Gündem

Ekonomi Profesörü Hurşit Güneş: AKP 16 yılda enkaz bıraktı

"AKP iktidarı döneminde tarımda ortalama hasılat büyümesi nüfus artış hızının altındadır"

30 Nisan 2018 13:35

Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı, ekonomi uzmanı Prof. Dr. Hurşit Güneş, 24 Haziran seçimlerine giderken, AKP’nin 16 yıllık iktidarı boyunca ekonominin durumuna ilişkin olarak, “AKP’nin en büyük ekonomik enkazı olarak dış borçların milli gelire oranının %60’a yaklaşıyor olması gösteriliyor. Ancak bunun ötesinde bir başka enkaz var ki çok az konuşuluyor yahut da yeni yeni konuşulmaya başlandı" dedi.

Güneş, "AKP iktidarı döneminde tarımda ortalama hasılat büyümesi nüfus artış hızının altındadır. İşte o nedenle giderek daha fazla tarımsal ithalat yapıyoruz. AKP iktidarı döneminde tarıma verilen destek, kanunların zorunlu kıldığı oranın yarısı kadar olmuş ve çok önemli bir kırsal göç yaşanmıştır. Bu kesim siyasete dayalı yardımlarla iradi olarak dağıtılmış ve AKP’nin önemli bir siyasal desteğini oluşturmuştur" açıklamasında bulundu.

Birgün'den Meltem Yılmaz'a konuşan Güneş'in söyleşisi şöyle: 

»Nedir CHP’nin iktidar yolunda başarısızlığının altında yatan?

CHP’nin tarihsel bazı özellikleri var. Bu özelikler sosyolojik olarak partinin bir çoğunluk partisi olmasını engelliyor. Zira parti, Batılılaşmayı, çağdaş yaşam tarzını temsil eden aydınlar partisi. CHP’nin çok partili yaşlama geçildiğinden beri iktidar olmasının sebebi de bu. Siyasetini ekonomik ve sınıfsal bir ayrışma üzerine değil, daha çok sosyokültürel bir yarılma üzerine konumlanmış gözüküyor. Bu yarılma üzerinden hareket ederseniz iktidar olmamazsınız.

»Bu nasıl aşılabilir?

1972’de Ecevit’le birlikte olan ortanın solu hareketi başarılı oldu. Fakat başarılı olmasında temel etmen, kentleşmenin Türkiye’de yeni başlıyor oluşu ve bir ölçüde sınıf bilincinin ortaya çıkması, Batıda da sol güçlerin güçlü estiği bir dünya siyasetinin olması. CHP de böylece güç kazanarak 73 ve 77 seçimleirnde önemli bir başarıya ulaştı. Ama 1980’li ve 90’lı yıllardan, bu ortanın solu gibi, sınıf bilincine dayanan bir hareket tutmamaya başladı. Çünkü günümüzde insanlar kendilerini sınıf kimliği ile tanımlamıyorlar. Aidiyetler ve kültürel kimlikler önem kazanmaya başladı.

»Bu bağlamda Adalet Yürüyüşü nerede duruyor?

Ben Adalet Yürüyüşü’nün başarıya ulaşmadığını düşünüyorum. Çünkü CHP’li bir milletvekilinin içeri girmesi üzerine başladı, genel değil özel bir konu üzerine başladı. Oysa yürüyüş, HDP’li miletvekilleri içeri alındığında da başlayabilirdi veya Türkiye’deki bir kesime bir adaletsizlik yapıldığından da.

»Ama yürüyüş geniş kesimlerce benimsendi.

Yürüyüşün büyük bir teveccüh görmesindeki neden, CHP ve dışındaki toplumsal muhalefetin, AKP’yi 16 Nisan Referandumu’nda gayri meşru buluyor ve bunu protesto etmek istiyor oluşuydu. Buna karşı bir infialin tezahürü idi Adalet Yürüyüşü. Sivil toplum ve insanların iktidara karşı protesto yapabilmeleri adına iyi oldu.

»Ekonomik göstergeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Birincisi şuraya bakmak lazım, Türkiye işsizliği yenemiyor. İşsizlik verileri, umutsuzlarla beraber yüzde 20 civarında. İkincisi Türkiye kaynak israfı bakımından çoık ciddi bir genç işsizliği de barındıyor. OECD Türkiye genç işsizliği daha gerçek rakamlar ve daha korkutucu. Yoksulluk verileri, AKP’li belediyeler ile il özel idarelerinin yaptığı yardımlar nedeniyle düşük gözüküyor ama aslında ciddi bir yoksulluk var. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “Biz şu kadar milyon insana yardım ediyoruz” diyor. Neden yardım ediyorsunuz? Demek ki çok ciddi bir yoksulluk var.

Bu yardımları bir sistem veya yasal hak üzerinden yapmıyorlar. İdari ve siyasi olarak, istendiği gibi dağıtılan bir yardım. AKP bu sayede oy alıyor. Şimdi sol bir partinin bu yoksulluk meselsinde, yoksulluğu ortadan kaldıracağının izlenimini vermesi gerekiyor.

»Halihazırda köpürtülen rakamlar ne kadar sürdürülebilir? 

Ortada büyük bir başarı hikâyesi yok, AKP’nin ikitdarı dönemindeki büyüme oranı Cumhuriyet tarihinin büyüme oranının altında, ayrıca bu oran istikrarsız. Asıl önemili sorun işsizlik oranının oldukça yüksek olması ve bir türlü düşürülememesidir. Şu anda ülkedeki umutsuzlarla birlite işsizlik oranı %20’ye yaklaşmaktadır bu da çok yüksektir. AKP’nin İktidarında gözlenen en önemli özellik sanayi burjuvazisinin en varlıklı kesim olmaktan çıkarak insşaat ve ranta dayalı bir yeni sermaye kesiminin iktidar olanakları ile yaratılmasıdır. Bununla da kalınmamış muhafazakar kesimin içinde yeni bir burjuvazi doğmuştur. AKP kendi düzenini kurmuştur ve bu öncekinden adaletsizdir.

 »AKP 16 yılda nasıl bir ekonomik enkaz bıraktı?

AKP’nin en büyük ekonomik enkazı olarak dış borçların milli gelire oranının %60’a yaklaşıyor olması gösteriliyor. Ancak bunun ötesinde bir başka enkaz var ki çok az konuşuluyor yahut da yeni yeni konuşulmaya başlandı. AKP iktidarı döneminde tarımda ortalama büyüme nüfus artış hızının altındadır. İşte o nedenle giderek daha fazla tarımsal ithalat yapıyoruz. AKP iktidarı döneminde tarıma verilen destek , kanunların zorunlu kıldığı oranın yarısı kadar olmuş ve çok önemli bir kırsal göç yaşanmıştır. Bu kesim siyasete dayalı yardımlarla iradi olarak dağıtılmış ve AKP’nin önemli bir siyasal desteğini oluşturmuştur. Tarımın bu denli hasar görmesi sonucu tarımsal araziler bile boşalmıştır. Tarıma önem verilmediği gibi biraz önce belirttiğim gibi sanayi yatırımlarındaki hız ekonominin ihtiyaç duyduğu oranon çok altında kalmış Türkiyenin rekabet gücü çok zayıflamıştır.

»Enkazdan nasıl çıkılır?

Bu enkazdan kalkmanın birinci yolu toptan bir ekonomik program değişikliğidir. Sanayi ve teknolojinin daha fazla önemsendiği , tarımsal destek ve tarımsal yatırımların misli ile arttırıldığı bir ekonomik politika değişikliğine ihtiyaç var. İkincisi dış politikada toptan bir doğrultu değişkliğine ihtiyaç var hem Ortadoğu politikasında hem de AB ile olan ilişkilerde. Küresel barışı ve demokrasiyi öne çıkaran bir dış politikaya dönerek küresel sermayenin çekim odağı haline gelmek gerekir. Ve nihayet bir ülkede özgürlükler ve demokrasi sıkıntılı bir dönemde ise dünya iktisat tarihi ve literatürü göstermiştir ki sağlıklı bir ekonomik yapı da elde edilemez. Siyasal istikrar ve özgürlük ortamı ekonomik istikrarın da ön koşuludur.

»CHP’nin 24 Haziran seçim kampanyasını nasıl görüyorsunuz? 

“AKP gitsin” denilen bir siyaset olmaz. Ben geldiğimde şunları şunları yapacağım denilen bir siyaset olur. 57 günlük kampanya nedir? Tayyip Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz’un seçimi bu. Bu şekilde başarı elde etmek çok zor. Toplumda, seçmende refah, huzur ve mutluluk inancı oturttursanız iktidara gelirsiniz. Daha iyi yönetebileceğinin, krizden çıkarabileceğinin, ekonomiyi iyileştirebileceğinin umudunu vermeli.

»Adaletsizlikten mağdur olanların bu seçimin sonunda Tayyip Erdoğan’ın gitmesiyle durumlarında nasıl bir değişiklik olacak? 

CHP’ye oy verdiği takdirde kendi durumu ile ilgili yaşamında nasıl bir değişiklik olacağı umudu taşıyor? Bu ortaya konmuş değil. Mesela biz son 10 gündür adayları konuşuyoruz. Seçilirse parlamenter demokrasiye döneceğiz. Peki sonra? Siyasetin bir mesajı olması gerekir ve bu mesaj adalet ve özgürlükler üzerinden olmalı.

»Seçimlere giden yoldaki adaylar ve Kıılıçdaroğlu’nun kendi aday olmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben 1974’ten beri partinin üyesiyim. İlk defa CHP, ülkeyi yönetmek için CHP’li olmayan birini arıyor. “Bana oy ver ama oy verirken öyle birisine oy vereceksin ki CHP’li gibi olmayacak, sağcı olacak” mesajı veriyor. Bu bir çelişkidir, saçmenin güvenini azaltır ve dejenere eder. Ve seçmen sağ partiye oy vermeye doğru kayar. Bu tip haketerler CHPye uzun vadede çok zarar veriyor. Biz CHP’yi neden seçtik. Seçime giridğimizde ancak onun liderliği ile oy alırız diye seçtik.