Politika

ERDOĞAN ''ÇILGIN PROJEYİ'' AÇIKLIYOR İSTANBUL (A.A)

27 Nisan 2011 15:21

-ERDOĞAN ''ÇILGIN PROJEYİ'' AÇIKLIYOR İSTANBUL (A.A) - 27.04.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bütün büyük zaferlerin, bütün büyük medeniyetlerin temelinde hayal bulunduğunu belirterek, ''Biz de milletimiz, ülkemiz için hayaller kurduk. her bireyin özgürce yaşayabildiği, kendisini özgürce ifade edebildiği, inancını özgürce yaşayabildiği bir Türkiye'nin hayallerini kurduk. yoksulluğun tükendiği, işsizliğin azaldığı, emeğe, ekmeğe musallat olan her ne varsa geri dönmemek üzere gittiği bir Türkiye hayalini kurduk. Biz kardeşliğin, dayanışmanın, paylaşmanın hayalini kurduk ve bu hayalin peşine düştük'' dedi. Başbakan Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde, kamuoyunda ''çılgın proje'' olarak adlandırılan ''Türkiye Hazır Hedef 2023, İstanbul Hazır Hedef 2023'' projesinin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmasına, bir İstanbul aşığı olan, İstanbul'u ''hayal şehir'' olarak tanımlayan Yahya Kemal'in İstanbul üzerine yazdığı ''Deniz'' adlı şiiriyle başladı. Şiirin, ''Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız/Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız, yürü!/ Hür maviliğin bittiği son hadde kadar/İnsan, alemde hayal ettiği kadar yaşar'' dizelerini okuyan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İnsan alemde hayal ettiği kadar yaşar. Alparslan bir hayal kurmuş, Anadolu'nun kapılarını aydınlığa aralamıştır. Osmangazi bir düş görmüş, göğsünden çıkan filizlerin Tuna'dan Dicle ve Fırat'a, Nil'den Drina'ya kadar uzanan bir çınara dönüştüğünü hayal etmiş, bu hayalin peşinde cihan devleti Osmanlı İmparatorluğu'nun tohumlarını atmıştır. Fatih Sultan Mehmet hayal kurmuştur, gemileri karadan yürütmüş, karanlık bir çağı kapatmış aydınlık bir çağın bu kapılarını ardına kadar açmıştır. Süleymaniye Mimar Sinan'ın önce hayallerini süslemiş, ardından İstanbul'un incisi olmuştur. Selimiye Edirne'nin, Türkiye'nin, dünyamızın incisi olmuştur. Çil çil kubbelerin, medreselerin, anıtların, kütüphanelerin, emsalsiz dizelerin ardından hep hayal vardır, hep engin bir muhayyile vardır. Çanakkale Zaferi, hayal kurabilen kumandanların, istiklal hayali kurabilen Mehmetçiklerin eseridir,  Mustafa Kemallerin eseridir. Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti hayal kurabilen Anadolu'nun, Trakya'nın eseridir.'' Bütün büyük adımların bir hayalle başladığını, bütün büyük hedefleri bir hayalin ateşlediğini, bütün büyük medeniyetlerin temelinde önce hayalin bulunduğunu belirten Erdoğan, ''Biz de milletimiz, ülkemiz için hayaller kurduk. Her bireyin özgürce yaşayabildiği, kendisini özgürce ifade edebildiği, inancını özgürce yaşayabildiği bir Türkiye'nin hayallerini kurduk. Yoksulluğun tükendiği, işsizliğin azaldığı, emeğe, ekmeğe musallat olan her ne varsa geri dönmemek üzere gittiği bir Türkiye hayalini kurduk. Biz kardeşliğin, dayanışmanın, paylaşmanın hayalini kurduk ve bu hayalin peşine düştük'' diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde İstanbul'a duydukları aşkın, sevdanın, tutkunun bir neticesi olduğunu kadar İstanbul için kurdukları hayallerin neticesi olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: ''Necip Fazıl ne güzel söylemiş İstanbul için... 'Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar/Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar/İçimde tüten bir şey, hava, renk, eda, iklim/O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim/Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur/Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur/Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale/Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.../Ana gibi yar olmaz İstanbul gibi diyar/güleni şöyle dursun/Ağlayanı bahtiyar/Gecesi sümbül kokan/Türkçesi bülbül kokan/İstanbul, İstanbul...' İşte böyle bir İstanbul'un hayaliyle iş başına geldik gecesi sümbül kokan bir İstanbul için kolları sıvadık. Türkçesi bülbül kokan bir İstanbul için 4.5 sene gecemizi gündüzümüze kattık.''  İstanbullu çocukların hayalinin temiz su içmek, parklarda, bahçelerde, yeşil alanlarda cıvıl cıvıl koşmak, temiz bir hava solumak olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Biz bu hayali gerçeğe dönüştürmek için koştuk. Çünkü devraldığımız İstanbul'da bunlar yoktu. Çöp dağları vardı, iktidarda CHP vardı. Ümraniye'de çöp dağlarının patladığı ve 39 vatandaşımızın öldüğü şu Ümraniye'de iktidarda CHP vardı. Çöpten, çöp dağlarından kurtararak buraları yeşil park alanlarına dönüştürdük. Suyun hayaliyle kavrulan İstanbul'u suyla buluşturduk. Temiz bir Haliç isteniyordu ama kime gittiysek, bize diyordu ki 'Haliç temizlenmez'. Ya ne olur diye sorduğumuzda, 'ancak burayı doldurmanız gerekir' diyorlardı. Kayalarla, topraklarla dolu bir Haliç düşünebiliyor musunuz? Bunu söyleyenler, danıştığımız koskoca hocalarımızdı. Fakat biz araştırdık ve Haliç'in temizlenebileceğini öğrendik ve onun projelerini yaptık. Haliç'in içinden o bütün çamuru aldık ve onu 9.5 kilometre uzaklıktaki Alibeyköy'deki taş ocaklarına taşıdık. Ama kimse bunun farkında değildi. Oraya petrol boru hattı gibi borular döşemiştik. O borulardan HAliç'in bütün çamurlarını sıvı haline getirip taşıdık. Oradan kendimize 650 bin metrekarelik bir yeşil alan meydana getirdik. Kim çevreci CHP mi biz mi?''