23 Şubat 2019 21:57
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP'nin büyük şehirlerde aday göstermeme kararı üzerinden muhalefet partilerini eleştirdi. CHP, İyi Parti ve HDP'nin ittifak yaptığını savunan Erdoğan "Daha ilerisi neresi bir Pensilvanya’nın talimatları var bir de Kandil’in talimatları. Kandil ne diyor Doğu’da kendi adayımızı destekleyeceğiz ama Batı’da AK Parti’nin kazanmaması için bunları destekleyeceğiz diyor" açıklamasında bulundu. Erdoğan, "PKK'nın bütün ümidini 31 Mart'ta zillet ittifakının başarısına bağladığı tespit edildi" ifadesini kullandı.
İyi Parti'nin de desteğiyle CHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olan Mansur Yavaş'ın afişlerinin altında parti logosu bulunmadığını kaydeden Erdoğan, sözlerine "Çünkü benim vatandaşım CHP logosu gördüğünde bunun arkasında terör örgütü vardır diyecektir" şeklinde devam etti. Erdoğan "Ben çok açık net bir şey söyleyeyim, bu anketler vesaire bunlara pek güvenim kalmadı çünkü geçtiğimiz seçimlerde gördük 1 tanesi belki yakın tutturuyor. Çoğu açık ara kaybetti tutturamadı" açıklamasında bulundu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in demeci üzerine gündeme gelen Adana Mutabakatı'na atıfta bulunan Erdoğan, "Esed'e hak etmediği bir meşruiyeti biz veremeyiz. Adana Mutabakat'ında dikkat ederseniz, biz teröristleri sonuna kadar kovalama hakkına sahibiz" diye konuştu.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesi konusuna da değinen Erdoğan, "Bunu Veliaht Prens bilmeyecek de kim bilecek? Talimat veren isim belli. ABD'den gelen heyet bile kararı adeta kendi aralarında vermiş konumunda. Ama konuşamıyorlar. BM'den gelenlere, CIA'den gelenlere kasetleri dinlettik. Biz ortadayız her şeyimizle bunu söylüyoruz. Senin kendinden şüphen yoksa ne korkuyorsun? Açıkça çık ortaya. Sağa sola dolar, petrol dağıtmakla bu iş çözülmez" dedi.
Erdoğan, yerel seçimler sonrasında ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelebileceğini de dile getirdi. Münbiç'e operasyon sinyali veren Erdoğan "Belli bir süre bekleriz, oldu olmadı. Bir gece ansızın gelebiliriz" sözlerini kaydetti.
Erdoğan, kentsel dönüşüm ile ilgili değerlendirmesinde “kaçak yapılaşma ve plansızlık nedeniyle bedeller ödendiğini” söyledi. “Kentsel dönüşümde biz burada oturanlara kiralarını verelim, kendileri hemen kiraya geçsinler. Biz sonrasında burayı gönüllülük esasına göre yıkalım, TOKİ ile olmazsa mütahitler ile burada konutları yapalım ve bu konutlara kendilerini oturtalım. Başka yerlerde TOKİ konutları var buyursunlar orada otursunlar” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Kentsel dönüşüm şehir güzelliğini de getirecek. Benzersiz şehirler anlayışı ile de tarihten gelen hikayelere uygun inşa edelim. Bunu yaparsak daha güzellik katacak” dedi.
CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınında Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat ve Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik’in sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Öncelikle tabii bu ortak yayın sebebiyle tüm halkıma en kalbi duygularla selam, sevgilerimi gönderiyorum. Bugün önce sabah tershane İstanbul ile adım attık. Şimdi Haliç kıyısında çok çok muhteşem bir proje 2020 Kasım ayına kadar hayata geçecek. Bugün onun temel atma törenini gerçekleştirdik. 3 önemli eser yapılacak. Bu tabi Haliç'e çok farklı bir izlenim yaratacak.
Seçim kampanyasına erken başladık. Gerçekten meydanlar gayet iyi. Meydanların dili yanında halkın özellikle seçimi hazmetmesi konusunda bunu tabii geneli itibariyle masaya yatırmak lazım. Vatandaşın özellikle verilen mesajları algılaması var. Bir de ideolojik formatlamayla siyasi partileri inceleyen bir kesim var. Bu ülkeye en ufak bir yatırımı olmayanların ideolojik formatlamasına benim halkım bu tuzağa düşmemeli. Benim halkım bize hangi iktidar ne kazandırdı buna bakmasını istiyorum. Yarın da Kayseri ve Hatay'a gidiyorum önemli iki ilimiz.
Muğla'da önce Fethiye ilçesine uğradım, planda yoktu hemen haber gönderdim. Bodrum'da herhangi bir hazırlık yok, orada duvarın üzerine çıktık, toparlanmış olan Bodrumlu kardeşlerime seslenme fırsatı bulduk. Yoğun bir çalışmayla devam ediyoruz.
Manifestodaki başlıkları anlıyorum, bunların tekrarında çok çok büyük faydalar var. Birinci sırada tabii şehir planları büyük önem arz ediyor. Ne tür sıkıntılar çekiyorsak plansızlıktan çekiyoruz. Bundan böyle bizim yerel yönetim anlayışımızda uzun vadeli ve kesinlikle hakkaniyete uygun şekilde planlar hazırlanacak. İkincisine gelince alt yapı ve ulaşım sorunları.
Ne tür sıkıntılar çekiyorsak plansızlıktan çekiyoruz. Kaçak yapılar, planlar hakkaniyetle hazırlanmadığı için bedeller ödendi. Kesinlikle hakkaniyete uygun şekilde bu planlar uygulanacak. Bizde bir anlayış var. Her evde bir tane otomobil olurdu, şimdi yetmez iki olsun, üç olsun böyle bir anlayış var. Fazla otomobil anlayışı olunca da araç park etmede sıkıntı yaşanıyor. Dikey mimarinin getirdiği anlayışla onların altında otopark oluyor ancak daha önceki yapılaşmalarda apartman altında otopark yok. Sokağa otomobilini park ediyor. En ufak bir yangında itfaiyenin girmesini engelleyen durumlar.
Kartal'da yaşadığımız felaketteki sıkıntı buraya 3 kat izin almış, 8 kat-10 kata çıkarmış. Bu tamamen kaçak yapılaşma.
Bu tehdit bir minik depremde faturası ne olur belli değil. Ama ben bundan endişeliyim korkuyorum.
Kentsel dönüşüm dedik çalışma başlattık. Kentsel dönüşümde biz burada oturanlara kiralarını verelim, kendileri hemen kiraya geçsinler. Biz sonrasında burayı gönüllülük esasına göre yıkalım, TOKİ ile olmazsa mütahitler ile burada konutları yapalım ve bu konutlara kendilerini oturtalım. Başka yerlerde TOKİ konutları var buyursunlar orada otursunlar.
Kentsel dönüşüm şehir güzelliğini de getirecek. Benzersiz şehirler anlayışı ile de tarihten gelen hikayelere uygun inşa edelim. Bunu yaparsak daha güzellik katacak. Akıllı şehir uygulamasıyla da teknolojiyi insanlarımıza getirelim.
Şimdi çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor. Sitenin ortasında bir park varsa o bunlar için en büyük zenginlik. Millet bahçeleri tuttu. Büyüklüğüne göre bahçenin bir köşesinde millet kırahatanesi yapılıyor. 24 saat anlayışıyla geleni giden çok fazla.
Atık sular mesela, bakın biz bu atık suların kesinlikle denize deşarj edilmemesi konusunda çok ciddi uyarılar yaptık. İzmir’de kokudan geçilmiyor, burası CHP’de ama kalkıp da orada bu hassasiyet gösterilmemiştir. İstanbul’da işte bütün bu sıkıntılı ulaşımı gerek metroyla, bunun yanında metrobüs anlayışını getirmek sistemiyle bunu biraz aştık.
Gerçekçi olmak lazım, bazı konularda diyelim ki belediye başkanları sizler gibi düşünmeyebiliyorlar, nedir bu? Benim arazim veya arsam, onun için de biz burada zemin + 3, zemin + 4 gibi hareket olursak biz buradaki vatandaşın konut ihtiyacını karşılayamayız. Ama bu konuda devletin güçlü bir kuruluşu var nedir bu? TOKİ, bakın TOKİ’nin şurada şurada şurada yapmış olduğu gayet kaliteli inşaatları var bunun yanında KİPTAŞ’ın var. Biz buralarda halkımızla vatandaşımızla rahatlıkla uyum içerisinde bu adımları atabiliriz. Ben belediye başkanıyken İstanbul’un nüfusu 8 milyondu şu anda 15 milyon. Ben o zaman bir ifade kullanmıştım “İstanbul’a gelene soralım, neden geliyorsun? Paran var mı?” o zaman dediler ki belediye başkanı pasaport soruyor. Eğer bunu yapabilseydik bugün bunları çekmezdik. Toplu taşıma yaygınlaşmalı, mesela MARMARAY. Bu kültür gelişti, bazıları metroyla geliyorum ondan sonra da MARMARAY’la karşıya geçiyorum. Kendi arabasıyla gitmeye kalksa bu mümkün mü? Mümkün değil.
Şimdi tabii 1994 öncesi İstanbul malum yaşanır bir İstanbul değildi, bir defa meydanlarda 3 şey vardı. Çöp, çukur, çamur bunlardan geçilmiyordu. Ben bot giyip Bağcılar’da falan seçim kampanyası yaptım. Esenler bütün oralar çukurdan geçilmiyordu. Biz o zamanki seçimde 5 ilçeyi birden kazan ve ondan sonra oralar süratle değişmeye başladı. Ve bu başladı bir şeye inanmanın neticesidir. Ve büyükşehir belediyesi olarak ilk hamleyi çöp üzerinden yaptık. Çöp dağlarını kaldırdık, bir yıl içerisinde neticeye vardık. Habitat 2 sonuç bildirgesine dünyanın en temiz şehri arasında İstanbul girdi. Biz geldiğimizde doğalgazın girdiği ev miktarı 50 bindi. Ben belediye başkanlığını bıraktığımda 1 milyon 250 bin eve o zaman doğalgazı verdik, tabii bu neyi getirdi hava kirliliğinin azalmasını getirdi. Susuzluk vardı, İSKİ o zaman tanker getiriyor tankerle beraber herkes kuyrukta. O çamurların içerisinde o anneler ellerinde el arabalarıyla gelirler tankerde sıraya girerler oradan bidonlarını doldururlar tekrar eve dönerlerdi. Tabii biz bunu süratle ele aldık ama Istranca’dan İstanbul’a su getirdik. Bununla kalmadık dedik ki boğazın altından bir de dev bir tünel yapalım ama bu su tüneli olacak. Ve bunun içinden araçla geçtik ve daha sonra buradan deplase etsin diye bu suyu halledelim dedik onu hallettik ve bir anda bu Istranca, Melen bunların gelişiyle beraber 2040’a kadar o zaman ki hedefti İstanbul’un susuzluğu giderildi bu hedefi daha da büyüttük 2050’ye kadar İstanbul’un susuzluğu giderildi.
Şuanda bunların hepsi büyük oranda aşıldı. Dalçıklarıyla, kavşak düzenlemeleri, raylı sistemleriyle, metrobüsleriyle... İETT'nin İkarus denilen otobüsleri vardı. Göreve geldim, reklama girecek belki ama, halkıma ben bunları yasaklıyorum 'Mercedes alacağım' dedim ve Mercedes otobüsleri aldık. Şuanda İETT'nin 6000 civarında bu otobüsleri var.
Göreve geldiğimizde İDO'nun 40 tane deniz otobüsü vardı. Şimdi bu sayı fevkalade artmış vaziyette. Deniz taşımacılığı bu şekilde yürüyor. Yapılacak anlatılacak çok şey var.
İstanbul artık modern bir şehir olmanın başlıklarını yakalamış vaziyette.
Alışveriş merkezleri vs.’ler bunlarda tabi arz-talep meselesi.
Bir diğer taraftan İstanbul otelleriyle vs. çok ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Rezidanslar devreye girmiş durumda. Uluslararası kongrelerde bunlar İstanbul’un önemini arttırıyor.
Biz gerçekten kentsel dönüşüm neden gündeme geldi, bu soruya cevap bulmamız lazım. Biz kaçak yapılaşmayla devam edersek deprem faturası bize çok ağır olur. Bugün Japonya'ya bakıyorsunuz 8 - 9 şiddetinde deprem oluyor. Neticeye baktığınız zaman ağır bir durum söz konusu değil.
Bizde ise bakıyoruz kullanılan malzemeden, Kartal'da gördük, deniz kumundan tutun, inşaat demirlerine kadar, bunların hepsi hurda. Kullanılması gereken çimentosu falan bunlarda bu hassasiyet yok. 3 kat olması gereken yer 8 kat 10 kat olursa bunlar karşınıza bedel olarak gelir.
TOKİ bu hassasiyetlerin içindedir. Tüm hassasiyetlere dikkat ediyor. Biz de bu konuda arkadaşlarımızı sıkıştırıyoruz. En ufak bir taviz, fire vermememiz lazım. TOKİ'yi biz para kazansın diye değil, şehirleşmede güveni, güzelliği yakalayalım diye kurduk. Benim vatandaşım da huzur için de buralarda yaşasın.
Kentsel dönüşüm dediğimiz olay da bu. Ama vatandaşın da bize yardımcı olması lazım.
'Benim binam kaliteli değil' noktasından bakmıyor. O yine 'Benim şuanda 5 çocuğum var en azından 5 çocuğumun da birer dairesi olması lazım' diyor. Buradan baktığı için işimizi zorlaştırıyor. Böyle olunca netice almak zorlaşıyor. Medyanın, vatandaşın bize çok yardımcı olması lazım. Kartal'da olduğu gibi, 21 vatandaşımız öldükten sonra... Sonrasında eyvah eyvah deniyor.
Kartal'da ilk olarak 10 binanın yıkım kararını çıkardık. Orada dinlemedik. Bundan sonra da dinlemeyeceğiz. İhbarlar geliyor. Bakanlıklarımız vasıtasıyla tüm oralarda yıkım noktasında sorunlu olan yerlere Valilik yazılarını gönderiyor. Oraların boşaltılarak, kiralarını biz devlet olarak vereceğiz.
Ankara’daki yarışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben çok açık net bir şey söyleyeyim, bu anketler vesaire bunlara pek güvenim kalmadı çünkü geçtiğimiz seçimlerde gördük 1 tanesi belki yakın tutturuyor. Çoğu açık ara kaybetti tutturamadı.
Bizim buradaki bakmamız gereken şey şu, Ankara’da tecrübe ve dürüstlüğü önem arz ediyor. Biz Ankara’ya çok önemli bir ismi koyduk, Mehmet Özhaseki Bey Kayseri’de 5 dönem belediye başkanlığı yapmış bir isim. Daha sonra kendisini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na getirdik, Mehmet Bey Doğu’daki bütün imkanlarıyla her şeyi ile gitti her şeyi göze aldı biz de her türlü desteği verdik.
Diyarbakır’a bakın, tanıyamazsınız. Aynı şekilde Nusaybin, Hakkari. Kim derdi ki Hakkari’ye havalimanı yapılacak, biz buraya Selahattin Eyyubi havalimanını yaptık, biz ayırmadık. Aynı şekilde Van, bizim Van depreminden sonra yaptığımız yatırım o kadar önemli ki konutlarıyla beraber 25 milyar lirayı aştı. Ve aynı şekilde Bingöl depreminde de Bingöl’e aynı yatırımları yaptık, hiçbir yerde bu ayrımı yapmadan çalışmalarımızı yürüttük.
Ve tabii çok daha enteresan şimdi Ankara’da Mehmet Özhaseki Bey yoğun bir çalışma içerisinde ve Ankaralı kardeşlerim sayın Özhaseki ile bu yola devam etme kararı verirse eminim ki Ankara çok şey kazanacak. Ama bir şey var, CHP adayının afişlerinin altında CHP’nin logosu yok. Niye? Çünkü CHP adayı olduğu bilinirse oy alamayacağını biliyor. Çünkü benim vatandaşım CHP logosu gördüğünde bunun arkasında terör örgütü vardır diyecektir. Siyaset şeffaf yapılır, gizli olmaz. Buralarda kendilerine bile güveni olmayanların oluşturduğu beraberlik. CHP’nin yanında kim var? HDP var, bunlara kim destek veriyor? İYİ Parti. Mansur Yavaş kimin adayı? Bu ortada değil, onu diyemiyor. Onu dediği anda benim vatandaşım ona göre değerlendirecektir. Geçmişinde bu MHP'liymiş. Artık kimse onun geçmişine bakmıyor, bugününe bakıyor. Bugününe bakarak değerlendirmesini yaptığı anda benim MHP'li kardeşlerim de ona kesinlikle oyunu vermeyecektir.
Terörle ilişkisi olmayan seçim kazanmışsa, o insanlara adımımız olmaz. Ama terörle ilişkisi seçim öncesi tespit edilememişse, daha sonra tespit edilirse onu orada tutmayız. Bunu ben değil yasalar söylüyor. Devletten aldığı parayı Kandil'e boca ediyorlar. Biz bu milletin parasını yatırım yapsınlar diye ödüyoruz.
Tabii ki kayyımlar atanabilir. Bu kanunun, hukukun verdiği bir haktır. Biz halkımızı zulme teslim edemeyiz. Kayyum atamalarında geç kaldık biz geç. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu ülkeyi bölmek isteyenlerle yapılan ittifakı ne tarih ne millet affetmeyecektir.
Şimdi herhangi bir ittifakımız yok diyenler kalkarlar her yerden adayını gösterirler. Şimdi HDP Güneydoğu’da aday gösteriyor, onun gösterdiği yerde CHP ve İYİ Parti aday gösteriyor mu? Göstermiyor, şimdi büyükşehirlerde CHP’nin adayı var, peki İYİ Parti’nin HDP’nin var mı? Yok. Yani birinin olduğu yerde bir diğeri yok, bazı yerlerde hesap şaşırması oluyor oralarda bunlara girmiyorlar. Ama geneli itibariyle olay çok daha ileri gidiyor. Daha ilerisi neresi bir Pensilvanya’nın talimatları var bir de Kandil’in talimatları. Kandil ne diyor Doğu’da kendi adayımızı destekleyeceğiz ama Batı’da AK Parti’nin kazanmaması için bunları destekleyeceğiz diyor.
PKK'nın bütün ümidini 31 Mart'ta zillet ittifakının başarısına bağladığı tespit edildi. 31 Mart'ın kimin için ne anlam ifade ettiğini görüyorsunuz değil mi? Bu millet arkasından çevrilen oyunları bir kez daha bozacaktır.
Bahsettiğiniz Pensilvanya’dan talimatı açar mısınız?
Pensilvanya ile Kandil’in iletişimi kesilmiş değil. Pensilvanya bunların siyaset pratiğini, anlayışını ne yapıyor etkiliyor. Aynı şekilde Kandil’de bu şekilde verdiği mesajlarla bunları etkiliyor. Nerede aday çıkaracağız nerede çıkarmayacağız belirliyorlar.
Tutarı hiç olmayan 'kontrollü bir darbe girişimidir' diyor. Bu kontrollü bir darbe girişimi ise senin 7 Ağustos'ta Yenikapı'da ne işin var? Neden geldin? Seni o kadar sıkıştırdılar ki Yenikapı'ya geldin. Gece 01.15'te Atatürk Havalimanı'na iniyorum sen ise 23.15'te iniyorsun, FETÖ kontrolündeki tanklar içinden geçip Bakırköy'e gidiyorsun.
Bay Kemal'in kullandığı bu sözü, FETÖ elebaşısı kullandı. 16 Temmuz'da 'kontrollü darbe' dedi, orada kendisi açığa çıktı. Bunu ilk önce FETÖ kullandı daha sonra da o kullandı. Bay Kemal kendini bununla güvence altına almak istedi ama alamadı. Havalimanından kaçışı görüntülendi. Bay Kemal neden FETÖ ile aynı ifadeleri kullanıyor? Çok ciddi açıkları var. Tüm hayatı yalan ve iftira üzerine kurulu olduğu için bunlardan kurtulamıyor.
Ekonomimize saldırarak, aşımıza, ekmeğimize, kesemize göz dikenlere hadlerini bildireceğiz.
Bu yeni bir kampanya değil. S&P'nin Türkiye'ye karşı politik bir davranışı söz konusu. Bu değerlendirmeler ekonomik gelişmelerden uzak, siyasidir. Bizim S&P ile bir ilişkimiz kalmadığı için bu onları çıldırtıyor.
Ben buradan bir açıklama yapayım, biz nereden bu işe girdik patates soğan patlıcan gibi buralardan bu işe girdik niye? Baktık ki depolanıyor, bütün bunlarla beraber benim vatandaşım üreticiden 2 liraya alınan ürün vatandaşa 8-10 liraya geliyor. Hele hele zincir marketlerde bunu çok daha ileri bir seviyede olduğunu söylediler ve Ticaret Bakanlığımız müfettişler gönderdi.
Biz AK Partili belediyelerle bu işe girdik ve süratle bu adımı attık. Bir anda fiyatlar yüzde 50 düştü, fiyatlar düştükten sonra ürünleri çoğaltamaz mıyız konusu geldi.
Zincir marketlere ne oluyor? Siz niye bundan rahatsız oluyorsunuz? Biz vatandaşımızın günlük temin etmek zorunda kaldıklarını orada satıyoruz, yani siz et kıymada da aynı şeyi yaptınız. Biz bu zulme ortak mı olacağız ortadan kaldırmamız lazım, böyle giderse bu iş, biz kalkarız 81 vilayette 'Tanzim Satış Noktaları' oluştururuz ve ucuz ürün teminine çalışırız. Nerede? Gıda da. Bizim bir görevimiz var o da nedir? Denetimdir bunu yapmamız lazım ve fırsatçılara da derslerini vermemiz lazım.
Şimdi otomotiv Türk sanayisinin adeta bir lokomotif sektörüdür. Son dönemde bu konjonktürden kaynaklı bir daralma söz konusu. Sektör 2008’de yüzde 11'lik artışla 32 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. Sektör ayrıca ülkenin ihracatından en yüksek paya sahip. İç pazarı tekrar hareketlendirmek için BDDK kredi kartları ile ilgili bir açıklaması oldu. Taksit sınırında vadenin uzatılması konusunda açıklaması oldu. Bu ciddi manada tüketiciyi rahatlatacaktır.
Yani açıklamadan da anladığınız gibi sayın Trump ile ikili görüşmelerimiz olumlu geçmektedir, bunda da yine iş Suriye konusuna gelince burada olumlu bir görüşme yaptık diyebilirim.31 Mart'tan sonra bir Washington ziyareti yapma durumum olabilir, belki Trump Türkiye'ye gelebilir.
Görüşmemizde tabii Suriye özellikle öne çıkarken bunu yanında ikili ilişkilerimizde de bu 75 milyar dolar hedefi, tabii Patriotlar meselesi, tabii bu sayın Obama döneminin bir getirisi, o zaman bu konu kongreden geçseydi bu duruma gelmeyecektik, kendisi de bana hak verdi. Sizi buraya hangi gerekçelerin getirdiğini biliyorum dedi.
Tabii liderlerin kendi arasındaki diplomasi son derece önemli bir husus, biz de sayın Trump ile olumlu bir ilişkiye sahibiz, kendisinin tabii bir daveti oldu ben kendisine de söyledim önce ben sizi bekliyorum diye. Yani bu denli ilişkilerde bir sıcaklık da söz konusu, tabii öbür tarafta bizim Rusya Federasyonu ile olan ilişkilerimizdeki yoğunluk gayet olumlu bir şekilde devam ediyor. Artık dünya liderlerin uluslararası ilişkilerde samimiyeti ile ayrı bir zenginlik kazanıyor. Bu ayrıca aranızda kullanılan dili dahi yumuşatabiliyor, bunu yaparsanız bu görüşmeler ne kadar sık olursa sadece sizin değil belirlediğiniz isimlerin de aynı şekilde görüşmesi. Bu anında yapılan görüşmelerle netice almamız kolaylaşıyor. Sayın Trump ile de yaptığımız görüşmelerde netice alabiliyoruz.
Şu anda tabi gayretimiz bunun için. Uzun zamandır ABD’nin Türkiye’de büyükelçisi yoktu. Ama şu anda çok önem verdikleri ismi atadılar. Herhalde kısa bir zaman içerisinde büyükelçi göreve başlayacak. Maslahatgüzarın çalışmasıyla büyükelçinin çalışması aynı olmaz. Trump’la konuştuğumda da çok değerli büyükelçimi gönderiyorum dedi.
Şu anda güvenli bölge konusunu sayın Trump ile belli bir noktaya taşıdık. Bizim stratejik anlayışımızın dışında bir yere taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Sınırımızda olacaksa bizim kontrolümüzde olmalı. Benim ülkeme füze düştükten sonra bunun tedbiri alınmaz, o zaman bunu yerinde imha etmek zorundayız. Afrin’de, El Bab’da inşa ettiğimiz huzur ve istikrarı bizim sınır bölgemizde kurmamız lazım. Mesela göçmenlerden korkan Avrupa’nın Suriye’de varlık göstermesini beklemiyoruz. Bir taraftan aman ha kapıları açma diyeceksin diğer tarafta kapıları göçmenlere açık tutun diyeceksin.
Amerika’nın Suriye’den çekilme kararının, Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından önem arz ediyor. Ve çekilmeden sonra oluşacak boşluğun terör örgütleri için güvenli bölge haline gelmesine müsaade etmememiz gerekiyor.
Defalarca bunları söylememiş olmamıza rağmen ABD’den 23 bin TIR ve kamyon Suriye’nin kuzeyine birçok yardım yapmasının izahı nasıl olacak? PKK’nın yan kuruluşu olan YPG’ye geliyor bu yardımlar. Sürekli bu takviyeler devam ediyor. Bunların seri numaraları bizde var. Biz bunları geri alacağız dediler. Bunlar alınmadığı gibi daha sonra mücadelelerde bizim de elimize geçti.
Bundan sonraki süreçte bu iş nereye varır ayrı bir konu. DEAŞ birçok silahları buralardan alıyor. Temennim o ki silah desteği kadar önemli bir şey varsa o da siyasi destektir.
Stratejik müttefikimiz olarak dayanışmamızı sürdürelim ki, madem askerinizi çekiyorsunuz doğacak boşluğa YPG teröristi girmesin biz halledelim.
Pompeo 90 günde burayı boşaltacağız dedi. Kaç 90 gün geçti? Daha fazla geç kalınmadan Münbiç’in temizlenmesi Türkiye için güvenlik meselesi halini almıştır. Bizim kararlılığımız devam ediyor. Yol haritasının hayata geçirilmesi süratle tamamlanmalı. Belli bir süre bekleriz, oldu olmadı. Bir gece ansızın gelebiliriz.
Bu görüşmeler az önce ifade ettiğim gibi liderlerin altındaki ekip ve ekipler görüşmelere devam ediyorlar. İdlib’te 300-400 bin kişinin gideceği yer belli.
Bizim şu an attığımız adımlar, özellikle istihbarat teşkilatımızın gayreti var çalışması var, Rusya-Türkiye-İran burada birlikte bir sükuneti sağlaması lazım. O bölgede İdlib’in çevresinde hat var bu hattın iç kısmını bizim gözlem kuleleri oluşturuyor dış kısmını ise Rusya oluşturuyor dolayısıyla buradaki bu kuşak sükuneti sağlamaya devam etsin.
Terörün her türlüsüne karşı olduğumuzu söylüyoruz ve asla Rusya’yı rahatsız edecek bir konuma bu işi vardırmamak gerekiyor ve aynı şekilde bizim de rahatsız olmamamız gerekiyor ve bu dayanışma şu ana kadar geldi ve devam ediyor. Temennim o ki herhangi bir yanlışlığa aramızdaki mutabakatı kurban etmeyelim.
Eğer bizim sınırımızda bir güvenli bölge olacaksa, o güvenli bölge benim kontrolümde olmalı. Burada ben tedbirimi karşı ülkede alacağım. Yoksa benim ülkeme füze düştükten sonra bunun tedbiri alınmaz. Onun için de güvenli bölge diyoruz zaten. Onu bu şekilde biz sağlayacağız. Göçmenlerden korkan Avrupa'nın Suriye'de varlık göstermesini beklemiyoruz.
Esed'e hak etmediği bir meşruiyeti biz veremeyiz. Adana Mutabakat'ında dikkat ederseniz, biz teröristleri sonuna kadar kovalama hakkına sahibiz. Esed'le olumlu ilişkilere sahip olduğumuz zamanlar da dahil, tek taraflı olarak mutabakatın iptal edilmesi gündeme gelmedi. Reyhanlı nasıl oldu ortada. Biz bunları yok sayamayız. Rejim sizi çağırmadı diyorlar ya, mutabakat bunu ortaya koyuyor. Bu BM şartına da uygundur. Biz her türlü adımı ülkemizin güvenliği için atarız.
Zannediyorum ki o konu çözümlenecek, tabii biz bunu Suriye’nin gerçek sahiplerinin bir anayasayı yazmayı becerebileceklerine inanıyorum. Herhangi bir sıkıntının olduğu yerde de biz onlara tecrübeleri anayasacılarımızla kendilerine yardımcı oluruz. Suriye’deki ihtilafın siyasi yollardan çözümünü gerçekleştirelim ve bunu uzatmayalım çünkü orada da çok cana mal oldu bu iş.
Şu an itibariyle bize net ulaşan bir şey yok, ama biz tabii elimize geçen her türlü belgeyi bilgiyi Amerika’ya ulaştırıyoruz, takipçisiyiz. Amerika dışındaki diğer ülkelerde de takibini yapıyoruz ve oralardaki lider konumda olan FETÖ’cüleri de toparlıyoruz ve sorgulayıp kendilerini cezaevlerine koyuyoruz.
Her şeyden önce AP’nin aldığı kararın herhangi bir yükümlülüğü yoktur. Fransa’da yaşanan olaylar sıradan değildir. Boşluk sebebiyle bunlar yaşanıyor Aynı şekilde de diğer ülkelerde de bu sorunlar yaşanıyor.
AB’nin maalesef şu anda Avrupa’ya bile faydası yok. Avrupa özellikle AB’den büyüktür. Türkiye’yi niye almıyorsunuz dediğinizde "Nüfusunuz çok" diyorlar.
Zamanında Fransa Dışişleri Bakanı “Siz Müslümansınız sizi Avrupa Birliği’ne almazlar” dedi.
Türkiye AB'ye her şeyiyle bağlı konumda değil. Bugün de aynı kafadayım; Kopenhag olmazsa Ankara kriterleri olur.
AB’nin bizi bu kadar oyalamaya hakkı yok.
Burası Türkiye ya. Bizim dünyada 22 milyon metrekareye hükmetmiş bir devlet anlayışımız var. Biz oralardan küçüle küçüle gelmişiz 780 bin metrekare olmuşuz.Şu anda ben AB üyesiyim diyenlerin bir çoğunda bizim izlerimiz var. Önce bunu görmeleri lazım.
'3+3 milyar euro vereceğiz' dediler. Şu ana kadar verdikleri 1.7 milyar dolar. Bize proje diyorlar. Ne projesi yahu? Biz yatırdık. Şu ana kadar 37 milyar dolar yatırdık. Eser ortada. Biz yapmışız bunu. Gelin buraya, görün diyorum. Bunu zaten bize vermiyorsunuz. AFAD'a, Kızılay'a veriyorsunuz
Biz partimizin adı Adalet ikincisi Kalkınma, bir devlet adalet üzerine ayakta durur. Çünkü adalet mülkün esasıdır. Burada zikredilen mülk mal mülk değil, devletin ikamesi için ifade edilen bir anlamdır.
Ve gelinen noktada Kaşıkçı cinayetini yok saymak mümkün değildir, elimizdeki belgeler bunu gösteriyor. Biz bunu başta Arabistan yetkilileri olmak üzere dinlettik. Kendileri dinledikleri zaman feveran ettiler, ve bunu biz özellikle de Kral Selman’la da görüştük ama bir netice alamadık.
Hep söylüyorlar bunlara ne ceza verilmesi gerekiyorsa vereceğiz diye.
İki tane uçakla buraya gelen 15 kişinin içinde bunun katilleri, ama zaten burada ortak bir eylem var ve bu ortak eylemin talimatını veren kim? Bu da belli, bunu o 15 kişi biliyor zaten.
Dışişleri Bakanı görevden alındı zaten, o çok daha ileri gitti dedi ki “yerli iş birlikçi ile yapıldı”. Bunlar dünyayı enayi zannediyorlar, işin ileri boyutlarını kendileri daha iyi biliyorlar. Ben kesmeyi çok iyi bilirim diyen bir ahlaksız var orada, meğer bu adli tıp mensubuymuş, başlarındaki lider konumda olan isimler belli bunu şimdi veliaht prens bilmeyecekte kim bilecek? Talimatı veren belli.
Birleşmiş Milletler’den gelenlerin hepsine dinlettik, değişik ülkelerden gelenler oldu dinlettik. Biz ortadayız, Suudi Arabistan, Türkiye ile olan ilişkilerine yönelik farklı tavırlar içerisine girmek suretiyle bu işi farklı mecraya yönlendiriyor. Her zaman bizim bir sözümüz var buradan ona da söylüyorum nedir o? Abdestinden şüphesi olmayanın namazından da şüphesi olmaz, eğer senin kendinden şüphen yoksa açıkça çık ortaya bunları konuş. Ama böyle sağa sola dolar, petrol dağıtmakla olmaz bu iş, ortada bir can var bu bir kalemşör, bu senin vatandaşın. Biz bunu dünyaya anlattık, anlatacağız. Bu benim ülkemde oldu bunun açığa çıkması lazım.
Tabi ben tarih vermeyeyim. Seçim sonrasına kalır bu konu. Şu anda Savunma Bakanımız yurtdışında. O da gelecek.
Yarın TBMM Başkanlığı seçimi var. Yani turların yarın saat 17:00 gibi biteceğini düşünüyoruz. Sayın Bahçeli bu konuyla ilgili açıklamasını yaptı. Ben bütün milletvekillerinin eksiksiz bir şekilde orada olmasını istiyorum.
Arkadaşlarınızın sigara paketlerini alın.
Bu konuda çok farklı bir şekilde gelip, bizden ekonomik olarak, finans olarak destek isteyenlere de pek iyi bakmıyoruz.
Bizim Mısır ile münasebetlerimiz niye kesildi? Veya üst düzey liderler olarak biz niçin görüşmüyoruz? Buraya bakmak lazım, şimdi burada bazı şeyleri çok açık net, ben zaten açık konuşmayı severim yani dünyada darbecilere karşı olduğunu söyleyenler Mursi’yi darbe ile indiren Sisi’ye karşı bir tavır koydular mı aksine kırmızı halılarla karşıladılar. Aynı şey bizdeki 15 Temmuz’da da arkasındaydı bu ülkeler ve tabii Sisi’yi de bunlar bu şekilde, ve şu anda Mursi arkadaşlarıyla cezaevinde. Yıllardır Sisi’nin darbeci olduğunu ben hep söyledim. Batılı ülkeler maalesef darbecileri desteklemekte hala kararlılıkla devam ediyorlar. Tabii açık net ortada olan bir şey var bu bir insanlık suçudur. Sisi göreve geldiğinden bu yana 42 kişiyi idam ettiler ve en son bu 9 genci idam ettiler. Şimdi bu yenilir yutulur bir lokma değil bakın Uluslararası Af Örgütü müracaat etti netice aldı mı? Alamadı. Bizde cezaevinde olduğu zaman kıyameti koparıyorlar, bizde idam yok neden kıyameti koparıyorsunuz.
Hele hele bir gencin ifadesi ki “Eğer bana verilen elektrik sana verilseydi Enver Sedatları sen çoktan idam ederdin” diyor ve ne kadar elektrik verildiğini söylüyor, bu çok ilginç “Mısır’ı 20 yıl aydınlatırdı” diyor. Ve bu genç bu şekilde idam edildi.
Böyle bir işkence yapılan bir insan ondan ne istenirse o şekilde konuşur.
Ben şimdi Cumhurbaşkanı olarak Sisi’nin yapmış olduğu bu eylemleri, o şimdi diyecek ki yargı verdi bu kararları tamam da orada yargı falan hikaye. Kimi istersen onu oraya getiriyorsun istediğin anda da onu oradan alıyorsun. Tayyip Erdoğan neden Sisi ile görüşmüyor diyenlere söylüyorum ben böyle bir kişi ile asla görüşmem her şeyden önce onun bir defa genel bir afla içerdeki bütün insanları serbest bırakması lazım, serbest bırakmadığı sürece de biz asla Sisi ile görüşemeyiz.
Mısır halkı bizim canımız ciğerimizdir ama Sisi asla.
Sayın Şentop’un aday olmasını kendisinden rica ettik. O da adaylığı için başvuru yaptı. Burada zaten başkanvekili olarak görev yapan Mustafa Şentop arkadaşımızı bu işe en uygun isim olarak gördük. Yarın adayımız olarak çıkacak. Sağ olsun Bahçeli bu konuda desteğini açıkladılar. Sayın Şentop bana diğer partileri de ziyaret edeceğini söyledi. Bu arada tabi bizde kendi içerimizde de oluşan boşlukla ilgili hazırlıklarımızı yaptık.
Şu anda ekranda gördüğünüz yaklaşık 104 yaşında bir annemiz, teyzemiz. Yine 100 yaşı aşkın bir Kıymet hocamız var, Çanakkale Şehitlerine şiirinden belli pasajları okudu ve ben ona hakikaten hayret ettim ve baktım ki o dinamik bir ruh var yani Çanakkale şehitlerinin o dinamizmini kendinde yakalamış o şekilde şiiri okuyor belli ki büyük ihtimalle edebiyat hocası falandı öğretmenlik yıllarında tabii bu teyze de maşallahı vardı ama ben de çok çok duygulandım o gün mesela Şanlıurfa’dan gelen bir annemiz vardı onların hepsi 100 yaşı aşkın diyor ki “Urfa’ya geldiğinde Karaköprü’ye geleceksin ben sana bir içli köfte yapacağım” hala dinamik maşallah.
Gayet güzel bir şura oldu, eşim de tabii ihmal edilmiş bir konuyu gündeme getirmek suretiyle bir konuyu ortama koydu. Sıfır Atık Projesi yaygınlaşmaya başladı, yerel yönetimler bunu yapmaya başladılar.
Bütün o atıkların toplanıp değerlendirilmesi ülke ekonomisine de kazanım, bunu yaptığınız zaman bir çok orman noktasında ağacı ne yapmış oluyorsunuz? Kurtarmış oluyorsunuz.
Buradan elektrik enerjisini de sağlayabiliyorsunuz, Kemerburgaz’da bunun adımını atmıştık şimdi Ankara’da da olacak.
Eşim de konuyu yakından takip ediyor kendisine çok teşekkür ediyorum.
© Tüm hakları saklıdır.