Ekonomi

Döviz ve altın getirenlere özel af ve avantajlar var

Yurt dışından getirilecek para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerle ilgili tasarının ayrıntıları belli oldu.

28 Ekim 2008 02:00

Yurt dışından getirilecek para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerle ilgili tasarının ayrıntıları belli oldu. "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması" adlı tasarı dikkatle incelendiğinde, özellikle yurt dışından para ve döviz getirenlere, "çok özel bazı aflar ve avantajlar" sağlandığı göze çarpıyor. Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Kızılot bugünkü köşe yazısında bu avantajları ele alıyor:

İşte söz konusu yazı:

Konu ilk kez ortaya atıldığında, "yurt dışında" Türklere ait, 100-150 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilen dövizlerin, hiç değilse bir kısmının Türkiye’ye getirilmesini amaçlandığı açıklanmıştı. Tasarı "yurt içindeki" varlıkları da kapsayacak şekilde hazırlandı. Açıklanan tasarıya göz atıldığında, kapsamının geniş tutulduğu ve yalnızca dövizin değil; para, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetler ile sermaye piyasası araçları ve taşınmazların da yurda getirilmesi veya beyan üzerine kayda alınmasının amaçlandığı fark ediliyor.

Bir taşla birkaç kuş

Yurt dışından, özellikle para ve döviz getirecek olanlar, "bir taşla birkaç kuş" vurmuş olacaklar.

1- ‘Vergisini ödedin mi?’diye sorulmayacak

Bildirilen veya beyan edilen varlıklar örneğin dövizler nedeniyle, 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, hiçbir surette;

- Vergi incelemesi yapılamayacak.

- Yurt dışında elde edilen gelir nedeniyle, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi gibi vergiler ve ceza istenemeyecek.

Böyle olunca, "Geçmiş yıllarda yurt dışında elde ettiğin geliri örneğin faizi niye Türkiye’de beyan etmedin ve vergisini ödemedin?" diye sorulamayacak.

2- Geçmiş 4 yıla çok özel bir af

Tasarıda, "vergi incelemesi" yönünden, 2007, 2006, 2005 ve 2004 yıllarını ilgilendiren, "matrah artırımı" olayının bir başka versiyonu "çok özel bir örtülü af" yer alıyor. Tasarıda yer alan düzenlemeye göre, getirilen varlıklarla ilgili vergi incelemesi yok. Bu tamam ancak başka nedenlerle;

- Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra başlayan,

- 1 Ocak 2008 öncesi dönemleri (örneğin 2007 yılını) kapsayan vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve KDV yönünden tespit edilen matrah farkından,

- Bu kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilecek.

- (Varsa) kalan tutar üzerinden vergi ve ceza istenecek.

ÖRNEK: 1 milyon YTL’lik döviz beyan eden ve yüzde 2’sini ödeyen şirketin 2009 yılında, 2007 yılı defterleri kurumlar vergisi yönünden incelenmiş ve 1 milyon 200 bin YTL matrah farkı bulunmuştur.

Tasarıda yer alan düzenlemeye göre, bulunan 1 milyon 200 bin YTL farktan, bu kanun kapsamında beyan edilen 1 milyon YTL mahsup edilecek. Kalan 200 bin YTL üzerinden vergi ve ceza hesaplanabilecek. Bulunan matrah farkının 900 bin YTL olması halinde ise, hiçbir işlem yapılamayacak. Tasarı, kanun yürürlüğe girdikten sonra yapılacak incelemelerin yanı sıra, devam eden incelemeleri de kapsasaydı yasa hem daha başarılı olurdu hem de çelişkili bir tablo ortaya çıkmazdı.

Gerçek dışı beyan avantajı

BİLDİRİLEN para tutarının, geriye dönük 2004, 2005, 2006 ve 2007 yılları (yani zamanaşımlı yıllar) için ileride yapılacak vergi incelemelerinde; bulunacak gelir, kurumlar ve KDV matrah farklarından düşülecek olması, yüzde 2’lik ödeme ile geriye dönük dört yıla "matrah artırımı" gibi "çok özel bir avantaj" sağlıyor.

Bu nedenle "1-2 milyon YTL ya da döviz beyan edip, yüzde 2’sini ödeyelim. İleride geçmiş yıllara yönelik vergi incelemesi olursa, vergi ve cezadan kurtuluruz" diye gerçekte olmayan para ve dövizlerin beyanı da söz konusu olabilir. Tasarıda, getirilen varlıklarla ilgili olarak, bazı kanunlar yönünden de işlem yapılmayacağı belirtiliyor. Buna göre;

- Gümrük Kanunu,

- Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu,

- Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun,

- Sermaye Piyasası Kanunu (47/A Maddesi hariç),

- Vergi Kaçakçılığı suçu,

- Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde yer alan "malvarlığı değerlerini aklama suçu" yönünden, soruşturma ve kovuşturma yapılamayacak.

Yurt dışındaki şirketler ve kazançlarına vergi istisnası

TASARIDA yer alan geçici maddeye göre;

Türkiye’deki tam mükellef gerçek kişiler ile kurumların, 30 Nisan 2009 tarihine kadar elde ettikleri kazançlar da dahil olmak üzere, kanuni ve iş merkezleri Türkiye’de bulunmayan yurt dışındaki şirketlerden elde ettikleri iştirak kazançları,

- Bu kurumların, iştirak hisselerini yani yurt dışındaki şirkete ait hisselerini, satmalarından doğan kazançlar,

- Yurt dışında bulunan işyeri veya daimi temsilcisi aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançlar, 31 Mayıs 2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olmak koşuluyla,

gelir ve kurumlar vergisinden müstesna tutulacak.

Türkiye’ye transfer edilen bu kazançlar nedeniyle, yüzde 2 dahi olsa, hiçbir vergi ödenmeyecek.

Buna göre örneğin, Türkiye’de ciddi tutarda dövizi olan ve "kur artışı" kazancının vergisinden de kurtulmak için, yurt dışında bir şirkete iştirak eden Türkiye’deki şirket; bir dolar dahi vergi ödemeden, o ülkedeki kazancını ya da iştirak hissesi satışı kazancını Türkiye’ye getirebilecek.

Yurt içindeki varlıklar

TASARIDA, yurt dışında olan varlıkların yanı sıra, yurt içindeki (para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil gibi) varlıkların da beyanına olanak sağlıyor.

Buradaki en önemli fark; yurt içinde beyan edilecek varlıklardan, yüzde 2 yerine yüzde 10 vergi alınacak olması ve bilanço esasında defter tutan mükelleflerin fon hesabına kaydettikleri beyana konu varlıkları, beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave edecek olmalarıdır.

Bu arada belirtmek istediğimiz önemli bir husus var. Türkiye’de, şirketler sermaye artırdıklarında, ortaklarına sermaye olarak koydukları paranın kaynağı zaten sorulmuyor. O halde, bu düzenlemeye niye gerek duyuldu? Durup dururken kimse, şirkete koyacağı paranın yüzde 10’u kadar vergi ödemez. O halde, buradaki "ince hesap" ne?

Kimlere ne gibi özel avantajlar sağlaması düşünülüyor?

Yastık altı paralar

Gazetelerde, "yastık altına yüzde 10 vergi" diye haber konusu yapılan olay, sade vatandaşın yastık altındaki parası, dövizi ya da altınlarını kapsamıyor. Bunlar zaten vergiye tabi değil. "Nereden buldun?" diye sorulması da yasal olarak imkansız.

Olay, yurt içindeki vergi mükellefleri ile ilgiliÖ

Kara para gelir mi?

YASANIN "yumuşak karnı" bu soru ile ilgili

Yasaya göre, bavulla da para getirilebileceğinden ve paranın üzerinde, kara mı ak mı diye yazmadığından, paraya bakınca da anlaşılamayacağından, kara paralar da (aksi tespit edilemediği sürece) Türkiye’ye bavul ya da çanta içinde getirilebilecek.

İşin doğrusu, herhangi birinin İngiltere, ABD, Fransa, Almanya gibi ülkelerde, o ülkenin bankasına, 500 bin dolar nakit parayı götürüp hesap açtırması imkansız bir olay. Bu imkansız olduğuna göre, aynı paranın banka aracılığıyla gönderilmesi de mümkün değil. Kaldı ki parasının kaynağını açıklayabilen birinin "banka havalesi" gibi güvenilir bir yol varken, milyonlarca doları, valize koyup uçağın bagajına vermesi, hayatın olağan akışına da aykırıÖ

O nedenle, bavul ya da çanta ile gelen paraların büyük kısmı "kara para" olabilir.