7 Haziran 2015 seçimlerinin üzerinden bir yıl geçti. Diyarbakırlılar 7 Haziran'dan bugüne yaşadıklarını, "O günden sonra yaşananları unutamayız" sözleriyle anlatıyor. Diyarbakırlılar, "Kürt halkıyla barışmak, bir arada yaşamak isteyenler çoğaldıkça bu AKP’nin işine yaramayacaktı. AKP kutuplaştıran ve kendi zihniyetini egemen kılmak isteyen bir anlayış. AKP savaş demeseydi biz bunları yaşamazdık" diyor.
5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Diyarbakır’da gerçekleştirdiği son seçim mitingi sırasında patlayan bomba ve ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çözüm sürecinin buzdolabına kaldırıldığını açıklamasının ardından Türkiye yeni bir sürece girdi. Bölge illerinde sokağa çıkma yasakları, şehir merkezlerinin, dağların bombalanması ve yüzlerce kişinin ölümüne neden olan yasak ve çatışmalar süreci hız kesmeden devam etti. Bölgede her fırsatta barış ve çözüm için çağrı yapılmasına rağmen bu süreç niye yaşandı, nasıl yaşandı? Diyarbakırlılar 7 Haziran'dan sonra yaşadıklarını Evrensel'e anlattı.
“AKP kendi anlayışını egemen kılmak istiyor”
“Yaşananları hepimiz biliyoruz. Tek tek anlatsak saatler sürer. Nelerin yaşandığından çok niye yaşandığına bakmamız lazım” diyen Mücahit Bayram “Her şey HDP’nin aldığı oy oranıyla başladı aslında. Kürt halkıyla barışmak, bir arada yaşamak isteyenler çoğaldıkça bu AKP’nin işine yaramayacaktı. AKP kutuplaştıran ve kendi zihniyetini egemen kılmak isteyen bir anlayış. Dolayısıyla bunu hazmedemedi. Devlet savaş demeseydi biz bunları yaşamazdık. HDP’nin aldığı oy oranının iyi olması tüm bunlara neden oldu. Bunu kabul edemeyen bir iktidar var ve tüm bunları bu yüzden yaşıyoruz” dedi.
"HDP’ye verilen oylar Erdoğan’ı sevindirmedi"
Olcay Gözüaçık Diyarbakır’da esnaflık yapıyor. Gözleri dolarak şöyle anlatıyor yaşananları: “7 Haziran seçimleri sonrası bölgemizde çok kötü günler yaşadık. 5 Haziran’da seçimlerden hemen önce yapılan mitingde bombalar patlatıldı. O bombalar hedefine ulaşamadı, halk HDP’ye daha çok sahip çıktı. Ancak seçimden çıkan sonuç değişmedi. Bu süreçten sonra artık HDP’ye yönelik bir savaş başlatıldı. 1 Kasım’a doğru yaşananlar çok sert oldu. Mitinglerde linç edilmeler, parti araçlarının taşlanması, bölgede dağların yakılması gibi çok şey üst üste gelmeye başladı. 1 Kasım’a gelene kadar baskı ve zor ortamı hazırlanırken, esas olarak milliyetçiliği azdırıp HDP’ye büyük zararlar verdiler. Bu yaşananların nedeni gayet açık. HDP’ye verilen oylar sanırım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı pek sevindirmedi. 7 Haziran’dan sonra günlerce Saray’dan çıkmadı ve sonunda da çıkıp çözüm sürecinin buzdolabına kaldırıldığını söyledi. Suruç’ta bombalar patlatıldı, savaş uçakları Kandil’i bombalamaya başladı ve sırasıyla süreç kentleri yıkmaya, yüzlerce insanın ölümüne varan savaşı getirdi.”
"Sen yaşıyorsun, senin insanın ölüyor"
Bu sözlerinin ardından kendi yaşadıklarını özetleyen Gözüaçık, iç çekerek bu sürecin unutulamayacağını şu sözlerle anlatıyor: “Sur’a birkaç kilometre yakında oturuyorum. Aylarca sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar yaşandı, sabaha kadar tank, top atışlarından uyuyamadık. Çocuklarımız sürekli ağlıyordu. 7 Haziran sonrası yaşananlar basit şeyler değil. Bir tarafta sen yaşıyorsun, diğer taraftan senin insanın ölüyor. Sadece Sur’da değil, Nusaybin, Cizre, Silopi, Silvan ve daha birçok yerde yaşananlar kolay unutamayacağımız şeylerdi. 7 Haziran sonrası olanlar bir tarih olmuştur artık. Özellikle bunu yaşayanlar olarak unutmak istesek de unutamayız. Unutulacak bir şey değil.”
“Yaşananlarda Rojava da etkili oldu”
Vedat Akgeyik yaşananların sadece HDP’nin seçim kazanımından kaynaklanmadığını, Ortadoğu’da Kürtlerin oynadığı rolün de etkisi olduğunu düşünüyor. Akgeyik, “Yaşadığımız topraklar herkesin kendi çıkarı doğrultusunda hareket ettiği satranç tahtasına dönmüş durumda. Tabii ki seçim sonuçları hazmedilemedi. 8 Haziran günü hepimizde bir şeylerin değişebileceği umudu vardı. Bu yaşanan süreç herkes için bir deneyim oldu. 1 Kasım seçimlerine gelindiğinde HDP’nin seçim çalışması yapması engellendi. Ama bu hazmedememe daha çok Kürtlerin Rojava’da elde ettiği kazanımlar ile birlikte Ortadoğu’daki rolü ve birçok ülkenin bu hareketi desteklemesi de bugün ki savaş ortamına neden oldu diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“AKP’nin tek amacı başkanlık sistemi”
Neytullah Budak da, “AKP, Kürt halkına savaş açtı. AKP’nin tek amacı var o da Başkanlık sistemidir. Yediğinden, içtiğinden, oturduğun parka kadar her şeye ‘Ben karar vereyim’ diyor, bütün amacı bu. Kendi istediği olmayınca savaş başladı. Bu süreç hepimizi çok etkiliyor. Ben inşaat işçisiyim. Artık batıya gidip çalışayım diye düşünemiyorum. Can güvenliğimiz yok. Batıdaki de buradan kaçıyor. Halkın paraları, milyonlarca lira şehirlerin yok edilmesi için harcanıyor. Artık bitmeli bu süreç” diye konuştu.
“7 Haziran’dan bu yana geçen 1 yılda bölge olarak çok yıprandık” diyen Felemez Canpolat ise “40 yıldır bu topraklarda bu sorunu yaşıyoruz. Siyasilerin elde edemediği sonuçlardan dolayı bunları yaşıyoruz. İstenmeyen insan haline geldik ve bu durum bölgeyi ekonomik ve siyasi olarak bitme noktasına getirdi. Ezelden beri bu sorunun masaya oturularak çözüleceğini söyledik. Halkın isteklerini dikkate alan yeni bir anayasa ile tekrar çözüm masasına oturulmasını istiyoruz, artık savaş istemiyoruz” diyor.
'7 Haziran’dan sonra halkın iradesi savaşla rehin alındı'
7 Haziran seçimlerinde Diyarbakır’da birinci sırayı oyların yüzde 79’unu alan HDP aldı. AKP yüzde 14, MHP yüzde 1, CHP binde 95 oy almıştı. HDP’nin mitingine ve seçim bürolarına dönük bombalı saldırılara rağmen sağlanan başarının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet çözüm sürecini askıya aldı.