Süper Lig'de 11. hafta geride kalırken spor yorumcusu Rıdvan Dilmen, oynanan maçları önümüzdeki günlerdeki karşılaşmalarıın analizini yaptı.
İşte Dilmen'in Milliyet gazetesinde yayımlanan bugünkü (03.11.2009) yazısı:
Teknik Direktör Daum’un, Kayserispor maçı sonrası verdiği demeç doğru... Fenerbahçe’nin bu oyuna bir puan alması gerçekten süper.
Sezon başından bu yana altı şehir deplasmanına gittiler. Bunlardan 1 puan çıkardılar. Aslında başarılılar. Ligde liderler, Avrupa’da da yollarına devam ediyorlar. Yalnız kazandığı deplasman maçlarına baktığımızda hepsini kaybedebilirlerdi. Son iki deplasmandan bir puan çıkarken düşündürücü tek olay 1-0 önde olmalarına rağmen birini kaybetmeleri, diğerinde yenilgiden zor kurtulmaları.
İstatistiklere bakıyoruz ilginçtir bu iki maçta da Alex yok. Yani Fenerbahçe Alex’in yokluğunda topu tutamıyor, ikinci golü bulamıyor. Oyuncular fiziksel ve mental açıdan hazır olmadıkları gibi Daum’da Alex’siz bir oyun şablonu bulamadı. Mesela 4-4-2 veya 4-3-3 oynama gibi. Bu sistemler varsayım tabii ki ama gerçekler de gözardı edilmemeli.
Omurgaya dikkat
Aslında Sheriff ve Sion deplasmanlarında da tek golü korumaya çalıştılar. Skoru korumak sadece dokuz kişi ile savunma yapmak değildir. Bunu pasla da sağlayabilirsiniz. Fenerbahçe’nin son yıllarda en iyi yaptığı şey pas alışverişleri idi.
Oyununu rakibe kabul ettiriyordu. Bu özelliği giderek kayboluyor. Bunun üzerinde çalışmaları gerek. Yine de çok önemli altı deplasmanı atlattığı için çok avantajlı. Kayseri’de alınan puanın da ne kadar önemli olduğu ileride görülecektir.
Fenerbahçe’de bireysel anlamda baktığımızda rakip kaleyi düşünen iki kişi var. Emre Belözoğlu ile Gökhan Gönül. Ama sezonun flaş ismi kaleci Volkan Demirel. Aslında bu tablo Fenerbahçe’nin deplasman performansını net bir şekilde ortaya koyuyor. Savunma oyunun sonuna doğru ceza sahasından çıkmıyor. Volkan degaj yaparken takım orta sahaya çıkmalı. Ancak en uçtaki oyuncuya güvenemiyorlar. Haksız da değiller. Güiza rakip stoper gibi. Fenerbahçe’nin omurgasında eksiklik olunca mutlaka arıza çıkıyor. Alex olmayınca, orta sahadaki Emre - Cristian ikilisi bozulunca, stoperlerden biri oynamayınca işler çıkmaza giriyor.
Rijkaard mesajı almıştır!
Sivasspor maçı Galatasaray için hiç de kolay değildi. Çünkü takım demoralize durumdaydı. Ama Rijkaard ve oyuncuları kutlamak lazım. Oyuna o kadar coşkulu başladılar ki, maçın başında öne geçip, ikinciyi de bularak maçın ikinci yarısında dinlenme şansı buldular.
Sakat ve cezalı oyuncular yüzünden Rijkaard üç orta saha oyuncusuna görev verdi; Mehmet Topal, Barış ve Mustafa Sarp. Sanırım Rijkaard karşılaşma sonrası eve gidip düşündüğünde takımının bundan önce neden her maç 4-5 pozisyon verdiğini anlamıştır. “Keşke Fenerbahçe’ye karşı da böyle oynasaydım” diye üzülmüştür.
Sivas iyi sınavdı
Bu arada Sabri, Servet, Gökhan Zan ve Hakan Balta dörtlüsü de “Bakın savunmada bir problem yok. Bugüne kadar problem takım savunmasındaydı” demişlerdir. Rijkaard bu tabloyu mutlaka değerlendirecektir. Sezon başından bu yana 4-2-3-1 oynayan Galatasaray 4-3-3’e dönünce pres yaptı, rakibi hiç döndürmedi. O baskıya ve coşkuya rağmen pozisyon üretmekte zorlandılar, kabul. Ama Galatasaray takımı gol yemediği takdirde nasıl olsa bir tane atabilecek yetenekli isimlere sahip.
Atmada sorun çıkmaz. Önemli olan çok gol yemeyi önlemek. Sivas iyi bir sınav oldu.
Beşiktaş’ın şifresi; PAS
Beşiktaş bir bir gitmeye devam ediyor. Neyi iyi yapıyor; geçen yılki coşkuya yeniden kavuştu. İstek ve arzu üst seviyede. Koşuyorlar, savunmada rakiplere çok az fırsat tanıyorlar. Sırf bu yüzden de puanları topladılar. Peki neyi yapamıyor; PAS...
Aslında Beşiktaş’ın şifresi de bu... Oyuncular sanki arkalarından birileri kovalıyormuş gibi acele içindeler. Oyunun belli bölümlerinde pas yapabilseler çok rahatlayacaklar. İşin açıkcası bir de forvet oyuncuları beklentinin çok altında. Savunmaya bakıyorsunuz İbrahim Toraman üç maçtır oynuyor, sıkıntı kalmadı. Bu kadar hazır dönmesini sağlayanları kutlamak lazım. Takımın iyi antre olduğu da bir gerçek. Bu oyuncunun bu kadar diri geri dönmesinde teknik heyetin de rolü vardır.
Rakiplerin pozisyon sayısı bir maçta iki veya üçü geçmiyor. Kaleye gelenleri de Rüştü kurtarıyor. En büyük problem gol atamamak. Beşiktaş’ın bulduğu gol sayısı 8. Forvetler sadece 3 tane atmış. Nonda bile tek başına 7 gole ulaştı. İşte Denizli’nin buna çare bulması lazım. Eğer hücumcular form tutarsa Beşiktaş çok daha kolay kazanır.
Sarhoşluktan kurtuldular
Beşiktaş sezon başı ciddi bir kriz yaşadı. Bu krize sebep olan Denizli ve oyunculardı. Ancak son dönemlerde Mustafa hoca ile talebeleri konsantrasyonu üst düzeye çıkardılar. Geçen sezon kazanılan iki kupanın sarhoşluğunu üzerlerinden geç de olsa attılar. O iki kupa takımı uyuşturmuştu. Son dört maçta alınan galibiyetler tribünlerle olan ilişkiyi de düzeltti. Ama bir gerçek var ki, takımın ligde kredisi yok. Cepten çok yediler. Kazanmaya devam etmeliler. Fenerbahçe’yi de yenip “Biz geri döndük” diyebilmeliler.