Politika

DTP: Tek bayrağa evet, tek topluma hayır

Türk Vatandaşlığı tanımının değişmesini isteyen DTP lideri Türk, 'Tek bayrağa itirazımız yok, biz tek topluma karşıyız' dedi.

11 Kasım 2008 02:00

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, küresel krizin artarak yayıldığını ileri sürerek, ''Askeri harcamalar, dağa taşa atılan bombaların maliyeti, 70 milyon insanın mutfağına yansımış olsaydı, bugün Türkiye farklı bir yerde olurdu'' dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Türk, Mustafa Kemal Atatürk'ü ölüm yıl dönümünde andığını belirterek, Atatürk'ün iç barışın sağlanması ve Kürt sorunuyla ilgili çalışmalarının olduğunu, ölümünden önce muhaliflerine yönelik genel af çıkardığını söyledi. 
Etnik milliyetçiliğin, halkların düşmanı olduğunu ifade eden Türk, halkların kardeşliğini esas alan bir mantığın geliştirilmesi doğrultusunda çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.

'Farklılıklar zenginliktir'

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın alt-üst kimlik söylemlerinde bulunduğunu ileri süren Türk, şöyle devam etti: ''(Kürt yurttaşlarım) dediğimde bunların kimliğini ortaya koyuyor musunuz? Kürtlerin kimliğini, kültürünü güvenceye alın, bu farklılıkları zenginlik olarak kabul edin. Herkes, Türkiye Cumhuriyeti kimliğine bağlıdır, bunu kabul ediyoruz. Biz, tek tip bir topluma karşıyız. Bu bayrak hepimizin. Bayrağı, ortak değer olarak ele almak lazım. Böyle ele alırsak sorunların birçoğunu çözmüş oluruz. Ortak aklı ortaya koyabilirsek, diyalog ortamını sağlayabilirsek 72 milyonun ortak geleceğini sağlarız. Sonuçta bu ülke hepimizindir. Ortak gelecek kurma şansımızın her zaman olduğunu görüyoruz.'

Erdoğan'dan DTP'ye Obama örneği

Anayasanın 66. maddesindeki Türk Vatandaşlığı tanımının değiştirilmesini isteyen Türk, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin üst kimlik olduğuna inanıyoruz. Tek bayrak altında birlikte yaşamaya itirazımız yok. Önemli olan nasıl bir yurttaşlık? Alt-üst kimlik nedir?'' diye sordu.

Türk, kömür dağıtılmasına da karşı çıktı. Türk, ''AKP'nin gündeminde yoksulluk, açlık, yaşama hakkı gibi konular yok. Gündemlerinde, kendilerini sağlama alma mantığının olduğunu görüyoruz. Halkın tepkisini gidermek için sadaka dağıtıldığını görüyoruz. Bölgede 70 milyon ton bedava kömür dağıtılıyor. Seçime yönelik bir anlayış. Bu yardımları cebinden mi yapıyorsun. Devletin imkanlarını, kendi yerinizi korumak için kullanıyorsunuz'' diye konuştu.

Dağa taşa atılan bombaların maliyeti

85 yıllık Cumhuriyet'in dışa bağlı sermayenin ve tekellerin kontrolü altında olduğunu ileri süren Türk, şunları söyledi: ''Bu tablonun sorumlusu, önceki ve bugünkü siyasi iktidarlardır. Hükümet
sözcüsü, Türkiye'nin, 1984'ten bu yana çatışmalara 1 trilyon dolar harcama yaptığını ifade etmiştir. Aslında bu, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı krizin nedenini ortaya koymaktadır. Bu askeri harcamalar, dağa taşa atılan bombaların maliyeti, 70 milyon insanın mutfağına yansımış olsaydı, bugün Türkiye farklı bir yerde olurdu.
Savunma bütçesi her yıl artmaktadır. Ülkenin kaynakları, sağlıktan, eğitimden, kamu yatırımlarından kesilmekte, savunma giderlerine aktarılmaktadır. Bu da krizi tetiklemektedir. Görüyoruz ki dünyada sağlık ve milli eğitim bütçeleri büyüdükçe Türkiye'de tersi gelişmeler oluyor. İşte krizin esas nedeni budur. Türkiye'nin ekonomik krizi yara almadan atlatması için, savaş ekonomisine son verilmelidir.'' 

'Fatura ödedik, yine öderiz'

Son günlerde 125 DTP'linin tutuklandığını da anımsatan Türk, ''Elbette, özgürlüğü, demokrasiyi savunmanın bir bedeli vardır. İşte bizler bu bedeli ödüyoruz, savaşın sona ermesi için bu bedeli ödemeye devam edeceğiz. Bizleri, tehdit ederek, sindirmeye çalışarak, belli bir kalıba, bir
düzene sokmaya çalışmak yanlıştır. Geçmişte biz bunun faturasını ödedik. Bizi terbiye edemezsiniz. Gerekirse bir kez daha fatura öderiz'' dedi.