-ERDOĞAN: CHP SİYASİ YELPAZENİN NERESİNDE? İSTANBUL (A.A) - 03.05.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Allah aşkına, anamuhalefet partisi CHP'nin, artık siyasi yelpazenin neresinde durduğunu, neresinde yer aldığını bilen, anlayan var mı?'' dedi. Erdoğan, ''Bunu batılılar da biliyor. Batılı, onlara değil bize 'sizi sosyalist enternasyonele alalım' diyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, TUSKON Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısında, bazı kesimlerin her proje, her hedef, hatta her hayal karşısında ''olmaz, yapılamaz, gereksiz, imkansız'' tepkisini alışkanlık haline getirdiğini, bir yandan moral bozduklarını, bir yandan da engel çıkarmaya çalıştıklarını anlattı. Kanal İstanbul Projesi'ne değinen Erdoğan, projeye ''aklıselim insanların hepsinin sahip çıktığını'', projeyle ilgili Avrupa ve dünyadan da takdir aldıklarını kaydetti. Kendi ismini taşıyan bulvarı (Vatan Caddesi), Adnan Menderes'in 1960'larda açtığını belirten Erdoğan, ''CHP zihniyetinin o gün 'bu kadar geniş caddeyi ne yapacaksınız, buraya uçak mı indireceksiniz?'' dediğini ifade etti. Aynı zihniyetin birinci, ikinci ve şimdi de üçüncü köprüye aynı şekilde karşı çıktığını söyleyen Erdoğan, ''Siz isteseniz de istemesiniz de halkım istiyor, biz bunu yapacağız'' dedi. Başbakan Erdoğan, aynı zihniyetin Marmaray'ı da istemediğini vurgulayarak, ''Ama benim dedem istedi. Abdülmecit, 1826'da bunun mimarı, projesini yaptı ama gerçekleştirmek bize nasip oldu. Bütün engellemelere rağmen 2013'de açacağız ve Pekin'i Londra'ya bağlayacağız'' şeklinde konuştu. Erdoğan, Marmaray'ın yanında taşıtlar için bir tüp geçit daha yapacaklarını anımsatarak, bu projelerle Boğaz Köprüsü'nün yükünü hafifletmek ve İstanbul'un ulaşım sorununu minimize etmeyi amaçladıklarını belirtti. -İNSAN UNSURU ELEŞTİRİSİ- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kanal İstanbul Projesiyle ilgili olarak, ''Burada insan unsuru yok'' dediğini dile getiren Erdoğan, ''Herhalde bizim animasyona takıldı. Çünkü o animasyonda kanalda gemi gidiyor. Arkadaşım dedi ki 'keşke gemi yerine insan yürütseydin' O zamanda diyecek ki (yüzme bilmiyor)''' diye konuştu. Erdoğan, proje kapsamında orada iki şehir inşa edileceğini ve şu anda deprem riski altındaki konutları, bu iki yeni şehir planı içinde eritmek istediklerini ifade ederek, İstanbul'un ve İstanbullular'ın bu tehdit altında yaşamaması gerektiğini kaydetti. Muhalefetin de sürekli İstanbul'un deprem tehdidi altında olduğunu söylediğini anlatan Erdoğan, yine de bu yönde atacakları adımları engellemeye çalıştıklarını aktardı. Erdoğan, bu projenin belediye başkanlığından bu yana hayali olduğunu, Başbakan olunca da gerekli çalışmaları yaparak projeyi hazırladıklarını söyledi. Keban Barajı'nın 1965-75 arasında inşa edilirken ''CHP'lilerin aynı şekilde projenin karşısında durduklarını'', o projede emeği geçen siyasinin şimdi CHP'ye hizmet ettiğini ifade eden Erdoğan, hatta bir CHP milletvekilinin TBMM'de ''Bu kadar elektriği ne yapacaksınız, toprağa mı vereceksiniz?'' dediklerini anlattı. Erdoğan, ''Bunların mantığı bu... İnanın bunların, bu ülkeye faydası diye bir şey yok'' dedi. Aynı tavrı İstanbul'a köprü yapımında da sergilediklerini, dönemin Mimarlar Odasının köprüyü ''İstanbul'un başına gelen en büyük felaket'' olarak nitelendirdiğini, bir CHP milletvekilinin, köprü için ''akıl ve hesap işi değildir'' diyerek karşı çıktığını vurgulayan Erdoğan, ''Aklı olmayanın, hesap bilmeyenin bu işten anlaması mümkün değil'' diye konuştu. Erdoğan, o dönemde gazeteci Nadir Nadi'nin de ''Bu köprü sağcıların köprüsüdür'' şeklinde ifadesinin bulunduğuna dikkati çekerek, ''O zaman geçme üzerinden. Nasıl olsa sandal var, sandalla geçersin'' diye konuştu. -SOSYALİST ENTERNASYONEL- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İşte bu zihniyet, 40 yıl önce neyse bugün de o. 40 yıl önce neredelerse bugün de oradalar. Her türlü yeniliğin, her türlü değişimin, reformun karşısındalar. Şu 8,5 yılda, hangi adımı attıysak, hangi reform için kolları sıvadıysak, bu zihniyeti karşımızda bulduk. 1950 civarında vekil yönetici ile biz Abdullah Bey'in dönemine kadar olan süreci geçirdik. Yerindelik hakkı bizimdir, yürütmenindir. Fakat ne yazık ki imzalanmamıştır. Biz de ne yaptık? Hep vekaleten yürüttük. Bir siyasi kadro iktidar olduğu zaman bu işi kadrosuyla götürür. Devamlı ne yazık ki hep geri gönderilmiştir. Biz de hep vekil genel müdürlerle, üçlü kararname gereken atamalarda hep bunları uygulamak zorunda kaldık. Bizi engellemek, yavaşlatmak için her yola başvurdular; engelleyemeyince de soluğu... Anamuhalefet partisi her seferinde Anayasa Mahkemesinde aldı. Şu anda, seçim sandığını gördüler. 8,5 yıl boyunca bıkmadan, usanmadan karşı çıktıkları her ne varsa ondan vazgeçtiler, U dönüşü yaparak, çark ederek, karşı çıktıkları her şeyi şimdi de savunmaya başladılar. Allah aşkına, anamuhalefet partisi CHP'nin, artık siyasi yelpazenin neresinde durduğunu, neresinde yer aldığını bilen, anlayan var mı? Sağda deseniz, değiller... Solda deseniz, hiç değiller. Sosyal demokrasiyle alakaları kalmadı. Bunu batılılar da biliyor. Batılı, onlara değil bize 'Sizi sosyalist enternasyonele alalım' diyorlar. Liberal deseniz değiller, demokrat hiç değiller, muhafazakarlık hak getire...'' 12 Eylül referandumu öncesinde Kılıçdaroğlu'nun ortaya çıkarak başörtüsü meselesini çözeceğini söylediğini anlatan Erdoğan, 12 Eylül akşamı Kılıçdaroğlu ile bir toplantıda bir araya geldiklerini ve ona el ele vererek başörtüsü sorununu çözme teklifinde bulunduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu'nun ise kendisine ''Nasıl çözelim?'' dediğini ve orada da ''manevraya başladığını'' ifade eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü meselesini bir daha hiç konuşmadığını belirtti. Erdoğan, ''Ancak önüne bir çarşaflı kardeşim gelse ona da bir rozet takmaya kalkar, sonra da otobüsten atarlar. Önceki Genel Başkan da böyleydi'' dedi. CHP'nin ekonomide aynı anda hem liberal, hem devletçi, hem de müdahaleci olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Bir yandan 'aile' derler, 'aile Sigortası' derler, öte yandan aile kurumunu çürütecek, kirletecek işlerin içine girerler. Bir yandan Ecevit derler, Ecevit'in mirasına sahip çıkarlar, diğer yandan giderler, Ecevit'e 'iş göremez' raporu verenleri, hem de Ecevit'in memleketinden aday yaparlar'' şeklinde konuştu. Erdoğan, Deniz Baykal'ı CHP Genel Başkanı olduğu dönemlerde Şebi Aruz'da yaptığı konuşmaları dinlediğini anlatarak, ''Baykal'ı dinlerken, 'ben bu kadar uç konuşma yapamam, yoksa partimle alakalı kapatma davası açarlar' diye düşünürdüm. Ancak Baykal, aşırı uçlarda konuşma yapardı'' diye konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu'nun gittiği her yerde, başörtüsü üzerinden, Mevlana üzerinden, Kutlu Doğum Haftası üzerinden ''istismar siyaseti güderken'', Samsun'da ''Bu ülkede ezan CHP sayesinde okunuyor'' derken, Eskişehir'de kendi belediyelerinin ''camiye, tesettüre hakaret için bir sergiye ev sahipliği yaptığını'' ifade eden Erdoğan, daha sonra da 'Bunun bizimle ilgisi yok, haberimiz yoktu, sonra sergiyi kapattık'' dediğini anlattı. Erdoğan, ''Nasıl haberiniz yok? Senin belediye başkanın işin içinde...'' dedi. -KARS'TAKİ ANIT- Konuşmasında Kars'taki anıt konusuna da değinen, Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Eğer biz Kars'ta yapılan bir şeye karşı çıktıysak, karşı çıkmamızın sebebi var. Bizim tarihi eserlerimizin, tarihi tabyaların üzerine, Hasan Harakani Hazretleri Camisi'nin türbesinin olduğu bir yere, oradaki tüm vakıf eserlerinin olduğu bir bölgeye bu tür bir eseri hoş karşılayamadığımız gibi yargı da yıkım kararı vermiş. Uyarıma karşın onu yaptıran Belediye Başkanı CHP'nin birinci sıradan milletvekili adayı. Kimileri, kalkıp bunu savunuyorlar. Biz, olduğumuz gibi görüneceğiz, görüneceğimiz gibi olacağız, gerçek bu...'' Edirnekapı surları, Topkapı surları gibi tarihi eserlerin yanına belli bir ölçünün dışında bir bina kondurulamayacağını, bunun yasak olduğunu, bir surun dibine bir bina inşa edilemeyeceğini, belli bir mesafe ve yüksekliğini üstüne çıkılamayacağını ifade eden Erdoğan, ''Kars'ta ise bu anıtın tarihi tabyaların üzerine kondurulduğuna dikkati çektik'' dedi Erdoğan, iktidarları döneminde yüzlerce eseri ihya ettiklerini, restore ettirerek bunları ülkeye kazandırdıklarını ifade ederek, ''Bunlar karşısında bu tür eserleri yıkanlar karşısında susanlar, gelip buna karşı çıkıyorlar. Neden? Yargı bununla ilgili kararı veriyor, çok da yerini yurdunu bilmeden konuşuyorlar. Orada Ermenilerle mücadelede şehit olan ecdadımızın kabirleri var, tabyalar var, vakıf eserlerimiz var. Geleceksin orada böyle bir eseri ortaya koyacaksın. Sonra da diyeceksin ki 'bu benim eserimdir insanlık anıtıdır'... Iğdır'da insanlık anıtı var, oradakine bir şey diyen var mı?'' şeklinde konuştu.