Hülya Karabağlı
T24/ ANKARA
Tıp Bayramı’nda sağlık çalışanlarının meydanlara inen isyanına hastanelerin gizli kahramanları, hekim adayları intörnler katıldı. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Salonu’nda önceki gün düzenlenen toplantıda konuşan intörn Dr. Mehtap Avcı, “Ülkemizde bir şoför, günde sürekli 5 saat, toplamda 9 saat araç kullanabilmektedir. İzmir’den Ankara'ya tek şoförle seyahat edemeyen sizler, sağlığınızı kesintisiz 36 saat çalışan bir asistan hekime emanet etmek zorunda bırakıldığınızı biliyor musunuz" dedi.
Ön hekimlik yapabiliyor muyuz?
”6 yılın sonunda belki de ilk defa sesimizi duyurabileceğiz” diyen Avcı, bu noktaya gelebilmek için zahmetli yola dikkat çekti ve “ Bizler bu fakülteye girebilmek için ilköğretimden itibaren çalışan, liseyi dereceli okullarda okuyan, üniversite sınavında ilk yüzde 5'lik dilime giren gençlerdik. çoğumuzun hedefi kuşkusuz hekim olmaktı. Hayallerimizi gerçekleştirdik ve Tıp fakültesine başladık. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan intörn doktorlar olduk. İntörn’ün kelime anlamı ön hekimdir. Peki biz ön hekimlik yapıyor muyuz?
Radyoloji asistanları telefonları açmıyor
‘Hastanede nelerle uğraşıyoruz’ diyen Avcı, çok çarpıcı ayrıntıları şöyle sıraladı:
“Gündüzleri hemşirelerin işleri çok o zaman gündüz kanlarını intörnler alsın.Radyoloji asistanları telefonlarını açmıyor. İntörn radyoloji asistanlarının peşinden koşup filmleri okutup, filmleri bastırmalı.Hastaya kan verilecek. Al bu onay formunu hastaya imzalat. Şu hastanın sondası takılacak. Hastanın midesi yıkanacak. Hastadan kan kültürü alınacak.Burada yazıcı yok yazıcı olan bir yerde bu dosyayı yazdır.Hastanın sonuçları çıktı sonuçlarını yaz ve sayamayacağımız onlarca iş”,
Kimse bize saygı duymuyor
“Bir intörn tabi ki kan almalı, tabi ki sonda takmalı, ng takıp hastanın midesini yıkamalı, ancak hasta takip etmeyi kim yapacak, personeller mi hemşireler mi? Bütün bu işleri yaparken, kimsenin bize saygı duymadığını ifade etmek de yanlış olmaz sanırım” diyen Avcı, sorunun çözümü için servis hocalarını adres olarak gösterdi.
Tek şoförle yolculuk yok
Yeni düzenlemelerle geçilen performans sistemi ile polikliniklerde hasta bakmaya iten sistemi yanlış bulduklarını anlatan intörn Avcı, “Şimdilerde bir sosyal paylaşım sitesinde sıkça karşımıza çıkan "Ülkemizde bir şoför, günde sürekli 5 saat, toplamda 9 saat araç kullanabilmektedir. İzmir'den Ankara'ya tek şoförle seyahat edemeyen sizler, sağlığınızı kesintisiz 36 saat çalışan bir asistan hekime emanet etmek zorunda bırakıldığınızı biliyor musunuz”.
‘Benim vergimle geçiniyorsun'
“Hangi meslek grubunda bu kadar ağır çalışma şartları var. Bizim işimiz hata kabul etmeyecek kadar değerli olan insan sağlığıdır” diyen Avcı, vatandaşın doktorlara bakış tarzını çizdi ve “Hastaların, şifa bekledikleri hekimlere saygısı, sevgisi kalmamıştır. Öyle ki, halkımız hekime diklenmeyi, gerekirse bağırıp çağırmayı kendinde hak olarak görmeye başlamıştır. ‘Parasıyla değil mi, tabi ki bakacaksın bana!, benim verdiğim vergiyle geçiniyorsun’ düşüncesi topluma empoze edilmeye çalışılmıştır ve bunda da başarıya ulaşıldığı görülmektedir”.
Hangi devlet kapısına çalmadan giriliyor
“Hiçbir devlet kurumunun kapısını çalmadan içeriye giremeyen vatandaş, muayene ve doktor odalarının kapısını çalma tenezzülünü göstermeden içeri girmeyi en doğal hakkı gibi görmektedir. Sürekli kapısının açıldığı bir muayene odasında çalışan hekim, hastasına ne kadar koopere olabilir ve muayenesi ne kadar başarılı olabilir? Biz hekimler olarak yıpratıcı ve uzun tahsil hayatımızın sonrasında başladığımız yorucu mesailerimizin karşılığını hiçbir şekilde görememekte ve bu incitici düşüncenin karşısında yine de hasta bakmaya devam etmek zorunda bırakılmaktayız.
Hekimlere şiddet uygulayan kitle
“Hekimlere şiddet uygulamaktan çekinmeyen bir kitle var karşımızda ve artık hekimler olarak can güvenliğimiz bulunmamaktadır” diyen Avcı,
“6 yılın sonunda büyük uğraşlar sonunda bitirdiğimiz fakülteden mezun olurken diplomalarımız verilmemektedir. Mecburi hizmetimizi yapmadığımız zaman bizler hekim statüsünde bulunmamaktayız. Eğer hekim kimliğini almak istiyorsak mecburi görevimizi yapmak zorunda bırakılıyoruz, aynı polisler ve askerler gibi”.