Tutuklu gazeteciler için Paris’te düzenlenen dayanışma gecesine katılan Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutukluluğu için, “İlginç olan Cumhurbaşkanı’nın kişisel olarak açtığı bir dava. Yani devletin sırrını kendi sırrı olarak kabul ediyor demek ki, bu yönde açıyor davayı. Bu da ilginç” dedi.
Fransa’nın Strasbourg Belediyesi 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a “Hemşerilik ve Onur ödülü” verdi. Ödülü tutuklu gazeteciler adına Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar aldı. Dündar ve Gül için Dilek Dündar ve oğlu Ege Dündar’ın katılımıyla Strasbourg ve Paris’te iki ayrı dayanışma etkinliği düzenlendi. 11 Aralık’ta Strasbourg’da her yıl Odyssée Sinemasında düzenlenen “Türk sinemasının Onbeşi” kapsamında Dündar ve Gül için dayanışma gecesi düzenlendi. Dilek Dündar ve Ege Dündar, 12 Aralık’ta ise Paris’te Libération gazetesi ile Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)’in düzenledikleri geceye katıldılar.
Etkilikten sonra Birgün'den Defne Gülsoy'un sorularını yanıtlayan Dilek Dündar ve Ege Dündar'ın açıklamaları şöyle:
Bundan sonraki günlerde ne bekliyorsunuz?
Dilek Dündar: Öncelikle Cuma günkü mahkemede yargılanan BirGün yöneticilerinin müthiş bir savunma yaptıklarını öğrendik, çok beğendik. “Hâlâ hırsız, hala katil” demişler, tebrik ederiz! Böyle dik duran insanları görünce çok seviniyorum doğrusu.
Anayasa Mahkemesinin kararını bekliyoruz. Anayasa Mahkemesi uzatabilir, hemen karar verebilir, ret verebilir, tahliye verebilir. Bütün bunlar olurken davanın açılmasını bekliyoruz, iddianamenin içeriğini henüz bilmiyoruz. Dava açılırsa ilk celsede tahliye olacaklarını bekliyoruz, çünkü bu bir basın suçu, bir terör örgütüne yardım ve yataklıkla alakası yok. Onlar buna sokmaya çalışsalar da, bu bir basın suçu. Basın suçlarında da bir madde var, dört ay içinde dava açılmaz ise, otomatikman düşermiş. Dava konusu haber zaten beş ay önce yayınlanmış bir haber, beş ay geçtikten sonra dava açılıyor. İlginç olan tabii Cumhurbaşkanı’nın kişisel olarak açtığı bir dava. Yani devletin sırrını kendi sırrı olarak kabul ediyor demek ki, bu yönde açıyor davayı. Bu da ilginç. Tabii bu siyasi bir dava, yıllardır yaşanıyor Türkiye’de, yıllardır uğraştık ama hâlâ devam ediyor.
Türkiye’de hukuksuzluğun doruk noktasına ulaştığımız bu iktidar döneminde iyimser bir sonuç bekliyor musunuz?
Beklemiyoruz, ama inanmak istiyoruz çünkü bu Türkiye için çok üzücü bir şey. Bunca yıldır mücadele et, geldiğimiz nokta yine sıfır noktası. Yine de belki bir sihirli değnekle her şey düzelir diye umut etmek lazım. Belki iyi bir şeyler kalmıştır, belki Anayasa Mahkemesi’nde hukuku umursayan insanlar vardır. Oradan bir sonuç çıkar diye bekliyoruz.
Kötü senaryo nedir?
Anayasa Mahkemesinin süreci uzatması, iddianameyi uzatması. O uzattıkça zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru da uzamış oluyor. Daha önce de hep böyle oldu zaten uzun zamanlar yatırdılar cezaevinde, sonunda da “beni yanılttılar” deyip bıraktırdı Cumhurbaşkanı. Yani böyle sürekli yanılan biri olmaması gerek Cumhurbaşkanı’nın.
Ege Dündar siz bu süreci nasıl yaşıyorsunuz?
Ege Dündar- Sonuna kadar çok gurur verici. Ve geldiğimiz noktadan iyi bir şey çıkartmak gerekiyorsa aslında belki de biz zaten söylemek istediklerimizi daha yüksek sesle söyleyebiliyoruz. Biz sadece babam ve Erdem Gül’ü anlatmıyoruz. Türkiye’de bu işe nasıl yardımcı olunabileceğinden bahsediyoruz. Bence babamlar üzerinden yapılan haberler aslında bütün Türkiye’ye yardım etmiş oluyor.