Kültür-Sanat

Erdal Beşikçioğlu'dan oyunculuk dersi, Behzat Ç.'de müthiş monolog!..

Savcı Esra'nın ölürken hamile olduğunu itiraf eden Behzat kaybettiği çocuğunun acısını unutulmaz bir tiradla ekrana taşıdı

24 Kasım 2012 13:35

Behzat Ç. seyircisi dizinin unutulmaz bölümlerinden biriyle dün gece ekrana kilitlendi. Adeta bir oyunculuk patlamasının yaşandığı geceye Akbaba'nın itirafları ve Behzat amirin oyunculuğu damgasını vurdu.

Cinayet büro polislerinin rakı sofrasında zorlu bir hesaplaşma ve yüzleşme yaşadığı gecenin yıldızı ise sıradışı performansıyla Behzat Ç.'yi canlandıran Erdal Beşikçioğlu oldu. Savcı Esra'nın ölürken hamile olduğunu itiraf eden Behzat kaybettiği çocuğunun acısını unutulmaz bir tiradla ekrana taşıdı. Türk dizilerinde ender rastlanan bir oyunculuk patlamasının yaşandığı Behzat Ç. sözlüklerde ve Twitter'da da gecenin en çok konuşulan konuları arasında yer aldı.

 

İşte Ekşi Sözlük yazarlarından aelfinn'nin kaleminden Behzat komiserin "Beynimdeki bebek" performansı:

Behzat Ç.: Benim beynimin içinde bebek bağırıyodu lan!

Hayalet: Bebek? Abi ne bebeği allahın aşkına ya!

Behzat Ç.: Cenin daha doğmamış. Beynimin içinde.

Harun: Ses mi duydun? Ses miydi?

Behzat Ç.: Değil la. Sadece ses değil la ses değil. 3 kilo 300 gram la... Beynimin içinde bebek la bebek.

Akbaba: Abi ne diyon sen ya kurban olayım...

Behzat Ç.: La bırak! Hamileydim ben. Ağırdı bebek. Çok ağır. Beynim böyle çok ağırdı. Doğurmaya çalıştım ben. Burnumdan çıkarayım dedim. Hımkırdım bu kadar. Ikındım. Öyle çıkmadı tabi. Burun şey gibi genişlemiyor ki a.k.. E genişlemiyorsa o ameliyatlar nasıl oluyo? Ha? Benim bir arkadaşım vardı çocukken. Böyle burnunun içerisine kağıt girdi, peçete. Tam bir ay sürdü lan onu çıkartmak. 1 ay! Peçetenin hacmi ne kadar ki a. k.? Bebeğinki daha fazla tabi. Gözümden çıkartayım dedim onu. Gözümden. Ama kapalı gözüm. Ordan çıkmaz ki? Ağzım büyük. Büyük ama onun da burundan geçmesi gerekiyor. Bak! Öyle ağızdan beyne direk bir yol yok. Ya da varsa da ben bilmiyorum. İlla burundan geçecek. Bir arkadaşımla konuşurken o söylemişti bana. Demişti ki o beyin böyle kıvrımlı bişi demişti. Demek ki o bebek, o kıvrımların arasından ööööyle büyüdü büyüdü de, benim kafam niye büyümedi haa? 3 kilo 300 gram lan niye kafam büyümedi benim? Demek ki o beyin elastik bir şey. O bebek öyle o kıvrımların arasına girdi böööyle. Ben nefes alınca o da nefes alıyordu. İsterse almasın la illa ki alıcak tabii. Ben onun yüzünden 1 ay boyunca burnumdan nefes alıp ağzımdan verdim lan! Ağızdan karbondioksit verirsin. O karbondioksit bebek için zararlı oksijen gerek! Biri dedi ki bana haaa işte bu (Cevdet'i göstererek) bitkilerle dolu bi odada dedi uyursan sen dedi ölürsün dedi ölür. Bitkiler odadaki oksijeni emiyormuş a.k.. Vurulduğumda farkettim zaten onu. Beynimin içinde bir bebek var. Esra'nın bebeği o. Öldürdüm ben onu. Öldürmek için hiçbir şey yapmadım ben. Serum verdiler bana. Dedim sordum onlara bebeğe bir zararı var mı diye. Yokmuş. Hastaneden çıktığım zaman o bebek yaşıyordu. Birkaç gün öncesine kadar ağlıyordu. Böyle sesi kulağımın içindeydi. Ama sonra sustu. Artık ağlamıyor. Ben bazen böyle kendimi tokatlıyorum, onu tokatlıyorum. Uyansın diye. Uyanmıyo. Çok derin uyuyo. Ben uyurken biri beni tokatlasa ben uyanırım. O uyanmıyo. Bazen sesi böyle kulağıma çok yakın geliyor. Ağzı sanki salyangozumda. Belki de ters döndü. Öyle poposu geldi salyangozuma. Ama içeride bebekler kaka yapmaz ki. Yapsaydı benim kulağımdan akardı o öyle. Ben de onun hala orada olduğunu bilirdim. Öldürdüm onu. Bazen sesinden çok rahatsız oluyordum ben. Ben inkar etmiyorum. Ama ben bir bebeğinden sesinden rahatsız oldum diye öldürecek kadar o.ç. biri değilim. Değilim lan! Değilim! O.ç. değilim!