Bugün açıklanan Nisan ayı enflasyon verisi, beklentilerin altında gelerek yıllık enflasyonu yüzde 19,50 seviyesine çekti.
Enflasyon dinamiklerini etkileyen iki temel faktör var: Talep ve maliyet unsurları.
Talep geçtiğimiz yılın son çeyreğinden bu yana zayıf seyrini koruyor ve bu durum enflasyonu olumlu etkiliyor.
Öte yandan, aynı dönemde maliyet kaynaklı faktörlerin baskın çıktığını ve enflasyonda son 15 yılın rekor seviyelerine ulaştığımızı da biliyoruz.
Bu ay özelinde, talep etkilerinin beklentiler üzerinde bir gerileme ile yıllık enflasyonu hafif geriye çekmiş olduğu gözleniyor.
Ancak bundan sonraki dönemde etkinliğini artırması beklenen maliyet faktörlerini gözardı etmemek lazım.
Nedir bu faktörler?
- Üretici fiyat endeksi yüzde 30'larda seyrederken tüketici fiyat endeksinin yüzde 20'lerde seyretmesi üretim maliyetlerinin tüketiciye yansıtılmasında gecikmelere işaret ediyor. Arkadan gelen bu etki, tüketici fiyatlarına uzunca bir süre daha yukarı yönlü baskı yapacak ve talepteki güçlenme ile beraber geçişkenlik hızlanacaktır.
- Kurda Mart başından beri yaklaşık yüzde 11 oranında bir değer kaybı söz konusu. TCMB tarafından yapılan araştırma, kurda 1 puanlık değer kaybının enflasyonu 0,15 puan kadar yükselttiğine işaret ediyor. Dolayısı ile Mart sonrası TL'de yaşanan değer kaybının enflasyonu önümüzdeki aylarda 1,7 puan yukarı itme potansiyeli var.
- Petrol fiyatlarının yıl başından beri artış trendini sürdürmesi maliyet üzerinde yukarı yönlü baskıları artırıyor.
- Enflasyonla Topyekün Mücadele programının kademeli olarak devre dışı kalıp fiyatlama davranışlarında serbest piyasa koşulları ile tutarlı bir normalleşmeye gidilmesi fiyatları yukarı yönlü ivmelendirebilir ve ertelenmiş fiyat artışlarını devreye sokabilir. Keza bankacılık sektörü özelinde geçtiğimiz hafta itibari ile mevduat faizlerinin tekrar yükselişe geçmesi, gıda sektöründe tanzim satışlara son verilmesi az önce bahsettiğimiz normalleşme hareketinin başladığına işaret ediyor.
- Geçtiğimiz günlerde açıklanan vergi artışları ve bir süredir devam eden ÖTV indirimlerinin son bulması fiyatlara olumsuz yansıyacaktır.
Yılın geri kalanında fiyatlama davranışları tamamen geçtiğimiz iki senenin ortalaması paralelinde gerçekleşirse sene sonu enflasyonunun TCMB Enflasyon Raporu'ndaki beklentiye paralel yüzde 15 seviyelerinde gerçekleşmesi söz konusu.
Ancak yukarıdaki faktörler geçtiğimiz senelerdeki fiyatlamaların üzerinde oluşabilecek maliyet etkilerine işaret ediyor.
İlave olarak Merkez Bankası kredibilitesi ile şekillenen enflasyon beklentilerindeki bozulma yukarı yönlü önemli bir risk unsuru olmaya devam ediyor.
Enflasyon nasıl düşer?
Zor günler geçirdiğimiz ve uygulamamız gereken politikaların fedakarlık istediği bir gerçek.
Enflasyonla mücadele ise her zaman acı reçete gerektirir.
Çünkü sıkı para ve maliye politikası kısa dönemde ekonomiyi yavaşlatır, işsizliği artırır.
Öte yandan sabırlı ve kararlı bir duruş neticesinde bir kere fiyat istikrarı sağlandıktan sonra büyüme yeniden canlanır ve istikrarlı bir patikaya oturur.
Bu sayede üretim kapasitesi artar ve daha çok üretim, kalıcı bir şekilde ve fiyatlarda yukarı yönlü baskı yaratmadan sağlanır.
Eğer bu mücadelede yeterli sabır gösterilmez ve enflasyon düşmeden sıkı politikadan vazgeçilirse o zaman kısa bir süre üretim artıyor gibi görünse de mevcut kapasiteyi zorlayarak gelen üretim artışı enflasyonda yeni bir atak yaratır.
Bunun sonucunda faizler tekrar yükselir, üretim yavaşlar ve sürdürülebilir büyümeden daha çok uzaklaşırız.