T24 - İstanbul Kadıköy'deki tarihi Haydarpaşa Garı'nın çatısında çıkan yangınla gar büyük hasar gördü. İstanbul'un simgelerinden biri olan tarihi yapının otel yapılması düşünülürken, Hürriyet gazetesi yazarı Doğan Hızlan, "Bir an evvel onarılmasını beklediğim Haydarpaşa Garı’nın giriş katı tarihine, yapılış amacına ve dokusuna uygun şekilde, gar olarak kullanılmaya devam edilmeli, ancak diğer katlar İstanbul Müzesi, Kent Müzesi veya Göç Müzesi olarak düzenlensin" dedi.
Doğan Hızlan'ın Hürriyet gazetesinde "Haydarpaşa Garı müze olmalıdır" başlığıyla yayımlanan (30 Kasım 2010) yazısı şöyle:
Haydarpaşa Garı müze olmalıdır
HAYDARPAŞA GARI simge binalarımızdan biriydi.
Çoğumuzun anılarında yer almakla kalmadı, Türk edebiyatının, Türk filmlerinin birçoğunda taşradan İstanbul’a adım atışın başlangıç noktasıydı.
Binalara anılar yüklenir, onlar yıkılmamalıdır.
Okuduklarıma göre, bina dikkatsizlikten çıkan bir yangın sonucunda bu hale gelmiş. Ne var ki zihinlerdeki kuşkuları bu açıklamalar yeterince gidermiyor.
Çünkü eski binaları yıkılınca, yanınca/yakılınca yerine o yapılmıyor, rölevesine göre daha sağlamı gerçekleştirilmiyor.
İtalya’daki La Fenice Tiyatro ve Opera Binası büyük bir yangından sonra tamamen kül olmuştu, ancak yangından sonra rölevesi üzerinden yeniden inşa edilmiş ve görkemli bir törenle açılmıştı.
İstanbul’da birçok konağın yanıp bir gün sonra otoparka çevrildiğini biliyoruz. Haydarpaşa Garı için birilerinin iştahının kabardığını da tahmin etmek zor değil.
Bir an evvel onarılmasını beklediğim Haydarpaşa Garı’nın giriş katı tarihine, yapılış amacına ve dokusuna uygun şekilde, gar olarak kullanılmaya devam edilmeli, ancak diğer katlar İstanbul Müzesi, Kent Müzesi veya Göç Müzesi olarak düzenlensin. En başta 2010 dolayısıyla yapılamayan birçok projenin kısmi telafisi de sağlanmış olur...
Hepimizin önleyeceği bir hususu savunmalıyız: BURASI ALIŞVERİŞ MERKEZİ YA DA OTEL YAPILMASIN!
¡ ¡ ¡
YIKILMAMASI için çok çabalar gösterildi, toplantılar, gösteriler düzenlendi, ama sanırım buna aldırış eden olmadı.
O zaman, ben de bu çabayı gösterenleri destekledim.
Haydarpaşa Garı ilk gençlik anılarım içinde epeyce yer tutuyor.
Türk Dil Kurumu’na seçildiğimiz ilk kurultaya Mavi Tren’le gidişimizi nasıl unutabilirim.
Edip Cansever, Turgut Uyar, Metin Eloğlu, benim kuşağımdan birçok kişi.
Yataklı vagon serüvenlerini anımsarım.
Kültür Bakanlığı’nda danışma kurulu üyesiyken, yoğun karlı gecelerde yataklı ile gidip gelirdim.
Gecenin içinde yük kamyonlarının farları ateş böceği gibi bir parlayıp bir sönerdi. Tren penceresinden onları sayardım.
Sabahın erken saatlerinde de bozkır ayazını içime çekmek hoşuma giderdi.
Karaköy iskelesinden vapura biner, Haydarpaşa’da inerdim.
Gar lokantalarının kendine özgü havasını, gidenler bilir.
Çok az müdavimi vardır, her akşam bir başka müşteri gelir, birkaç kadeh içer, ondan sonra trenine biner gider.
Cumhuriyet tarihinin cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının unutulmaz fotoğrafları, Haydarpaşa Garı’ndaki uğurlama ve karşılama karelerinden oluşur, genel çekim planı başta Atatürk olmak üzere tren penceresinden karelerdir.
Eski akşam gazeteleri de, Ankara’dan gelen önemli siyasetçilerin Haydarpaşa’ya gelişlerinin, gidişlerinin fotoğrafları ile doludur.
Son Saat, Gece Postası, Son Telgraf gazetelerinin başlıklarını hâlâ hatırlıyorum.
Büyük puntolarla o zaman -şimşir harflerle- İNÖNÜ yazılırdı, altta da küçük puntoyla İstanbul’a geldi ibaresini okurdunuz.
Anadolu’ya açılan aydınların, öğretmenlerin, yabancıların hepsinin, vagon önünde toplu fotoğrafları vardır.
En önemlisi, İstanbul’a girişin simgesi, sembolüdür Haydarpaşa Garı. Türk filmlerinden de bildiğimiz sahnedir, gerçek hayattan da. Anadolu’dan gelen insanın İstanbul’a dair gördüğü ilk şey, Haydarpaşa Garı’nın merdivenlerinden gördükleridir.
Anadolu’nun İstanbul’a uzanan son noktasıdır Haydarpaşa Garı.
¡ ¡ ¡
BİR simge bina daha yandı.
Şimdi bu binanın onarılmasını, yeniden eski haline döndürülmesini bekliyorum.