Demokrasi İçin Birlik Platformu, referanduma "Hayır" diyeceğini deklarasyonla açıkladı. Birlik, “#Hayır Biz Varız” sloganıyla kampanya yürütecek. Bildiride, "Anayasa değişikliği yangından mal kaçırıyormuş gibi yapılıyor ki, yarın canı yananlar, yoksulluk canına tak edenler, haksızlığa uğrayanlar hiç sesini çıkaramazsın. Kimse bu yetkiye sahip olmamalı. Her kim seçilirse seçilsin, bu yetkileri kullananlar ancak diktatör olabilir" ifadelerine yer verildi.
Dihaber'de yer alan habere göre, Şişli’de bulunan Kenter Salonu’nda yapılan açıklamaya sanatçısından, sinema oyuncusuna, akademisyeninden, gazetecilere ve siyasetçilere, gençlerden kadınlara birçok kesim katıldı. Deklarasyon açıklamasına HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ile çok sayıda milletvekili katıldı.
"Diktatörlük inşa edilecek"
Referandum için hazırlanan “Hayır” isimli şarkının çalındığı programın açılış konuşmasını Demokrasi İçin Birlik üyesi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Milletvekili Melda Onur konuştu. Ardından konuşan yazar Ayşegül Devecioğlu, anayasa değişikliği ile bir “diktatörlüğün” inşa edilmek istendiği görüşünü öne sürerek, "Demokrasi için bu 'diktatörlük' inşasına karşı direniş mevzisidir" ifadesini kullandı.
Çelik Özdemir ve Işıl Kurt tarafından okunan Demokrasi İçin Birlik'in “Hayır” kampanyasının deklarasyonu şöyle:
"Referandumda oylanacak Anayasa Değişikliği işe yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanacağı, hukuk devletinin ortadan kalkacağı, meclisin devre dışı bırakılacağı, halkın iradesinin tek kişiye teslim edileceği totaliter bir rejim hedefleniyor. Türkiye’nin çoğulcu toplum yapısına ters düşen, demokrasinin ölümü anlamına gelen tek adam rejimine Demokrasi İçin Birlik olarak ‘Hayır’ diyoruz.
Biz Varız… Kadınlar, gençler, Aleviler, emekçiler, LGBTİ bireyler her inanç grubundan, her etnik kimlikten, her siyasi görüşten insanlarız. Çoğulcu ve demokrasi hedefi arkasında el ele veren farklı kesimlerden yurttaşlarız. Demokratik değerler çerçevesinde, barış ve refah içinde, farklılıklarımızın zenginliğiyle yaşamak umudundan vazgeçmeyeceğiz.
Meşrutiyeti yok. Anayasa değişikliği daha tartışılmaya başlandığı andan itibaren meşruiyetini yitirdi. Meşru değil çünkü bir toplumsal mutabakat metni olan Anayasa, halkın bilgi sahibi olmasına fırsat vermeden, uzlaşma aranmadan yapılıyor. Meşru değil çünkü fikir, ifade, basın, gösteri özgürlüklerinin olduğu OHAL, baskı, terör ve savaş ortamında kapalı kapılar ardında yapılıyor.
Anayasa değişikliği teklifindeki yetkileri kullananlar ancak diktatör olabilir!
Halkın özgür iradesi oluşamıyor. Toplumda etnik ve dinsel ayrışmaları ortadan kaldıracak, bir anda yaşamı sağlayacak yerde toplumu daha da kutuplaştıracak bir Anayasa yapılıyor. Ülkedeki farklı kesimler, farklı düşünceler dışlanıyor. Demokrasinin en temel kuralları çiğneniyor. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, adalet, temsil adaleti, sosyal adalet gibi değerler siliniyor. Oysa Türkiye’nin acilen normalleşmesi lazım. BU ancak uyum, istikrar, uzlaşma ve demokrasi ile olur. Tek adam yönetimi istikrarsızlık, gerilim, çatışma üretecek. Bu ne AKP’ye oy verenlerin ne de karşı çıkanların meselesi. Bu memleket meselesi.
Ülkenin sorunlarına çara değil. Ülkenin temel sorunları nedir? Artan yoksullaşma, korkunç boyutlardaki işsizlik, gelecek kaygısı, içte çatışma, bombalama, bölgede dibine kadar batılan savaş…. Halkın hak ve özgürlüklerini tümüyle ortadan kaldıran işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların taleplerini yok sayan bir adam rejimi , ülkemizin hangi sorununu çözecek. Anayasa değişikliği yangından mal kaçırıyormuş gibi yapılıyor ki, yarın canı yananlar, yoksulluk canına tak edenler, haksızlığa uğrayanlar hiç sesini çıkaramazsın.
Kimse bu yetkiye sahip olmamalı. Her kim seçilirse seçilsin, bu yetkileri kullananlar ancak diktatör olabilir. Oysa bu topraklarda Osmanlı döneminden beri demokrasi tarihi tek adamın yetkilerini sınırlandırmak ekseninde gelişti. Kuvvetler ayrılığının tarihi Cumhuriyet’ten bile eski. Tek adam yönetimin Türkiye’nin geleceği, huzuru, kalkınması, istikrarı açısında kesin bir geri dönüş.
Bu halk tek adam rejimini kabul etmeyecek. Çünkü yasaları veto edebildiği gibi lideri olduğu partinin milletvekillerini seçen ve meclisi fes etmeye karar veren partili Cumhurbaşkanı, meclis üzerinde tam b ve mutlak bir vesayete sahip. Çünkü tek adam rejiminde hesap yok. Cumhurbaşkanı ve atayacağı Bakanlar Kurulu yasama ve yargı denetimin devre dışı bırakılmış ve hesap vermeyecekler. Rüşvet, yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlik artacak.
Çünkü Cumhurbaşkanının hem kendi atamaları, hem de vesayeti altındaki meclis çoğunluğunun desteği ile HSYK üzerinden yargı da kontrol edeceği kuvvetler birliği uygulaması ön görülüyor.
Oysa baskıcı olmayan bir iktidarın temel şartı, birey özgürlüklerinin ve azınlıkta kalanların haklarının korunmadır. İktidarın bir sınırı olmalı, onu aşmamalı. Bu nedenle halkın çoğunluğunun desteğini almış olsa bile, iktidar gücünün siyasal iktidardan tamamen bağımsız, güçlü kurumlar ve yapılan eliyle dengelenmesi ve denetlenmesi zorunlu.
Demokrasi İçin Birlik olarak bütün demokrasi güçlerinin özgürlük, eşitlik, kardeşlik, temsil adaleti, sosyal adalet ve barış için demokrasi seferberliğine çağırıyoruz.
Mahallelerimizde, işyerlerimizde, okullarımızda ‘Hayır’ çalışmalarını örgütleyelim.
Anayasa değişikliği derhal geri çekilmelidir. İçte ve dışta savaş siyasetinden hemen vazgeçilmelidir. Bölgede ve ülkede barışçı bir politikaya geri dönülmelidir. OHAL kaldırılmalı, Türkiye’yi normalleştirecek demokratik adımlar acilen atılmalıdır.”
Oyuncu Orhan Alkaya da “Tek adam rejimine hayır” diyerek, "Türkiye’nin geleceğine oynadığı" görüşünü dile getirdi. Alkaya, referandumun memleket meselesi olduğunu kaydederek, “Tanzimat’tan beri olmayan hakları kendisi için istiyor. Siz Başkanı seçeceksiniz, başkanda her kesi seçecek” dedi.
Alkaya, “Türkiye, güçlü bir başkanının olduğu güçsüz bir ülke durumuna gelecek. Tek adamları getirmek kolay göndermek çok zordur. Bu sisteme geçit vermeyelim” diye konuştu.