Gündem

Bahçeli: Başkanlığa da partili cumhurbaşkanlığına da destek vermeyiz

"AKP hükümetine desteğimiz terörle mücadeleyle sınırlıdır, Türkiye uzaya gidecekti de parlamenter sistem mi engel çıkardı?"

24 Mayıs 2016 13:32

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP'nin yeni genel başkanı Binali Yıldırım'a başarılar dileyerek, "Sayın Binali Yıldırım’ı önemli ve tarihi bir sorumluluk beklemektedir. Bizi ilgilendiren yeni hükümetin ülke yararına izleyeceği politikalardır" dedi. "Bizim AKP hükümetine desteğimiz terörle mücadeleyle sınırlıdır" diyen Bahçeli, "Başkanlık ve partili cumhurbaşkanlığına desteğimiz zamanın ruhuna bakıldığında yoktur. Amaç terörün kökünü kazımak olursa MHP cesurca destekçi olacaktır" ifadesini kullandı.

"Partili cumhurbaşkanlığına iyimser bakmamız bekleniyor. MHP sistem tartışmalarının çok ciddi badirelere yol açacağını görmektedir" diyen Bahçeli, "Türkiye uzaya gidecekti de buna parlamenter sistem mi engel çıkardı? Zenginliğin formülü, kalkınmanın sihri başkanlık sisteminde mi görülmektedir. Bu nasıl bir propaganda, nasıl bir algı oyunudur" diye konuştu.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:

Türkiye karanlık senaryolar, komplo teorileri, ekonomik açmazlar, sosyal sıkıntılar, hukuki tartışmalarla çok vakit kaybetmektedir. 1 Kasım seçimlerinden sonra beklenen dirlik, refah ve kalkınma bir türlü gerçekleşmedi. Türkiye’nin birçok meselesi vardır. Milli iradenin verdiği demokratik kredi ve imkanı çarçur etmemek başlıca görev addedilmelidir.

 

"Binali Yıldırım'a başarılar diliyorum"

 

 

Geçtiğimiz Pazar günü AKP’nin 2. Olağanüstü Kongresi’nde tek aday olan ve sonuçta 1405 geçerli oyun tamamını alarak genel başkan seçilen Sayın Binali Yıldırım’ı önemli ve tarihi bir sorumluluk beklemektedir. Yeri gelmişken sayın Yıldırım’a ve yol arkadaşlarına başarılar diliyorum. Bizi ilgilendiren yeni hükümetin ülke yararına izleyeceği politikalardır. Sayın Davutoğlu istifa etmiş, Sayın Binali Yıldırım hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. 

Sayın Davutoğlu’nun görevi bırakması kendi ifadesiyle zaruretten kaynaklanmıştır. Bir gün tarih bu dönemin gizemli yanlarını ortaya koyduğunda gerçekler de bir bir açığa çıkacaktır.

Atı olan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir. Bitmiş ve oynanmış bir maçın skorunu konuşmak faydasızdır. Gerçek olan şudur; Sayın Davutoğlu nasıl gelmişse, öyle gitmiş, köşesine çekilmiştir. AKP’de yeni bir dönem başlamıştır. İktidar partisinin kendi iç dinamikleri doğrultusunda ve siyasi tasavvurları sonucunda bir yönetim değişikliğine gitmesi kendi bileceği bir konudur.

 

"Başkanlık için bizi zorlamaya ve yönlendirmeye kimse tevessül etmesin"

 

Cumhurbaşkanı’nın mesajının ayakta dinlenmesi AKP’lilerin tercihidir. Alan memnun, satan memnunsa bize saygı duymak düşecektir. Binali Yıldırım’ın yoğun sadakat vurgusu gelecek dönemin ipuçlarını vermektedir. Asıl konuşulmaya açık taraf Sayın Yıldırım’ın başkanlık sistemiyle ilgili görüş ve düşünceleridir.

Sayın Yıldırım konuşmasında “Bugün yapmamız gereken en önemli iş fiili durumu yasal hale getirmek, anayasayı ve bu kafa karışıklığına son vermektir. Bunun yolu yeni anayasa ve başkanlık sistemidir” demiştir. Yıldırım’a bakılırsa milletimizin her ihtiyacı karşılanmış, geriye sadece başkanlık sistemi kalmıştır. Başkanlık sistemi yeni anayasanın ta kendisi olarak değerlendirilmektedir. Şayet bu amaç gerçekleştirilmezse, partili cumhurbaşkanlığı yedekte tutulmaktadır. MHP’nin hem başkanlık, hem partili cumhurbaşkanlığı konusundaki yaklaşım ve tutumu nettir. Defalarca paylaştığımız bilinen bir husustur. Başkanlığın bize göre mahsurları çoktur. Türkiye’nin temel ihtiyacı yeni sistem değil, var olanı verimli ve etkin bir şekilde çalıştırmaktır.

Cumhurbaşkanı sistemin fiilen değiştiğini söylemiştir. Bu sözler kendi içinde tutarlı olsa da kendi görüşüdür. Kahramanlıklarla temelleri kazınmış bir sistemi itibarsızlaştırmak görevi ve makamı ne olursa olsun kimseye yarar sağlamayacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti Türk milletinin eseridir. Milletin başkanlık gelsin dediğine aklı başında kimse şahitlik etmemiştir. Milliyetçi değerler etrafında uzlaşmaya her zaman varız. Ancak başkanlık sistemi gibi dibi görünmeyen kuyudan su içmeye ne irademiz, ne de isteğimiz vardır. Bunun aksine bizi zorlamaya, yönlendirmeye, baskı altına almaya kimse tevessül etmemelidir. İlkelerimizi ve sözlerimizi yutmamızı kimse beklememelidir. Türkiye’nin lehine olacak, milletimizi bir adım ileriye taşıyacak her dürüst öneriye her zaman açık olduk. 

2007’de cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden bir tıkanıklığına yol veremezdik. 367 garabetini bitirmek için meclise girdik. Kaosa kalkan el olarak suçlandık, buna rağmen oyunu bozduk. Bölücü terörle mücadele çerçevesinde meclisi  ve hükümeti sınır ötesi tezkere kararı almaya davet ettik, destek verdik, geri adım atmadık.

Türklüğe hakareti hoş gören tekliflere, yabancılara toprak satılmasına güçlü bir şekilde karşı çıktık. AKP hakkında açılan kapatma davasında demokrasi ve milli iradenin yanında olduk. Eğitim sistemiyle ilgili değişiklik tekliflerinde olumlu bulduğumuz yanları destekledik, arkasında durduk. Milli konularda hükümeti yalnız bırakmadık. Dahası terörle mücadelede güvenlik güçlerimizin ve hükümetin elini güçlendirmek için üzerimize ne düşüyorsa yaptık ve kimse şüphe etmesin yine yaparız.

 

"Partili cumhurbaşkanlığı
ileride aşırı bedellere mal olur"

 

Bugüne kadar uzlaşma kültürünün merkezinde bulunduğu yeni bir siyaset anlayışının şart olduğunu söyledik. Bunun neresi yanlıştır? Cepheleşmenin ülkemize zarar vereceğini söyleyerek rejim ve sisteme sahip çıkılmasını söyledik. Bunun neresi yanlıştır?

Ahlak ile siyaset ilişkisinin iyileştirilmesi, yolsuzlukların bitirilmesini gündeme getirdik. Bunun neresinde tehlike vardır?

Bizden başkanlıkla ilgili olumlu tavır bekleniyor. Partili cumhurbaşkanlığına iyimser bakmamız bekleniyor. MHP sistem tartışmalarının çok ciddi badirelere yol açacağını görmektedir. Başkanlık sisteminin veya fiilen uygulansa da partili cumhurbaşkanlığının ileride aşırı bedellere mal olacağı görülmektedir. Vatandaşımız giderek yoksullaşmaktadır. Gene kaybeden millet, kazançlı çıkan zillettir. Yol yapılıyor, güzel. Havalimanı inşa ediliyor, bunlara diyecek yoktur fakat milletimiz hala açtır, işsizdir, gelirsizdir. Bunlar yetmiyormuş gibi Türkiye’nin etrafındaki küresel gerginlikler giderek artmaktadır. 

Türkiye uzaya gidecekti de buna parlamenter sistem mi engel çıkardı? Zenginliğin formülü, kalkınmanın sihri başkanlık sisteminde mi görülmektedir. Bu nasıl bir propaganda, nasıl bir algı oyunudur. Çift başlılıktan şikayet ediyorlar, patinaj bitsin istiyorlar. Bunlara itirazımız yoktur. Bize göre çift başlılıktan yakınanlar sanıyorum milletimizle alay etmekten hicap duymayanlardır. Partimiz Türkiye’nin bütün meselelerinin yüksek vatan sevgisiyle aşılacağına inanmaktadır. 

 

"Başkanlığa da partili
cumhurbaşkanlığına da destek vermeyiz"

 

Buna dair birçok örnek vermemiz mümkündür. Başkanın siyasi tercihlerini her adımda kilitlenmektedir. Bu durum başkanlık rejimlerinde zaman zaman etkinliğini tamamen yitiren hükümet uygulamalarına yol açmaktadır. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge bozulacak.

Demokrasi ararken despotizm bulunması kaçınılmaz olacaktır. Bizim AKP hükümetine desteğimiz terörle mücadeleyle sınırlıdır. Başkanlık ve partili cumhurbaşkanlığına desteğimiz zamanın ruhuna bakıldığında yoktur. Amaç terörün kökünü kazımak olursa MHP cesurca destekçi olacaktır. Doğru yolda olan ne varsa yanındayız, yanlışlarda milletimizin hak ve hukukunu her daim müdafaa edeceğiz. TBMM geçen hafta tarihi bir oylamaya sahne olmuş ve girdiği sınavdan yüz akıyla çıkmıştır.

MHP’nin 40 değerli milletvekili oylamalara eksiksiz ve tam kadro katılarak milli vicdanın beklentisini yerine getirmiştir. Sizleri ve farklı partilerden arkadaşlarımı yürekten tebrik ediyorum. Şahsımın da fezlekesi olmasına rağmen, milletin yanında olmaktan dolayı bahtiyarım. Bizim yüzümüzü kızartacak hiçbir suçumuz yoktur.

 Diyarbakır Dürümlü’de tonlarca bombaya kurban giden vatandaşlarımız için, 550 şehidimiz için dokunulmazlıkların kalkması şarttı. Şerefsizlere övgü yağdıran bölücüleri adalete teslim etmek için yargıya teslim etmek elzemdi. Teröre bulaşmış, yardım ve yataklık yapmış kim varsa şimdi derdini hakime anlatacaktır. Özellikle ilk tur oylamada CHP ve HDP’nin aynı çizgide buluşması ibretliktir.

 

"CHP'liler doğruyu gördü"

 

İkinci turda zor oyunu bozmuş, birtakım CHP’li doğruyu görmüştür. 7 Haziran sonrası yüzde 60’lık bloktan söz ediyorlardı. MHP’yi Kandil’in yanına çekmek istiyorlardı. Şahsıma başbakanlık teklif ediyorlardı. Utanmadan MHP’yi tarihi rotasından çıkarıp PKK’yla yan yana getirmeyi projelendiriyorlardı. Çok şükür başaramadılar, bugün olsa yine başaramadılar. Biz gerekirse bit için dam yakarız. Yine de Türk düşmanlarıyla bir araya gelmeyiz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Kırmızı plaka uğruna kırmızı çizgilerimizi silemeyiz. AKP’den kurtulmak hesabına PKK’ya yanaşamayız. HDP’yle aynı hizaya düşmüş CHP elbette bunun açıklamasını yapacaktır.

 

"Kıbrıs Türk'tür, Türk'ün yurdudur"

 

Mülkiyet meselesi Kıbrıs müzakerelerinin en sıkıntılı alanı olma durumunu sürdürmektedir. Müzakerelerde ele alınan konuların sonuçları hem Türkiye, hem de adadaki Türkler için sıkıntı doğuracaktır. Kıbrıs Türklüğünün kaderine terk edilmemesi şeref meselesidir. Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün yurdudur, Türk kalacaktır. Bu şartlarda cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği ulus devleti ve üniter yapıyı korumak tamamen imkansız hale gelecektir. Biliniz ki gözardı edilemeyecek basit tedbirlerle geçiştirilmeyecek kadar önemli olan karşımızdaki ağır tehdit, Türkiye’nin varlığını, geleceğini ve sınırlarını hayati derecede yakından etkileyecek bir beka sorunudur.

 65. hükümeti bu sorunlara kafa yorması, tedbir geliştirmesi ve direnmesi halinde tek başına bırakmayacağımızı, sağlam bir şekilde yanında olacağımızı peşinen ifade etmeliyim. 

Her milliyetçiliğin, bütün benliğiyle savunduğu bu mukaddes, bizimle müzakere için ortak zemin, yanlış hesaplar için dikkat edilmesi gereken hususlardır. MHP, Türk milletin dimdik ayakta kalmış son kalesi, derin çatışmalar yaşandığı devletimizin son siperidir.