Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine, dosyası bir süre önce Almanya’dan gelen Deniz Feneri e.V. soruşturması için gizlilik kararı alındı.
Başsavcılık, karar için önce sulh ceza mahkemesine başvurdu. Mahkeme gizlilik talebini reddetti. Başsavcılık bunun üzerine itiraz makamı olan asliye ceza mahkemesine başvurdu. Mahkeme bu kez başsavcılığın talebini olumlu buldu ve gizlilik kararı alındı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu, "Bu tür soruşturmalarda bazen spekülatif haberler yapılabiliyor. Bu nedenle böyle bir talebimiz oldu" dedi. Karara göre bundan sonra taraf avukatları da olsa dosyadan belge ve bilgi alınamayacak, gazeteciler haber yapamayacak. Soruşturmayı açtıran ve taraf konumunda olan İşçi Partisi’nin avukatı Mehmet Cengiz, karara tepki gösterdi. Cengiz şunları söyledi:
Başbakanlık hasır altı etti
"Öncelikle gizlilik kararını 250. maddeye göre soruşturma yapan savcılıklar verir. Biz tarafız, gizlilik kuralları bize uygulanırsa karşı çıkarız, itiraz hakkımızı kullanırız. Bu soruşturmada Türkiye’nin, Almanya’dan gelen dosyaya ihtiyacı yok ki... Sermaye Piyasası Kurulu, 2004 yılında saptadıkları belgelerle bu soruşturmayı açmaya yeterliydi. Deniz Feneri bağlantılı başta Kanal 7 olmak üzere hesaplar incelendiğinde yurtdışında gizli hesapları bulunmuştu.
Açıkça suç olduğu tespit edilmiş, bunu SPK saptayıp rapor hazırlayarak Başbakanlığa suç duyurusunda bulunulmuştu. Aradan yıllar geçmesine rağmen daha Alman savcılığı bu işe el atmadan bu işler ortaya çıkmıştı. Fakat görev yerine getirilmedi. Başbakanlık bu işi hasır altı etti. 2004 yılından 2009 yılına kadar deliller zaten yeterince karartıldı. Kamu davasında gizlilik olmaz. Bu süre içinde gizlilik kararıyla birlikte daha fazla karartılacak. Bu da Deniz Feneri yolsuzluğunun örtbas edilmesine yol açacaktır."