Dünya

Dış basının gündeminde hangi haberler var

Avrupa gazeteleri bugün ne yazmış?

24 Mayıs 2012 12:29

İngiliz basınından özetler


İngiltere gazetelerinde bu sabah Yunanistan'ın ortak para birimi Euro içindeki geleceğine ilişkin kaygılar öne çıkıyor.

Guardian gazetesi, ortak para birimini kurtarmak için dış borçlanmada aracı olarak görülen AB ülkeleri arasında borç paylaşımını sağlayacak "euro tahvilleri"nin kullanımı konusunda derin fikir ayrılıkları yaşandığını yazıyor.

"Fransa'nın yeni cumhurbaşkanı François Hollande'ın Brüksel'de katıldığı ilk zirvede euro krizinin çözümünde baş oyunculardan Almanya Başbakanı Angela Merkel'e kemer sıkma önlemleri konusunda meydan okudu" diyor Guardian.

"Hollande, euro tahvillerinin bir seçenek olduğu yolunda bastırsa da, Merkel bu tahvilleri Avrupa Birliği hukukuna aykırı buluyor. Gazetenin aktardığına göre "Hollande'ın Avrupa Merkez Bankası'ndan fon aktarımı ve bankaların yeniden sermayelendirilmesi yolundaki önerisi de Paris ile Berlin arasındaki gerginliğe tuz biber ekti. Berlin, bu öneriyi de hukuk dışı buluyor."


Yunanistan, euro'yu terkederse


Times gazetesine göre Almanya, euro bölgesindeki hükümet borçlarıyla oynamanın, Euro Bölgesi'nin ekonomisi zayıf durumdaki üyeleri üzerinde, borç sorunlarıyla başetmeleri yolunda kurulan baskıyı azaltmasından kaygılı.

Independent gazetesi, Avrupa Birliği'ne üye devletlerin Yunanistan'ın euro'yu terketmesi olasılığına karşı muhtemel durum planı hazırlamaya çağrıldıklarını duyuruyor.

"Avrupa Birliği ve Yunan liderler, Atina'nın euro'yu terketmesine yönelik bir ana plan bulunmadığının altını çizdi. Ama Euro Çalışma Grubu'ndan yetkililer, 17 ülkeden oluşan bloğun maliye bakanlarına tavsiyelerde bulunan uzmanların, "Euro Bölgesi'ndeki her bir ülkenin Yunanistan'ın euro'yu terketmesi olasılığına karşı plan yapmaları konusunda hemfikir olduklarını" söyledi.


Piyasalar sallantıda


Times gazetesi de Yunanistan'ın geleceğinin piyasalara olan etkisine ilk sayfadan dikkat çekiyor: Yatırımcılar Almanya'da güvenli liman arıyor. Gazete, Almanya'nın yüzde 0 faiz oranıyla iki yıl vadeli tahvil ihraç ettiğini aktarıyor.

Öte yandan Independent gazetesi İngiltere Başbakanı David Cameron'ın ülke içinde krize yaklaşımda izlediği tavrı değiştirmeye başladığını belirtiyor.

"Başbakan koalisyonun küçük ortağı, Liberal Demokratların lideri Nick Clegg'le güçlerini birleştirerek Hazine'ye altyapı ve emlak projeleriyle büyümeyi garanti altına alma konusunda bastırıyor. Clegge de dün hükümet destekli yatırımların önümüzdeki bir kaç ay içinde dev boyutlarda artacağı sözünü verdi.
Ancak iki lider de bütçe kesinti planlarına halen sadık olduklarını vurguluyor."

Financial Times gazetesi ilk sayfadan yer verdiği haberinde euro'nun son iki yılın en düşük seviyesine gerilediğini ve yatırımcılarını riskli senetleri terkettiğini bildiriyor. Gazetenin görüşüne başvurduğu Axa Yatırım şirketinin baş danışmanı Christopher Iggo "tam bir panik var gibi görünüyor ama durum çok daha kötüleşebilir." diye konuştu.


Yunan sağlık sistemine darbe


Guardian gazetesinde Yunanistan'ın borçlarının sağlık sistemini krize sürüklediği, sigorta şirketlerinin ödeme yapamadığı ve ilaç sıkıntısı yaşandığı uyarısı göze çarpıyor. Gazeteye göre, Yunan Eczacılar Birliği, kanser ya da kalp ilaçlarını bulmanın giderek güçleştiği ülkede, hastalar arasında panik yaşandığı uyarısında bulunuyor. Sektöre bağlı çalışanlar dün olağanüstü duruma dikkat çekmek amacıyla bir günlük greve gitti. Gazete Eczacılar Birliği Başkanı Dimitri Karageorgiu'nun sözlerini aktarıyor:

"15 gün veriyorum. Avrupa Birliği eğer söz verdiği kredileri serbest bırakmazsa burada tam bir kaos yaşanacak."

Sağlık sigortası şirketlerinin eczacılara olan borcu 1 milyar euro'yu buluyor. Reçeteli ilaçlar için devlet fonundan beklenen ödemelerin gelmemesi ise eczacıları, ücretleri hastalardan kesmeye mecbur kalıyor. Hastalar ilaç paralarını daha sonra devletten talep etmek durumunda bırakılıyor. Karageorgiu, "Söyler misiniz, emekli maaşı ayda 400 euro olan bir adam, 380 euroyu bulan kanser ilaçlarını nasıl ödesin?" diye soruyor ve ekliyor: "Sağduyulu davranılmadığı için bu karmakarışık durumdayız."


Mısırlı kadınların tercihi


Mısır'da Mübarek rejimin devrilmesinin üzerinden 15 ay geçtikten sonra düzenlenen ilk cumhurbaşkanlığı seçimleri Guardian'ın yer verdiği haberler arasında. Guardian, bu seçimin Mısır'da ikinci cumhuriyete öncülük edeceği görüşünde. Ancak gazete halk içinde kimi çevrelerin Mısır'ın geleceğine ilişkin şüphelerinin hala giderilemediğini belirtiyor.
 

Mısır seçimleri Independent gazetesinde de yer buluyor. "Mısırlılar dün tarih yazdı" diyen gazete Nebile Ramdani'nin Mısırlı kadınlara ilişkin analizine yer veriyor. Analizin başlığı "Mısırlı kadınların söz hakkı var - ama devrime olan tüm inançlarını kaybettiler."

Başkent Kahire'nin Aguza semtinde, sadece kadınlara ayrılan bir seçim merkezine binlerce kararlı seçmenin bir biri ardına girip çıktığını yazan Ramdani, "bu demokratik, aydınlanmış bir cumhuriyeti simgeliyor gibi görünse de, gerçek ne yazık ki cesaretlendici değil" diyor. Ramdani gözlemlerine dayanarak Mısırlı kadınların, seçimleri gelenekçi, erkekleri öne çıkaran, kadınları geri plana alan bir yapıda gördüklerini aktarıyor.

"Her yaştan, sınıftan ve meslekten kadınlarla sohbetlerim kısa sürede gösterdi ki pek çoğunun Arap Baharı sonrası düzene hiçbir inancı kalmamış. Kadınlar, yeni Mısır parlamentosunun yüzde 2'sinden azını oluşturuyor. 12 cumhurbaşkanı adayının tamamı erkek."

Ramdani, 19 yaşındaki iki çocuk annesi Emel'in sözlerine yer veriyor: "Kadın hakları Mübarek'in devrilmesinden bu yana geriledi. Bir umutla oy kullanıyoruz çünkü kadınların verebileceği çok şey var, ama İslamcı partiler toplumu erkeklerin daha iyi yöneteceğine inanıyor. Kadınların evlilik yaşını 14'e düşürmeye yönelik planlar çoktan snuldu ki her şey onları mutfakta tutmaya yönelik."


Kudüs'te 2700 yıllık mühür


Daily Telegraph gazetesi, Kudüs yakınlarında bir kazı alanında bulunan 2700 yıllık mührün arkeologları şaşırttığını yazıyor.

İsrailli arkeologlar, üzerinde Beytüllahim yazan mührün, İsa Peygamber'in doğduğu yere ait en eski kalıntı olduğuna inanıyor.

Mührün ticari bir belgeyi damgalamakta kullanıldığı düşünülüyor.

Uzmanlar, bu mührün antik Beytüllahim'in ticaretin işlek olduğu gerçek bir kent olduğuna en güçlü kanıtı sunduğu görüşünde.

1,5 santimetre çapındaki mührün İsa Peygamber'in doğumundan 700 yıl önce, yani Milattan Önce yedinci ve sekizinci yüzyıllar sırasında kullanıldığı, ilk Yahudi tapınağının dönemine rastladığı kaydedildi.
Mühürdeki yazının ise eski İbranice olduğu belirtildi.

Bölgedeki arkeolojik kazıları yürüten İsrail Eski Eserler Yönetimi adlı kuruluşun Direktörü Eli Şukron, ilk kez tarihin bu döneminden kalma bir arkeolojik kalıntının üzerinde Beytüllahim kentinin adına rastlandığına dikkati çekti; kazılarda da yine aynı döneme ait çanak ve çömleklerin ortaya çıkarıldığını kaydetti.


Alman basınından özetler


Bugünkü Alman basınında Euro krizi, Facebook’un borsadaki kaybı ve Almanya'da enerji dönüşümüne ilişkin yorumlar ağırlıkta.

Avrupa liderleri ekonomik krizdeki Yunanistan'ı düze çıkarmak için çözüm arayışlarını sürdürüyor. Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden ayrılması konusu ise son zamanlarda daha sık tartışılmaya başlandı. Deutsche Bank Baş İktisatçısı Thomas Mayer'den ise ilginç bir öneri geldi. Mayer, Yunanistan'ı bu zor durumdan kurtarmak için "Geuro" para birimini önerdi. Offenburger Tageblatt gazetesi, konuyla ilgili şu görüşe yer veriyor:

“Yunanistan için yeni bir para biriminin ‘Geuro', ‘Drahmi' ya da başka bir şekilde adlandırılmasının hiçbir önemi yok. İsim sadece bir pazarlama yöntemi. Deutsche Bank, Yunanların yapısal reformlar sayesinde bir süre sonra yeniden Euro'ya dönebileceğini söylüyor ancak biz uzun zamandır şunu gayet iyi biliyoruz: Kapı her zaman kapalı kalır. Çoğu kişinin inanmak istediği gibi: Yunanistan Euro Bölgesi'nde tek örnek değil. Bu Akdeniz ülkesinden vazgeçildiğinde, finans piyasasının aktörleri kendilerine oynayacak yeni bir top arayacak ve ortak para birimi üzerindeki baskı daha da artacaktır. Peki ya sonra ne olacak? Seuro, Peuro ve belki en sonunda Feuro.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin Euro krizinden çıkış önerilerine yer verdiği yorumunu dinliyoruz:

Kısa vadede şöyle bir durum rahatlama sağlayabilir: Sermaye yapısının yeniden düzenlenmesi için sürekli kurtarma mekanizmasının bankalara doğrudan para aktarmasına izin verilmesi. İşte o zaman gerçek bir Avrupa banka denetimi konusunda ilk adım atılmış olur. Ve kurtarma mekanizması, Avrupa Merkez Bankası'na doğrudan kredilere erişim imkanı verilirse, güven yavaş yavaş geri dönebilir. Şu anda tüm dünyanın Almanya'nın kriz yönetimi tasarruflarının başarısızlığa uğradığını gördüğü bir noktada, bir kez daha Fransız tavsiyelerine kulak vermenin zamanı geldi. Merlande, son bir güvenimiz daha kaldı.”

Sosyal paylaşım sitesi Facebook, borsada büyük işler yapacağı iddiasıyla geçen cuma günü New York Teknoloji Endeksi Nasdaq'da işlem görmeye başlamıştı. Ancak Facebook hisseleri sürekli değer kaybediyor. Die Welt gazetesi, konuyu yorum sütunlarına taşıyor:

“Amerikalılar, Facebook hisselerinin çöküşünü, borsaya girişinde olduğu gibi aynı coşkuyla kutluyor. Facebook, hâlâ beklenmedik bir ticaret fırsatı sunan bir firma. Hisselerin ne kadar dayanıklı olduğu ilk olarak birkaç hafta içinde değerlendirilebilir. Yine de hisselerin sürekli değer kaybetmesi, sosyal paylaşım sitesi için büyük bir imaj zedelenmesine yol açabilir. Ancak Facebook balonunun bir de iyi tarafı var. Çünkü bu hayal kırıklığıyla internet şirketlerine yönelik coşku da biraz hafifler. Piyasalar, büyük olasılıkla geçmiş teknoloji balonlarından çok şey öğrendi.”

Berlin'de yayınlanan Tagesspiegel gazetesi ise Alman hükümetinin enerji politikalarına ilişkin bir yoruma yer veriyor:

“Almanya, 2022 yılına kadar nükleer enerjiden vazgeçmeyi ve 2050 yılına kadar da elektrik ihtiyacının en az yüzde 80'ini yenilenebilir enerjilerden sağlamayı istiyor. Ancak şu anki koalisyon hükümetinin enerji dönüşümü konusunda ikna edici bir elçisi yok. Bu dönüşüm savunulsa bile her bakan farklı bir yönünü öne çıkarıyor. Hükümetin en büyük başarısızlığı enerji dönüşümü için vatandaşın ve ekonominin girişimlerini değerlendirmeyi bilmemesi. Çünkü onların temeli bu. Binlerce enerji kooperatifi işini çoktandır kendisi görüyor. Almanya'da 1991 yılında yürürlüğe giren yenilenebilir enerjilere ilişkin yasaların öncüsü sayılan ilk yasadan bu yana enerji dönüşümü tabandan tavana doğru gerçekleşiyor ve yerleşik enerji firmalarını hedef alıyor."


Avrupa basınından özetler


Avrupa gazetelerinde bugün Thilo Sarrazin'in yeni kitabı, AB Zirvesi ve NATO Zirvesi'nin sonuçlarına ilişkin yorumlar dikkat çekiyor.

İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung gazetesi yorum sütunlarını Almanya’da büyük tartışma yaratan Thilo Sarrazin’in yeni kitabına ayırıyor:

“Sarrazin bu kadar ilgi görmeyi hak etmedi, hem de iki sebepten ötürü. Birincisi kitabı Euro ile ilgili yapılan yanlışların ve ihmallerin bir araya getirilip özetlenmesinden başka bir şey değil. Yeni bilgiler sunmuyor. Temel argümanlar bilindik. Para birliği ile siyasî birliğin el ele gitmesi ve Avrupa Birliği’nin gevşettiği istikrar kriterlerini muhafaza etmesi gerektiği zaten biliniyor. Böyle bir vasatlığın da gazetelerin kültür sanat sayfalarında enine boyuna yapılan eleştirilere bir sınır getirmesi gerekirdi. Bu da ikinci gerekçe. Sarrazin ne bir ırkçı ne bir aşırı sağcı ne de bir Nazi. O, ‘Alman değerlerini’ tehlike altında gören ve bunlardan bahsederek kendisine yarar sağlamaya çalışan inatçı, eli sıkı ve eski kafalı bir Sosyal Demokrat.”

Paris’te yayımlanan Fransız gazetesi Le Monde ise Euro krizinin ele alınacağı Avrupa Birliği zirvesini yorum sütunlarına taşıyor:

“İlk olarak Avrupa Birliği’ndeki siyasi sorumluların, Yunanların Euro Bölgesi'nde kalıp kalmak istemediğini tespit etmesi gerek. Haftalardır verilen mesajın ne olduğu belli değil. Kamuoyu yoklamalarına göre Yunanların büyük bir çoğunluğu Avrupa Birliği içinde kalmak istiyor; bunu biz de istiyoruz. Ancak son parlamento seçimlerinde Yunanların üçte ikisi bütünüyle Avrupa’yı değilse de para birliğindeki oyun kurallarını reddeden partilere oy verdi. Yunanların bu şizofreniden kurtulması şart. Kulübün üyesi olmaya devam etmek istiyorlarsa kurallarını da kabul etmek ve bunlara uymak zorundalar. 17 Haziran’daki seçimlerde de Yunanların vermesi gereken karar bu. Doğru seçimin yapılmasını ümit ediyoruz. Aksi takdirde Avrupa Birliği’nin bundan gerekli sonuçları çıkartması şart.”

Avrupa basınında, ABD'nin Chicago kentinde düzenlenen ve Pazartesi günü sona eren NATO Zirvesi geniş yer tutuyor. Sol liberal eğilimli İspanyol gazetesi El Pais, Afganistan'daki savaşın iyi planlanmadığına dikkat çekerek şu değerlendirmeye yer veriyor:

“Afganistan'da gerçi bazı ilerlemeler kaydedildi. Ancak Afgan güvenlik güçlerinin planlandığı gibi 2013 yılının ortalarına kadar ülkenin tamamında sorumluluğu üstlenebilecek duruma gelmesi pek mümkün görünmüyor. ABD Başkanı Barack Obama, Chicago'da Afganistan'ı kaderine terk etmeyecekleri taahhüdünde bulundu. Zaten öyle de olması gerekiyor. Müttefikler, 'dönüşümün gelecek on yılı' için de 3 milyar 200 milyon euroluk zorlu bir planı müzakere etmek üzere yükümlülük altına girdi. Niyet iyi, ancak ABD öncülüğünde bugüne kadar yapılan en uzun savaşın nasıl sona ereceğini bekleyip görmek gerekiyor. Zira iyi planlanmadığı için nihayetinde başarısızlığa uğramış bir savaş bu.”

Macar gazetesi Magdar Nemzet de zirvenin gündem maddelerinden füze savunma sistemine dikkat çekiyor. ABD'nin kurulmasını istediği sisteme Rusya karşı çıkıyor. Muhafazakâr Macar hükümetine yakınlığı ile bilinen gazetede şu yorum yer alıyor:

“Kuşkusuz bu, Orta ve Doğu Avrupa'yı kapsayan, cepheleri doğuya doğru keskinleşen yeni bir Soğuk Savaş değil. Dünya o zamandan beri çok değişti. Ancak öte yandan askerî haritada cepheler hâlâ varlığını koruyor. Onlar orada, biz buradayız. Bizler bir füze yaparsak, asimetrik karşı saldırının sonucu olarak onlar da bir füze ya da başka bir şey yapacaktır. Ellerini gaz vanalarının üzerine koymalarını istiyoruz, diyelim. Ama elbette Washington'ın bakış açısı, Brüksel'in ya da Budapeşte'nin bakış açısından farklı.”