Gündem

Eğitim Sen'den kadın üniversiteleri tepkisi: Gericiliğin ve siyasal İslami rejimin saldırılarına boyun eğmeyeceğiz

TBMM’ye sunulan 11. Kalkınma Planı’nda “Japonya örneği incelenerek sadece kadın öğrencilerin kabul edildiği kadın üniversiteleri kurulacaktır” maddesi yer aldı

09 Temmuz 2019 14:19

Japonya ziyareti sırasında Türkiye’de ‘Kadın Üniversitesi’ kurulmasını gündeme getiren ve Yükseköğrenim Kurulu’na (YÖK) talimat veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, Eğitim Sen yazılı açıklamayla tepki gösterdi. Açıklamada, "Türkiye’de gericiliğin ve siyasal İslami rejimin kadınların yaşam ve eğitim haklarına yaptığı bu saldırılara boyun eğmeyeceğiz." ifadeleri kullanıldı.

Gazete Duvar'ın haberine göre TBMM’ye sunulan 11’inci Kalkınma Planı’nda “Japonya örneği incelenerek sadece kadın öğrencilerin kabul edildiği kadın üniversiteleri kurulacaktır” maddesinin yer aldığını hatırlatan Eğitim Sen, “Yükseköğretimde muhafazakâr dönüşümü yine kadınları hedef alarak başlatmaya kalkışan yeni bir AKP saldırısı ile karşı karşıyayız” eleştirisinde bulundu.

“17 yıl içinde artık sayısını bilmediğimiz kadar çok “eğitim reformu” böyle tepeden verilen direktiflerle yapılmadı mı?” sorusunu yönelten sendika, şu açıklamada bulundu:

"Yükseköğretim kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek ve toplumsal cinsiyet temelli şiddeti önleyebilmek için alınan bütün önlemleri geçtiğimiz yılın sonunda bir kalemde silip atan YÖK, şimdi “Tez kadın üniversiteleri kurula!” fetvasını hayata geçirmek için çalışmaya başladı.

"Kadın akademisyenler hukuksuzca ihraç edildi"

Günümüzde MEB ve YÖK’ün politikalarını belirleyen vesayet mekanizmasının saldırıları günden güne artarken, Türkiye’deki kadın akademisyenler eşitliği savunan çalışmalar yapmış, dersler açmış, araştırmalar yapıp merkezler kurarak toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve eşitsizlikle mücadele yürütmüşlerdir. Bu mücadele ile hem Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne hem de İstanbul Sözleşmesi izleme organı alan GREVİO’ya ülkedeki kadın hareketi içinden üyeler ve başkanlar kazandırmıştır. 15 Temmuz sonrası çıkarılan KHK’lerle kadın mücadelesi de hedef alınmış; üniversitelerden toplumsal cinsiyet eğitimleri yapan, iktidara itaat etmeyen kadın akademisyenler de hukuksuzca ihraç edilmiştir.

"Yaşadığımız bu gerçeklik iktidarın kadınları yok sayan politikalarının sonucudur"

Kız çocuklarının yarısının ilköğretimden ortaöğretime geçişte eğitim hakkından vazgeçmek zorunda bırakıldığı, aile ve “mahalle” baskısı altında kadınların yoğun şiddete maruz kaldıkları, gerçekte erkeklerle kadınların, kadın saygınlığı zedelenmeden bir araya gelebildiği toplumsal alanların son derece sınırlı olduğu, üniversite çağındaki her on genç kadından ancak birinin yükseköğretim görebildiği, çalışabilecek durumdaki her on kadından ancak üçünün iş gücü piyasasında yer bulabildiği ülkemizde yaşadığımız bu gerçeklik iktidarın kadınları yok sayan politikalarının sonucudur. 

"Kadınları toplumsal alandan dışlama hazırlığı"

“Tez kadın üniversiteleri kurula!” fetvası; kadınlar kadınlarla, erkekler erkeklerle sosyalleşir, kadınlar kadınlara, erkekler erkeklere hizmet verir anlayışını savunan otoriter-gerici ataerkilliğin uzantısıdır. Kadınları gelecekte yalnızca kadınlara hizmet verebilecekleri toplumsal cinsiyet rollerine göre mesleklere hapsetme, kamusal toplumsal alandan dışlama hazırlığıdır. Bu topraklarda geçmişten bugüne bin bir zorlukla okuyup meslek sahibi olmuş kadınların mücadelelerine haksızlıktır, kazanımlarına saldırıdır.

"Bu saldırılara boyun eğmeyeceğiz"

Açıkça bilinmelidir ki Encümen-i Muallimin’den TÖS’e, TÖB-DER’e ve Eğitim Sen’e uzanan ve bu topraklarda yüzyılı aşan bir mücadele geleneği olan bir eğitim örgütü olarak, Türkiye’de gericiliğin ve siyasal İslami rejimin kadınların yaşam ve eğitim haklarına yaptığı bu saldırılara boyun eğmeyeceğiz. İkiyüzlü bir ahlak anlayışının egemen olduğu, son derece otoriter, baskıcı ve muhafazakâr aile yapısının bulunduğu coğrafyamızda kadınların ayrı üniversitelere kapatılmasını bir hak ve özgürlük olarak sunmak, devlet, aile ve dinin kadın bedeni üzerinden kurduğu denetimi görmezden gelip, bu alanda süren güç mücadelesinin kaldırdığı toz duman arasında yitip gitmek demektir."