Karar yazarı Elif Çakır, AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün yasa teklifi olarak hazırladığı "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gazilik unvanı verilsin" fikrini AKP Sözcüsü Mahir Ünal'ın ortaya attığını söyledi. Çakır, "Metin Külünk, Mahir Ünal’ın fikrini teklif olarak hazırlayan isim" dedi.
Çakır'ın "Dalkavukluğun bu kadarına...." başlığıyla (6 Şubat 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Mevzu malumunuz. AK Parti milletvekili Metin Külünk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “gazilik unvanı” verilmesi için “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Gazilik Unvanı Tevcihine Dair” başlıklı bir kanun teklifi hazırlamış ve partisinin grup başkanvekiline teslim etmişti.
Metin Külünk enteresan fikirleri dolayısıyla (sonucu ne olursa olsun, tek amacı bütün dikkatleri üzerine çekmek ise bu konuda oldukça başarılı) AK Parti’nin dikkat çeken ve ‘mutlaka tarihe geçecek’ renkli simalarından birisi.
Biliyorsunuz Külünk, TBMM’de düzenlediği bir basın toplantısında şu önemli iddiasını paylaşıp şöyle demişti: “
“Bana göre Mustafa Kemal Atatürk, 15 Temmuz’un arkasındaki akıl tarafından, FETÖ’nün arkasındaki güç tarafından zehirlenerek öldürüldü.” (02.11.2017)
Külünk ortaya attığı tuhaf iddialarının, tekliflerinin alt yapılarını “karşı konulamaz!” argümanlarla destekliyor elbette.
Nitekim neden Erdoğan’a gazilik verilmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:
“Cumhurbaşkanımız, FETÖ, PKK, DAEŞ- DHKP-C ve daha birçok terör grubuna yönelik mücadelenin başında bulunuyor. Ve MİT Krizi, MİT Tırlarının durdurulması, Uludere, Rus jetinin düşürülmesi, One Minut çıkışı gibi hadiseler yaşandı.”
Partisinden bir Allah’ın kulu da çıkıp “ne alakası var kardeşim, gazilik savaşta başarı kazanan, bizzat savaşta bulunan, savaşı yöneten, harbe fiilen katılanlar için verilen bir unvandır, nereye koşuyorsan bir dur, nefes al” falan demedi, diyemedi.
Ne yalan söyleyeyim, AK Parti içinden en azından bu saçmalığa karşı çıkan birisi olur diye düşünüyordum.
***
Konu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin milletvekilleriyle yaptığı toplantıda gündeme gelmiş.
Şundan dolayı.
Külünk’ün teklifi AK Parti grubunda. Grup genel kurulunda görüşülüp onaylanması gerekiyor ki, teklif TBMM Başkanı’na verilebilsin, resmen Meclis’e gelsin.
Dalkavukluğunda bir haddi, hududu, kırmızı çizgisi, bir sınırı var.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan tek kelime ile mevzuyu kapatmış:
“Olur mu öyle şey?”
Ki, böylesi saçmalık için iki kelime edilmezdi.
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben “gazilik unvanı” teklif saçmalığının böyle sonuçlanacağını, Erdoğan’ın buna tepki göstereceğini, hatta konunun konuşulmasına dahi izin vermeyeceğini, kestirip atacağını biliyordum.
Benim bildiğim, benim tanıdığım Erdoğan böylesi bir saçmalığa asla prim vermezdi. Nitekim primde vermedi, geçitte vermedi.
İşte budur. Vallahi de bravo, billahi de bravo.
Yalnız bir parantez açmakta fayda var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “gazilik unvanı” verilmesi fikrini ilk ortaya atan isim Metin Külünk değil, Metin Külünk, AK Parti Genel Kurulu’nda parti sözcüsü ve AK Parti Genel Başkan Yardımcı Mahir Ünal’ın fikrini teklif olarak hazırlayan isim.
Bu kulis bilgisiyle birlikte parantezi de mevzuyu da kapatalım.
Biz yine de şaşırmayalım. Zira, ister yalakalık deyin, ister ifrat ve tefrit arasında gidip gelenler deyin, siyaset tarihimiz liderlerini övmeye bir başlayınca nerede duracağını bilmeyen, politikacı örnekleriyle doludur.
Hem de bugünlere rahmet okutacak kadar tuhaf, çanak yalayıcılığı hikayeleri var.