Politika

ERDOĞAN: "PARTİLERİN OYLANMA ZAMANI 2011'DİR" KOCAELİ (A.A)

18 Ağustos 2010 23:00

-ERDOĞAN: "PARTİLERİN OYLANMA ZAMANI 2011'DİR" KOCAELİ (A.A) - 18.08.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  partilerin oylanma zamanının 2011 milletvekili seçimi olduğunu belirterek, referandumla ilgili ''Ama burada 'Evet' var, 'Hayır' var. Parti işareti yok. Mühürü geleceksin, basacaksın. Onun için de ben CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye oy vermiş bütün kardeşlerime sesleniyorum, sakın ha bu oyuna gelmeyin'' dedi. Erdoğan, partisinin Kocaeli'de düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, siyasette dürüstlüğü istediklerini ifade etti.  Hiçbir zaman bir araya gelemeyenlerin şimdi bir araya geldiklerini vurgulayan Erdoğan, ''CHP, MHP, BDP, YARSAV, o malum medya... O malum medya, o 411 oy çıktığı zaman, ben buradan sesleniyorum MHP'ye, özgürlük savunucularına da sesleniyorum; o malum medyanın en büyük gazetesi, Türkiye'de en çok satan gazeteydi, nasıl başlık attı o gün? 'Kaosa kalkan 411 el' dedi. Yani onu, o özgürlük olayını bir kaos olarak gösterdi. Parlamentoda yasama organının almış olduğu böyle bir kararı sen nasıl oluyor da bir kaos olarak gösteriyorsun? Sizin özgürlüklere saygınız bu mu? Eğitim özgürlüğüne saygınız bu mu? İnanç özgürlüğüne saygınız bu mu? Bunların özgürlük anlayışı bu'' diye konuştu.  Erdoğan, anayasa değişikliği paketiyle getirilen düzenlemelere de işaret ederek, şöyle devam etti: ''İşte şimdi bu değişiklikle ne geliyor? Hak ve özgürlükler noktasındaki en geniş alan doğuyor, 'evet' mi? Mesele bu. Sevgili kardeşlerim geleceğimizi, kendimizin ve çocuklarımızın geleceğini oylayacağız. Partilerin oylanma zamanı 2011 milletvekili seçimidir. Bu konuda da tercihler özellikle genel seçimde ortaya konacak. Ama burada 'evet' var, 'hayır' var. Parti işareti yok. Mühürü geleceksin, basacaksın. Onun için de ben CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye oy vermiş bütün kardeşlerime sesleniyorum, sakın ha bu oyuna gelmeyin.'' Alanda bulunan vatandaşlardan, muhalefetin 'Hayır' derken neye 'Hayır' dediğini, kendilerinin 'Evet' derken neye 'Evet' dediğini değerlendirmesini isteyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''İnanın bunlar anlatamıyorlar, anlatamayacaklar da. Şimdi kardeşlerime diyorum ki 'Kime oy verirsen ver, parti olarak neyi tutuyorsan tut, halk oylamasında gel, bu 26 madde nedir buna bak'. Şimdi anayasa değişikliğini oyluyorsunuz. Biz AK Parti olarak dedik ki 'Türkiye bu anayasayla yoluna devam edemez. Türkiye bu anayasayla dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alamaz. Türkiye bu anayasayla 1 trilyon dolar ticaret hacmine ulaşamaz. Türkiye bu anayasayla bölgesinde, dünyada güçlü bir ülke olamaz. Anayasayı değiştirmemiz gerekiyor' dedik. Bize herkes 'Evet' dedi. 'Bu anayasa darbe anayasasıdır' dediler. İşte dün, 'Bu anayasa darbe anayasasıdır' diyenler şimdi sesini çıkarmıyor. Benim de garibime giden o.  Değerli kardeşlerim, bu seçimde ne var? İki şey var. Bir; darbe anayasasından yana olanlar, iki; milletin anayasasından yana olanlar. Milletin anayasasına 'Evet' mi?'' -''DARBECİLERİ DE BİLİYORSUNUZ NEREDE''- Başbakan Erdoğan, alanda bulunanlardan 'Evet' cevabını alması üzerine, şöyle devam etti: ''Millet burada. E darbecileri de biliyorsunuz nerede. Bir taraftan 'Ben darbe anayasasına karşıyım' diyeceksin, o 12 Eylülde sehpaya götürülenler, soldan, sağdan idam edilenler, hatta hatta bir televizyon kanalında izledim, işte o dönemin o ifadeleri gerçekten çok düşündürücüydü, 'Soldan getirdiler, sağdan da var mı dedim. Onu bekledim. Sağdan da geldi, o zaman dengeyi kurduk, şimdi idam edebilirsiniz dedim. Bir sağdan idam ettik, bir soldan idam ettik. Dengeyi koruduk'. Bunu da böyle gururlanarak anlatıyor. Ya böyle bir anlayış olur mu? Ve bunların çoğu yargısız infaz. Aynı olayları ne zaman yaşadı bu millet? 27 Mayıs'ta yaşadı. Tabii şu anda bu alanda olan özellikle gençlerimizin çoğu ne 12 Eylülü bilir, ne 27 Mayısı bilir. Gençler, ben size bunu hatırlatmak istiyorum. Bak, yakın, çok yakın siyasi tarihimizde bu millet bunları yaşadı. Şimdi Başbakanınıza, AK Parti Genel Başkanına, 'Sen Menderes'in akıbetini bilmiyorsun' diyen bir muhalefet var bu ülkede. Ben onların akıbetini çok iyi biliyorum. Ama biz yola çıkarken zaten beyaz elbisemizi yanımıza aldık, öyle bu yola çıktık. Çünkü biz biliyoruz ki her nefis, er veya geç ölümü tadacaktır. Kimi neyle korkutuyorsun?'' -''MUHTAR BİLE OLAMAZSIN' DEDİNİZ, NE OLDU?''-  Üstatlarından ''başarının korkuyu korkuttuğunu'' öğrendiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları ifade etti: ''Biz bu yola böyle çıktık. Onun için de bizi bunlarla ürkütemezsiniz. Sizler, bize 'Muhtar bile olamazsınız' dediniz. Ne oldu? Hani bize 'Muhtar bile olamazsın' diyenler nerede? O başlığı atan medya nerede? Burası verecek o kararı, burası. Millet, millet... Siz bu millete saygı duymadınız. Kendinizi bu milletin üstünde gördünüz. Biz ise en büyük saygıyı milletimize duyarız. Bizler çalışmayı yaparken baktık ki CHP kapısını kapatıyor, MHP kapısını kapatıyor, arkadaşlarımız buna rağmen gitti ve netice alamadı. Bunun üzerine parlamento dışındakilerle görüşmelerimiz oldu. Üniversite, akademisyen, bunlarla görüşmelerimiz oldu. Medyayla, STK'larla görüşmelerimiz oldu. Bunun neticesinde size işte bu taslağı hazırladık. Ve dedik ki 'Nihai kararı millet verecek'. 14 gün 14 gece parlamentoda çalıştık. Hatırlıyorsunuz değil mi? Muhalefet doğru dürüst zaten Meclise gelmedi. Hatta bana da laf attılar; 'Herhalde Başbakan'ın işi gücü yok, devleti bıraktı buraya geldi'. Ayıptır ayıp. Anayasa hazırlamaktan daha önemli ne olabilir? Devleti onunla yöneteceksin. Biz sağlıklı bir yönetim bulamıyoruz. '' Telekom'un 1992'de özelleştirilmek istendiğini, o zaman Türkiye'nin borcunun 22 milyar dolar olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Telekom'a 25 milyar dolar teklif geldi. 22 milyar dolar borç var, 25 milyar dolar teklif geldi. Maalesef Danıştay ve Anayasa Mahkemesi yol vermedi. Yol vermeyince iptal edildi. İptal edilince o fırsat gitti. Bir daha o parayı gel de bul. Bunun hesabını nasıl vereceksiniz ya? Nasıl vereceksin? İşte biz bu yanlışın düzeltilmesini istiyoruz'' diye konuştu. -''BURALAR BİRİLERİNİN DEĞİL, MİLLETİN ARKA BAHÇESİ OLACAK''- Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Düşünebiliyor musunuz, ben bir vali atayacağım, bir vali atama yetkim yok. Niye? Eğer Danıştay'la münasebetler yerindeyse tamam. Hemen Danıştay tekrar yerine iade. Yerindelik hakkı benim, yürütmenin. Sen buna karışamazsın. Ve bu anayasanın amir hükmü. Buna bile müdahale ediyorlar. Düşünebiliyor musunuz, bir il turizm müdürünü 23-24 kere biz alıyoruz, onlar iade ediyor, biz alıyoruz onlar iade ediyor. Ya böyle köşe kapmaca oynanır mı? Bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz, biz mi yönetiyoruz. Milletin karşısına Danıştay, Yargıtay mı geliyor, Anayasa Mahkemesi mi geliyor, biz mi geliyoruz? İşte onun için bu değişiklik paketinin yapılmasına 'Evet' mi? Olay bu.  Bütün bunların yanında, artık birilerinin arka bahçesi olmayacak, ne Anayasa Mahkemesi ne de Danıştay, değerli kardeşlerim ne de Yargıtay. Ya? Bütün buralar artık tamamıyla milletin arka bahçesi olacak. Millet güvenecek. Sevgili kardeşlerim, bizler işte bu aşkla yola çıktık. Ve dedik ki; 'Gelin halka gidelim'. Bunlar halktan kaçtılar. Nereye gittiler? Anayasa Mahkemesine gittiler. Sonunda ne oldu? Anayasa Mahkemesinden 1-2 esasa müteallik müdahaleler olsa da gönderdiğimiz bu değişiklik çıktı.  Şimdi işte karşınızdayız. Şimdi Millet Meclisinde mensuplarına, 'Oy kabinine gitmeyin' diyenler, yani vekiller, şimdi asıllara geldiler, benim halkıma, milletime ne diyor; 'Sakın ha, 12 Eylülde sandığa muhakkak git, 'Hayır' de'. Sen gitmedin, şimdi seni oraya gönderenlere nasıl oluyor da 'Sandığa git' diyorsun? Benim Kocaelili kardeşim enayi mi ya? O ne yapacağını çok iyi bilir. Sandıkları 'Evet'le patlatmaya hazır mıyız? Mesele bu.''  Referanduma kadar kalan süreyi çok iyi değerlendireceklerini ifade eden Erdoğan, ''Değerli kardeşlerim, özellikle işçi kardeşim, emekçi kardeşim. Bak, iki ayrı sendikaya üye olma yolu açılıyor sana. Ve bu anayasaya giriyor. Buna 'Evet' mi? Çalışma hayatında en büyük değişime, alın terinin daha güçlü hak mücadelesine 'Evet' mi? Elbette biz, memur kardeşlerimizi de unutmadık. Anayasa değişikliğiyle memur kardeşlerimize toplu sözleşme hakkını getiriyoruz. Değerli kardeşlerim, bununla da kalmıyoruz, bu toplu sözleşmeye bağlı olarak emekli memur kardeşlerim de bundan aynen istifade ediyorlar, 'Evet' mi? Değerli kardeşlerim, tabii bu yaptığımız değişikliğin içeriğine karşı çıkamıyorlar.''