-DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ TBMM (A.A) - 12.11.2010 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yürüttükleri dış politikayı değerlendirirken ''Bu coğrafyada yaşayan milletler ya iddialı olurlar ya da varlıklarını sürdüremezler'' dedi. Dışişleri Bakanlığının 2011 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Görüşmelerde bütçe üzerine söz alan CHP Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı, Kıbrıs konusunda Türkiye'ye yapılan baskıların devam ettiğini, bunun yanında bir süredir farklı sıkıntıların da yaşandığını söyledi. Kıbrıs Rum kesiminin ''münhasır ekonomik bölge'' ilan ettiğini belirten Pazarcı, ''İsrail, Yunan ve Rum tarafı ile bize karşı ilişki içine giriyor. Bu ülkeler arasında 'münhasır ekonomik bölge sınırlaması anlaşması yapılması planlanıyor' diye haberler var'' şeklinde konuştu. MHP Sakarya Milletvekili Münir Kutluata, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, ''sıfır sorun'' politikasını eleştirdi. Kutluata, ''Sıfır sorun politikasını, Türkiye'nin menfaatlerinin tek taraflı olarak masalarda bırakıldığı ama kamuoyuna dönerek geniş kapsamlı ve güzel ifadelerle ambalajlanarak sunulan bir politika olarak düşünüyorum'' diye konuştu. CHP Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ise bir Türk milletvekili sıfatıyla ABD'ye gittiklerinde, havaalanındaki güvenlik kontrolünde, kendilerine, ''çıkar ceketini, çıkar ayakkabını, kemerini'' şeklinde muamele yapıldığını belirterek, Bakan Davutoğlu'na ''Kırmızı pasaport ne işe yarıyor merak ediyorum? Ayrıca, onların milletvekili geldiğinde biz de onlara bu şekilde mi davranıyoruz?'' diye sordu. MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, ''AB üyeliğinin, Kıbrıs'ın verilmesi şartına bağlı olduğunu'' iddia etti. Ermenistan ile imzalanan protokolün, geleneksel Türk dış politikasındaki sapmaya işaret ettiğini de öne süren Ayhan, ''AKP hükümeti milli politikaya sırt çevirmiştir'' dedi. MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bazı konuşmalarında, ''Büyük Orta Doğu Projesi'nin eşbaşkanı olduğunu'' ifade ettiğini savunarak, ''Büyük Orta Doğu Projesi nedir? Sayın Başbakan'a eşbaşkanlık görevini kim verdi ve asıl başkan kimdir?'' diye sordu. CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin, ''Türkiye komşularıyla sıfır sorun yaşıyorsa neden biz hala NATO üyesiyiz?'' sorusunu yöneltti. AK Parti Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen, Türkiye'de daha önce dış politikada endişenin hakim olduğunu ancak şimdi bu endişenin, yerini güvene bıraktığını söyledi. AK Parti iktidarı öncesindeki dış politikayı eleştiren Ergezen, ''Şimdiki Bakan, Başbakan dış politikada şeffaftır ve nettir. Daha önce ezik bir toplum olan Türk milleti, şimdi kendine geldi ve onurlu bir Türk politikası oluşturuldu'' dedi. CHP'nin dış politika ile ilgili bazı fikirlerini de desteklediğini belirten Ergezen, ''Irak'a tezkere konusunda da CHP'nin politikasını desteklemiştim. Gün gelecek, Amerika ile birlikte Irak'a girmemekle iyi bir karar verdiğimizi göreceğiz'' dedi. -''İDDİALI OLMALIYIZ''- Milletvekilleri konuşmalarını sürdürürken Bakan Davutoğlu'nun telefon görüşmesi yapabilmesi için toplantıya 20 dakika ara verildi. Davutoğlu, aradan sonra Irak'taki önemli bir soruna katkıda bulunmak için görüşmeye ara verildiğini belirtti. Daha sonra milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, ''Dış politikada iddialı olmakla gerçeklilik arasında bağ kurun'' şeklindeki eleştiriye değindi. ''Bu coğrafyada yaşayan milletler ya iddialı olurlar ya da varlıklarını sürdüremezler'' diyen Davutoğlu, bu nedenle Türkiye'nin de iddialı olması gerektiğini ifade etti. Dış politikada hedefleri koyarken iddialı ancak alanda çalışırken gerçekçi hareket ettiklerini kaydeden Davutoğlu, ''İddialı söz söyleyip de arkasını takip etmemişsek haklısınız ama sonuç almışsak takdir edilmelidir. Gerçekçilik alanda, iddia ise ufukta, zihinde olur'' diye konuştu. 'Komşularla sıfır problem'' ifadesine ilişkin eleştirileri de yanıtlayan Davutoğlu, bu hedefi, Türkiye ile ilgili kalıcı ön yargıyı kökten sarsmak, Türkiye ile ilgili mantığı, algılamayı değiştirmek için koyduklarını söyledi. Dış politikada çok önemli mesafe katettiklerini belirten Davutoğlu, Türkiye'nin artık komşularıyla kriz çıkacağı yönünde bir kaygı taşımadığını anlattı. Davutoğlu, hedeflerinin bu güveni sağlayarak halkın girişimci ruhunu çevre bölgelere yayacak enerjiyi ortaya çıkarmak olduğunu ifade etti. Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın her yeni gelişmede büyük aktöre ihtiyaç duyduğunu belirten Davutoğlu, bu aktörün Türkiye olacağını söyledi. Bazı ülkelerle vizenin kaldırılması konusuna da değinen Davutoğlu, bu imkanın başta ekonomik ilişkiler olmak üzere bir çok alanda önemli katkı sağladığını belirtti. Davutoğlu, Türkiye'yi herkesin ulaşabileceği bir ülke yapmak istediklerini vurguladı. -BM GÜVENLİK KONSEYİ- BM Güvenlik Konseyinin dünyanın strateji merkezi olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'nin şimdiye kadar bu merkezden neden bu kadar uzak kaldığının düşünülmesi gerektiğini söyledi. Davutoğlu, 2004 yılında Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyine müracaatının ''yeterli oyu alamazsınız'' diye riskli görüldüğünü ancak 2008 yılında 153 oy aldıklarını anımsattı. Türkiye'nin kendi iradesiyle hareket ettiğini, saygın bir tavır sergilediğini ve bunu başardığını ifade eden Davutoğlu, 'Biz fil olmayacağız uluslar arasında ama filin altında ezilen karınca da olmayacağız'' dedi. Avrupa Konseyi üyeliği konusuna da değinen Davutoğlu, yürütmenin ve yasamanın başında bir Türk'ün bulunmasının tarihi bir olay olduğunu dile getirdi. -TÜRKİYE ALEYHİNE AÇILAN DAVALAR- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye aleyhine açılan 550 dava bulunduğu belirten Davutoğlu, bu kadar dava açılmasının nedeninin, hükümetin uygulaması ya da Dışişleri Bakanlığının ihmalinden kaynaklanmadığını, bunun, hukuk sisteminin işlemesi ile ilgili bir durum olduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Hukuk sistemimizin reformu konusunda en fazla konuyu gündeme getiren de hükümetimizdir. Hukuk sistemimizin bütünüyle reforme edilmesi gerekiyor. 550 davanın önemli bir kısmı karar gecikmesi. Hüküm geciktiği için mağdur olmuş ve gidip müracaat etmiş. Ben o imzaları atarken büyük bir vicdan azabı duyuyorum. O zaman bütün hukuk sistemimizi gözden geçirmekten kaçınmayalım. Bunun bedelini hükümete ya da bize çıkartacaksanız, yargı bağımsızlığından bahsetmek mümkün değil. -''ÖZÜR VE TAZMİNATIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ''- İsrail'in, Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlediği saldırının ardından bulundukları girişimleri anımsatan Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyinde yedi talep sıraladığını belirterek, şöyle devam etti: ''Yolcular serbest bırakılacak, dedik, 24 saatte bırakıldı. Bu, son dönemin en başarılı tahliye hareketidir. Tek bir Türk orada kalmadı. Gemiler serbest bırakılacak, dedik, bırakıldı. Yardım malzemeleri Gazze'ye ulaştırıldı. Uluslararası soruşturma açılacak, dedik, açıldı. Gazze'ye abluka hafifletilecek, dedik, hafifletildi. Özür ve tazminat... Bunları da takip ediyoruz. Alıncaya kadar da peşini bırakmayacağız.'' -MİLLİ GÜVENLİK SİYASET BELGESİ- Davutoğlu, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde Yunanistan ile ilgili değişiklik konusundaki iddialar ile ilgili, ''Türkiye'de bazı hususlar mahremiyet içinde yürür. Bunlardan biri de Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'dir. Gizli olan bir belge ile ilgili yapılan bütün yorumlar temelsiz ve asılsızdır. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi madem ki gizlidir. Bununla ilgili yapılacak yorumlar konusunda en fazla da devlet tecrübesine sahip olan milletvekilleri ve büyükelçilerin dikkat etmesi gerekir'' dedi. Bakan Davutoğlu, Kıbrıs'ın nihai çözümü konusunda takip ettikleri politikanın açık olduğunu ve barış temeline dayandığını ifade etti. AB görüşmelerinde Kıbrıs engeli konusunda verilen herhangi bir tavizden bahsedilemeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, ''Böyle bir şey yok. AB süresinde Kıbrıs için ne taviz vermişiz? Asker mi çekmişiz? Herhangi bir hakkımızdan mı feragat etmişiz? Esnek bir politika ile barış isteyen tarafın biz olduğumuz konusunda dünyayı ikna ettik. Türkiye'nin hukukunu korumak konusunda bir karış geri adım atmayız ve bir saniye de sessiz kalmayız'' diye konuştu. -SCHENGEN VİZESİ- Gümrük Birliğinden itibaren Türkiye'nin masaya vize konusunu koyması gerektiğini belirten Davutoğlu, ancak o dönemde bunun yapılmadığını ifade etti. Davutoğlu, ''O zaman, 'madem ki mal serbestliği var insan serbestliği de olmalı' dememiz gerekiyordu. Bizim iktidarlarımız döneminde konu gündeme gelinceye kadar bu konu Türkiye'de maalesef, 'nasıl olsa Avrupalılar kabul etmez' diye talep edilmemiş'' diye konuştu. 2004 yılında itibaren vize kolaylaştırması istemeye başladıklarını ve belli ülkelerde bunu sağladıklarını anımsatan Davutoğlu, geçen yıldan itibaren Schengen vizesine girmek istediklerini kaydederek, ''Bu, ilk defa bizim iktidarımız döneminde talep ediliyor. Bunun için bizden biyometrik pasaport, geri kabul anlaşması ve entegre sınır yönetimi talep ettiler. Biyometrik pasaport, geri kabul anlaşması hazır. Entegre sınır yönetimi ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Geri kabul anlaşmasının imzalanması için önce Schengen vizesi ile ilgili müzakerelerin başlaması yönünde Konsey kararının çıkmasını talep ettik'' diye konuştu. Davutoğlu, ABD'de güvenlik kontrolünde geçerken yapılan uygulamaya ilişkin ise bunun yalnızca Türkler'e yönelik bir uygulama olmadığını, ABD'de senatörlerin de aynı kontrolden geçtiğini söyledi. Davutoğlu, ''11 Eylül travması oradaki insanlara bunu yaptırıyor'' dedi. Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BOP Eşbaşkanlığı iddialarınına ilişkin, ABD'nin bölgedeki kötü imajını değiştirmek için Bush döneminde böyle bir proje getirdiğini belirterek, o zaman da bugün de politikalarının net olduğunu ifade etti. Eşbaşkanlığın ''BOP eşbaşkanlığı'' olmadığını belirten Davutoğlu, ABD'nin tepkiler üzerine projeyi daha yaygın bir proje haline getirdiğini, bunun ayaklarından birinin de ''Demokrasi Yardım Grubu'' olduğunu, Türkiye, Yemen ve İtalya'nın bu projeyi üstlendiğini anlattı. Grubun bir ya da iki kere toplandığını belirten Davutoğlu, ''Başka da 'BOP Eşbaşkanlığı' diye bir tabir o anlamda yok. 'Demokrasi Destek Eş Başkanlığı' anlamında İtalya, Türkiye, Yemen üstlenmiştir'' dedi. ABD'nin tek taraflı politikası çöktüğü için kavramın ABD'de de kullanılmaz hale geldiğini kaydeden Davutoğlu, ''Bunun çökmesinin bir gerekçesi aranıyorsa Türkiye'nin bölge eksenli yürüttüğü politikalar bunun ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye, haritaların ekonomik, kültürel yolla değişmesine taraftardır. Biz, bu bölgelerdeki bütün sınırları yapay görüyoruz. Türkiye-Irak, Türkiye-Suriye, Türkiye-Gürcistan sınırı yapaydır. Daha küçük ünitelere bölerek haritayı değiştirmek değil, daha büyük ölçekli yapılara geçerek haritadaki sınırları anlamsız hale getirmeliyiz. Bunun öncüsü Türkiye olmalıdır. Başkası adına değil, kendi adımıza'' diye konuştu. Kürdistan bölgesini içeren haritanın ABD'de bir dergide çıktığını, bir albaya ait kişisel sorumluluğu olan bir harita olduğunu dile getiren Davutoğlu, ''Öyle bir haritanın oluşmasına izin vermeyeceğiz'' dedi. -''SINIRLARI KALDIRACAĞIZ''- AB'de yapılan gibi Balkanlarda da Ortadoğu'da da bütün haritaları kaldıracaklarını belirten Davutoğlu, ''Almanya ve Fransa etrafları ile bütünleşti ve kalkındılar. Biz de etrafımızla çatışmayacağız. Almanlar sınır komşularıyla savaştan sonra çatışsaydı gelişir miydi? Cumhuriyetin 100. yılında inşallah çevredeki bütün kardeş ve akraba topluluklarla iç içe geçeceğiz. Bunların geleceği yer tekrar Ankara, İstanbul olacak'' diye konuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, terörle mücadelede diplomasinin görevinin TSK harekat yaptığında hiçbir ülkenin buna olumsuz bir tepki vermemesini temin etmek olduğunu kaydetti. ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye'ye gelişinde açılımlar istediği, açılımların bu çerçevede gerçekleştiği iddialarını yanıtlarken de Davutoğlu, ''Gelir bir ABD Başkanı konuşur ve hükümet ona göre politikalarını tayin eder... Bu, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yakıştırılamaz'' diye konuştu. Ermenistan ve Kıbrıs meseleleri ile ilgili gelişmeler olurken Obama'nın daha senatör bile olmadığını belirten Davutoğlu, ''Şundan emin olun, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri herhangi bir yerden talimat almamıştır'' dedi. -''KAK MESUT''- Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Mesut Barzani'ye ''Kak'' demesine ilişkin eleştirileri yanıtlarken de bir Türkmen aşiretinden geldiğini, kültürlerinde nezaketin yer aldığını, sabah savaşılacak bir insana bile eğer konuk ise akşam gereken nezaketin gösterildiğini ifade etti. Davutoğlu, ''Kürtçe, saygı duymamız gereken dillerinden biridir ve halkımızın önemli bir kesiminin kullandığı bir dildir. Mesut Barzani'ye 'Kak Barzani' dedim. Bu 'sayın' anlamına da gelir. Bizim kültürümüzde bu saygı vardır. Benim görevim Türkiye'ye dost kazandırmaktır, düşman değil'' şeklinde konuştu. ''Füze Kalkanı'' konusunu değerlendirirken de Davutoğlu, Türkiye'nin NATO'nun parçası olduğunu belirterek, ''Alınacak kararı birlikte alacağız. Bunu bir baskı gibi algılamamak lazım. Ama NATO bir güvenlik örgütü ise tabii ki tehdit tanımlaması yapacak. Böyle bir tehdit varsa tanımlayacağız. Artık tehdit noktasal ve çevresel tehdit değil. ABD istediği için Afganistan'da değiliz. Farz edin ki Amerika yoktu, Afganistan bizden yardım istedi, yardım ederdik tabii. Çünkü, o halkı kardeş halk olarak görüyoruz'' diye konuştu.