Politika

ERDOĞAN: BELGELESİNLER GÖREVİ BIRAKIRIM İSTANBUL (A.A)

05 Haziran 2011 10:59

-ERDOĞAN: BELGELESİNLER GÖREVİ BIRAKIRIM İSTANBUL (A.A) - 05.06.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hangi belediye, hakkı olan parayı almıyorsa bana belgelesin, anında öderim. Eğer ödemezsem ben bu makamda durmam'' dedi. TGRT Haber'de canlı yayımlanan ''Seçime Doğru'' programında soruları yanıtlayan Erdoğan, İzmir ve Antalya mitingleriyle ilgili soruya karşılık, kısa bir süre önce Antalya'da olduğunu hatırlatarak, Antalya mitinginin, bugüne kadar Antalya'da yaptığı ''en muhteşem miting'' olduğunu söyledi.  Erdoğan, bugünkü İzmir mitinginin de aynı şekilde muhteşem olduğunu, emniyet rakamlarına göre 150 bine yakın bir katılımın olduğunun söylendiğini ifade etti. ''Coşku, heyecan doruktaydı'' diyen Erdoğan, ''(Yerel yönetimler gerek İzmir'de gerek Antalya'da acaba ne yaptı?) diye bir şey sorulursa ben bir belediyeci olarak, İstanbul gibi şehrin belediye başkanı olarak birçok yaşadıklarım var. Bu yaşadıklarımı ister istemez oralarda da bir belediyeci gözüyle görüyorum, arıyorum. Gördüğüm şey şu, havaalanından giriyorsunuz, çevre yolundan şehre gireceksiniz, orada İzmir'de dereler var. İnanın, eskiden bizim Haliç nasıl kokuyorsa aynen o şekilde kokuyor, şehre girerken aynı durumu yaşıyorsunuz. Bu şunu gösteriyor, Ege'nin incisi, Akdeniz'in güzel şehri niçin bu halde, neden? Burada demek ki yerel yönetimde acziyet var, altyapıda yerel yönetim iyi çalışmıyor, bunu gösteriyor. Zor bir şey değil, siz bu dereleri alırsınız kolektörlere. Tüm atık suyu bu kolektörlere aldığınız zaman bu dereden sadece yağmur suyu akar. Yağmur olmadığı, şu, bu falan, kar gelmediği zaman, o zaman da zaten kurur. Onun da farklı yöntemleri vardır. İlla oradan su akmasını istiyorsanız onun için de oraya farklı bir şekilde su pompalarsınız, bunu o şekilde çözersiniz. '' Arsenikli su meselesinin çok konuşulduğunu, İzmir ve Ankara'da bunun tartışmalarının çok yapıldığını ifade eden Erdoğan, ''Biz 'İzmir CHP belediyesidir' diye bakmadık. İzmir'in içme suyu sorununu çözdük. Bunlar aslında büyükşehir belediyelerinin kendi görevidir. Su olayını DSİ çözmez, onların çözmesi lazım. Fakat biz burada vatandaşımız böyle bir sıkıntı yaşamasın diye orada da su sorununu çözdük'' şeklinde konuştu. -''İFTİRA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ''- Bir iftira ile karşı karşıya olduklarını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''AK Parti dışındaki belediyelerin hepsinde bu kampanya var, çok enteresan. Diyorlar ki 'hükümet bize mali desteğini, hakkımız olan parayı göndermiyor'. Bakın, açık açık söylüyorum. Hangi belediye, hakkı olan parayı almıyorsa bana belgelesin, anında öderim. Eğer ödemezsem ben bu makamda durmam. İzmir Büyükşehir Belediyesi almıyorsa bana belge ile gelsin, bunu ödemiyorsam anında çeker giderim, durmam. Çünkü buradan geldim, buna benzer iddiaları yapıyorlardı. Ama belediye başkanlığımızda bize hakkımız olanı dahi vermediler ve borçların tamamını kesme yoluna gittiler o dönemlerde.  İzmir'in şu anda içler açıcı olmayan bir durumu var. Mesela TOKİ ile adeta kavgalı... TOKİ, kentsel dönüşüm ve değişim ile ilgili adım atıyor. Binlerce konut yaptı, 12 bini aşkın konut şu anda İzmir'de teslim edildi. Bu İzmir'in menfaatinedir. Böyle bir destek sağlıyor. Ne yazık ki gerekli desteği o vermesi gerekirken vermiyor ve TOKİ kovalıyor. Ama şimdi eğer bu hava devam edecek olursa biz bu yeni dönemde gerekirse özel kanunla TOKİ'nin yetkilerini daha da artıracağız ve belediye imarı, şunu, bunu filan dinlemeden TOKİ gelecek, kendi imar planlarını yapmak suretiyle orada inşaatını, zaten hazine arazisi veya kamulaştırma, neyse bütün bu yetkileri donatmak suretiyle... Çünkü biz bu kentlerimizi bu tür anlayışlara teslim edemeyiz.'' İzmir'de gecekondunun aşırı derecede çok olduğunu ifade eden Erdoğan, EXPO 2020 ile ilgili belediye başkanının ''Hükümet benim arkamdadır veya başbakan benim arkamdadır'' diye bir güvenceyi alıp Paris'e götürmesi gerektiğini, ancak gitmediğini söyledi. Erdoğan, ''Böyle bir hükümet var. 'Ben taahhüt ediyorum, ben EXPO 2020'nin garantörüyüm' diyorum ve bunu beyefendi götürmedi. Hesabı nedir bilmiyorum. Ama bundan öncekinde bizzat kendisi benimle görüştü, o zaman götürdü. Şimdi niye götürmüyorsun? Anlamak mümkün değil'' şeklinde konuştu. -''KURU BİR SEÇİM KAVGASI DEĞİL''- Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'i turizmin, ihracatın, sanayi ve ticaretin önemli bir  merkezi haline getirmek istediklerini, bununla ilgili de bu dönemde orada çok büyük yatırımlar planladıklarını kaydederek, ulaştırma ve turizm bakanlarını oraya boşuna göndermediğini, göndermesinin sebebinin ''kuru bir seçim kavgası'' olmadığını, geleceğe yönelik İzmir'in İstanbul, Ankara bağlantısı, raylı sistemler, hava ve deniz yollarıyla ilgili atacakları adımlar bulunduğunu bildirdi. Çandarlı Limanı'nı ''dünyanın ilk on limanı arasına sokma'' projeleri olduğunu anlatan Erdoğan, ''Onun için işte, bizzat evin sahibi buradan olsun istedik. Aynı şekilde turizmde ciddi bir sıçramayı yapmak için Kültür ve Turizm Bakanımızı İzmir'e verelim istedik ki turizmde Antalya, İstanbul nasıl bir gelişme içindeyse İzmir de süratle böyle bir gelişme içinde olsun istedik'' dedi. Antalya'da durumun farklı olduğunu belirten Erdoğan, elinde, Antalya ile ilgili belediye seçiminde verilmiş vaatler bulunduğunu, bunların yerine getirilmediğini ifade etti. Erdoğan, ''Belediye, seçimdeki afişlerde ne söz vermiş, neyi yapamamış? Burada hepsi var. Kampanyayı yürüten akıl hocaları bunların aynı. O da aynı, bu da aynı. Çünkü aynı merkezden idare ediliyorlar. O Antalya'da tuttu, bu da Türkiye'de ya tutarsa... Dürüst değiller, mantık hep aynı, ya tutarsa... Yaptıkları iş bu'' diye konuştu. -''DEMEK Kİ BİZ DOĞRU YOLDAYIZ''- İzmir ve Antalya'da halkın gerçeği gördüğünü ifade eden Erdoğan, vatandaşların hizmet siyasetine, eser siyasetine oyunu vermesini istediğini dile getirerek, ''İstismar siyasetine, ideolojik siyasete oyunuzu vermeyiniz. Burada istismar siyasetine, ideolojik siyasete oy verirsek ülkemize yazık ederiz. Ama bu ülkede üretenlere, hizmet verenlere eğer destek olursak inanın, Türkiye'nin 2023'te dünyanın ilk on ülkesi arasına girmemesi mümkün değil. Bu kadar iddialı konuşuyorum, sekiz buçuk yılın deneyimiyle tecrübesiyle...'' dedi.  Erdoğan, ''Seçime bir hafta kala dış kamuoyunda İsrail yanlısı olan yayınları ile bilinen ABD ve İngiltere'deki uluslararası etkin bazı yayın kuruluşları Türkiye kamuoyuna 'AK Parti'ye oy vermeyin, CHP'ye oy verin' diye çağrıda bulunuyorlar. Nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:  ''Bu çağrıları yapmaları çok isabetli oldu, demek ki biz doğru yoldayız. Çünkü Türkiye ile ilgili kararı onlar veremez. Biz 3 Kasım 2002'de ulusal medyaya rağmen gelmiştik. Şimdi hem ulusal hem de uluslararası medyaya rağmen Allah'ın izniyle geleceğiz. Niye? Benim milletim karar veriyor da onun için. Çünkü söz de karar da milletimindir. Milletim bu kararı en ideal şekilde verecek, çünkü hizmeti gören o, yaşayan o. İnanıyorum ki hükümetinin kendisine nasıl hizmetkar olduğunu biliyor. Fakat uluslararası bu noktadaki medya, İsrail destekli oldukları için Türkiye'de AK Parti'nin iktidarının devamından hoşnut olmazlar. 'Acaba bunu nasıl bozarız?' diye gayret ederler. Türkiye'de de tabi bunların şu anda eli ayağı var. Bakıyorsunuz son zamanlarda Sayın Kılıçdaroğlu medyayla görüşmesi oluyor, orada 'Dayan Yorgo, Kılıçdaroğlu geliyor' diye bir açıklama yapıyor. Ondan sonra Yunanistan'ın da en çok satan gazetesi, 'Dayan Yunanistan, Kılıçdaroğlu geliyor' diye bununla dalga geçiyor. Olay bu kadar açık.'' -''SEN NASIL BUNA SAHİP ÇIKMIYORSUN?''- Bunu, ''One minute'' çıkışının intikamı olarak algılayıp algılamadığının sorulması üzerine de Erdoğan, ''Ben onları hatırlamak bile istemiyorum. Çünkü bizim o gün orada çıkışımız insani görev olmanın yanına İslami de bir görev. Ama aynı şeyi İsrail'de yangın çıktığında orada da söyledim. Bu anlayışla bakıyorum. İslamafobianın bu kadar yaygın devam ettiği bir dünyada Müslüman'ın öyle olmadığını da göstermemiz lazım. Kim olursa olsun, orada canlı varsa bizim oraya bütün imkanlarımızla ulaşmamız lazım. Bizim Davos'taki olayımızda ben o plajdaki tabloyu unutamam ki. Orada İsraillilerin o taramada yedi kişiyi öldürdükleri anda o yavrunun babasının, annesinin yanında nasıl çığlıklar içinde öldüğünü unutamam ki. Onun için benim çıkışım, 'Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz' derken buna dayalıydı'' dedi. Başbakan Erdoğan, bütün bunlar yaşanırken Kılıçdaroğlu'nun adeta bayram ettiğini söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kalkıp diyor ki 'Biz Mavi Marmara'yı göndermezdik'. Mavi Marmara Gazze'ye insani yardım için gidiyor. Peki Mavi Marmara'nın arkasında hangi bayrak dalgalanıyor? Türk Bayrağı dalgalanıyor. Sen nasıl kalkarsın da öyle 'gönderirdik, göndermezdik' bunu konuşabilirsin. Her gemi hazırlaması gereken belgeleri varsa istediği yere gider. Saldırı nerede yapılıyor, uluslararası karasularında yapılıyor. İsrail'in sularında mı yapılıyor? Sen buna karşı nasıl otuz üç ülkenin insanının olduğu bu gemide, kendi ülkenin de insanları var, buna sahip çıkmıyorsun? Böyle bir anlayış olur mu? İşte Kılıçdaroğlu'nun uluslararası mantalitesi bu. Kendi insanına, kendi bayrağına bakışı da bu.'' -''İŞBİRLİĞİNİN OLDUĞU ÇOK AÇIK''- Uluslararası etkin yayın kuruluşlarının Türk kamuoyuna çağrı yaparken neden başka bir parti değil de CHP'ye çağrı yaptığının, burada işbirliği sezip sezmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, '' İşbirliğinin olduğu çok açık net ortada, işbirliği var. Onun bir defa kalkıp da Türkiye ile ilgili gelişmelere ilişkin anti demokratik, demokratik, yeni anayasa, temel hak ve özgürlükler, demokrasi, bunlarla ilgili yorum yapmasını ben tabii bulurum ama 'şu partiye oy verin' dediği zaman onu asla demokratik bir yansıma olarak görmem. Aynı gazete kalksa 'AK Parti'ye oy verin' dese ben onu da anormal bulurum, onu da doğru bulmam, onun da karşısına dikilirim. Sen kendi işine bak, buna niye karışıyorsun'' diye konuştu. ''Kılıçdaroğlu'nun, 'Biz olsaydık Mavi Marmara krizinde Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulmasına izin vermezdik' çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine de Erdoğan, onun da yanlış bir çıkış olduğunu, Mavi Marmara'yı göndermemenin bu işin çözümü olmadığını söyledi. Erdoğan, ''Gazze'deki mazlum insanların yanında olacak mısın, olmayacak mısın? Sen önce bunun cevabını ver. Biz şu anda Gazze'deki mazlum insanların yanındayız. Kızılayımızla, her şeyimizle ulaşmaya çalışıyoruz'' dedi. STK'ların da ulaşma gayretleri olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Dünyada STK'lar engellenebilir mi? Greenpeace üyelerini engelleyecek mi?  Belgesi var mı kardeşim? Var, sen bunu engelleyemezsin, silah taşımıyor ki bu. Gemide bir tane silah yok. Silah tüccarlığı da yapılmıyor, sen buna nasıl engel olursun? Bu nedir bir defa, uluslararası taşımacılıkta, seyahatte, seyahat özgürlüğünü engellemektir'' dedi. Son zamanlarda ''Amerika devreye giriyor'' diye bazı dedikodular dolaştığını belirten Erdoğan, ''Amerika kalkıp da bizden 'Mavi Marmara'yı göndermeyin' diye bir talepte bulunmadı şu ana kadar. Böyle bir şey söz konusu değil'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle: *''Yumuşak başlıyım ama uysal koyun değilim. Neyse hakkı, onun hakkını vermek zorundayım. Yaptığım budur. Asla hakaret etmem'' *''Bana çıkın deyin ki 'Şu hakareti yaptınız'. Ama hakikaten, kullanılan ifadede bu varsa bu ifadeyi zikretmek durumundayım'' *''2012, Türkiye'nin inanıyorum ki reel yatırımlarda sıçrama yılı olacaktır'' *''Eğer 367'yi bulursak, (yeni anayasa) referanduma götürmeyi gereksiz bulurum'' *''Dünyada hiçbir sermaye çevresi açık ve net 'Ben şu partiyi destekliyorum' gibi bir açıklamanın içinde bulunmaz'' *''Bu tür bir şeyin içerisine girme durumunda olan bir sanayici veya girişimci olursa o tabii ki bir risk alır. Çünkü bu işin içerisinde bakışlar değişir'' *''Denilebilir mi ya camilerdeki imama, 'Devletin imamı bunun arkasında namaz kılınmaz'... Orada cuma namazı kılınıyor, arka tarafta öbürleri ayrıca cuma namazı kılıyor'' *''Din birleştirici, bunu dağıtmaya gayret ediyorlar. Çünkü kürt kardeşlerimizin hassasiyeti burada'' *''Bu şifre mifre, falan filan bunların hepsi hikaye'' *''Şu anda Türkiye çok ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Bu dönüşüm esnasında da demokrasi ciddi manada güç kazandı'' *''Söz de karar da kendisinde olan bu milletim, inanıyorum ki sonuna kadar davasına sahip çıkacaktır'' *''Ne olur futbol takımı tutar gibi parti tutmayalım. Hizmet siyasetine, eser siyasetine oylarımızı verelim''