41 yıl önce, 1972 yılının 5 Mayısı’nı 6 Mayıs’a bağlayan gece, devrimci gençlik hareketinin en önde gelen liderleri olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi.
Deniz Gezmiş’in idamı beklerken yaşadıklarını mektup yazarak anlattığı, dönemin öne çıkan eylemlerinin başında yer alan “Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü”nü organize eden, yürüyüşe ismini veren ve yürüyüşü tamamlayan 3 kişiden biri olan Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan, “O zamanlar ‘Yollar yürümekle aşınmaz’ anlayışı vardı. Biz Mustafa Kemal yürüyüşü ile bu anlayışa karşı çıktık” dedi.
‘Sloganımız ‘Bağımsız Türkiye’ydi’
Cihan Oruçoğlu’nun Cumhuriyet’teki haberine göre, Devrimci Gençlik Hareketi’nin liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın asılarak idam edilişlerinin üzerinden 41 yıl geçti.
Deniz Gezmiş’in kendisine Mamak Cezaevi’nden mektuplar yolladığını anımsatan Mustafa İlker Gürkan, “1970 yılının ardından farklı bir siyasi çizgimiz olmasına karşın sonuç olarak Amerikan emperyalizmine ve onların işbirlikçileri tarafından yürütülen düzene karşı ortak bir tavrımız vardı. Benim için önemli olan nokta şudur. Deniz birçok insana mektup yazmıştır. O mektuplarda bana kardeşim Gürkan demiştir. Benim için önemli olan nokta da budur. Çok yakın iki arkadaştık”dedi.
1969 yılındaki “Samsun’dan Ankara’ya Mustafa Kemal Yürüyüşü”nde Gezmiş ile beraber yürüdüklerini anlatan Gürkan, “O gün Türkiye’de şöyle bir anlayış vardı. İktidar yanlıları ‘Yollar yürümekle aşınmaz’ diyordu. Biz o yürüyüşle bu anlayışa karşı geldik. On binlerle yürüdük. Sloganımız ‘Bağımsız Türkiye’ydi. Çünkü antiemperyalist olmadan solcu olunmayacağını biliyorduk” diye konuştu.
‘Asla vazgeçmeyiz’
Şu an Muğla Barosu Başkanlığı görevini yürüten Gürkan, son dönemde savunma makamına yönelik artan saldırılara ilişkin yaptığı değerlendirmede “Yargı kararlarının karşısına dikilme yalnızca avukatlara tanınmış bir imtiyazdır. Bu imtiyaz 1822 yılında Fransa’da ilk defa kabul edilmiştir. Biz şu an 1822 yılının Avrupası’ndan geri bir durumdayız” ifadesini kullandı.
“Avukatlar talep ederler, ısrar ederler ama asla vazgeçmezler” diyen Mustafa İlker Gürkan, “Avukatların sesini kesersiniz, hapse atarsınız, korkarlar ama yapacaklarını yapmaktan asla vazgeçmezler. Tarih yasasıdır bu. Avukatların baskı altına alınmasının arkasında ne var. Halkın hak arama özgürlüğünün baskı altına alınması var. Avukata kalkan el, hak aramaya kalkan eldir. Devlet hak aramayı durdurmak için avukatlara baskı yapıyor. Avukatlar susarsa kim konuşacak. Ben zorla sustururum diyor. Bizim üzerimize basıyorlar ve biz baş kaldırıyoruz” diye konuştu.
Son dönemde konuşulmaya devam eden “başkanlık sistemi”nin Türkiye’de uygulanamayacağını anlatan Gürkan, şöyle devam etti:
“Dünyada başkanlık sisteminin uygulandığı tek ülke ABD’dir. ABD’de sistemin başarılı olmasını yargı sağlıyor. Biz de böylesi bir durum yok. Bu sistem Türkiye’nin yapısına aykırıdır. Başkanlık sistemi tiran yönetimine, tiranlık sistemine demokratik bir algılama yaratabilmek için söylenen bir sözdür.”
Deniz’ler anılıyor
Türkiye’de sosyalist gençlik hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilişlerinin 41.yılında İstanbul’da çok sayıda demokratik kitle örgütünün katılacağı gösterilerde anılacak. “Üç Fidan” İzmir’de de anılacak.
İstanbul’da Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı anmak için 68’liler Birliği Vakfı bugün saat 12.00’de Gümüşsuyu İTÜ önünde toplanarak ABD 6. Filosu askerlerinin denize döküldüğü Dolmabahçe rıhtımına yürüyecek. Saat 12.30’da Denizler için yapılacak olan saygı duruşu ve konuşmaların ardından denize kırmızı karanfil bırakılacak. Anma programına Cumhuriyet Okurları da (CUMOK) katılacak. Mücadele Birliği Platformu da Kadıköy İskele Meydanı’nda “Halkın Denizi, Denizle’şen halkla” başlıklı miting düzenleyecek. Saat 13.00’te Tepe Nautilus önünde toplanacak olan kitle, Kadıköy’e yürüyecek. Burada yapılacak olan konuşmaların ardından Emeğe Ezgi grubu konser verecek.
‘Üç Fidan’ Ankara ve İzmir’de de anılacak
Deniz’leri anmak amacıyla aralarında Öğrenci Kolektifleri, Genç-Sen, Gençlik Muhalefeti ve HDK Gençlik Meclisi’nden oluşan gençler saat 17.00’de Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek İstiklal Caddesi üzerinden Dolmabahçe’ye yürüyecek.
“Üç Fidan” İzmir’de de yerel yönetimlerin öncülük ettiği törenlerle anılacak. 68’liler Birliği Vakfı da devrimci Alpaslan Özdoğan’ın mezarı başında saat 12.30’da ‘Üç Fidan’ı anacak. Tören, eski Dev-Genç Genel Başkanı Atilla Sarp, Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan’larla birlikte mücadele eden Tuncer Sumer de katılacak. Deniz’lerle mahkemede yargılanan Mete Ertekin de Bayraklı Belediyesi tarafından yaptırılan Üç Fidan anıtının açılışına katılacak. Açılış saat 19.00’da gerçekleştirilecek. Aynı saatte Uğur Mumcu Parkı’nda Karabağlar Belediyesi’nin düzenlediği etkinliğe Atilla Sarp konuşmacı olarak katılacak.
CHP Buca ilçe örgütünce saat 05.00’te Buca Belediyesi tarafından yaptırılan “Üç Fidan” anıtı önünde anma töreni gerçekleştirilecek.
Ankara’da da 68’liler Birliği Vakfı’nın öncülüğünde siyasi partiler, sendikalar, oda ve meslek kuruluşlarının katılacağı anma etkinliği düzenlenecek. Üç Fidan, Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenen törenlerle de anılacak.
İdamdan bugüne 3 mektup kaldı
Burada 18 kişiyiz
Kardeşim Gürkan, sana uzun zamandır mektup yazamadım. Araya olaylar girdi. Bildiğin gibi üzücü olaylar. Senin mektubunu aldım. Geç de olsa elime geçti. Şimdi burada 18 kişiyiz. Diğer 15 kişiyi de yanımıza getirdiler.
Yakında merkez cezaevine nakledeceklerini zannediyorum bizi. Şimdilik hoşça kal. Oradaki arkadaşların hepsine selamlar.
Moralimiz sağlam
(19 Ocak 1972) Kardeşim Gürkan, gönderdiğin kartı ve telgrafı aldım. Benim durumum bildiğin gibi. Yargıtay onayladı. Sıra şimdi Meclis’te, öyle zannediyorum ki o da onaylayacak. Ben, Yusuf ve Hüseyin yan yana kalıyoruz. Keyfimiz ve sağlığımız yerinde. Gerisi vız geliyor bize. Senin anlayacağın moralimiz sağlam. Yusuf ve Hüseyin’in selamı var. Oradaki bütün arkadaşlara selam. Hoşça kal.
Devrimci selamlar
(16 Mart 1972) Kardeşim Gürkan, cevap yazmakta geciktim. Artık bir daha mektup yazmaya da vaktim olmayacak. Belki bu mektup eline geçtiği zaman mezarı boylamış olacağım. Geçmişi unutmuş değilim. Gelecek konusunda umutluyum. Yarınların daha aydınlık olacağına inanıyorum. Sana ve diğer arkadaşlara devrimci selamlar. Deniz Gezmiş.
Zihni Çetiner: Yaşasaydı Erdoğan’a başkaldırırdı
Deniz Gezmiş’in o yıllardaki en yakın arkadaşı olarak bilinen sanatçı, yazar Zihni Çetiner, Deniz Gezmiş’in şu an yaşaması halinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a başkaldıracağını söyledi.
Çetiner, Gezmiş’in İstanbul Üniversitesi’nde yaptığı “mini işgal”in ardından polisler tarafından arandığı sırada İzmir’de üç gün birlikte saklanmıştı. O dönemin en yakın tanıklarından olan Çetiner, Gezmiş’in bugün farklı gruplar tarafından “istifade”edildiğini de vurguladı.
Emre Döker’in Cumhuriyet’teki haberine göre, 1968’in Türkiye genelindeki liderinin Deniz Gezmiş olduğunun altını çizen Çetiner, “Gezmiş bugün yaşasaydı yine emek eksenli mücadelesini sürdürürdü. Tayyip Erdoğan’a karşı başkaldırırdı. Ne liboşluk ne de döneklik yapardı” dedi. Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla, Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkan, Kemalist devrimi savunanların Silivri’ye ve Hasdal’a “tıkıldığını” da kaydeden Çetiner,“Bunlar dava değil torbadır. Derin devleti eleştiren yazarlar bile şimdi derin devletin adamı olmaktan içerde bulunuyorlar. Bugünün iktidarını anlamak çok kolay, ancak sürekli yalan söylüyorlar. Ordu içinde tasfiyeyi gerçekleştirdiler. Güneydoğu dışında kalan topraklarda İslam devleti kurmak istiyorlar. Devrimciler hiçbir zaman gericilerle işbirliği yapmazlar. Devrimciler her zaman Kürt ve Türk olarak birlikte hareket ederlerdi. Hepimizin ortak amacı emekti. Emek ortadan kalkarsa halk yoksullaşır. Türkiye’de halk yoksullaşırken Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkanlar da Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla içeri atılıyor. Onlar da istedikleri gibi at oynatabiliyorlar” diye konuştu.
Gezmiş ve arkadaşlarının idamının ardından başlayan süreçte ABD emperyalizminin ülkeleri kolayca yutabilmek için “ulus devlet”leri ortadan kaldırma çabası içine girdiğini, milli devletleri yok etmeye çalıştığını da kaydeden Çetiner şöyle konuştu:
“11 Eylül’de ‘İkiz Kuleler’e yapılan saldırının ardından dünyanın yeniden şekillenmesi gündeme geldi. Afganistan’dan başlayarak Irak, Suriyeli demokrasi getirildi. ‘Arap Baharı’ adı altında Tunus, Mısır, Libya gibi ülkeler yoksullaştırılarak‘Büyük Ortadoğu Projesi’ yeniden şekillendi. Şimdi sırada Türkiye var.”