Vakit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak, "Gülen cemaatini sadece ABD’den ibaret görmemek gerek. Vatikan’la da ilişkisi var" dedi.
Ayşe Arman'ın sevgilisi Fethullahçı olursa...Vakit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak , “Gülen cemaatini sadece ABD’den ibaret görmemek gerek. Vatikan’la da ilişkisi var” dedi. Türkiye’de laikliği din haline getirmeye çalışan bir kadro olduğunu belirten Dilipak Obama’nın Bush’un ılımlı İslam projesini çöpe atmasını da Gülen cemaatinden bağımsız yorumluyor.
İşte Abdurrahman Dilipak’ın Akşam gazetesinden Nagehan Alçı’nın sorularına verdiği yanıtlar…
ABD Başkanı Obama'nın ziyaretinden sonra, ılımlı İslam kavramı gündemden düşecek mi sizce? İslam'ın ılımlısı, hard'ı, light'ı, Americano'su, Euro'su, Türk'ü olmaz. Tüm bunlar insan için geçerlidir, dinler için değil. Allah'ın dininin serti ılımlısı yoktur. Kim dine bir şey ekler ya da ondan bir şey çıkarırsa din aradan çekilir.
Ilımlı İslam, İslam'ın doğasına değil de yorumlanış şekline bir atıf değil mi? O tür bir din üretmeye yönelik bir şey. Americano İslam tanımı içerisinde Batı'nın kabul edebileceği bir İslam yaratılmaya çalışılıyor.
Yani Batı önce etiketleyip, sonra da altını mı dolduruyor? Evet, Kuran'da ya da peygamberin hayatında onu örnekleyen davranışları öne çıkarıp belli formları geri plana atıyorlar. Bu da din algılarını değiştiriyor.
'Cumhuriyet özgün bir kimlik üretemedi'Türkiye'ye bakıp neyi ön plana çıkarıyorlar? Türkiye'de kozmopolit bir algıdan söz edemeyeceğim. Cumhuriyet özgün bir kimlik üretemedi. Topluma dayattığı özgün bir format vardı. O da boşta kaldı, karşılığını bulamadı. Bakın, uygarlıklar baskıyla kurulmaz. Siz ne olmadığınızdan yola çıkarsanız bu sağlıklı bir toplumu ifade etmez.
Cumhuriyet böyle mi yaptı? Yalnızca cumhuriyet değil, tüm baskı toplumlarında bu böyledir. Dinin gelişebilmesi için kültürlerin özgür olması gerekir. Türklerin İslam algısını özgürce geliştirebilmeleri için kendi geleneklerini özgürce yaşama şansları olmalı.
ABD İslam'ı tanımlayarak kültürü özgür bırakmamış mı oluyor? Evet, artık herkes birbirine karıştı. Herkes Mc Donald's yiyor, Coca Cola içiyor, kendi mutfak kültürünü asit kazanında eritiyor.
Küreselleşme olmasa ABD tüm İslam dünyasına uyacak bir reçete gösteremez miydi? Küreselleşme teknolojik ulaşım ya da siyasal çerçeve içerisinde etkileşimi hızlandırdı. Baskın bir kimlik üretmeye çalışıyor. 'Deterjan üretiyorum, din algısını da yeniden üretebilirim' gibi bir deformasyon içinde. Bir nevi kimliksizleştirme. Karşıdan gelen adamın Hıristiyan mı, Müslüman mı, Türk mü, Arap mı olduğu belli değil. Herkes uniseks.
Bu benzerlik insanları birbirine yaklaştırmaz mı?
Hayır, yakınlaştırmıyor, sürüleştiriyor. Daha kolay yönetilebilen, cinsiyetsizleştirilmiş, kimliksiz bireyler... Ben karşımdakinin değerler sistemini bilmek isterim. Hindu inek eti yemez, vejetaryen et yemez. Oysa Hindu inek yiyor, Müslüman şarap içiyor. Bunlardan nefret ediyorum!
Yeni ABD yönetimi tam da sizin eleştirdiğiniz bakışa alternatif bir şey söylüyor: Herkes kendi gibi olsun, İslam'la yeniden iyi ilişki kuracağız. Onlara düşmedi ki! Allah'ın dini. Ben din algısının şeriatın özü korunmak kaydıyla kültürel anlamda zenginleştirilebileceğini düşünüyorum.
Onlar da zaten 'Biz size saygı gösteriyoruz' diyor. Benim merak ettiğim sizin bunu ne kadar samimi bulduğunuz... Samimiyet metresi yok elimde. Doğru söylüyorsa ona sahip çıkarım. Ortak paydamız adalet. Benim Adanalı olmam her zaman Adanalıları savunacağım anlamına gelmez. Amerikalıları da savunabilirim. Biz sözleri dinleriz, eylemlere bakarız. Sözleri dinledik, eylemlere bakacağız.
'Ilımlı İslam tartışması fiyasko'Obama'nın ılımlı İslam'a atıf yapmaması laiklerin zaferi, muhafazakar kesimin bastırılması mıdır?
Yok, dinin üzerine kim dışarıdan müdahaleye kalkarsa dindarlar hemen gardlarını alırlar ve ortak bir tavır geliştirirler. Bu ılımlı İslam tartışması da tam bir fiyaskoyla sonuçlandı.
Şunu mu diyorsunuz: ABD'nin ılımlı İslam'ı tedavülden kaldırması muhafazakar kesimin farklı kanatlarını birbirine yakınlaştırdı? Öyle bir tepki var. Dış tehdit algılaması toplulukları bir araya getirir. Eğer Amerika İslam'a müdahale edecekse bu oradan gelecek İslam önerilerine karşı doğru da olsa kuşku ile bakmalarına sebep olur.
Madalyonun diğer yüzünde tam tersi bir durum var sanki. Kendini laik olarak tanımlayan kesim Obama'nın mesajlarını müjde olarak algıladı.
O da onların sorunu, çünkü korkularıyla hareket ediyorlar. 'Karşı taraf ne kadar zarar görürse ben o kadar karlıyım' diye bir mantık geliştiriyorlar. Laikçilerin İslam'a bakışı Amerikalılardan daha vahim. Türkiye'deki laikçiler çok felaket bir şey.Ilımlı İslam denince akla ilk olarak Gülen Cemaati geliyor. Şimdi ılımlı İslam gündemden düştüğüne göre cemaat zayıflayacak, diyebilir miyiz?
Hayır, diyemeyiz. Gülen cemaatini sadece ABD'den ibaret görmemek gerek. Birçok unsurun bileşkesinden ortaya çıkmış bir hareket bu. Vatikan'la ilişkisi, Türkiye ile ilişkisi var.
Ilımlı İslam'la Fethullah Gülen'i bağdaştırmaya karşı mı çıkıyorsunuz? Evet, öyle. Zaten ben bu tanım yanlış, diyorum.
Siz öyle deseniz de ABD bu tanımları getirdi. Elimizde ünlü Rand Raporu var örneğin. Gülen'in ılımlı İslam'ın yüzü olması, maddi olarak desteklenmesi vs. Yeni yönetimle bunlar kesilecek mi diye merak ediyorum. Amerika'nın daha önceki yaklaşımları geri tepti. Şimdi İslam'a bakışını mecburen yeniden gözden geçiriyor. Ama Gülen Hareketi'nin kaynağı ve gücü salt Amerika değil, dediğim gibi. İslam uygarlığı su ile temsil edilir. Suyun da üç hali vardır. Katı da gaz da sıvı da olabiliriz. Yanına geldiği maddeye göre değişir.
'Fraklı Meclis Başkanı şeyhülislamdır'Rand Raporu'nda laik kesimin milliyetçi ya da solcu çizgiye kaymasının engellenmesi tavsiye ediliyordu. Acaba Obama yönetimi laik kesimin ulusalcı çizgiye kaymasını engellemek için onların üzerine odaklanmayı seçmiş olabilir mi Türkiye'de?
Bir kere laiklik Hıristiyanlıkla ilgili bir şey, biz sekülerizm diyelim. ABD her kesime oynuyor. Yumurtaları tek sepete koymaz.
Türkiye'de kendini dindar olarak tanımlayan çevreler ABD'nin artık kendilerini desteklemediğini mi düşünüyor? Bizim öyle bir sorunumuz yok ki! Allah'ın rızasından başka beni ilgilendiren bir şey yok. Sonuçta ABD ile ilişkilerimiz konjonktörel. Platonik aşk filan yok.
Ilımlı İslam'dan bahsediyorsak ılımlı laiklik ya da ılımlı sekürlerlikten de bahsedebilir miyiz? İnsanların kurguladıkları her şey sertleştirilip yumuşatılabilir. Laiklik insan yapımı ve referansını Hıristiyanlıktan alıyor. Kilise ile devlet ilişkisini düzenler. İslam ve laiklik zaten bir arada var olamaz. Laikliğin var olabilmesi için egemen bir dini otorite gerek.
'Laik Türkiye' kalıbı bir ütopya mı yani?
Yok, olamaz böyle bir şey. Seküler olabilir ama. Türkiye'de laikliği din haline getirmeye çalışan bir laikçi kadro var. Şu an frak giymiş meclis başkanı şeyhülislamdır.
Dediğiniz gibi laiklik olmasa bile laikleştirme çabası var ama.
Evet, o İslam'ı ve Müslümanları baskı altına almak için kullanılan bir şey.
Sistem son dönemde bu çabalarda bir yumuşama sinyali veriyor mu?
Evet, iktidar ve dünyadan esen özgürlükçü havalar nedeniyle böyle bir sinyal var.
Peki bu sistemin izin verdiği en yumuşak yorum ne olabilir? Hiç beni ilgilendirmiyor. Allah kadiri mutlaktır. Sistem zaten sizi tatmin etmeyeceği için mi?
Benim tatmin olmak gibi bir sorunum yok. Allah beni imtihan ediyor. Ben onun rızasını gözetirim.
Müslüman garsona içki servisi yaptıramazsınız Dinsiz olmak bir hak mıdır?
Bir insan din seçip seçmeme hakkına sahiptir ama ben onu meşru görmüyorum.O zaman o da sizi meşru görmeyebilir.
Görmesin. Şeytana tapanın haklarını da koruyalım diyorum ama şeytana tapanı meşru görmüyorum. Ona tahammül ediyorum.
Böyle bakınca belediye tesislerinde içki talebi de meşru değil midir?
Ben kendim içki ikram etmem. Eğer Müslüman bir belediye çalışanı ise içki servisi görevi veremezsiniz.
O zaman bu ülkede neredeyse kimseye içki servisi yaptıramazsınız? Ben isteyen domuz eti yesin diyorum ama bana kasabım diye domuz kasaplığı yaptıramazlar. Madem bana içki servisi yaptıracaksın sen içme!
Yani iki tarafı aynı anda memnun etmek imkansız!
Ne yapalım? Niye hep Müslümanlar bedel ödüyor? Ben içki içmiyorum.
Bazıları da içiyor.
Onlar da kendileri için ayrı bir bölüm oluştursunlar.
‘Hıristiyanların kendilerini aşağılamalarını da kabul edemiyorum’ Danimarka'daki karikatür krizi bahsettiğiniz İslam uygarlığına göre nasıl açıklanır? Bize bir tehdit geldiğinde, açıkça bir saygısızlık gördüğümüzde sertleşebiliriz. Ateş de oluruz, su da. Söndürürüz de, yakarız da.
Peki empati kuramaz mıyız? Kurmaz olur muyuz...
Hz. İsa ile ilgili yapılmış yüzlerce karikatür var. Hz. Muhammed ile ilgili olanlardan çok daha ağır. Demek ki onlar aynı şeyi kendilerine de yapıyorlar deyip karşı tarafla neden empati kurmuyoruz o zaman? Çünkü biz diğer peygamberlere yapılan haksızlığı da reddediyoruz. İnsanların kutsallarına tecavüz edilmeme esasını getiriyoruz. Ben onların kendilerini aşağılamalarını
da kabul etmiyorum.