Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Wall Street Journal gazetesinin Uludere haberiyle ilgili olarak ''Genelkurmay Başkanımız kendi alanına giren konunun cevabını vermiştir. Ben Türkiye'yi ana muhalefet partisi CHP'nin idare etmediğini çok iyi biliyorum. İnsansız hava araçları direkt olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emrinde hareket ederler'' dedi. Erdoğan, Suriye'deki olaylarla ilgili olarak, "Beşşar şöyle demiş, böyle demiş bunu hiç düşünmemize gerek yok ve halkın iradesi karşısında Beşşar'ın dayanamayacağını ben yine çok açık net bugün Bulgaristan'dan da söylüyorum. Çünkü er veya geç halk ne derse o olacaktır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Bulgaristan Başkanı Boyko Borisov ve Katar Başbakanı Hamed bin Casim bin Cebr el Tani ile Varna'da Karadeniz kıyısında bulunan Evksinovgrad Sarayı'ndaki görüştü.
Erdoğan, görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, 3 dost ülke olarak bir araya geldiklerini belirterek, geleceğe yönelik atılacak adımları görüştüklerini, bu kapsamda, Tunca ve Revze üzerindeki dere barajlarla ilgili çalışmaları ele alarak, ilgili bakanları görevlendirdiklerini söyledi.
Otoyol ve otoban konusunda 3 ülkenin birlikte yürüteceği çalışmalarla ilgili görevlendirilecek yetkililerin, önümüzdeki hafta bir araya gelerek bu konuda çalışmalara başlayacağını belirten Erdoğan, bu sürecin başarılmasının, Asya, Avrupa, Ortadoğu bağlamında önemli bir sıkıntının çözülmesine fırsat tanıyacağını vurguladı.
Bölgenin en önemli konusu ve sorununun Suriye olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bu sorunda da düşüncelerimizin örtüştüğünü gördük ve buna yönelik neler yapabiliriz, bunun üzerinde durduk. Zira 10 bini aşkın insan bugüne kadar öldürülmüş vaziyette. Tüm bunlara duyarsız kalmak her şeyden önce insani duygularla alakalı hassas bir konu. Tabii yaralıların ne yazık ki artık hesabını yapamıyoruz'' diye konuştu.
Suriye'deki olaylar nedeniyle yaşanan göçlere de değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Tabii göçler aşırı derecede var. Bizim ülkemizde de 25 bine yakın şu anda misafirimiz var, sığınmacı var. Aynı şekilde Ürdün'de 100 bini aşkın şu anda göçmen var. Lübnan'da aynı şekilde göçmenler var. Bu insanlar sadece Beşşar'ın tanklarından, toplarından kaçıyorlar. Annan Planı'nın hayata geçmediğini, geçemediğini gördük. Annan Planı, maalesef uygulanmıyor. Endişemiz buydu zaten. Gözlemci misyonu da şu anda kafi değil. İlk etapta 50 gözlemci misyonu söyleniyordu. Daha sonra Rusya Federasyonu'nun da teklifi ile 'Bu sayı 300'e çıkarılsın' dendi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde de kabul edildi.''
Bunun da yeterli olmadığını dile getiren Erdoğan, bin, 2 bin veya 3 bin gözlemci misyonuna burada ihtiyaç olduğunu, Suriye'nin tamamının gözlemci misyonuyla donatılması, nerede ne oluyor bunların bilinmesi ve ona göre gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti.
Erdoğan, ''Bu konuyla ilgili olarak da şu anda bugün aldığımız bilgiler, haberler, 300'ün de yeterli olmayacağı istikametindedir. Temenni ederiz ki Suriye'deki bu insanlık dramı sona erer, orada da barış egemen olur. Özgürlüklere, halkın özellikle birbirlerine saygılı olduğu yeni bir Suriye'yi, Suriye halkı kendi iradesiyle kurmuş olur'' ifadesini kullandı.
''Halkın iradesi karşısında Beşşar dayanamayacak''
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in dün bir televizyon kanalında, Türkiye'nin muhaliflere verdiği siyasi destekten duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği belirtilerek, bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:
''Suriye konusunda Beşşar Esed'in yapmış olduğu açıklamalarla ilgili olarak, tabii şu anda muhalif güçlerin Suriye'deki attıkları adımlarla ilgili bizim hassasiyetimiz devam etmektedir. Bizim aramızda 910 kilometre bir sınır var. Bizim burada olup bitenlere duyarsız kalmamız mümkün değil. El Tani kardeşim de biz de kendileriyle gayet iyi münasebetler içerisinde olan insanlardık, aile hukukumuz vardı, bu denli iyi noktadaydık ama siz eğer halkınıza zulmederseniz o zaman da biz sizin yanınızda olamayız. Eğer bu zulüm olmamış olsaydı bugün süreç yine aynı şekilde devam ediyor olacaktı ama düşünün ki 10 binin üzerinde insan öldürülüyor. Sokakların arasında tanklar var, toplar var. Bu insanlar öldürülüyor. Burada kalkıp 'Beşşar, iyi yapıyorsun' diyemeyiz. Buna kimsenin hakkı yok. Dünyada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne hemen hemen bütün ülkeler imzasını koymuş ve biz bu uluslararası hukuku bir kenara mı koyacağız? İnsan hakları noktasında oluşan hukuku bir kenara mı koyacağız? Şu anda uluslararası hukuktan tamamen uzak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne tamamen ters bir zulüm Suriye'de cereyan etmektedir ve bu konuda bizler orada mazlumların yanında yer almaya devam edeceğiz, elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bunu da Beşşar'ın böyle bilmesini özellikle ifade ediyoruz. Yani Beşşar şöyle demiş, böyle demiş bunu hiç düşünmemize gerek yok ve halkın iradesi karşısında Beşşar'ın dayanamayacağını ben yine çok açık net bugün Bulgaristan'dan da söylüyorum. Çünkü er veya geç halk ne derse o olacaktır.''
''Türkiye'yi CHP'nin idare etmediğini çok iyi biliyorum''
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, ''Uludere ile ilgili tartışmalara Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Kılıçdaroğlu da katıldı. Cumhurbaşkanı, 'Genelkurmay'a güvenmek zorundayız' dedi. Kılıçdaroğlu ise 'Ülkeyi Genelkurmay mı yönetiyor?' dedi. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir'' şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:
''Genelkurmay Başkanımız kendi alanına giren konunun cevabını vermiştir. Ben Türkiye'yi ana muhalefet partisi CHP'nin idare etmediğini çok iyi biliyorum. İnsansız hava araçları direkt olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emrinde hareket ederler.
Şu anda Amerika'daki seçimler sebebiyle oradaki mevcut iktidarı zora düşürme gayreti içerisinde olan bir yayın politikasını mevcut gazete kendisine gaye edinmişse onu bilemem. Ben bu haberi mevcut hükümeti bu seçimler öncesinde zora düşürme adımı olarak görüyorum. Zira Silahlı Kuvvetlerimizin de açıkladığı gibi, biz kendi insansız hava araçlarımızla hareket ederek bu adım atılmıştır. Şu anda da gerek idari, gerekse adli yargıda süreç devam etmektedir. Konuyla ilgili başka söyleyeceğimiz herhangi bir şey söz konusu değildir.''