Kariyeri boyunca Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcılığı ve Viyana büyükelçiliği gibi görevlerde bulunan emekli büyükelçi Ayşe Sezgin, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik yoluna dönebilmesi için "temel hak ve özgürlükler açısından birinci kategori ülke" haline gelmesi gerektiğini belirtti.
Ankara Politikalar Merkezi için bir makale kaleme alan Sezgin, Türkiye'nin AB üyeliğini bir "Cumhuriyet projesi" olarak nitelendirdi ve Ankara'nın bundan vazgeçmemesi gerektiğini ifade etti.
Sezgin, Türkiye'nin tam üyelik yoluna dönebilmesi için Batı dünyası ile güven ilişkisini yeniden tesis etmesi, Türkiye’nin AB açısından değerini ortaya koyması ve temel hak ve özgürlükler açısından birinci kategoride bir ülke haline gelmesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Emekli büyükelçi, bu şartların sağlanması durumunda AB ülkeleri içerisindeki Türkiye karşıtlarını da tam üyelik konusunda ikna etmenin kolaylaşacağını belirtti. Sezgin, Brüksel ile olumlu ilişkilerin tekrar tesis edilmesinin Türkiye ekonomisine de olumlu yansımaları olacağını yazdı.
Sezgin'in makalesinin ilgili bölümü şöyle:
AB coğrafyasında demokrasi cephesini genişleten bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’nin Kopenhag kriterlerinin demokratik değer ve normlarından uzaklaşmaya devam etmesi Türkiye’yi bambaşka bir lige taşıma tehlikesini barındırıyor. AB ülkelerindeki bu eğilimin önümüzdeki yıllarda devam etmesi halinde Türkiye-AB ilişkilerinin popülist ve aşırı sağ siyasi baskılardan bir ölçüde arındırılarak daha akılcı bir zeminde sürdürülmesi mümkün olabilir. Ancak, bunun için Türkiye’nin insan hakları karnesini yükseltmesi gerekiyor.
AB Konseyi’nin Aralık ayı başındaki yılın son toplantısı akabinde yaptığı açıklamadan da görüleceği üzere, Ankara’nın Avrupa Birliği’nden giderek uzaklaştığı tekrar vurgulanmıştır. Her ne kadar hükümetin bazı dış politika tercihleri bunu destekliyor olsa da Türkiye’nin bu Cumhuriyet projesinden asla vazgeçmemesi gerekmektedir. Türkiye, bölgesindeki ve dünyadaki gelişmelere istikrar ve barış odağı niteliğiyle yön vererek, bölgesel öncü aktör olma sorumluluğunu yerine getirmelidir. 21. yüzyılın gerektirdiği adil, eşit ve özgür yaşamı güvence altına alan Türkiye’nin, Batı dünyası ile ilişkileri yeniden canlanabilir. Ülkemiz bu şekilde, çözümlerin kaynağı haline gelebilir.
Bunun için, Batı dünyası ile yeniden güven ilişkisinin tesis edilmesi, Türkiye’nin AB açısından değerini yukarıda ifade ettiğim şekilde ortaya koyması ve temel hak ve özgürlükler açısından birinci kategoride bir ülke haline gelmesi gerekmektedir. Bu gerçekleştiği takdirde, AB ülkeleri içerisindeki Türkiye karşıtlarını ikna etmek çok daha kolay olacaktır. Bunun yanısıra, AB’yle yeniden tesis edilecek olumlu ilişkilerin ekonomimize de şüphesiz yararlı yansımaları olacaktır