Bu sene Bodrum Masalı dizisindeki rolüyle 'Yıldızı Parlayanlar' kategorisinde Altın Kelebek Ödülü alan ve iki sene önce Türkiye güzellik yarışmasında ikincilik tacını giyen Dilan Çiçek Deniz, "Kendimi başarılı hayal etmekten utanırım. Bu başarıyı elde etmek için ne gerekiyorsa yaptım, yapmaya da devam edeceğim" dedi.
"İnsanlar güzel bir kadının, hem güzel hem zeki hem de başarılı olabileceğine inanmıyor" diyen Deniz, "Bunu gösterebilmek için ekstra çalışman gerek. Ben de boş zamanlarımda sürekli çalışıyorum. Dizi bittikten sonra Amerika’ya gidip oyunculuk eğitimi alacağım. Okulumu, derslerimi bile belirledim. İnsanın plan yapıp önünü görmesi iyidir" ifadesini kullandı.
Dilan Çiçek Deniz'in Hürriyet'ten Hakan Gence verdiği söyleşi şöyle:
Sizin için nasıl bir yıldı 2016? Yeni yıl kararları alındı mı?
- Kariyer anlamında büyük adımlar attığım bir sene oldu. ‘Bodrum Masalı’nın sevilerek izlenmesi, ‘Altın Kelebek’ ödülü, 2016’yı çok özel hatırlamamı sağlayacak. Yeni yılda kariyerimle, eğitimimle ilgili önemli kararlarım var. Adım adım ilerlemek istiyorum. Beklentim basit; gülümsediğimiz bir yıl olsun.
Kısa sürede yıldızınızın bu kadar parlayacağını hayal ediyor muydunuz?
- Kendimi başarılı hayal etmekten utanırım. O yüzden bu soruya “evet” cevabı verirsem yalan olur. Ama bu başarıyı elde etmek için ne gerekiyorsa yaptım, yapmaya da devam edeceğim.
2014’te güzellik yarışmasına katıldınız, ardından modellik ve oyunculuk yaptınız... Sizinki şöhret olma arzusu muydu?
- Hayır. 13 yaşımda “Aileme katkıda bulunmalıyım” diye çalışmaya başlamak istedim...
Anne ve babanızın mesleği neydi?
- Sivaslıyım ama Antalya’da büyüdüm. Annem edebiyat, babam sınıf öğretmeni. Çalışmama karşı çıktılar. “Önce okulunu bitir” dediler. Ama başlarını yiye yiye bir ajansa kaydoldum. 14 yaşımda podyum koreografileri yazıyordum. 15’imde öğretmenimin yönlendirmesiyle belediye konservatuvarına girdim. Üç sene tiyatrolarda rol aldım.
Madem oyunculuğa âşıktınız neden güzellik yarışmasına katıldınız?
- Oyunculuk için basamaktı. “Belki başka bir yerden kapı açarım” diye düşündüm. Yoksa benimki biraz çirkin ördek yavrusu hikâyesi. Okul zamanlarımda hiç popüler değildim, kendi halimdeydim. ‘İnek’ tabir edilen çalışkanlardandım. Boyum çok uzundu. Damaklı tellerim vardı. Konuşamıyordum bile... Kırmızı çerçeveli gözlükler falan... 16 yaşımdan sonra fiziğim şekillenmeye başladı.
"Çalışmak benim kaçış noktamdı"
Eski Türkiye güzellerinden biri olarak sizden güzellik tüyoları üzerine bir şeyler bekliyorum ama siz 15 yaşında ‘Güneşi Annem Sanırdım’ isminde ilk şiir kitabınızı yazdınız...
- Kendimi çocukluğumdan beri ruhen olgun hissediyordum. İlk şiirimi dokuz yaşımda yazdım. Annem ve babam çalıştığı için benim kaçış noktam da çalışmaktı. Tenis, basketbol, voleybol, piyano, gitar, karate kurslarına gittim.
Bu kaçışta anne ve babanızın ayrılığının etkisi var mı?
- Hayır. Onlar sekiz yaşımdayken ayrıldı ama duruma kolay adapte oldum. Hatta boşanma süreçlerinde daha mutlu olacaklarını hissediyordum. Annemle kaldım ama babamla görüşmeye de devam ettim.
Başka evlilikler yaptılar mı?
- Hayır, ikisi de özgür ruh. Annem hippi. Erken emekli oldu. Hızması vardır, kafası bayağı farklı çalışır. Arkadaşım gibidir. Mesela Likya’yı tek başına sırtında bir kamp çantasıyla yürüyen bir kadındır.
Babanız peki?
- O 56 yaşında. Antalya’da ‘Asi Yaban Keçileri’ diye bir yürüyüş grubu var. Her hafta Antalya’da bir dağa tırmanıyorlar. Günde 17 kilometre yürüyorlar.
Güzellik yarışması yüzünden sektörde önyargıyla karşılaştınız mı?
- İnsanlar güzel bir kadının, hem güzel hem zeki hem de başarılı olabileceğine inanmıyor. Bunu gösterebilmek için ekstra çalışman gerek. Ben de boş zamanlarımda sürekli çalışıyorum. Dizi bittikten sonra Amerika’ya gidip oyunculuk eğitimi alacağım. Okulumu, derslerimi bile belirledim. İnsanın plan yapıp önünü görmesi iyidir.
Peki oyunculuk ve cinsellik denklemine bakışınız ne?
- Benim oyunculukta tek tabum her şeyin planlı ve programlı olarak ilerlemesi. Onun dışında bir sınırım yok. Zaten oyuncu kendini kapatmamalı.
"Sabırlı olmayı öğrendim"
Çekimlerden dolayı dokuz aydır Bodrum’dasınız. Buranın ortamı sizde neleri değiştirdi?
- Antalya’da büyüdüğüm için havasına, denizine pek yabancılık çekmedim. Yeni uğraşlarla kendimde yeni şeyler keşfettim. Kendimle baş başa kalınca daha sabırlı ve kontrollü birine dönüştüm. Bir yandan yeni bir yabancı dil öğrenmeye başladım.
Kendi başınıza mı?
- Evet... Dil öğrenmeye ve papağan gibi duyduğumu ezberleyerek tekrarlamaya yeteneğim var. İngilizceyi de öyle öğrenmiştim. Şimdi telefonuma indirdiğim uygulamalarla İspanyolcayı çözüyorum. Bir yandan denemeler yazıyorum. Sylvia Plath ve Dostoyevski seviyorum. Yeni yazdığım kitabımda illüstrasyonlar, şiirler ve denemeler olacak. Aynı zamanda Bilgi Üniversitesi’nde ‘karşılaştırmalı edebiyat’ bölümünde okumaya da devam ediyorum.
"Okan hayata başka pencereden bakmamı sağladı"
Rol arkadaşınız Şevval Sam’ın oğluyla birlikte olduğunuz haberleri çıktı.İşin aslı nedir?
- Tabii ki doğru değil. O 19 yaşında ve kardeşim gibi... Zaten Şevval’e de “anne” diyorum. Ayrıca bir yıldır da Okan Can Yantır’la birlikteyim.
Sizi çeken hangi özellikleri oldu?
- Enerjisi... Çok zeki. Her konu hakkında bilgisi var. Ondan çok şey öğreniyorum. Dört dil biliyor.
Aranızda 15 yaş fark var. Bu, ilişkinizi olumsuz etkilemiyor mu?
- Başlarda problem olur diye düşündüm ama kafamı o kadar açtı ve hayata farklı pencereden bakmamı sağladı ki mutluyum.