T24 - Yüksek Askeri Şura (YAŞ), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı'nda toplandı. 'Balyoz'daki generallerin durumunun netlik kazanacağı kritik toplantının 2'ncisi de başladı.
Vatan gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin, toplantının ilk gününü değerlendirdi. Çetin'in Vatan'da bugün (2 Ağustos 2010) yayımlanan yazısı şöyle:
Dün başlayan YAŞ, Erdoğan’ın ‘TSK’nın sabrını mı test ediyorsunuz?’ sözüne muhatap olduğu 2003 yılından sonra yaşadığı en sıkıntılı toplantı oldu. Askerlerin, Başbakan’a rağmen ‘Balyoz’daki generallerin terfisi yönünde karar çıkarması halinde ne olacağı konusu hala aşılamadı. AKP’den etkili bir isim “Komuta kademesinin yüksek sorumluluk duygusu ile hareket edeceğine inanıyorum. Öyle bir karar çıkmaz. Çıksa da Köşk’ten geri döner. Kriz daha da büyür” dedi.
Başbakan Tayip Erdoğan’ın başkanlığında dün toplanan Yüksek Askeri Şura’ya “Balyoz” krizi damgasını vurdu. Aslında kriz Şura toplantısından günler öncesinde, İstanbul’daki özel yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin emekli ve muvazzaf 102 subay hakkında verdiği “yakalama” kararıyla baş gösterdi. Çünkü hakkında yakalama kararı verilen muvazzaf subaylardan 11’i general rütbesinde ve dün başlayan Şura’nın da terfi edecek generaller gündemindeydi. O yüzden hükümetle Türk Silahlı Kuvvetleri arasında günler öncesinden görüş ayrılıkları başladı. Sözkonusu generaller ‘terfi edebilir mi, edemez mi’ tartışması giderek derin bir krize doğru yol almaya başladı.
Bu kriz sadece hükümetle TSK arasında değil, TSK’nın iç bünyesinde de ciddi bir rahatsızlığa neden oldu. Sorunu aşmak için bir yandan asker hukuki mütalaa hazırlatıp “terfilere engel yok” sonucuna varırken diğer yandan ise hükümetin hazırlattığı hukuki mütalaa bunun tam aksini söylüyordu. 11 general ve amiralin terfileri konusunda hükümet ile asker arasında gerilimin tehlikeli biçimde tırmandığını gören
Gül krize el koydu
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tatilini yarıda keserek bu krize el koyma gereksinimi duydu. Cuma günü önce İstanbul’a giden Cumhurbaşkanı Gül Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüştü. Cuma günü akşam başlayıp Cumartesi’nin ilk saatlerine kadar sarkan bu görüşmede Başbakan Erdoğan terfiler konusunda son derece net ve kararlı bir tutum sergiledi. Sızan bilgilere göre Erdoğan hem hukukçulara hazırlattığı mütalaayı anlattı hem de bugüne kadar devletin diğer birimlerindeki uygulamalardan örnekler verdi.
Erdoğan en son polis teşkilatında yaşanan güncel örneklere de değindi. Hakkında soruşturma açılıp tutuklanan Ankara Emniyet Müdürü’nün görevden alınmasını, müfettiş incelemesi sonucu ihmali görülen ve hakkında soruşturma açılması gündeme gelen Van Emniyet Müdürü’nü örnek gösterdi, hatta seçilmiş belediye başkanlarının bile görevden alınabildiğini anlattı. Aynı durumun TSK personeli için de geçerli olması gerektiğini düşünen Erdoğan, hakkında soruşturma açılan personelin görevden alınmasını ve terfilerinin bekletilmesini öncelikle bizzat TSK’nın talep etmesi gerektiğini de belirtti.
Sonuçta 11 general ve amiralin terfilerine onay vermeyeceğini kesin bir dille Cumhurbaşkanı’na iletti Erdoğan. Bu arada bu durumun TSK içinde ve komuta kademesinde yarattığı rahatsızlığı da yakından izleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önceki gün sabah saatlerinde ani bir kararla Ankara’ya gelerek Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u Çankaya’ya davet etti.
Ciddi dayanaktan yoksun
Başbuğ Çankaya Köşkü’ne dosyalarıyla çıktı. İstanbul özel yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği yakalama kararına itirazların henüz sonuçlanmadığını, ayrıca hukuken de bu kararın terfileri engellememesi gerektiğini anlattı. Orgeneral Buşbuğ’un ayrıca 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’le ilgili davayı da hatırlatarak, “Bu tür gizli tanık ifadeleriyle, imzasız ihbarlarla açılacak soruşturmalarla tayin ve terfilerin önünün kesilmesi halinde TSK’nin disiplin ve hiyerarşisine büyük darbe vurulabileceği” yönündeki kaygılarını da Cumhurbaşkanı’na ilettiği belirtiliyor.
TSK’ya yönelik ağır bir psikolojik yıpratma savaşı uygulandığını da vurgulayan Orgeneral Başbuğ’un “ciddi dayanaklardan yoksun ihbar ve soruşturmalarla verilen tutuklama ve yakalama kararlarıyla terfilerin engellenmesinin TSK’nin emir komuta yapısında da sıkıntılara neden olabileceğini dile getirdiği kaydediliyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün Orgeneral Başbuğ’un dile getirdiği hususları ve sıkıntıları dinlediği, bazı konularda kendisine hak verdiği, ancak hukukun ve yasal çerçevenin aşılamayacağını söylediği ifade ediliyor. Bu gelişmelerin ardından oldukça sıkıntılı bir atmosfer içinde dün başlayan Yüksek Askeri Şura, Başbakan Erdoğan’ın 2003 yılından sonra yaşadığı en sıkıntılı toplantı oldu. 2003 Şura’sı da çok tartışmalı geçmiş hatta şimdiki Balyoz sanığı o günkü 1. Ordu Komutanı, Erdoğan’ı azarlar bir tonda “Siz TSK’nın sabrını mı test ediyorsunuz, TSK’ya meydan mı okuyorsunuz?” diye sormuştu.
Dünkü toplantıda o tür sert çıkışlar yaşanmadı. Ancak sorun da henüz tam olarak aşılabilmiş değil.
Başkent kulislerinde sorulan soru şu: “Hükümet kararlı; haklarında yakalama emri verilen 11 generalin terfisine kesinlikle onay vermeyecek. Ancak Şura’da hükümet azınlıkta. Eğer askerler Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın karşı çıkmasına rağmen sözkonusu generallerden bazılarının terfisi yönünde karar çıkarırsa ne olacak?”
Soruyu AKP’dan etkili bir isim kesin ve net biçimde şu şekilde yanıtladı: “TSK’nın komuta kademesinin yüksek sorumluluk duygusu ile hareket edeceğine inanıyorum. Öyle bir karar çıkmaz. Çok zayıf bir ihtimal ama çıksa da Köşk’ten geri döner. Cumhurbaşkanı o kararı onaylamaz. Kriz daha da büyür. Çünkü bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan’dan farklı düşünmediğini tahmin ediyorum. Muhtemelen sözkonusu 11 general ve amiralle ilgili terfiler konusunu gündeme almayın diye önceki günkü görüşmesinde Genelkurmay Başkanı’na da iletmiştir Sayın Cumhurbaşkanı”
Şura’yı kritik hale getiren sadece 11 general ve amiralin durumu değil. Bir başka sıkıntı konusu da Hükümetin Dursun Çiçek imzalı “İrticayla Mücadele Belgesi” nedeniyle çekincesi olan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanıp atanmayacağı.
Acaba Başbakan Erdoğan Iğsız’ı veto edecek mi? “Krizi derinleştirmemek için etmeyebilir” deniyor.