Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Birleşmiş Milletler raporuna göre Barış Pınarı Harekatı sonrasındaki birkaç günde Suriye'de yerlerinden edilmiş 100 bine yakın insanın güvenle tekrar evlerine döndüğünü söyledi. Kıran, "Buraya barış ve huzur geldiğinde oranın gerçek sahipleri oraya olan hasretlerini dindiriyor" dedi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı, ABD ile Rusya arasında imzalanan mutabakatı ve Türkiye'nin Suriye politikasını değerlendirdi. Bakan Yardımcısı Kıran, Türkiye'nin Suriye politikasının başından beri aynı olduğunu belirterek, ABD ve Rusya arasında imzalanan mutabakatın sahada doğrulandığını belirtti.
Kıran, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatını başlatması ile dünyanın da bir algı operasyonu başlatıldığına dikkati çekerek "Sahadaki gerçekler bu algıları ters düz etti. Oluşturulmaya çalışılan algılardan bir tanesi de Türkiye’nin bu operasyonla Suriye'deki siyasi süreci baltalayacağına dair mesnetsiz eleştirilerdi. Türkiye, Astana Sürecinin garantörü, Cenevre sürecinin bir parçası olarak siyasi çözümün ne kadar önemli bir katalizörü olduğunu gösterdi" dedi.
"Mutabakat sorunsuz ilerliyor"
Kıran, Rusya ile ortak devriyelerin başlamasının son derece önemli olduğunu kaydederek, "Rus dostlarımıza güveniyoruz ki ortak devriyelerin de başlaması ile mutabakatın ne kadar sorunsuz ilerlediğini görmüş olduk. Daha önce bir Rus askeri heyeti geldi, yine geliyor. Görüşmelerimiz sıkı ve yoğun bir şekilde devam ediyor. Sahada karşılaştığımız manzara her iki mutabakatın da yani hem ABD ile hem Rusya ile yaptığımız mutabakat olması gerektiği gibi ilerliyor. Türkiye’nin bu noktada kaygılarının müttefikleri tarafından anlaşılması bizim dikkatle not ettiğimiz bir husus oldu. Bu anlamda mutabakat iyi işledikçe Suriye halkının bundan ne kadar mutlu olduğunu gördük" diye konuştu.
Kıran, Rusya ile sağlanan mutabakat çerçevesinde terör örgütünün Barış Pınarı Harekatı bölgesinden 30 kilometre derinliğin altına inmesinin koşul olarak öne sürüldüğüne vurgu yaparak, "Burada Türkiye'nin hassasiyeti çok yüksek. Rusya ile yaptığımız mutabakatta 10 ve 30 kilometre arasındaki noktada terör örgütleri çıkmadıysa ki bu noktada Türkiye’nin tespitleri sahadaki güvenlik birimlerimiz, istihbarat kuruluşlarımız yoğun bir bilgiye sahip, Türkiye’nin mutabakat ve uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları çok açık ve nettir. Rus dostlarımız bu mesajı ilgili taraflara vermiştir. Bu noktada, eğer belirtilen alandan terör örgütü çekilmezse, Türkiye ve teröristler karşı karşıya gelirse, Türkiye gerekeni yapacaktır" diye konuştu.
"100 bin insan geri döndü"
Birleşmiş Milletler raporuna göre Barış Pınarı Harekatı sonrasında birkaç günde Suriye'de yerlerinden edilmiş 100 bine yakın insanın güvenle tekrar evlerine döndüğünü kaydeden Kıran, "Buraya barış ve huzur geldiğinde oranın gerçek sahipleri oraya olan hasretlerini dindiriyor. Cumhurbaşkanımız her fırsatta Suriye'nin kuzeydoğusunda terör örgütünün hem dünyaya hem bize ne kadar büyük bir tehdit olduğunu, bu zulmü ortadan kaldırmak için de bütün uluslararası toplumla birlikte güvenli bölgeyi inşa etme noktasında Türkiye'nin öncülük etmeye hazır olduğunu ilan etmişti" dedi.
"Gönüllü geri dönüşlerde kararlıyız"
Kıran, Türkiye'nin güvenli ve gönüllü geri dönüşleri de temin etme konusunda son derece kararlı olduğunu vurgulayarak, "Bizim tercihimiz bunu uluslararası toplumla birlikte gerektiğinde Donörler Konferansı düzenleyerek yapmak ki Sayın Dışişleri Bakanımızın bu noktada komşu ülkelere de teklifi olmuştu Lübnan, Irak, Ürdünlü muhataplarına. Türkiye bu konuda hazırlıklarına devam ediyor" dedi.
Kıran, Türkiye'nin her zaman ön safta DEAŞ ile mücadele eden ülke olduğunu söyledi. Sadece Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatı bölgelerinde 3 binin üzerinde DEAŞ'lının etkisiz hale getirildiğini belirten Kıran, şöyle konuştu:
"151 farklı ülkeden 76 binin üzerinde kişiye DEAŞ ile ilişkileri olduğu gerekçesiyle Türkiye’ye giriş yasağı koyduk. 7 bin kişiyi aynı sebepten sınır dışı ettik. DEAŞ’la mücadelede uluslararası koalisyonun aktif bir parçasıyız. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili bir toplantı olacak Sayın Dışişleri Bakanımız yine bizzat katılacak, Türkiye’nin bu mücadelesini anlatacak. Türkiye hukuki mücadele anlamında da DEAŞ’lıları adalet karşısına çıkarıp, gereken cezayı verme konusunda hassas olmuştur. Türkiye cezaevlerinde binin üzerinde DEAŞ'lı bulunmakta. Avrupalıların bu konuda işbirliği göstermediklerini Trump, Sayın Cumhurbaşkanımıza iletmişti. Bizim de tespitimiz bu yönde. Bu belayı bertaraf etmek istiyorsak bunu uluslararası işbirliği içerisinde yapacağız. Onlar yapmasa bile biz Türkiye olarak terör örgütleri ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Operasyon bölgesinde yer alan DEAŞ’lıları yargılama, onların ailelerini alıp ülkemizde rehabilite etme ki burada Türk vatandaşlarından bahsediyorum, diğer ülke vatandaşları için de müttefiklerimize, muhataplarımıza kendi vatandaşlarını almaları için gerekli iş birliği tekliflerinde bulunacağız. Eğer bu dayanışmayı göstermezlerse ilgili ülkelerin bu konuda çifte standardının bir ifşası olacak."
Bakan Yardımcısı Kıran, ABD Temsilciler Meclisi’nin "Ermeni Soykırımı'nı resmi olarak tanıyan" ve Türkiye'ye yaptırımlar içeren kararlarının tarihsel gerçeklerle uyuşmadığını ayrıca müttefiklik ruhuna aykırı olduğunu ifade ederek, "Türkiye’yi bu tarz haksız girişimlerle durdurabileceğini sananlar gaflet içerisindedir. Bu karar 17 Ekim mutabakatının açıkça sabote edilmesidir. Biz bu kararları 'yok' hükmünde saydığımızı bakanlık açıklamamızda da belirttik. ABD'nin Büyükelçisini de bakanlığımıza çağırarak bu konudaki tepkimizi ortaya koyduk. Amerikan yönetiminin bu kararla arasına mesafe koyması gerektiğini ifade etmesini beklediğimizi söyledik ve bu beklentimiz de sürüyor. Cumhurbaşkanımız 13 Kasım için eğer ABD Başkanı Trump’ın davetini kabul eder ve görüşme gerçekleşirse, doğal olarak Türkiye-ABD iş birliğinin gündemindeki pek çok konu masada olacaktır. Bir yandan Suriye, FETÖ'nün iadesi, ekonomik-ticari iş birliği gibi pek çok konu var. Bunların en başında tabii ki bu tasarılara tepkimizi Sayın Cumhurbaşkanımız görüşme gerçekleşirse mutlaka gündeme getirecektir" dedi.
"İadesini bekliyoruz"
Kıran, 'Mazlum Kobani' kod adlı Ferhat Abdi Şahin hakkında Adalet Bakanlığı'nın iade talebini ABD'ye özel kurye ile ilettiklerini belirterek, "ABD'ye bu terörist girdiği anda haklı olarak teslim edilmesini isteyeceğiz. Zaten 2015 yılında bu konuda Türkiye’nin çıkardığı yakalama kararı var. 2018 yılında Interpol kararı çok açıktır. Biz Amerikalı yetkililere Hem Washington Büyükelçiliğimiz aracılığı ile hem de Adalet Bakanlığımızın bizim aracılığımızla özel kurye ile gönderdiği talepname ile bunu ilettik. Sayın Bakanımız da Pompeo ile yaptığı telefon görüşmesinde bu gerçekleri bir kez daha vurguladı. Kod adı kullanan ve terörist olduğu açıkça belli olan bu kişinin Türkiye’ye iade edilmesini bekliyoruz" diye konuştu.