Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, darbe girişimi sırasında yaşadıklarını "Biz de Cumhurbaşkanı’mızla birlikte tepemize bombalar yağdırmak üzere bekleşen F-16’ların arasından geçerek Marmaris’ten İstanbul’a indik. Yolculuğumuz boyunca gözlerimizden okunan tek şey yürüdüğümüz yolun değerine olan inancımız ve kararlılığımızdı. Her ne yaşayacaksak milletimizle birlikte yaşayacaktık. O gece tarihe bir demokrasi hareketi olarak geçeceğine inandığım demokrasi nöbetlerine karışarak İstanbul’a indik" ifadesiyle anlattı.
Milliyet'ten Serpil Çevikcan'ın, Emine Erdoğan'ın açıklamalarını aktardığı yazısı şöyle:
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye, çok boyutlu bir mücadele yürütüyor.
Mücadelenin bir boyutu, malum, darbe girişiminin soruşturulması. Bir diğer boyut kamudaki FETÖ’cülerin ayıklanması.
Mücadelenin diğer boyutlarının listesi yaraların sarılması, kurumların yapılandırılması şeklinde uzayıp gidiyor. Çok önemli boyutlardan birisi de FETÖ’nün ve lideri Fetullah Gülen’in darbe girişiminin faili olduklarının dünyaya anlatılması.
FETÖ’nün anlatılması gereken ülkelerin başında ise Gülen’i Türkiye’nin ısrarlarına rağmen halen iade etmeyen ABD geliyor.
Bu yapıyı anlatma görevi elbette sadece devlete ait değil.
İş dünyasına, medyaya, sivil toplum örgütlerine de büyük görevler düşüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’na katılmak için geldiği New York’ta, bu açılardan büyük önem taşıyan bir etkinlik gerçekleştirildi. Türkiye İşkadınları Derneği (TİKAD) tarafından düzenlenen “Büyüyen Türkiye, Gelişen Demokrasi” başlıklı konferansta konuklar arasında ABD’nin önde gelen kurumlarından seçkin konuklar vardı. TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut’un himayesindeki etkinliğe TİKAD Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay, Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in de aralarında olduğu, Türkiye’den gelen seçkin isimler de katıldı.
‘Coğrafya kaderdir’
Etkinliğin en dikkat çekici yönüyse onur konuğu olarak konferansa katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın konuşmasıydı. 15 Temmuz’da yaşadıklarını ve düşüncelerini ilk kez bu kadar detaylı paylaşan Emine Erdoğan, sözlerine “Ortaçağ’ın büyük sosyoloğu İbn-i Haldun ‘Coğrafya kaderdir’ diyor. Her coğrafyanın alın yazısı farklıdır” diyerek başladı.
Göç yolları üzerindeki Türkiye’nin kültürel zenginliğine işaret eden Emine Erdoğan, “40’tan fazla ülke kendi tarihini yazmak için bizim arşivlerimizi kullanmak durumundadır. Farklılıkların bir arada yaşaması Türkiye’de sentetik bir olgu değildir. Doğal bir beslenme kaynağıdır. Böylesine zengin bir geçmişi ancak paylaşımcı bir demokrasi anlayışı ile taşıyabileceğimize inanıyorum” sözleriyle demokrasinin Anadolu’daki kaynağını özetledi.
“Hal böyleyken güncel gelişmelere bakarak ‘Türkiye’de neler oluyor?’ diye sorabilirsiniz. Türkiye’de yaşanan, bir milletin demokrasi yolculuğudur” diyen Emine Erdoğan, yoldaki bozuk satıhlara rağmen Türkiye’nin yolunun 2023’te ekonomisi ve demokrasisi ile coğrafyanın hakkını verecek bir noktaya varmak olduğunu vurguladı.
Rasyonel akılla izah edilemez
Türkiye’yi yakından takip edenlerin 10 yılda bir gerçekleşen darbeleri ve darbeler tarihini çok iyi bildiğini kaydeden Emine Erdoğan, 15 Temmuz’u ise bu açıdan “dönüm noktası” olarak niteledi. Erdoğan, “55 yıl önce kendi seçtiği başbakanın idam edilmesine engel olamayan bir millet 15 Temmuz’da mücadelesini bizzat tankların yürümesine engel olarak vermiştir. Bu gelişmenin tesadüf olmadığına inanıyorum. Türkiye, 2002’den bu yana milli iradeyi hakim kılmak felsefesi ile yönetiliyor. Bu iktidar demokrasiyi ilmek ilmek dokumuştur. Nitekim 15 Temmuz bu yatırımın ne kadar değerli olduğunu hepimize bizzat göstermiştir” dedi.
Darbe gecesini, “Gencecik insanlar, kadınlar bir gece yarısı herhangi bir silahı olmadan, sadece bayraklarını alarak donanımlı tankları durdurmak üzere sokağa çıktı. Burada biraz durup düşünmenizi istiyorum. Parlamentoyu bombalayacak, Cumhurbaşkanına suikast düzenleyecek kadar gözü dönmüş hainlerin karşısına sadece bayrağınızı kuşanarak çıkıyorsunuz. Milletimizin bu tavrını tek başına rasyonel bir akılla izah etmek asla mümkün değildir” sözleriyle anlattı.
Emine Erdoğan, o gece kendilerinin yaşadıklarını ise ilk kez şu sözlerle aktardı:
“15 Temmuz gecesi biz de Cumhur-başkanı’mızla birlikte tepemize bombalar yağdırmak üzere bekleşen F-16’ların arasından geçerek Marmaris’ten İstanbul’a indik. Yolculuğumuz boyunca gözlerimizden okunan tek şey yürüdüğümüz yolun değerine olan inancımız ve kararlılığımızdı. Her ne yaşayacaksak milletimizle birlikte yaşayacaktık. O gece tarihe bir demokrasi hareketi olarak geçeceğine inandığım demokrasi nöbetlerine karışarak İstanbul’a indik.”
Şehit ve yaralılara rağmen, en büyük tesellinin milli irade mayasının ne kadar sağlam tuttuğunu görmek olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, son 3 yıldır darbeye zemin hazırlanmaya çalışıldığını belirterek 17-25 Aralık ve Gezi Olayları’nı örnek gösterdi.
Gerçeğin ta kendisi
Emine Erdoğan, “Şunu kesin olarak biliyoruz ki darbe girişimi 50 yıldır ülkemizin maddi ve manevi birikimini sömüren FETÖ tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu konuda hiçbir kuşku yoktur” sözleriyle faili net biçimde işaret ederken, en büyük arzularının bu yapıyla mücadelenin hızlı ve adil biçimde yürütülmesi olduğunu vurguladı. 15 Temmuz’da bazı dostların sessiz kaldığını belirterek, böyle zamanlarda düşmanların ne yaptığından çok, dostların ne yaptığının önem kazandığını belirten Emine Erdoğan, şu sözlerle ABD’ye mesaj verdi:
“Dost bildiğimiz bazı ülkeler, bu açık darbe girişimini kınamakta dahi çekimser kalmışlardır. Türkiye’ye her fırsatta demokrasi karnesi veren kurum ve kuruluşlar, milletimizin kararlı mücadelesini görmezden gelmişlerdir. ‘Kim kazanırsa’ bekleyişi içinde yarım ağızlı kınamalar yapmış, hatta darbenin kurgu olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Lütfen bir empati yapın. Benzer bir hadise Birleşik Devletler’de yaşansaydı, mesela Brooklyn Köprüsü tanklarla kapatılsaydı, ABD ne yapardı? Ya da Capitol binası bombalansaydı, nasıl bir seferberlik başlatılırdı? Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ve Meclisimizin bombalanması, film sahnelerinden alınmış görüntüler değildir. Tankların sokaklarda sivilleri ezmesi, F-16’ların milletimizin üzerine bombalar yağdırması, gerçeğin ta kendisidir”
‘Aynı duyguyu paylaşanlar...’
Emine Erdoğan, konuşmasını ABD’de de “Rumi” adıyla büyük ilgi gören Mevlana’nın “Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir” sözüyle bitirdi. Son mesajı da, “Bizler de herkes için demokrasi istediğimiz, savaşların bittiği bir dünya umudunda birleşelim. Denizlerin, çocuk ölümlerini değil, insanlığın parlak geleceğini hatırlattığı bir ufuk olması dileğiyle buluşalım” oldu. Emine Erdoğan’ın konuşması, hem 15 Temmuz’u Cumhurbaşkanı’nın kader arkadaşından dinlemek hem de dünyaya “first lady” kimliğiyle verdiği mesajları öğrenmek bakımından çok önemliydi.
Büyük ilgiyle takip edilen konuşmasında, 15 Temmuz ve sonrasında yürütülen mücadeleyi, yaşanılan hayal kırıklıklarını, failleri ve hedefleri tüm açıklığı ve samimiyetiyle aktardı.