Gündem

DEVA Partisi'nden iktidara 'Ukrayna' çağrısı: Acilen diplomatik seferberlik başlatın

İdris Şahin, Ukrayna ile ilgili gelişmeleri endişeyle takip ettiklerini belirtti

21 Şubat 2022 17:26

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Sözcüsü İdris Şahin, Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilim konusunda silik bir politika izlediğini belirterek, “NATO üyesi olarak, bu kadar silik bir diplomasiyle hareket etmemiz asla kabul edilemez. Altı boş bir arabuluculuk hamlesiyle Rusya-Ukrayna krizine müdahil olmaya çalıştık. Şimdi yoğun diplomasi kanallarını çalıştırmak için savaş çıkmasını mı bekliyoruz” dedi. Şahin, hükümete, “Uzman ve liyakat sahibi diplomatlarımızla muhtemel bir savaşın önüne geçmek için acilen diplomatik seferberlik başlatın” çağrısı yaptı.

İdris Şahin, partisinin genel merkezinde bugün yaptığı açıklamada, Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimi ve 6 muhalefet partisi genel başkanın bir araya geldiği Ahlatlıbel Zirvesi’ni değerlendirdi. Ukrayna’daki gelişmeleri kaygı ile takip ettiklerini belirten Şahin, şöyle konuştu:

"Diplomasi kanallarını çalıştırmak için savaş çıkmasını mı bekliyoruz"

“Krizin diplomasi ve diyalog yoluyla çözülmesi, bölge istikrarı ve güvenliği açısından son derece önemlidir. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunması, uluslararası hukukun gereğidir. Türkiye’yi bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda hiçbir fotoğraf karesinde yer almamızı, diplomasimiz açısından üzüntüyle izliyoruz. NATO üyesi olarak, bu kadar silik bir diplomasiyle hareket etmemiz asla kabul edilemez. Altı boş bir arabuluculuk hamlesiyle Rusya-Ukrayna krizine müdahil olmaya çalıştık. Şimdi yoğun diplomasi kanallarını çalıştırmak için savaş çıkmasını mı bekliyoruz?

"Acilen diplomatik seferberlik başlatın"

Türkiye, buğday ithalatının yüzde 90’ını Rusya ve Ukrayna’dan sağlamaktadır. Ayrıca her iki ülkeden 10 milyar dolar turizm geliri elde etmektedir. Olası bir savaş bu gelir kaynağının kesilmesine de neden olabilecektir. Diğer taraftan Rusya, Türkiye’nin en önemli doğal gaz tedarikçilerden biridir. Buradan hükümet yetkililerine, muhtemel Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Türkiye’de doğabilecek sorunlar çerçevesinde soruyoruz:

Yarım dönüm bahçe ekip biçiyor diye Tarım Bakanı yapılan Sayın Bekir Pakdemirli, muhtemel buğday krizini önlemek için hangi tedbirleri almaktadır? Türkiye, yüzde 300–400 artış gösteren gübre fiyatlarıyla, böyle bir krizle nasıl mücadele edecektir? Sayın Pakdemirli, görevi haricinde sağa sola laf yetiştirmeyi bırakıp kendi işini yapmalı; Sayın Cumhurbaşkanı’ndan talimat beklemeden muhtemel bir buğday krizine karşı acil tedbirler almalıdır. Rusya-Ukrayna savaşıyla yaşanabilecek bir enerji krizine karşı Enerji Bakanlığı’mız önlem almakta mıdır? Yoksa Sayın Enerji Bakanı Fatih Dönmez, iş işten geçtikten sonra yine milletimizden helallik mi isteyecektir? Uzman ve liyakat sahibi diplomatlarımızla muhtemel bir savaşın önüne geçmek için acilen diplomatik seferberlik başlatın. Üyesi olduğumuz NATO’da ve bölge ülkeleri nezdinde, savaşın önlenmesi ve olası bir insanlık dramının önüne geçilmesi için acil girişimlerde bulunun.

"Güçlendirilmiş parlamenter sistem ülkemiz için güçlü ekonomi demek"

Altı kıymetli genel başkanın ‘Ahlatlıbel Zirvesi’ bütün Türkiye’ye umut oldu. 12 Şubat deklarasyonuyla tünelin ucundaki ışık göründü, milletimizin umutları yeşerdi, demokrasi baharının sıcak rüzgarları esmeye başladı. Türkiye’mize hukukun üstünlüğü adına ilk cemre o gün düştü. Altı sayın genel başkanın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in ayrıntılarını paylaşacağı 28 Şubat Pazartesi gününü milletçe iple çekiyoruz. Bu sistem, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışına son verecek. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, ülkemiz için güçlü ekonomi demek. İşsize iş demek. Uluslararası ilişkilerde saygın bir Türkiye demek. Kaliteli eğitim ve yönetim anlayışı demek. İşçi, memur, emekli, esnaf, sanayici, sanatçı, bütün sivil toplum, 84 milyon, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in yol haritasını hep birlikte belirleyeceğiz.

12 Şubat Deklarasyonu sonrası iktidarın kendisi, küçük ortağı ve yandaş medyanın temelsiz algı operasyonları yine gürültü ve çevre kirliliğine neden oldu. Biz, yandaş medyanın ‘Ahlatlıbel Zirvesi’ sonrası attığı manşetlerin, siyasetin değil psikiyatrinin konusu olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'yi yönetemeyenlerin, her işi sehven yapıp ellerine yüzlerine bulaştıranların algıyı yönetmeye çalışmaları ibretliktir. Gülünç duruma düşmektedirler.”