Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seda Demiralp, Türkiye’de vatandaşın içinde bulunduğu ekonomik krizin seçimlere etkisini değerlendirdi.
“Siyaset literatürü, bir iktidarın yeniden seçilmesinde en büyük etkenin ekonomi olduğunu, halk desteğinin gerek demokratik gerekse otoriter sistemlerde ekonomik çıkarlarla yakından bağlantılı olduğunu söyler. Bu çerçevede Türkiye’de de muhalefetin beklentisi, ekonomik krizin ulaştığı bu noktada seçmenin artık iktidara verdiği desteği geri çekmesi, yaklaşık 20 yıl sonra muhalefete yeniden şans vermesi ve sorunların genel kabul görmüş, ortodoks politikalarla çözülmesine olanak tanıması” diyen Demiralp, “Peki, bu beklenti karşılık buluyor mu? Hem evet hem hayır” dedi.
“Evet iktidar partisi oyları hiç olmadığı kadar düşmüş bulunuyor. Seçmenin ekonomik krize tepkisiz kaldığını söylemek olanaksız. Fakat, muhalefetin beklediği kadar radikal bir dönüşüm de yok. İktidardan kopan oylar, o hızla muhalefete eklemlenmiyor. İktidar oy kaybederken muhalefet oyunu yeterince artıramıyor. İktidardan uzaklaşanların çok önemli bir kısmı kararsızlar grubunda beklemedeler” değerlendirmesi yapan Demiralp, yazısında muhalefete yönelik şu eleştirileri getirdi:
“İşte bu noktada ekonomik krizlerin objektif etkilerine ilaveten muhalefetin subjektif etkileri öne çıkar. Yani evet, kriz vardır fakat muhalefet bu konuda ne demekte ne vaat etmektedir? Sadece durum tespiti yapan bir muhalefet başarılı olamayacaktır. Seçmeni, daha iyi bir yönetimin mümkün olduğuna inandırması gerekir. Seçimler, iktidar başarısız olduğu için değil muhalefet daha iyisini yapacağına inandırdığı için kazanılır.
O halde mevcut durumda Türkiye’de muhalefetten beklenen ekonomik sorunlara net çözümler ortaya koyması ve bunları seçmenle iletişimi kuvvetli olan ve yönetebilirliğini ispatlamış bir adayla hedef kitlesine aktarmasıdır. Bu çözümlerin içeriğini ve nasıl bir adayın seçmeni ikna edebileceğini de sonraki yazılarda ele alalım.”
Yetkinreport.com adresinde yayımlanan yazının tamamını okumak için tıklayın.