üyeliğinin, Avrupa'ya neler katacağını, neler kazandıracağını en iyi şekilde Almanya izah edecek, en iyi şekilde Almanya anlatabilecektir. Dikkatinizi çekiyorum; bizim sadece Almanya'da yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın sayısı dahi, bugün AB üyesi olan bir çok ülkenin nüfusundan daha fazladır. Katılım öncesinde Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği ilişkisi tesis etmiş tek ülke olma özelliği taşıyan ülkemiz, AB ile Gümrük Birliği'ni 15 yılı aşkın bir süredir başarıyla yürütüyoruz. AB üyesi olunmadan Gümrük Birliği'ne üye olunmuyor ama Türkiye oldu; 1996. Fakat hala kapıda bekletilen yine Türkiye.'' -''ALMANYA'DAN BEKLENTİLERİMİZ ÇOK DAHA FAZLA''- Gümrük Birliği çerçevesinde üçüncü ülkelere yönelik AB'nin ortak ticaret politikasını izleme yükümlülüğü üstlenmiş olan Türkiye'nin, ticaret politikasını aşamalı olarak AB'nin ticaret politikasına uyumlu hale getirdiğini anlatan Erdoğan, AB'nin tercihli gümrük rejimlerini süratle benimsediklerini dile getirdi. Söz konusu yükümlülük çerçevesinde, zaman zaman yaşanan sıkıntılara rağmen, AB'nin üçüncü ülkelerle tesis etmekte olduğu tercihli ticaret rejimlerine paralel Serbest Ticaret Anlaşmaları imzaladıklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi: ''Avrupa Birliği katılım müzakereleri sürecinde bizim Almanya'dan beklentilerimiz var olandan çok daha fazla. Ancak Almanya içinde, özellikle iş adamlarından biz destek bekliyoruz. Almanya’ya ve Avrupa Kamuoyuna Türkiye'yi en iyi anlatacak, Türkiye'nin üyeliğini en iyi vurgulayacak kesim hiç şüphesiz sizlersiniz. Alman iş adamı dostlarımızın bu noktada desteklerini devam ettirmelerini özellikle rica ediyorum.''