T24- Fikri Türkel, Taraf gazetesindeki köşe yazısında Dünya Kupası'nın ekonomik boyutunu ele aldı. Türkel yazısında, şampiyonanın sponsorlarına, ev sahipliği yapan Güney Afrika'ya ve FIFA'ya getirdiği kazançlar ile Türkiye'nin kaçırdığı fırsatları değerlendirdi.
Fikri Türkel'in 'Dünya Futbol Şampiyonası'ndan kim para kazanıyor' başlıklı 5 Temmuz 2010 tarihli yazısı şöyle:
Vuvuzelayı artık biliyoruz. Peki Mahindra Satyam, Yingli Solar, Joma, Jabulani, Seara, Erke, Brooks adlarını duydunuz mu?
Güney Afrika’da devam eden 2010 Dünya Futbol Şampiyonası’nın öne çıkan yeni markaları bunlar. Türkiye’de “General Motor” olarak duyduğumuz Erke adı burada da ortaya çıktı. Yeni bir teknolojik devrim değil, Kuzey Kore’nin forma markası olarak.
Mahindra Satyam bir Hintli yazılım şirketi ve saha kenarı reklamlarında kendini gösterdi. Yine saha kenarı reklamlarında gördüğümüz Yingli Solar Çinli yeşil enerji markası. Sekiz ülkede önemli yatırımları bulunuyor. Zulu dilinde “kutlama” anlamına gelen Jabulani, Adidas’ın şampiyona için Bayer’le birlikte ürettiği yeni futbol topu. Joma Honduras’ın, Brooks Şili’nin forma sponsorları. Brezilya’nın et ürünleri şirketi Seara da yine saha reklamlarıyla kendini tanıtma fırsatı buldu.
Bu markalar dünya gündemine taşındı ama takımları finale çıkma şansı olsaydı, en az futbolcuları kadar gündemde olacaktı. Türkiye de şampiyonada temsil edilseydi, kazanan sadece futbolcular olmayacaktı, ülkenin markaları da dünya gündemine taşınacaktı.
Deniyor ki Türkiye, Güney Afrika’ya gidemediği için 400 milyon dolar kaybetti. Bence daha fazlasını hatta milyar dolara varan reklam ve algı değerinden oldu..
Yani futbol, spordan daha geniş bir olgu olduğunu her geçen gün daha da hissettiriyor. “22 kişinin oynadığı Almanların kazandığı” sözü kısmen bu şampiyonada daha da kendini belli etti. Dünya seyretti Almanlar kazandı.
Güney Afrika’nın, Dünya Futbol Şampiyonası için doğrudan 4 milyar avro yatırım yaptığı tahmin ediliyor. Aslında bu kalkınma hamlesinin bir parçası. Çünkü ülke 2014 yılına kadar yapılacak 20 milyar avroluk bir altyapı yatırımına girişmiş durumda.
Peki, Almanya’nın nasıl kazandığına bir bakalım: 4 milyar avroluk şampiyona yatırımının 1,5 milyar avrosunu Alman mühendislik ve müteahhitlik firmaları kazanmış durumda. Siemens bunların başında geliyor. 20 bin ek istihdamı bu şampiyona sebebiyle sağladı.
FIFA’nın ana sponsorları arasında Alman Adidas baş sırada bulunuyor. Diğer beş ana sponsor ise Cola, Emirates, Hyundai-Kia, Sony ve Visa. Bu markaların her birinin FIFA’ya 300’er milyon dolar ödediği söyleniyor. Alt sponsorlar olarak Budweiser, Castrol, Continental, McDonalds, MTN, Mahindra Satyam, Seara, Yingli Solar’ı sayabiliriz.
Belki şampiyonada en net kazanç ve tek başına pasta diliminin en büyüğünü alan kuruluş olarak FIFA’yı gösterebiliriz. Harcamalarının dışında 1 milyar dolarlık kazanç elde ettiği tahmin ediliyor.
FIFA’nın 1978’de bütün yayın hakları için 17 milyon dolar aldığı düşünülürse, gelecekte ne kadar etkin ve güçlü kaynakları olacağı hesaplanabilir.
Sponsorlar bakımından olaya bakacak olursak; FIFA’nın ilk kez İspanya’daki 1982 Dünya Kupası için sponsorlarla imzaladığı anlaşmanın tutarı sadece 23,5 milyon dolardı. 2002’de ise 15 resmî sponsor 40 milyon dolardan toplam 562,5 milyon dolar ödedi. 2002’den sonra ise ana sponsorlarla iki Dünya Kupası dönemini kapsayacak şekilde sekiz yıl için sözleşme imzalandı. Şimdi milyarlardan bahsediyoruz.
Ülkeler bu tip organizasyonları yapmak için büyük yarışa giriyorlar. Güney Afrika, futbol şampiyonasından önce 146 uluslararası organizasyona ev sahipliği yaptı. Bir kongre turisti dört turisti ülkeye getirir, diye bir kural var. Bir organizasyon da diğerlerini ülkeye çeker.
Futbol şampiyonası için ülkeye 350 ila 450 bin turistin gelmesi bekleniyor. Biletlerin yüzde 97’si satılmış durumda. İşsizlik oranı yüzde 25 olan bir ülke için anlamlı bir turizm ve tanıtım etkinliği.
Önümüzdeki Dünya Futbol Şampiyonası, 2014’te Brezilya’da yapılacak. İlginçtir ki 2012’de olimpiyatlara da ev sahipliğini üstlendi. Son yıllarda Brezilya’nın bu kadar çok gündemde kalmasına bu tip organizasyonlar geometrik bir etki oluşturacak.
Nasıl ki Çin 2008’deki olimpiyatların ardından, EXPO 2010 ile Şanghay’da büyük bir ivme yakaladı. Öyle ki EXPO için olimpiyatlardan daha fazla olarak 5 milyar dolar yatırım yaptı.
İşin bir de sosyal mecralar kısmı var. Sadece sponsor olmakla dönüşüm ve kazancı garantilemek yetmiyor. İşin iletişimini yönetmek için de ayrı bir strateji gerekiyor. Sosyal paylaşım sitelerinde Nike yüzde 30,2 ile ilk sırada kendinden bahsettiriyor. Adidas 12, Nike 9 takımla şampiyonada temsil edildiği halde; Facebook, Twitter ve benzeri sosyal medyada iletişimi yönetmede daha başarılı görünüyor. Adidas yüzde 14,4, Coca Cola ise yüzde 11,8 ile onu takip ediyor.
Futbol, zevkli ve seyir zevki yüksek bir oyundur ama ondan öte önemli bir endüstri olarak hayatımızda daha yoğun yer almaya devam ediyor. Türk Milli Takımı’nın sponsorlarının bu hesapları bir kere daha yapmalarında fayda var. Hem kendileri hem Türkiye için...