Engin Altay ve Erdoğan
01 Eylül 2022 17:12
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öğretmenlere yönelik "Siz eğitim-öğretim mimarı mısınız, yoksa sokaklarda çapulcu olarak dolaşanlardan mısınız" sözlerine, "Ya seni bir öğretmen yetiştirdi. Sana okuma-yazma öğretti. Nereye kadar okuduysan, onu da bilmiyoruz da. O öğretmenlerin elinden geçtin" diyerek tepki gösterdi. Altay, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları üzerine, "La Casa De Papel gibi bir film, soygun filmi, Aktörler belli; saray, saray danışmanları, milletvekilleri ve FETÖ artığı genel müdürler. Bank Asya’nın genel müdürü. Allah’tan kork Erdoğan. Öğretmen Bank Asya’ya para yatırdı, hesap açtı diye hapse attın, FETÖ’cü diye yargıladın, yaftaladın. Bank Asya’da 16 yıl üst düzey yöneticilik yapmış bir kimseyi Halkbank’a hangi kafa ile genel müdür yaptın. Bunları anlamak mümkün değil" diye konuştu.
Engin Altay, bugün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Altay, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları üzerine savcıların harekete geçmediğini ifade ederek, "Savcılar, korkmayın. 9 ayları kaldı zaten, en fazla 9 ayları var. Namuslu savcılar Erdoğan’ı, AK Parti’yi rahatsız ettiği için görevlerinde bir zarara uğrarlarsa onların uğradığı zararları telafi etmek, onlara yapılan sürgünleri, haksızlıkları telafi etmek bizim temel görevimizdir, bizim namus borcumuzdur. 6 bin 500 savcı; biri bile harekete geçemiyor. Yazıklar olsun" dedi.
Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ben değişmedim, geliştim" sözlerini anımsattı ve "Erdoğan, sen ne değiştin ne geliştin. Sen, mutasyona uğradın. Sen ve partin, mutasyona uğradınız. Başkalaştınız. Başka oldunuz. Gözünüzü para bürüdü. Ne yapacaksınız bu kadar parayı bilmiyorum" diye konuştu.
Altay, elektrik ve doğal gaza yapılan zamları da "Bu fiyatlarla kimse kombisini çalıştıramaz. Elektrik… En düşük tarife var ya geçen sene kasım ayında 240 kilovat saat yakan hane, 220 TL ödemiş idi. Şimdi önümüzdeki kasım ayında 440 TL ödeyecek. Nasıl ödeyecek. Bu, en düşüğü. Böyle mi mücadele edeceksin? Böyle mi enflasyon ile mücadele? Bu, millete kıymak, zulmetmek. Şu enflasyon ile mücadeleyi Allah aşkına bırak. Bir mücadele et. Hırsınla mücadele et Erdoğan; hırsına, egona yenilme. Çok şişti egon" sözleriyle eleştirdi.
Altay’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Ağlanacak halimize gülüyoruz bazen. Türkiye’de devletin ciddi bir çürüme süreci içine girmiş olması bizleri çok üzüyor. Kadim devletimiz hiç bu kadar tefessüh içinde olmamıştı. Devlet soyuluyor. Devlet çürüyor. Şimdi en sonra Sermaye Piyasası Kurulu’nda dönen dolapları izlerken bir kez daha devletin ne kadar liyakatsiz, ehliyetsiz, devlet adabından yoksun kadrolar tarafından yönetildiğine üzülerek tanık oluyoruz.
Biz, devletimizin şan ve şerefinin yücelmesinden başka bir şey isteyenlerden değiliz. Sadece bunu istiyoruz. Devletten çalınan her bir kör kuruş, aziz milletimizin parasıdır. Aziz milletimizin kesesinden çalınan paradır. Bunun böyle bilinmesi lazım.
Ali Fuat Taşkesenlioğlu… Kim bu adam? Bank Asya’da 16 yıl çalışmış ve bir bölümünde de genel müdürlük yapmış. Bank Asya’ya 100 TL para yatıranların cezaevinde olduğu bir ülkede Ali Fuat Taşkesenlioğlu, 16 yıl yönettiği Bank Asya’dan Halkbank’a genel müdür yapılmış. Olmamış, sonra İstanbul Borsası’nı denetleyen, düzenleyen, gözetleyen bir kurum olan Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı olmuş. ‘Olmuş, ne var bunda’ denebilir. Ama koku çıktı, çıkmakla kalmadı, adeta ortalığa saçıldı. Pislik saçıldı.
Ali Fuat Taşkesenlioğlu, kız kardeşi Zehra Taşkesenlioğlu hanımefendi milletvekili, damat Ünsal Ban var. Önemli bir iktisatçı, akademisyen ve iki danışman; Serkan Taranoğlu, Korkmaz Karaca. Geldiğimiz tabloda Mine Tozlu Sineren diyor ki ‘Danışmanlar beni arıyor, onla iş yapma, onlar çok alır senden, gel bizle çalış’. Hale bak. Saray danışmanları, borsa ile, Sermaye Piyasası Kurulu ile işi olan iş insanlarına ‘O danışmanla çalışma, o çok fazla rüşvet ister, ben daha az alacağım, benle çalış’ der noktaya geldi. Kabul edilebilir mi? Kabul edilemez.
Bu, icebergin görünen kısmı. Mine Tozlu Sineren gibi kaç kişi var? Bunu da bilmiyoruz. Ve bir şey akla geldi. Meşhur damadın istifa ederken söylediği ‘At izi, it izine karıştı’ sözü, gerçekten bu iktidar için söylenebilecek hakikaten güzel ve yerinde bir söz.
Devlet Denetleme Kurulu var bir de. Bu işleri takip edecek, savcıların dışında denetleyecek, araştıracak, soruşturacak bir kurul. Sermaye Piyasası Kurulu’nun görevi ne? Küçük yatırımcıyı korumak. Borsa İstanbul’un denetiminden sorumlu. Peki Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Yunus Arıncı kim? Aynı zamanda İstanbul Borsası Yönetim Kurulu Üyesi. Nasıl olacak? Devlet Denetleme Kurulu Başkanı, SPK’yı denetleyecek kişi, SPK’yı denetleyen borsanın yönetim kurulu üyesi. Nasıl bir kafa, mantık, anlamak mümkün değil.
Bir boşanma davası sebebiyle ortaya saçılmış bir pislik, rüşvet skandalı ile karşı karşıyayız. Boşanma davası olmasa belki de bu işleri hiç konuşmayacaktık. Kim var? La Casa De Papel gibi bir film, soygun filmi. Aktörler belli; saray, saray danışmanları, milletvekilleri ve FETÖ artığı genel müdürler. Bank Asya’nın genel müdürü. Allah’tan kork Erdoğan. Öğretmen Bank Asya’ya para yatırdı, hesap açtı diye hapse attın, FETÖ’cü diye yargıladın, yaftaladın. Bank Asya’da 16 yıl üst düzey yöneticilik yapmış bir kimseyi Halkbank’a hangi kafa ile genel müdür yaptın? Bunları anlamak mümkün değil.
BU DAVA BURADA BİTMEZ: Bir cumhurbaşkanı, rüşvet alan bir kişiyi büyükelçi yaparsa etrafındaki kadroyu rüşvet ve yolsuzluğa özendirmiş olur. O danışmanlar da diyor ki ‘biz de bu işleri yapalım, nasıl olsa reis bizi ödüllendirecek’. Kafaya, hale bak. Geldiğimiz yere bak. Ama şunu tekrar söylemek isterim; bu dava burada bitmez. Devlete kıymasın, devleti çürütmesin, devleti lekelemesin. Kim? Devletin başındaki. Devletin çürütüldüğü, lekelendiği ve kıyıldığı bir süreç yaşıyoruz.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı açıklama yapmış; ‘Sermaye Piyasası Kurulu’nun başvurusu üzerine soruşturma açılmıştır’. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na buradan sesleniyorum; CHP, 132 milletvekili ile bir başvuruda bulundu, suç duyurusunda bulundu. Kaldı ki bu tür iddialar başvuruya, şikâyete bağlı işler de değil. Resen de açabilirsiniz. CHP ve diğer siyasi partilerin başvurularını Cumhuriyet savcıları niye dikkate almaz? Niye görmezden gelir? Bu, bir suç. Bir şikâyetimiz var. Muharrem Erkek götürmüş vermiş, Cumhuriyet başsavcısı emir, talimat bekliyor. Bugün, adli yılın açılışı. Ey savcılar, 6 bin 500’e yakın savcı var diye ben biliyorum, ayıptır, günahtır. Sizin görevinizin başında, meslek olarak savcısınız da ‘Cumhuriyet Savcısı’ diye bedava yazmıyor beyler.
Hakan Atilla… Adamın başını belaya soktunuz. Adam türlü badirelerden geçti. Hakan Atilla, borsa yönetimindeyken diyor ki ‘Borsa İstanbul yönetimine atananlar göreve uygun değil dedim’ diyor. ‘İş yapış tarzları gereği orada olmamaları gerektiğini anlattım’ diyor. Kime anlatmış olabilir? Reise. Reis ne yapmış? Kale almamış. Hakan Atilla ne yapmış? İstifa etmiş, Borsa İstanbul’dan 8 Mart 2021’de. Ve Ali Fuat Taşkesenlioğlu için, ‘Nereden çıktı, onu da anlamadım’ diyor. ‘Sadece o değil, Bank Asya Genel Müdürlüğü’nde üst düzey yönetici olan 6 kişi ile birlikte Halkbank’a atandı’ diyor. Buradan murat nedir, merak ediyorum. Ben değil, Türkiye merak ediyor.
Bir de Ünsal Ban var. Sayın milletvekilinin boşanma aşamasında olduğu eşi. Türk Hava Kurumu Üniversitesi eski rektörü Ünsal Ban. Kamuoyuna çıkan bilgiler üzerine Türk Hava Kurumu Üniversitesi de bir açıklama yapmış. Ünsal Ban, 8 ceza davası hâlâ hakkında var olan, 9 da hukuk davası hakkında var olan bir kişi. Sicili kabarık. Suç makinesi gibi adam. Ama bir AK Parti milletvekilinin eşi. Ödüllendirilmesi lazım. Şöyle bir kitap yazmak suretiyle de reis hazretleri tarafından ödüllendirilmiş. Sürekli ödüllendirilmiş. Eşi, beyefendiden 2 buçuk milyon dolar boşanma tazminatı istiyor. Nereden kazanmış olabilir Ünsal Ban? Bu kitabı satarak mı? Bu kitabı da 70-80 bin TL baskısını Türk Hava Kurumu Üniversitesi bütçesinden ödemiş. Bu da garip, saçma bir durum.
Temiz bir adli yıl olsun. Bu adli yıl, temiz bir adli yıl olsun kardeşim. Yargı bağımsızdır. Savcılar, korkmayın. 9 ayları kaldı zaten, en fazla 9 ayları var. Namuslu savcılar Erdoğan’ı, AK Parti’yi rahatsız ettiği için görevlerinde bir zarara uğrarlarsa onların uğradığı zararları telafi etmek, onlara yapılan sürgünleri, haksızlıkları telafi etmek bizim temel görevimizdir, bizim namus borcumuzdur. 6 bin 500 savcı; biri bile harekete geçemiyor. Yazıklar olsun. Tek kelime ile yazıklar olsun. Ülkenin en büyük ikinci partisi savcıya gidiyor, bir dilekçe veriyor, savcı talimat bekliyor ‘ne yapsam acaba’ diye.
ERDOĞAN, SEN NE DEĞİŞTİN NE GELİŞTİN. SEN MUTASYONA UĞRADIN: Erdoğan’ın meşhur bir lafı vardı, hafızalardadır. ‘Ben değişmedim, geliştim; bazen değişerek geliştim, gelişerek değiştim’ diyor. Erdoğan, sen ne değiştin ne geliştin. Sen, mutasyona uğradın. Sen ve partin, mutasyona uğradınız. Başkalaştınız. Başka oldunuz. Gözünüzü para bürüdü. Ne yapacaksınız bu kadar parayı bilmiyorum. Eşiniz, dostunuz, yandaşınız. Demirören 675 milyon dolar krediyi ödedi mi, ödemedi mi? Ziraat Bankası Genel Müdürü cevap versin. Çiftçinin bankası ya. Demirören 675 milyon dolar alıyor, Doğan Medya Grubu’nu satın alıyor. Oradan Bay Kemal’e ateş ediyor. Para kimin, milletin. Geri ödeme var mı, yok. Üstüne bir daha para almış. Sabah, ATV; 750 milyon dolara aldı Çalık. Ne oldu bu para? Şimdi varlık yönetim şirketlerinde vatandaşın 2 bin 500 TL’ye kadar olun borcunu sileceğim diye efelenip havalanma. 750 milyon dolardan, 675 milyon dolardan… Next Level… Ankara’da… 412 milyon dolar… 412 milyon dolar ne oldu kardeşim?
Bir Meclis düşünün. ‘Darphane soyuldu’ diyoruz, Meclis bunu araştırmaya gerek duymuyor. Araştırmaya gerek duymayan Meclis değil. Meclis Erdoğan’ın basıncı ve tahakkümü altında olduğu için bunu Meclis araştıramıyor. Olay ne? Darphane, bandrol işini, bunu 185 milyon TL’ye yaptırıyor. Yapan firmaya diyor ki ‘Ben artık sana yaptırmayacağım, reis bey de bu konularda ihalesiz iş yapmamızı kabul etti’. Firma isimlerini vermiyorum, 400 milyona başka firmaya işi veriyor. 400 milyona işi alan firmanın da matbaası yok ya. Bırak bandrol basmayı, matbaası yok. Ne yapıyor işi alan? Daha önce bu işi 185 milyon TL’ye yapan firmaya diyor ki ‘Sen bu işi yapar mısın?’ ‘Yaparım tabii’. ‘Al sen yap bunu’ diyor. Hikayeye bak. 185 milyona yapandan alıyorsun, matbaası olmayan veriyorsun 400 milyona. O da eski bu işi yapana ‘Sen bu işi yap 185 milyona’ diyor. Aradaki fark, 215 milyon cebe. Bunun adı ne? İlla La Casa De Papel mi izlememiz lazım. Al sana La Casa De Papel işte. Al. Erdoğan’ın bir gönüllüleri vardı ya ‘Her Şey Türkiye İçin’ platformu… Bunun genel koordinatörü çıkıyor. Şunu dersem haksız mı olurum arkadaş; AK Parti, seçim kampanyalarını finanse etmek için Darphane’yi soydu. Böyle bir şey olabilir mi?
203 milyar TL’lik ihaleyi 5 firmaya vermiş devlet. Dünya klasmanına girmiş bunlar. Dünyada bunlar kadar iş alan firma yok. ‘3 milyara mal et köprüyü, yolu, ben sana 11 milyar dolar olarak ödeyeceğim’ denmiş. Bunun adı kepazelik, soygun. Bunun adı hırsızlık. 3 milyar nere, 11 milyar dolar nere… 8 milyar dolar adamın cebine cukka. Bunlar yaşanıyor Türkiye’de. Ve maalesef hep birlikte seyrediyoruz.
Maliye Bakanı’mız, ‘Dengeli büyüdük elhamdülillah’ demiş. Büyüdük, doğru. İkinci çeyrekte 7,6. Nebati mutlu. Peki Nebati’nin şundan haberi var mı? Vardır tabii. Tarihinin en büyük cari açığını vermeye hazırlanan bir Türkiye’deyiz şu an. TÜFE, yüzde 80 TÜİK’e göre. ÜFE, yüzde 145. Peki güya büyüdük. Ücretlilerin iki yılda milli gelirden aldığı pay ne oldu biliyor musunuz? Ey ücretliler, iki yılda milli gelirden aldığınız pay 11,4 puan azaldı.
‘1071’ diyor beyefendi. ‘2023’ diyor, ‘2053’ diyor. 1923’ü de arada söylüyor. ‘1296’ diyor. Beyefendi ne Alparslan ne Osman Gazi ne Atatürk ne Fatih Sultan Mehmet böyle pisliklere hiç bulaşmadı. Onlar ‘hak, hukuk’ dedi, ‘adalet’ dedi. ‘Adil olmak’ dedi ya. Her tarafın dökülüyor ya. Şimdi yeni bir modamız var. AK Partili siyasetçilerin eşlerinin karışmadığı, yapmadığı ticaret, tacirlik kalmıyor. Nur gölünde yatsın, rahmetli Menderes oğluna ticaret yaptırmadı ya. Nereden nereye geldik.
Vatandaş bu kışı geçiremez. Bu fiyatlarla kimse kombisini çalıştıramaz. Elektrik… En düşük tarife var ya geçen sene kasım ayında 240 kilovat saat yakan hane, 220 TL ödemiş idi. Şimdi önümüzdeki kasım ayında 440 TL ödeyecek. Nasıl ödeyecek. Bu, en düşüğü. Böyle mi mücadele edeceksin? Böyle mi enflasyon ile mücadele? Bu, millete kıymak, zulmetmek… Şu enflasyon ile mücadeleyi Allah aşkına bırak. Bir mücadele et. Hırsınla mücadele et Erdoğan; hırsına, egona yenilme. Çok şişti egon.
Beyefendi bugün konuşmuş, ‘Sınav boykotunu bırakın’ demiş. Ben, bir öğretmen olarak, tebeşiri bırakarak Meclis’e gelmiş biri olarak meslektaşlarıma çağrı yapıyorum; 9 ay kaldı, 9 ay sonra bu işleri düzelteceğiz. Girmeyin sınava ya. Boşuna girmiş olacaksınız. Öğretmenlik zaten uzmanlık mesleğidir. Ayrıca uzman öğretmen ne demek? Bir öğretmen, diplomasını aldığı günden itibaren uzmandır. Başöğretmenlik ne ya? Bir tane var zaten, hepimize yetiyor.
Biz özür beklerken yine şok yedik. Dün suç işleri bakanı, hakkını arayan öğretmene ‘terörist’ diyebilmişti. Bunlara göre, AK Parti’ye karşıysan, bırak karşı olmayı eleştirirsen teröristsin, bölücüsün, vatan hainisin. Bugün de Cumhurbaşkanı ‘çapulcu’ dedi ya. Ya seni bir öğretmen yetiştirdi. Sana okuma-yazma öğretti. Nereye kadar okuduysan, onu da bilmiyoruz da. O öğretmenlerin elinden geçtin. O öğretmenler olmasa sen şimdi belki hâlâ Kasımpaşa’da top oynuyordun. Veya teknik direktörlük yapardın. Çapulcu ne demek? Hakkını arayan öğretmene ‘çapulcu’ demek, en hafif tabirle nobranlıktır. Zaten Erdoğan’ın son zamanlarda baskın karakteristik özelliği de nobran dilidir, davranışıdır. Nobran oldu adam."
© Tüm hakları saklıdır.