T24 - Ertuğrul Günay, Ulucan Cezaevi’nin müzeye dönüştürülen koğuşlarını gezerken duygulu anlar yaşadı
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dün Altındağ Belediyesi tarafından restore edilerek müzeye dönüştürülen Ulucanlar Cezaevi’nde incelemelerde bulundu. Vatan gazetesinde yer alan haber şöyle:
Müzenin girişine yerleştirilen darağacından rahatsız olan ve bakamayan Günay kendini kötü hissettiğini söyledi. Bir gazetecinin “İbret alınması için konulmuş” demesi üzerine Günay, “Kötü şeyler yapılmışsa bütün kötü şeyleri aynen hatırlamak, yazmak falan olabilir. Ama benim içim karardı” dedi.
Yürekleri burkabilir
Günay “Darağacından rahatsızlık duydunuz. İçerideki zindanlarda sesler ve efektler olduğu belirtiliyor, bu konuda bir müdahaleniz olacak mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Burada bir anlamda Türkiye’nin demokrasi ve hukuk tarihinin serüvenini izleyeceğiz. Bunun olumlu sayfaları olduğu gibi çok acı hatırlanması bile yürekleri burkan sayfaları da var. Ben duygusal bir insanım. Benim içim, birçok şeyi kaldırmaz. Ama tahammül edenler, bu mekanları gezebilirler. Benim müze düzenine müdahale etmem söz konusu değil.”
Avukat olarak geldim
Cezaevine 1980’li yıllarda avukat olarak geldiğini söyleyen Günay “Türkiye’nin demokrasi tarihinin bütün iniş çıkışlarına tanıklık etti burası. Hüseyin Cahit Yalçın’dan, Metin Toker’e, Nazım Hikmet’e, Yılmaz Güney’e, Deniz Gezmiş’lere bir süre konaklama merkezi oldu. Türkiye acılarını bilmelidir. Bir ölçüde anı merkezi düzeni içinde ibret alacak mekanlar olarak da düzenlemelidir. Bundan sonra Türkiye cezaevlerini müze yapmak yerine, parklar, yeni kültür merkezleri yapma aşamasına geçer umarım. Bunlar 20. yüzyılın kötü anılarıydı. Türkiye kendi tarihi ile yüzleşiyor.”
Ecevit burada yatıyordu
Günay, eski başbakanlardan Bülent Ece-vit’le ilgili bir anısını da anlattı: “Bülent Bey, 12 Eylül’ü eleştirdiği yazılarından dolayı 3’er aylık cezalar alıyordu ve burada kalıyordu. Bir sefer Kirazlıdere’de dil okulunda karşılaştık. Ben bir yargılama için gözaltına alınmıştım. O da yine yeni bir ifade için alınmıştı. Koşulları sordum kendisine, ’kötü’ olduğunu söyledi. ’Keşke bunları Başbakan olmadan görseydim’ dedi. Nezaret koşullarının ne kadar kötü olduğunu görmüş ve bundan ötürü hayıflanmıştı.”
‘Deniz’i kullanıp aday oldular’
Günay, Ulucanlar Cezaevi’nde asılan Deniz Gezmiş’in fakülteden “çok yakın bir arkadaşı” olduğunu belirterek “Çok heyecan doluydu. Onun ve arkadaşlarının heyecanını ne yazık ki demokratik düzeni devirmek isteyen bazı mihraklar kötüye kullandılar. Bedelini gençler ödedi. Onun heyecanını kullananlar daha sonra Cumhurbaşkanlığına kadar aday oldular. Türkiye’ye ve gençlere o yaşananların örnek olmasını temenni ederim” dedi.
Günay’ın “Deniz’in heyecanını kullandılar” diye bahsettiği isimlerden biri dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’du. 12 Mart 1971 Muhtırası’nı imzalayan 4 komutandan biriydi. Emekli olduktan sonra Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından kontenjan senatörü olarak atandı. Senatörken CHP’ye geçti ve 1980’de cumhurbaşkanı adayı gösterildi. En yüksek oyu almasına karşın, gerekli sayıyı tutturamadığından seçilemedi.
Deniz, Ulucanlar’da asıldı
Deniz Gezmiş, Türkiye’deki gençlik hareketinin en önemli isimlerinden biri olarak tanındı. Öğrencilik yaşamında Milli Demokratik Devrim görüşünü benimseyerek başladığı siyasi mücadelesinde Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan’la birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu (THKO) kurdu. Defalarca tutuklandı ve hapis yattı. 11 Ocak 1971’de Ankara’da banka soygunu, 4 Mart 1971’de 4 ABD’li askerin kaçırılması eylemlerine katıldı. 12 Mart darbesinin hemen ardından Sivas’ın Gemerek ilçesinde yakalandı. Başkanlığını Tuğgeneral Ali Elverdi, savcılığını ise Baki Tuğ’un yaptığı mahkeme tarafından 19 Ekim 1971’de idam cezasına çarptırıldı. Senato’ya sunulan idam cezası, CHP grubunun ret oylarına karşın AP grubu ve diğer partilerin oylarıyla onaylandı. Deniz Gezmiş ile arkadaşları Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 gecesi Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi.