Gündem

DTP'liler 7. Kolordu karşısında kamp kurdu

DTP'liler, Öcalan’a kötü muamele yapıldığı gerekçesiyle iki günlük oturma eylemine başladı

01 Kasım 2008 02:00

Aralarında milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu DTP'li grup, Abdullah Öcalan’a cezaevinde kötü muamele yapıldığı gerekçesiyle 1-2 Kasım tarihlerinde Diyarbakır'da gerçekleştireceklerini açıkladığı oturma eylemine başladı.

7.Kolordu Komutanlığının karşısında bulunan alanda PKK lehinde slogan atarak ateş yakan çocuklara DTP'liler engel olarak ateşi söndürdü. DTP, adına açıklama yapan Van milletvekili Fatma Kurtulan, "AKP, savaş hükümeti olduğunu ispatlamıştır" dedi.



DTP'liler, 7.Kolordu Komutanlığı karşısındaki Batıkent kavşağındaki alanda 2 günlük oturma eylemi başlattı. DTP milletvekilleri, Belediye Başkanları, İl Başkanları ile meclis üyeleriyle birlikte 5 bine yakın kişinin katıldığı alana, "Çözüm operasyonda değil, diyalogdadır", "Artık yeter, Kürt sorununa demokratik çözüm" yazılı bez pankartlar asıldı. Oturma eylemi öncesi Kürtçe marş ve türküler çalındı. 7. Kolordu'nun karşısında toplanan ve PKK lehine slogan atarak ateş yakan çocukları DTP'liler engelleyerek ateşi söndürdü.

DTP milletvekili Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan, Emine Ayna, İbrahim Binici, Hamit Geylani, Gülten Kışanak, Aysel Tuğluk, Sırrı Sakık, Şerafettin Halis, Hasip Kaplan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, SDP Genel Başkanı Filiz Koçali'nde aralarında bulunduğu basın açıklamasını DTP Van milletvekili Fatma Kurtulan okudu. Açıklamadan sonra Milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri ve vatandaşlar 1500 kişi için hazırlanan çadırlarda oturma eylemi başlattı. Çadırlara sığmayanlar ise dışardaki alanda oturarak eyleme destek verdi. Ahmet Türk ise uçağı kaçırdığı gerekçesiyle oturma eylemine katılamadı.



AKP, savaş hükümeti olduğunu açıkladı

Oturma eyleminin olduğu alanda basın açıkmasını okuyan Fatma Kurtalan, 202 yıldan beri Kürt sorunun değişik nedenler ve yöntemlerle varlığını sürdürdüğünü belirterek, "Kürtler kendi anavatanlarında statüsü belirlenmemiş, kendi anadilini ve varlıını dahi inkardan, asimilasyon tehditinden kurtaramamış bir durumu yaşamaktadır. İletişim ve teknoloji çağını yaşadığımız bu günlerde halen bir halkın varlık yokluk tartışması, halen bir halkın varlık yokluk tartışması, halen bir dilin inkarı tartışmaları yürütülmektedir. Kürt halkının Cumhuriyet tarihi boyunca karşılaşageldiği inkar, imha ve asimilasyon politikalar bir yandan halen varlığını sürdürürken, diğer yandan kürtlerin bu politikalara karşı geliştirdikleri direnişde büyüyerek devam etmektedir.

Van karıştı

Hakkari'de patlama



Yasaklar, korkular ve baskılar üzerine kurulu Devlet sisteminin iflas ettiği gerçeğinin defalarca ispatlandığı, halkımızın geliştirdiği anlamlı demokrasi mücadelesi sayesinde Kürt halkının artık siyasal bir irade olarak dimdik ayakta olduğu, Devlet ve hükümet politikalarının bu gerçek karşısında Türkiye'yi her geçen gün kaosa sürüklemek dışında hiçbir işe yaramadığı bir dönemden geçiyoruz. savaşın son bulması çağrılarına karşılık, AKP hükümetinin tezkere üstüne tezkere, operasyon üstüne operasyon dışında hiçbir adım atmadığı gerçeğini yaşıyoruz. Savaş hükümeti olduğu ispatlanmış AKP'nin büyük bir çarpıtma ve kandırma girişimi ile sanki savaş ve şiddet yanlısı olan Kürt halkıymış gibi göstermeye çalıştığını ibretle izliyoruz.

Şu ana kadar yüzlerce, binlerce defa haykırdık. Bir kez daha buradan haykırıyoruz. biz savaş istemiyoruz, biz Türk gencinin de Kürt gencininde elinde silahla birbirini ölümünü beklemelerini istemiyoruz. Biz dağda, şehide, sokakta hiç biryerde şiddet ve savaş istemiyoruz. Bu nedenle artı yeter. Bu nedenle 'Edi Bese' diyoruz. Bununla birlikte biz artık Kürt halkı olarak hakarete uğramakta istemiyoruz. Dilimizin yasaklı olmasını da, siyaseten önümüzün kapalı olmasınıda sokaklara kadar taşan toplu işkenceleride, Kürt halkının Sayın Öcalan'a hakareti ve aşağılama girişimlerinide istemiyoruz. Biz bu ülkede barış, kardeşlik içinde demokratik bir sistem dahilinde kendi kültürümüzle var olmak istiyoruz" dedi.



Başbakan ve Baykal’ı halkın vicdanına havale ediyoruz

Kurtulan açıklamasında, Halkın ve DTP'nin meşru ve insanı taleplerinin terörize edilerek çarpıtıldığını ifade ederek, "Demokratik hak arama mücadelesine yönelik, sert müdahaleleri, bu müdahaleleri destekleyen ve körükleyen siyaselere kınıyor. bunları halkımızın vicdanına havale ediyoruz. Yaratılmaya çalışılan şiddet ortamının sorumlusu olarak kendini görmeyen, Sayın Başbakanı, akan kanı yeterli görmeyen sayın Baykal'ı, halkımızın vicdanına havale ediyoruz. Bir yandan savaş tezkereleri ile ölümleri artıran, kürtlere yönelik linç girişimlerine çanak tutan, diğer yandan kürt kurumları ve siyasetçeleri üzerinde baskıları tırmandıran, bunlarla birlikte eş zamanlı olarak Sayın Öcalan'a yönelik fiziki saldırı geliştiren sanki bunu hükümet değilmiş gibi, sanki bu yaşananların siyasi sorumlusu kendileri değilmiş gibi büyük bir çarpıtma kampanyası ile birlikte sürekli partimiz ve halkımız hedef haline getirilmeye çalışılmaktadır.

Ancak bütün bu yalan kampanyalarına rağmen AKP'nin maskesinin düşmesi engellenememiştir. Devletin resmi ideolojisinin AKP eliyle kürtlere empoze etme girişimleri halkımızın geliştirdiği direniş ile boşa çıkarılmıştır. AKP'nin saldırganlaşmasının en önemli nedeni budur. Kürtlerin beklentilerine cevap vermeyen sorunu tümüyle askere havale eden, demokrasi söyleminden ve eyleminden vazgeçen AKP artık tarihi misyonu tamamlamış ve bölgede tabelası partisi olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye başlamıştır" dedi.



Meclis’te sesimizi kısmaya çalışıyorlar

Kurtulan açıklamasının son bölümünde şöyle konuştu:


"Türkiye'nin tarihi bir dönemeçte olduğu bu yıllarda Kürt sorununun barışçıl çözümü, artık kendini dayatmaktadır. Bu dayatma karşısında hiçbirimizin sorumluluktan kaçma hakkı ve lüksü olamaz. İşte bu sorumluluk bilinciyle bugün bu meydanda tarihimizin en büyük oturma eylemiyle barış yolunda çok önemli bir adım atıyoruz. Seçilmiş temsilciler olarak halkımızla birlikte oturuyoruz. çünkü mecliste ve yaşamın her alanında sesisimiz kısılmaya çalışılıyor. Oturuyoruz, çünkü irademiz kırılmaya çalışılıyor. Oturuyoruz çünkü bu gerçeği görmeyen bir Başbakan, duymayan bir devlete haykırmak istiyoruz. Artık yeter, Kürt sorununa demokratik çözüm istiyoruz. Bu sesi duyacak, bu iradeye saygı göstererek diyaloga gireceksiniz, ya da tarih karşısında sorumlu ve suçlu olmaktan kurtulamayacaksınız".