Gündem

Demokrasi İçin Birlik: Irkçı saldırılara karşı duralım; toplumsal barışı birlikte kuralım!

DİB, son dönemde gündeme gelen ırkçı saldırılara ilişkin açıklama yaptı

21 Eylül 2020 11:04

Bağımsız demokrasi platformu Demokrasi İçin Birlik, Afyon, Samsun ve Sakarya'da yaşanan saldırılar üzerine açıklama yaparak, ''Irkçı saldırılara karşı duralım! Toplumsal barışı birlikte kuralım!'' dedi.

AKP ve MHP ittifakının 12 Eylül’ü bir tür rönesansa uğrattığını savunan açıklamada ''Kendisine muhalefet eden her kurumu kapatmakla, dayattığı deli gömleğini giymeyi reddeden herkesi terörist ilan etmekle, aç bırakmakla, vatandaşlık haklarını askıya almakla tehdit eden bir anlayış durumdan vazife çıkaranların sayısını çoğaltıyor'' ifadeleri kullanıldı.

Açıklama metni şu şekilde:

''Ülkemizde son birkaç haftada gündeme damgasını vuran ırkçı saldırılar yüreğimizi kanatıyor, insanlık adına utancımızı büyütüyor ancak daha da önemlisi bunları meşrulaştıran politik atmosfere öfkemizi kabartıyor.

İnsanların kendi yaşadıkları topraklarda karınlarını doyuramayıp sersefil koşullarda şehir şehir gezerek ekmek parası kazanmaya çalışmalarının yarattığı zulüm yetmezmiş gibi bir de sefalet ücretiyle çalıştıkları yerlerde ırkçı saldırılara uğramaları, ailecek işkenceden geçirilmeleri ve daha da korkuncu katledilmeleri kabul edilemez. Adapazarı’nda Kürt mevsimlik tarım işçilerine yapılan saldırının şokunu atlatamadan Afyon’da gencecik bir Kürt inşaat işçisi Özkan Tokyay’ın da öldürülmesine şahit olduk. Yine Samsun’da günde 50 TL yevmiyeyle çalışan Suriyeli fırın işçisi Eymen Hammami’nin de kalabalık bir grup tarafından gerçekleştirilen saldırıda bıçaklanarak öldürülmesi giderek şiddetlenen bir kıyım dalgasının şimdilik son halkası oldu.

Kısa süre önce 40. yıldönümünde demokrasi güçleri tarafından telin edilen 12 Eylül’ün attığı tohumların kendisi gibi olmayan herkese düşman, Türklük Sözleşmesi dışına düşenleri insan olarak algılamayan, ırkçı katillerin son kertede sırtının sıvazlanacağını çok iyi bilen bir kesim yarattığı ortada. Politik misyonu olarak kendi iktidarını korumak adına 12 Eylül’ü bir tür rönesansa uğratan AKP-MHP koalisyonunun ülkeyi içine soktuğu gerilim hattı da bu saldırıların önünü açıyor. Kendisine muhalefet eden her kurumu kapatmakla, dayattığı deli gömleğini giymeyi reddeden herkesi terörist ilan etmekle, aç bırakmakla, vatandaşlık haklarını askıya almakla tehdit eden bir anlayış durumdan vazife çıkaranların sayısını çoğaltıyor.

Katillerin, linçe katılanların elleri kollarını sallayarak gezdikleri ancak saldırıya uğrayanların, kurban edilenlerin neredeyse suçlu muamelesi gördükleri cezasızlık iklimi de ırkçı saldırıları körüklüyor. Siyasetçilerin, gazetecilerin yararlandırılmadığı aflarla sokağa salınan çeteler sokakların şiddete teslim olmasını hızlandırıyor. İçişleri Bakanı ise ırkçı saldırıları durduracak iradeyi ortaya koyması ve gerekli önlemleri alması gereken yerde yüksek yargının demokratik muhalefet hakkını koruyan az sayıda kararına tahammülsüzlüğünü göstermeye devam ediyor. Son 5 yıldır beka söylemiyle yatıp kalkan iktidar, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bile bisikletle işe gidebileceği koşulları yaratamadığını belirterek izlenen gerilim politikasıyla ülkenin nasıl tekinsiz bir hale getirildiğini itiraf ediyor.

İşsizliğin yeni zirveleri zorladığı, ekonomik sorunların şiddet ve öfke patlamalarına yol açabilecek psikolojik koşulları hazırladığı da düşünülürse bu süreçteki sorumsuz yaklaşımlar, yaşanan durumun vahametini görünmez kılmaya çalışanlar, ırkçı saldırılara dönük cezasızlığı prensip haline getirenler maalesef böylesi yeni insanlık suçlarına yol vermektedirler.

Bizler Demokrasi için Birlik olarak yeryüzündeki tüm insanların eşitliği ve yaşam hakkının kutsallığı temel ilkelerimizden yola çıkarak zaten yeterince zarar görmüş toplumsal barışımızın temellerine dinamit koyan bu tarz saldırıların kolektif toplumsal bilinçte mahkûm edilmesini, saldırıların üzerinin örtülmemesini, faillerin mutlaka hesap vermesi sağlanarak cezasızlık iklimine son verilmesini istiyoruz. Demokratik ve adil bir düzenin inşası mücadelesi bu topraklarda yaşayan herkesin eşitliği ilkesi üzerinde yükselebilir ancak.

Eymen de Özkan da saldırıya uğrayan tarım işçileri de hepimizin kardeşidir. Onlara vurulan bıçak, sıkılan mermi, atılan tokat hepimizedir, kardeşliğimizedir, insanlığımızadır. Tüm demokrasi güçlerini ırkçı saldırılar karşısında birleşik, halka güven veren, faillerin yargı sürecini takip eden bir mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz.
Bu kabustan hep birlikte, toplumsal barışımızı büyüterek uyanacağız!''